Önemli: Eserlerden Alıntılar
#21
"O gece odasına döndüğünde, aynada kendi kendine: — Martin Eden, kimsin sen? diye sordu. Kendine merakla, uzun uzun baktı. — Kimsin sen? Nesin sen? Sen nerenin malısın? Sen aslında, Lizzie Connolly gibi kızlara aitsin. Sen angarya alayının bir erisin; ne kadar aşağılık, kaba, güzel olmayan şey varsa senin yerin işte onların yanıdır. Senin yerin pis çevresini kötü kokular sarmış öküzlerin yanıdır, dalga geçilen yazarların yanıdır. Al işte sana çürümüş sebzeler. Patatesler çürüyüp duruyor. Kokla onları, Allah'ın belası, onları kokla. Bir de sen kalkmış, kitapları açmaya, güzel müzik dinlemeye, güzel tabloları beğenmeyi öğrenmeye, iyi İngilizce konuşmaya, senin sınıfından hiç kimsenin düşünmediklerini düşünmeye, kendini öküzlerden, Lizzie Connolly'lerden koparıp, senden milyonlarca kilometre uzakta, yıldızlarda yaşayan soluk ruh gibi bir kadını sevmeye yelteniyorsun! Sen kim oluyorsun, nesin ki sen? Allah'ın belası! Bir de kıvıracaksın ha? "
- Jack London, Martin Eden
76561198072997558.png
[+] 1 üye ErkutErdem nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#22
Ona güzel şeyler  göstermekten hoşlanıyordu: kendisi güzel değildi ya, özür dilemek gibi bir şeydi bu.

Kahramanlar, rüyalarımızı yaşadıkları ölçüde enteresandırlar.

Göğüs boşluğuna bir kalp yerleştiremedim, hiç kimseyi sevemiyor.

...dışı pırıl pırıl, içinde kimse yok.

Düşen tutunacağı dalları seçmez.

En acı hatıralar kelimeleşince nasıl bayağılaşıyor.

Ne şeytanı memnun edebildi ne Tanrı'yı.

Mutluluktan korkuyorsun, bilmediği bir eve girmekten çekinen köpek gibi korkuyorsun.

Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallı insanlarım, karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi!

Hep aynı korku: yarının karşısına tuvaletsiz çıkmak...

Günler belki de önünüzden  şuh birer kadın gibi göz süzerek geçiyordu.

"Cemil Meriç - Jurnal" adlı kitaptan alıntı.
Ara
Cevapla
#23
Emily Brontë'nin Wuthering Heights (Uğultulu Tepeler) adlı eserinden:

'May she wake in torment!' he cried, with frightful vehemence, stamping his foot, and groaning in a suddenparoxysm of ungovernable passion. 'Why, she's a liar to the end! Where is she? Not there - not in heaven -not perished - where? Oh! you said you cared nothing for my sufferings! And I pray one prayer - I repeat it tillmy tongue stiffens - Catherine Earnshaw, may you not rest as long as I am living; you said I killed you - hauntme, then! The murdered do haunt their murderers, I believe. I know that ghosts have wandered on earth.Be with me always - take any form - drive me mad! only do not leave me in this abyss, where I cannot findyou! Oh, God! it is unutterable! I cannot live without my life! I cannot live without my soul!'

-

I want to ask you two questions: the first is, - How did youcontrive to preserve the common sympathies of human nature when you resided here? I cannot recognise anysentiment which those around share with me.The second question I have great interest in; it is this - Is Mr. Heathcliff a man? If so, is he mad? And if not, ishe a devil? I sha'n't tell my reasons for making this inquiry; but I beseech you to explain, if you can, what Ihave married: that is, when you call to see me; and you must call, Ellen, very soon.
Ara
Cevapla
#24
Bazıları insan hayatının önemli olduğunu sanıyorlardı... ne lâf ya! Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakılacak insan olmasa soba söner. Sönen, yanmayan sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar: sobayı tutuşturan, yakan onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da ona yakıt temin etmelidirler. Her şey buna bağlı!

- Cengiz Han'a Küsen Bulut (Cengiz Aytmatov)
İhtiras, keder, heyecan, marjinallik, monşerlik, kaygı ve aşırı miktarda Türklük barındırır.
Sen eğme, eğilsin alnı karalar / Dalkavuklar, p...lar ve maskaralar
[+] 1 üye HakaniyeLehçesi nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#25
"Eğer kahraman olmak istiyorsan, Almanlar senden çabucak bir kahraman yaratır. Ölü bir kahraman!"

-Kardeşler Takımı (Stephen E. Ambrose)
Ara
Cevapla
#26
Cami üstüne cami. Saray üstüne saray. Asırlarca bu riyakârlık devam etmiş. Hâlâ da böyle gidiyor.

-Hayatım (Kazım Karabekir)
Ara
Cevapla
#27
"1913'te bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantazi romanlarında bile yeri yoktu."

"Üsküdar'dan entariyi kaldırmak, Merkez Kumandanlığı koğuşunda kadın döndürmemek, yahut sokakta aynı arabaya binen kadın ve erkeklerden karı-koca vesikası sormamak, hemen hemen devrimcilik gibi ileri davranışlardı. Gözleri Mustafa Kemal gününde açılmış olanlara, 1913 avuntuları ne kadar gülünç gelir."

"Bizden Belgrad'ı aldıkları zaman, düşman delegeleri Niş kasabasını da istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak:
- Ne hacet, dedi, İstanbul'u da size verelim!
Babalarımız için Niş, İstanbul'a o kadar yakındı. Biz eğer Vardar'ı, Trablus'u, Girit'i ve Medine'yi bırakırsak, Türk Milleti yaşayamaz sanıyorduk. Çocuklarımızın Avrupası, Marmara ve Meriç'te bitiyor."

Zeytindağı
[+] 1 üye Joseph16 nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#28
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
Ben yaşarken koptu tufan
Ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
Her şeyi gördüm içim rahat
Gök yarıldı, çamura can verildi
Linç edilmem için artık bütün deliller elde
Kazandım nefretini fahişelerin
Lanet ediyor bana bakireler de.

İsmet Özel - Celladıma Gülümserken
Ara
Cevapla
#29
"Açın (aç kişi) üzerine dokuz yorgan örtseler uyuyamaz."

Bozkurtlar, Hüseyin Nihal Atsız
Ara
Cevapla
#30
"Tegrek (Tiele), 6. - 7. yüzyıllarda Orta Asya’da Göktürkler, Karluklar ve Kırgızlar dışındaki neredeyse bütün Türk boyları için kullanılan bir addır."

-Yeniseyden Seyhuna Türkler, Hayrettin İhsan Erkoç
[+] 1 üye Gurt nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#31
Belçika'da vatansever bir memleket havasının, bir düşmanı nasıl yalnızlayacağını gördüm. Sokakta, kahvede, otelde Almanlarla temas eden hiçbir yerli yoktu. Büyük Harp'te Brüksel'i görmüş olan bir Türk için, Mütareke İstanbul'unu düşünmek ne kadar acı ve düşündürücüdür.

Zeytindağı
Ara
Cevapla
#32
Scipio, Hannibal'in öldüğü aynı yıl olan 183'te bir sürgün olarak öldü. Sonraki dönemlerde yazan Valerius Maximus, varsayıldığına göre Scipio'nun acı mezar yazıtının şu olduğunu söyler: "Nankör memleketim, sen kemiklerime bile sahip olmayacaksın."

-Hannibal (Patrick N. Hunt)
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.