29-01-2017, 21:55
Yıl 1444, Lezhe Kalesi, Arnavutluk..
- Yıllardır Osmanlılara hizmet etmiş olan İskender Bey kendi hayalini gerçekleştirmek adına doğduğu topraklara gelmiş ve bölgede bulunan toprak sahiplerini kendi sancağı altında toplamayı başarmıştı. Amaç belliydi, Anavatan'ı düşmanlara karşı ne pahasına olursa olsun savunmak ve Arnavutluk sancağını olabildiğince geniş topraklarda dalgalandırmak. Bu amaç için Arnavutluk tek başına yeterli değildi, zira ekonomisi ve insan gücü çok sınırlıydı. Bu hayale ulaşmak için kısa vadede topraklarını koruma altına alması gerekiyordu. [i]İskender Bey bunu çok iyi biliyordu, sonuç olarak müttefik bulabilmek adına Avrupa'nın güçlü devletlerine diplomatlar gönderdi.[/i]
İşte Başlıyoruz...
Aldığımız zaferler sonucu Sırplar ile anlaşma masasına oturuyoruz. Anlaşma gereği Zeta ve Kosova bölgesi Arnavutluk'a bağlanacak ve Sırbistan savaş tazminatı ödeyecekti. Sırbistan duvarında gedik açılmıştı, aynı zamanda altın madenleri bizim olmuştu.
1465 yılı, Arnavutluk Sınırları... İskender Bey'in zekası sayesinde ülkemiz kısa sürede topraklarını genişletip gelirini gözle görülür bir şekilde arttırmayı başardı. Hayalimize ulaşmanın ilk adımı böylece atılmış oldu, çok yaşa Arnavutluk!
- Yıllardır Osmanlılara hizmet etmiş olan İskender Bey kendi hayalini gerçekleştirmek adına doğduğu topraklara gelmiş ve bölgede bulunan toprak sahiplerini kendi sancağı altında toplamayı başarmıştı. Amaç belliydi, Anavatan'ı düşmanlara karşı ne pahasına olursa olsun savunmak ve Arnavutluk sancağını olabildiğince geniş topraklarda dalgalandırmak. Bu amaç için Arnavutluk tek başına yeterli değildi, zira ekonomisi ve insan gücü çok sınırlıydı. Bu hayale ulaşmak için kısa vadede topraklarını koruma altına alması gerekiyordu. [i]İskender Bey bunu çok iyi biliyordu, sonuç olarak müttefik bulabilmek adına Avrupa'nın güçlü devletlerine diplomatlar gönderdi.[/i]
İskender Bey'in Portresi
İşte Başlıyoruz...
İskender Bey'in Hayali - Bir Arnavutluk Hikayesi
Bölüm I - Hayatta Kalmak
Müttefik bulmak adına yapılan çeşitli girişimlerden sonra Avrupa'nın iki önemli devleti - Avusturya ve Macaristan - ile müttefiklik anlaşması imzalanmıştı. Buna rağmen Osmanlılar hala tehdit durumunda, daha fazla müttefik bulmak Arnavutluk'un bağımsız kalması için şarttı.
Bağımsızlığı kısa vadede korumayı başardıktan sonra artık gözümüzü diğer devletlere dikmeye başladık, ancak İskender Bey'in aklına bile gelmeyen durumlar oluşmuştu, bunların en şaşırtıcı olanı Sırbistan'ın bağımsızlığı Osmanlılar'ın garantisi altındaydı. Sırbistan duvarını aşamazsak bu topraklarda sıkışıp kalacağız, bunu İskender Bey de çok iyi biliyordu...
Bir başka büyük mesele ise Devlet Dini Katolik olmasına rağmen bulunduğumuz bölgenin halkı Ortodoks'tu. Bu durum istikrarı sağlama konusunda çok büyük sıkıntı çıkarıyordu. Sonuç olarak Devletin Dini Ortodoksluk olarak değiştirildi. Ancak bu kısa sürecek bir hamle idi, önceliğimiz sadece bağımsızlığımızı garanti altına almak.
İskender Bey devletinin çıkarları için elinden geleni yaparken Saraydan çok kötü bir haber geldi, gelen habere göre devletin varisi Gjon hastalanmıştı. Ekonomik sıkıntlara rağmen İskender Bey en iyi hekimleri tuttu ve varisimiz sağlığına kavuşmuştu.
Derin düşüncelerden sonra İskender Bey'in aklına müthiş bir fikir gelmişti. Sırbistan Bosna ile müttefikti ve Bosna'ya açılacak bir savaşta Sırbistan savaşa dahil olacak ve böylece bir taşta iki kuş vurulacaktı. Aynı zamanda Osmanlılar bu savaşa dahil olmayacaktı. Ayrıca kazanılacak zafer sonrası Sırbistan'daki altın madenleri de Arnavutluk egemenliği altına girecekti. Günlerce süren görüşmeler ve savaş planlarından sonra bu fikir hayata geçti. Kılıcımız keskin olsun, çok yaşa Arnavutluk!
İskender Bey zaten dahi birisiydi, bunu savaş alanında bir çok defa göstermişti. Savaşlar kesin Arnavutluk zaferi ile sonuçlandı.
Aldığımız zaferler sonucu Sırplar ile anlaşma masasına oturuyoruz. Anlaşma gereği Zeta ve Kosova bölgesi Arnavutluk'a bağlanacak ve Sırbistan savaş tazminatı ödeyecekti. Sırbistan duvarında gedik açılmıştı, aynı zamanda altın madenleri bizim olmuştu.
Zaferimizin ardından Aragon Krallığı ile müttefiklik anlaşması imzalandı. Aragon ile müttefikliğimiz bizim için çok önemliydi zira Napoli ve Kastilya Krallıkları aynı zamanda Aragon Krallığı tarafından yönetiliyordu. Bir diğer deyişle bir taşta üç kuş vurduk..
Savaş bittikten sonra ilk hamle olarak başkent Lezhe'den Kosova'ya taşındı. Bunun en büyük amacı şüphesiz altın madenlerinden olabildiğince verim sağlamaktı. Bunu ancak İskender Bey gibi bir dahi düşünebilirdi, öyle de oldu..
1465 yılı, Arnavutluk Sınırları... İskender Bey'in zekası sayesinde ülkemiz kısa sürede topraklarını genişletip gelirini gözle görülür bir şekilde arttırmayı başardı. Hayalimize ulaşmanın ilk adımı böylece atılmış oldu, çok yaşa Arnavutluk!
- I. Bölüm Sonu -