Europa Universalis IV'ün Rusya ve Ortodoksluğa odaklanan Third Rome eklentisinin duyurulmasından kısa bir süre sonra, Tarih Tartışmaları bölümünde böyle bir konu açarak bu isim seçimi ne kadar isabetlidir, taraflı mıdır tartışalım istedim. Diğer tartışma konularından biraz farklı olarak, ilk mesajda tarihte hangi ülkelere neden Üçüncü Roma dendiğine dair bilgiler sunacağım. Nihayetinde kendi görüşlerinizi belirtip hangi ülkenin bu sıfata daha layık olduğunu, bu sıfatın ne derece öneme sahip olduğunu ve diğer fikirlerinizi sunabilirsiniz.
Üçüncü Roma, tarihte birinci Roma olan görülen esas Roma İmparatorluğuna ve onun ardından ikinci Roma olarak sayılan devletin varisi olduğu öne sürülen devlete denir. Bu ikinci Roma'nın hangi devlet olduğu, kendisini varis gösteren ülkelerce değişmektedir. Kimi devletler ikinci Roma olarak Bizans ve İstanbul'u gösterip onunla ilişkili bir hak iddiasında bulunurken, kimi devletler Bizans'ın zaten Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olduğunu, ikinci Roma'nın Kutsal Roma İmparatorluğu olduğunu iddia ederek çeşitli hak iddialarında bulunmuştur.
Tarihte kendisini Üçüncü Roma ilan eden devletler ve bu devletlerin iddia şekilleri aşağıdaki gibi:
Türk Hak İddiaları
1453'te İstanbul'un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet kendi ünvanlarına Roma'nın Kayzer'i anlamındaki "Kayser-i Rum" ünvanını ekletir. Tarihte Rum kelimesi, Arapça olup, Roma döneminde Anadolu'ya da verilen bir ibaredir. Anadolu Selçuklularının İngilizce isminin Sultanate of Rum (Rum Sultanlığı) olmasında da, Mevlana Celaleddin Rumi'ye esasen Romalı değil, Anadolulu denmek istenmiş olmasında da bu görülebilir. Aynı şekilde Yıldırım Bayezid, Anadolu'da siyasi birliği tamamladıktan sonra Abbasi Halifesinden Sultan-ı İklim-i Rum ünvanı almıştır (Rum topraklarının Sultanı). Dolayısıyla burada Anadolu anlamına gelen Rum ile, Roma anlamına gelen Rum karıştırılmamalıdır. Diğer ünvanlarda Rum Anadolu anlamına gelirken, Fatih Sultan Mehmet'in hak iddiasındaki Rum direkt olarak Roma'dır.
Fatih Sultan Mehmet'in kendisini Roma'nın Kayseri, Osmanlı'yı da yeni Roma ilan edişi Konstantinopolis Patrikliği tarafından kabul görmüştür, ancak Katolik Roma tarafından kabul görmemiştir. Osmanlı'nın hak iddiası üzerinde ikinci Roma olarak görülen Bizans'ın başkentinin artık Türk hakimiyeti altında olması da önem taşır. Tüm bunların yanı sıra Orhan Bey'in bir Bizans Prensesi ile evli olması, Fatih Sultan Mehmet'in Alexis Komnenos'un torunu Tzepelos Komnenos'un soyundan geldiği anlamına geliyor. Öte yandan bugün bakıldığında Orhan Bey'in evlendiği Bizans Prensesinden Halil isminde tek bir çocuğunun olduğu bu çocuğun 1. Murat tarafından öldürüldüğü gözüküyor.
Özetlersek Osmanlı'nın hak iddiasının yapısı şu şekilde:
Rusya'nın Üçüncü Roma olma iddialarının temelinde son Bizans İmparatoru 9. Konstantin'in kuzeni Sophia Palailogina'nın 3. İvan'la evlenmiş olması önem taşır. Dönemin Avrupasındaki veraset yasalarına göre, İvan kendi varislerinin Sophia aracılığıyla Bizans İmparatorluğuna meşru bir varis olduğunu iddia edebilecek konumdadır. Ancak Roma İmparatorluğunun verasetinde bu şekilde bir 'babadan oğula' net bir veraset aktarımı söz konusu değildir, Rusların esas olarak ön plana çıkarttığı husus hem Bizans'ın, hem de Rusya'nın Ortodoks ülkeler olmasıdır.
Rus rahibi Pskov'lu Filofey'in 3. Vasily'e yazdığı mektubunda "Bu zamana kadar iki Roma varoldu, üçüncüsü ayakta, dördüncüsü asla gelmeyecek" yazdığı belirtilir. Burada enteresan bir benzerlik, Moskova kentinin de tıpkı Roma ve İstanbul gibi yedi tepeye sahip olmasıdır.
Özetlersek Rusya'nın hak iddiasının yapısı şu şekilde:
Ancak kendisini Üçüncü Roma olarak gören ve bunu oldukça farklı yapılarda gerçekleştiren farklı milletler de var. Buna en büyük örnek Almanlar. Frank Kralı Şarlman'ın fetihleri sonrasında Avrupa'nın hatrı sayılır bir kısmını ele geçirmesi ve bu esnada Papa'yı Lombardlardan kurtarması, Papa'nın ona Roma İmparatoru ünvanı vermesiyle sonuçlandı. Kutsal Roma İmparatorluğu'nun kurulması anlamına gelen bu olay, aynı zaman aralığında bulunan Bizans İmparatorluğu'nun Roma olarak görülmemesine sebep oldu. Almanlara göre ikinci Roma Bizans değil, onlara verilen resmi ünvan sonucunda Kutsal Roma İmparatorluğuydu. Burada Bizans'ı Doğu Roma'nın devamı, Kutsal Roma İmparatorluğunu ise Batı Roma'nın devamı olarak görmek de mümkün.
Kutsal Roma İmparatorluğunun çöküşü sonrasında ilk olarak tüm Almanya'yı kendi toprakları altında birleştirmek isteyen Avusturya İmparatorları kendilerini Üçüncü Roma ilan etti. Kutsal Roma İmparatorluğunda, Avusturya İmparatorluğunda ve Alman İmparatorluğunda hükümdarlara verilen ünvan, yine Sezar'dan gelen Kaiser kelimesiydi. Tıpkı Rusya'da yine aynı kökten gelen Çar kelimesinin kullanılması gibi. 1871 ila 1918 yılları arasında Alman İmparatorluğunun kendisini Üçüncü Roma olarak görmesi, bu iddiaların temelinde Katolik Kilisesinin verdiği bir ünvana dayanması ve Almanya'nın büyük oranda Protestan olması sebebiyle halk arasında beğenilmemiştir.
Özetlersek Alman hak iddiasının yapısı şu şekilde:
Bu konuda tarihte oldukça ilginç bulduğum 'Üçüncü Roma' iddialarıyla ilgili düşüncelerinizi dile getirebilirsiniz.
Üçüncü Roma, tarihte birinci Roma olan görülen esas Roma İmparatorluğuna ve onun ardından ikinci Roma olarak sayılan devletin varisi olduğu öne sürülen devlete denir. Bu ikinci Roma'nın hangi devlet olduğu, kendisini varis gösteren ülkelerce değişmektedir. Kimi devletler ikinci Roma olarak Bizans ve İstanbul'u gösterip onunla ilişkili bir hak iddiasında bulunurken, kimi devletler Bizans'ın zaten Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olduğunu, ikinci Roma'nın Kutsal Roma İmparatorluğu olduğunu iddia ederek çeşitli hak iddialarında bulunmuştur.
Tarihte kendisini Üçüncü Roma ilan eden devletler ve bu devletlerin iddia şekilleri aşağıdaki gibi:
Türk Hak İddiaları
1453'te İstanbul'un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet kendi ünvanlarına Roma'nın Kayzer'i anlamındaki "Kayser-i Rum" ünvanını ekletir. Tarihte Rum kelimesi, Arapça olup, Roma döneminde Anadolu'ya da verilen bir ibaredir. Anadolu Selçuklularının İngilizce isminin Sultanate of Rum (Rum Sultanlığı) olmasında da, Mevlana Celaleddin Rumi'ye esasen Romalı değil, Anadolulu denmek istenmiş olmasında da bu görülebilir. Aynı şekilde Yıldırım Bayezid, Anadolu'da siyasi birliği tamamladıktan sonra Abbasi Halifesinden Sultan-ı İklim-i Rum ünvanı almıştır (Rum topraklarının Sultanı). Dolayısıyla burada Anadolu anlamına gelen Rum ile, Roma anlamına gelen Rum karıştırılmamalıdır. Diğer ünvanlarda Rum Anadolu anlamına gelirken, Fatih Sultan Mehmet'in hak iddiasındaki Rum direkt olarak Roma'dır.
Fatih Sultan Mehmet'in kendisini Roma'nın Kayseri, Osmanlı'yı da yeni Roma ilan edişi Konstantinopolis Patrikliği tarafından kabul görmüştür, ancak Katolik Roma tarafından kabul görmemiştir. Osmanlı'nın hak iddiası üzerinde ikinci Roma olarak görülen Bizans'ın başkentinin artık Türk hakimiyeti altında olması da önem taşır. Tüm bunların yanı sıra Orhan Bey'in bir Bizans Prensesi ile evli olması, Fatih Sultan Mehmet'in Alexis Komnenos'un torunu Tzepelos Komnenos'un soyundan geldiği anlamına geliyor. Öte yandan bugün bakıldığında Orhan Bey'in evlendiği Bizans Prensesinden Halil isminde tek bir çocuğunun olduğu bu çocuğun 1. Murat tarafından öldürüldüğü gözüküyor.
Özetlersek Osmanlı'nın hak iddiasının yapısı şu şekilde:
- İkinci Roma olarak Bizans'ı gösteriyor.
- Hak iddiasına destek olarak Roma'nın ve Bizans'ın başkentini ele geçirmesini öne sürüyor.
- Hak iddiasına destek olarak Bizans İmparatorlarına olası bir kan bağı olduğu öne sürülüyor.
- Hak iddiası İstanbul'daki Ortodoks Kilisesi tarafından kabul ediliyor.
Rusya'nın Üçüncü Roma olma iddialarının temelinde son Bizans İmparatoru 9. Konstantin'in kuzeni Sophia Palailogina'nın 3. İvan'la evlenmiş olması önem taşır. Dönemin Avrupasındaki veraset yasalarına göre, İvan kendi varislerinin Sophia aracılığıyla Bizans İmparatorluğuna meşru bir varis olduğunu iddia edebilecek konumdadır. Ancak Roma İmparatorluğunun verasetinde bu şekilde bir 'babadan oğula' net bir veraset aktarımı söz konusu değildir, Rusların esas olarak ön plana çıkarttığı husus hem Bizans'ın, hem de Rusya'nın Ortodoks ülkeler olmasıdır.
Rus rahibi Pskov'lu Filofey'in 3. Vasily'e yazdığı mektubunda "Bu zamana kadar iki Roma varoldu, üçüncüsü ayakta, dördüncüsü asla gelmeyecek" yazdığı belirtilir. Burada enteresan bir benzerlik, Moskova kentinin de tıpkı Roma ve İstanbul gibi yedi tepeye sahip olmasıdır.
Özetlersek Rusya'nın hak iddiasının yapısı şu şekilde:
- İkinci Roma olarak Bizans'ı gösteriyor.
- Hak iddiasına destek olarak Bizans'ın dini öne sürülüyor.
- Hak iddiasına destek olarak Bizans İmparatorluğuna dolaylı ama kesin bir kan bağı olduğu öne sürülüyor.
Ancak kendisini Üçüncü Roma olarak gören ve bunu oldukça farklı yapılarda gerçekleştiren farklı milletler de var. Buna en büyük örnek Almanlar. Frank Kralı Şarlman'ın fetihleri sonrasında Avrupa'nın hatrı sayılır bir kısmını ele geçirmesi ve bu esnada Papa'yı Lombardlardan kurtarması, Papa'nın ona Roma İmparatoru ünvanı vermesiyle sonuçlandı. Kutsal Roma İmparatorluğu'nun kurulması anlamına gelen bu olay, aynı zaman aralığında bulunan Bizans İmparatorluğu'nun Roma olarak görülmemesine sebep oldu. Almanlara göre ikinci Roma Bizans değil, onlara verilen resmi ünvan sonucunda Kutsal Roma İmparatorluğuydu. Burada Bizans'ı Doğu Roma'nın devamı, Kutsal Roma İmparatorluğunu ise Batı Roma'nın devamı olarak görmek de mümkün.
Kutsal Roma İmparatorluğunun çöküşü sonrasında ilk olarak tüm Almanya'yı kendi toprakları altında birleştirmek isteyen Avusturya İmparatorları kendilerini Üçüncü Roma ilan etti. Kutsal Roma İmparatorluğunda, Avusturya İmparatorluğunda ve Alman İmparatorluğunda hükümdarlara verilen ünvan, yine Sezar'dan gelen Kaiser kelimesiydi. Tıpkı Rusya'da yine aynı kökten gelen Çar kelimesinin kullanılması gibi. 1871 ila 1918 yılları arasında Alman İmparatorluğunun kendisini Üçüncü Roma olarak görmesi, bu iddiaların temelinde Katolik Kilisesinin verdiği bir ünvana dayanması ve Almanya'nın büyük oranda Protestan olması sebebiyle halk arasında beğenilmemiştir.
Özetlersek Alman hak iddiasının yapısı şu şekilde:
- İkinci Roma olarak Kutsal Roma İmparatorluğu görülüyor.
- Katolik Kilisesinin Şarlman'a Roma İmparatoru ünvanı vermesi esas dayanak olarak alınıyor.
- Alman ve Avusturya İmparatorluklarının Kutsal Roma'nın devamı olması ön plana çıkarılıyor.
Bu konuda tarihte oldukça ilginç bulduğum 'Üçüncü Roma' iddialarıyla ilgili düşüncelerinizi dile getirebilirsiniz.