20-12-2015, 15:28
Diogo Gomes'in Rüyası
Diogo Gomes, bir önceki Kralın kardeşlerinden Henrique'nin hizmetinde olan genç bir adamdı. Genç olmasına rağmen özellikle denizcilikte birçok eski kaptana taş çıkarırcasına marifetlere sahipti. Hayatının önemli bir kısmında riskli maceralara atılmaktansa güvenli işleri tercih etmiş, bu sebeple Henrique de Avis'in ticaret gemilerinin koruyuculuğunu üstlenmişti. Yine farklı bir limanda farklı bir kadınla geçirdiği gece sonrası Diogo huzurlu bir biçimde uykuya dalmıştı.
Diogo Gomes, bir önceki Kralın kardeşlerinden Henrique'nin hizmetinde olan genç bir adamdı. Genç olmasına rağmen özellikle denizcilikte birçok eski kaptana taş çıkarırcasına marifetlere sahipti. Hayatının önemli bir kısmında riskli maceralara atılmaktansa güvenli işleri tercih etmiş, bu sebeple Henrique de Avis'in ticaret gemilerinin koruyuculuğunu üstlenmişti. Yine farklı bir limanda farklı bir kadınla geçirdiği gece sonrası Diogo huzurlu bir biçimde uykuya dalmıştı.

Diogo Gomes rüyasında bembeyaz bir sahil ve turkuaz renginde tertemiz bir deniz görüyordu. Üstünde uçuşan daha önce hiç görmediği türde kuşların sesleri, yüzüne doğru esen sıcak rüzgar ve kıyıya vuran denizin çıkarttığı sesle yavaş yavaş kendine gelen Diogo, ayağa kalkıp etrafına baktı. Etrafta yerel halka dair hiçbir işaret göremeyen Diogo, su kaynağı bulmak için sahilden ayrılıp içerisinde olduğu adanın merkezine doğru yol almaya başladı. Daha derine indikçe etrafındaki ağaçlar sıklaşıyor, yürümek neredeyse imkansız hale geliyordu. Diogo'nun adımları gittikçe ağırlaşıyor, görüşü bulanıklaşıyordu. Artık bilinçsizce yürüyor, yürüdüğü yönde ne olduğuna dahi bakmıyordu. Yolun sonuna geldiğini düşünmeye başladığında Diogo'nun bulanık görüşü bir parlaklıkla eski haline geldi. Diogo bu zamana kadar böyle bir şey ne görmemişti, bulunduğu yamacın hemen altında binalar altından yapılma büyük bir şehir vardı. Şehiri kaplayan altın şehre uzaktan bakıldığında parlamasına sebep oluyordu. Gözlerine inanamayan Diogo, yorgun halde bu şehre doğru yamaçtan aşağıya doğru koşarak inmeye çalıştı. Aşağıya doğru koşarken dengesini kaybeden Diogo, bir süre yuvarlandıktan sonra önünde bulunan bir kaya parçasına çarptı.

Ani bir şekilde uyanan Diogo, elini başına götürdü. Gördüklerinin bir rüya olduğundan emin olduktan sonra düşünmeye başladı. Yapması gerektiği şeyi biliyordu, okyanusa açılmalı ve bu altından yapılma şehri bulup zengin olmalıydı. Sabah erkenden rüyasını Henrique'e anlatan Diogo, Kral Naibi Pedro'nun huzuruna çıkarak Portekiz'in keşif eylemlerinde hizmete hazır olduğunu bildirdi. Ülke hali hazırda ekonomik olarak sarsıntıdaydı ve askeri olarak kötü haldeydi. Böylesi bir ortamda Portekiz için de doğru olan şeyin yeni toprakların keşfi ve bu topraklardan faydalanılması olduğu aşikardı.

Krallığın en batıdaki toprakları Azor adalarıydı. Azor adaları kısa bir süre önce Portekizli kaşifler tarafından keşfedilmiş ve kolonileştirilmiş olsa da ülkeye katkısı yeterli seviyede değildi. Daha uzağa, daha ileriye gidip yeni keşifler yapılmalı ve Portekiz Krallığı tekrardan hayata tutundurulmalıydı.

Pedro'yu ikna edebilen Diogo, Pedro'nun tersanelere zincirlemeyi düşündüğü 3 gemiyi almayı başardı. Ancak yanında bulundurduğu erzak oldukça kısıtlıydı ve bu sebepten öncelikle daha güvenli sayılabilecek, daha önce birkaç kez gidilmiş Afrika kıtasının batı kıyısının keşfi ve haritasının çıkarılması göreviyle Diogo 13 Aralık 1444'te Lisboa limanından demir aldı.