02-07-2018, 02:36
İngiltere acı bir sabaha uyandı, Kral William'a York Savaşı'nın haberleri gelmişti. York fethi haberinin hemen ardından, oğlunun öldüğü haberini alan yaşlı adam bambaşka birine dönüşmüştü. Geçirdiği onca savaşa, yaşadığı tecrübelere rağmen oğlunun ölümü ona çok ağır gelmişti. Bir süre yas tuttu ancak kral hâlâ oydu ve şimdi ülkesinin kuzeyinde İskoç tehtidi mevcuttu. Kendini toparlayan yaşlı kral William, yanına Londra'daki askerlerini de alarak Nottingham kalesine gitti. Oradan İskoçlara karşı bir intikam saldırısı başlatmayı planlıyordu.
Abisinin ölüm haberini alan Robert başta üzülsede, yeni veliaht prensi o olmuştu, bu duruma en çokta sevgilisi sevinmişti. Ancak sevinçleri fazla uzun sürmedi. Yüzbaşı Lewes başarısız olmuştu.
Bu haberle birlikte artık kalesinde oturarar hiçbir şey yapamayacağını anladı Robert. Rennes'i alarak kendini kanıtlamak istiyorsa, bunu kendi yapmalıydı. Ancak tabii ki kalabalık bir orduyla... Hemen çevreye haberler saldı, paralı askerleri toplamaya başladı. Caen'deki kalabalık garnizonuda yanına alarak Rennes'e doğru ilerledi.
Fransızlar ve King Philip için her şey yolunda gidiyordu. Fetih haberlerini bir bir aldı.
Ardından İngilizlerin Rennes'de yenildiği haberi kulaklarına çalındı ve bu muhteşem bir haberdi. Bu sayede Rennes'i aldıklarında İngilizlere hâlâ savaş açmamış olacaklardı. Planına devam etti ve Bruges'u kuşattı. Muzaffer generaller ise bir süre fethettikleri bölgelerde asayişi sağlamak adına kalmak durumundaydılar.
Kral Alfonso Valencia'ya vardı ve şehri kuşattı ancak içersi kalabalıktı. Bu şekilde girmeye kalkarsa şehri fethedebileceğine inancı tamdı ancak bu ülkesininde sonu olabilirdi. Destek gelene kadar kuşatmayı sürdürme kararı aldı.
Bu arada Prenses Urraca Portekiz topraklarına ulaşmıştı. Genç Prens onu iyi karşıladı. Uzun konuşmalardan sonra anlaşmaya vardılar. Şöyleki, İspanya Tahar Sultanlığı'na karşı karada savaşırken Portekiz ise denizde savaşacaktı. Donanmasıyla İberya'ya çıkışların önünü keserken, İspanya Kurtuba ve Gırnata'yı alacaktı. Müslümanlar İberya'dan atıldıktan sonra 5000 florin karşılığında Gırnata Portekiz kontrolüne bırakılacaktı. Her iki tarafta memnun görünüyordu. Lakin İspanyol güzel, Prens Affonso'yu etkileyememişti. Yine de bir süre Lisbon'da kalacaktı.
Leon idaresindeki Prens Rodrigo'da yaklaşan savaş için Toledo'ya doğru yola çıktı.
Edmund alel acele kral ilan edilmişti, babasının ahmaklığı yüzünden hem onu hemde abisini kaybetmişti. Ancak York şuan İskoç toprağıydı ve bedeli çok ağır olmuştu. İlk hedefi ne olursa olsun York'u İngilizlere geri vermemekti. Savaş konsülünü topladı, ülkede eli silah tutan herkesi savaşa davet ettiler. Büyük kralları Malcolm'un intikamıyla yanıp tutuşan İskoçların hepsi geldi.
Miswar Akdeniz kıyılarına doğru emin adımlarla ilerliyordu. Savaşın yakın olduğunu hissediyordu. 60 yaşındaki babasının artık etkili bir şekilde savaş yönetemeyeceği kanısındaydı ve İber'deki orduların başına kendisi geçmeliydi.
Sultan Tahar Kurtuba'da savaş hazırlıklarına başlamıştı. Sınırda devriyeler kol geziyorlardı ve şehirdeki asker sayısı her geçen gün artıyordu. Devriyelerin Prenses Maria'yı bulmaları uzun sürmedi. Yanındaki adamlar fazla direnemeden ölürken, prenses esir alındı ve Kurtuba'ya götürüldü. Sultan Tahar prensese zarar verme düşüncesinde değildi ancak onu esir almıştı ve siyasi amaçlar için kullanmayı planlıyordu.
Qasim ise Cezayir'deki ordusunu toplayıp Tunus'u doğru yelken açtı.
Prens Affonso, prenses Urraca ile Lisbon'a döndüğünde karşılaştığı durum onu hiç mi hiç memnun etmedi. Kralın ajanı Lopo Periz çoktan Maria'nın esir düştüğü haberini saraya ulaştırmıştı. İspanya ile yapılan anlaşma şartları Portekiz'in karadan saldırı yapmayacağı şeklinde olsa da, artık çok geçti. Bu Portekiz'in meselesiydi. Henrique ve Affonso Lisbon'dan kalabalık bir ordu topladılar ve İspanya'nın savaşa vaktinde yetişebilmesini umarak Kurtuba'ya doğru yola çıktılar. Ajan ayrıca prensesin neden yola düştüğü haberinide getirmişti. Henrique bu nedenle kızına öfkeliydi de.
Johao, Zaragoza'yı kolayca fethetti. Planları iyi gidiyordu. Hatta sadece Portekiz değil, İspanya tahtı bile onun olabilirdi. İşgalci Müslümanlar her iki krallığıda fazlasıyla meşgul etmekteydi. Doğru hamleleri doğru zamanda yaparsa tüm İber Yarımadası onun olabilirmiş gibi düşünüyordu.
Kral William Nottingham'a gelir gelmez gözcülerini kuzeye gönderdi. Gelen haberler kötüydü, İskoçlar çok kalabalık bir ordu ile York'a ilerliyorlardı. Eğer William şimdi York'a ilerlerse kazanma şansı yarı yarıya olurdu. William akıllı bir adamdı, bu risk çok büyüktü. İskoçlar'a karşı bir plan yapmalıydı. İlk olarak daha çok askere ihtiyacı olduğu kanısına vardı, bir yandan asker toplarken bir yandan da genç kralın sonraki hamlesini bekliyordu.
Prens Robert ise Rennes'e yaklaştığında karşılaştığı manzara ile pek hoşnut olmamıştı. Fransızlar şehri çoktan kuşatmışlardı. Rennes'in Fransa'ya geçmesiyle, İngiltere'nin hak iddia edebileceği tüm topraklar Fransa'ya geçmiş oluyordu. Ülkenin kuzeyinde zaten İskoçya ile bir savaş varken, Fransa'ya karşı bir savaş başlatmak ne kadar mantıklı olurdu? Hiç olmazdı ancak Robert deneyimsiz ve pek akıllı olmayan bir adamdı. Şan şöhret kazanacağını düşünerek kuşatma halindeki Fransız ordusuna saldırdı.
Robert'ın ordusu neredeyse 3 kat daha fazlaydı, bu sebeple savaş planı yapmayı düşünmedi bile, doğrudan hücüm emri verdi ve savaş başladı.
Askerlerinin ok saldırısı altında olduğunu farkedince süvarileriyle okçulara saldırdı.
Bu sırada neredeyse hiç piyadesi kalmamış olan Guillemot savaşı kazanmanın tek yolunun Robert'ı öldürmek olduğunu düşündü ve ormana doğru kaçan okçuları kovalayan Robert ve askerlerine doğru at sürdüler.
Robert'ın savaşçıları üstün geldi. Guillemot onursuzca kaçmak yerine savaşa ölmeyi tercih etti. Az sayıdaki Fransızlar'ın hiç biri kaçmaya başaramadı. Robert esir düşen askerleri öldürme emri verdi.
Rennes bir kez daha İngilizler tarafından kuşatıldı.
Kral Philip üstün taktikler uygulayarak Bruges'u savunan kuvvetleri dışarıya çıkmaya zorladı ve arazide ezip geçti.
Philip Bruges'da zafer kutlamaları yapıyordu. Planı bir saat gibi işliyordu ancak Guillemot'un yenilgisinden haberi yoktu. Çok geçmeden de oldu. Ülkesi dört bir yanda sefer halindeyken İngiltere'yle çıkan bu savaş planlarını aksatmıştı. Hemen Paris'e dönme kararı aldı ve generallerine geri dönme talimatı gönderdi. Prens Louis'i Angers'da, Raoulet Poitevin'i de Rheims'de istiyordu. Ajaccio fatihi Perrin Marsilya'ya dönüp ülkenin güneyinden sorumlu olmalıydı. Kızı Constance'ı da olası savaşı önlemek ve iyi ilişkiler geliştirmek için hediyelerle birlikte Kutsal Roma İmparatorluğuna gönderdi.
Kral Alfonso ahmak bir Portekizli kız yüzünden Valencia seferini ertelemeyi düşünmüyordu. Hâlâ destek kuvvetin gelmesini bekliyordu. Ancak işler Prens Rodrigo için öyle değildi, prensesi Kurtuba'daki korkunç adamlardan kurtarıp onunla evlenme planları kuruyordu. Toledo'daki süvarileride kendisine katarak, Kurtuba'ya doğru ilerledi.
Misafir olarak gittiği Lisbon'da yanlız bırakılan prenses Urraca ise neye uğradığını şaşırmıştı. Saraydaki bütün soylular silahlarını kuşanıp Müslüman üzerine gitmişlerdi. Portekiz kraliçesi her ne kadar onu iyi ağırlasada tüm erkeklerin ve özellikle de prensin gitmiş olması genç kızı üzmüştü doğrusu.