Osmanlı İmparatorluğu Sömürgeci Bir Devlet Miydi?
#5
Daron Acemoğlu'nun kitabını henüz tümüyle okuma şansım olmadı ve hakkında, daha doğrusu savunduğu teori hakkında pek de müspet şeyler düşünmüyorum. Demokratik/liberal kurumlar kalkınmanın öncül şartlarından birisi olmamıştır; tarih, pek çok otoriter devletin son derece başarılı kalkınma hamlesine şahittir (bundan daha önce de bahsettim) ve dahası, günümüzde kendisini demokratik olarak tanımlayan devletlerin bir çoğu da iktisadi olarak Acemoğlu çizgisindeki liberallerin pek de hoş karşılamayacağı bir himayecilik/korumacılık yöntemiyle pazarlarını koruyup sermaye biriktitiyordu. İngiltere ve ABD bunlara örnektir. (Bu ticaret-korumacılık-kalkınma mevzusunu da tartışmak gerek aslında ama konuyu dağıtmayayım.)

Ancak kitabın böyle bir teorisi varsa, bunu mantıki bir temele oturtabiliyorum ve sanıyorum ki Acemoğlu'nun düşünce tarzına yaklaşıyorum. (Böyle bir yakınlaşma düşüncelerimin sağlamlığının da altını oyuyor çünkü Acemoğlu'nun metodoloji olarak çok eleştirildiğine dair bir şeyler gördüm.) Osmanlı'nın Orta Doğu'yu geri bıraktırdığı tezinde bir Bizans tınısı seziyor gibiyim. Kendisi muhtemelen şöyle bir şema çıkardı ya da bu şemayı çıkaran kaynaklardan etkilendi: Kapitalizmin tohumları, Avrupa feodal sisteminin içinde saklıdır ve Doğu, Bizans'tan itibaren bu sistemin dışında kalarak kendi düzenini oturtmuş ve böylece kapitalist kalkınma için gerekli olan kurumları icad edememiş/geliştirememiştir.

Açıkçası, bu teori benim de geçerliliği lehinde tarihten delil bulabildiğim ve bu nedenle bel bağladığım bir teori. Doğu Roma İmparatorluğu'nun çökmemesi, imparatorluğun batı kanadının aksine Anadolu, Mısır ve Balkanlar'da bir feodalleşme, yerelleşme, içine kapanma eğilimine meydan okumuş ve Doğu, tarihin şematik akışından koparak kendi yoluna gitmiştir. Uzunca bir süre -modern kapitalizmin oturmasına kadar- güçlü merkezi devletin varlığına, bürokrasinin hakimiyetine, tabakalaşmanın bu hakimiyet karşısında göreli zayıflığına dayanan bir sistemi sürdürmüş ve açıkçası bu sistem sayesinde Batı Avrupa'ya kıyasla gayet müreffeh çağlar yaşamış, asırlar boyunca kapanmaz bir makas açmayı başarmıştır.

Doğu tipi sistemin ne kadar başarılı olduğuna ve nasıl bir ideolojiye dayandığını görmek için elimdeki yegane örnekleri zannediyorum ki yine bu forumdaki bir başka yorumumda belirtmiştim: Avrupa'da çok uzun yıllar boyunca altın para, Bizans ve İslam imparatorluklarının hakim olduğu bölgelerde varlığını sürdürmüş ve ilk altın para Bizans'ın egemenlik kurmuş olduğu Güney İtalya'da II.Frederick tarafından basılmış ve kıtanın hiçbir yerinde görülmeyen/görülemeyen bir ticari merkantilizm politikası (buğday ticareti tekelini kendi üzerine almak, düzenli gümrük yönetimi) da yine aynı kral tarafından ilk defa hayata geçirilmiştir. Dahası, Bizans ve Osmanlı'nın birbirine çok benzeyen sınırları, feodalizmden ayrı durma anlamında "tarihin kopuş noktası"dır. Bizans'ın çöküş dönemindeki çözülüşü sırasında Anadolu ve Rumeli'de feodal aristokrasinin doğuşuna doğru bir evrim başlamış ama Osmanlı hanedanı gelip bu eğilimi durdurmuş ve yeniden Batı feodalizmine aykırı olan bir Doğu patrimonyalizmini/despotizmini kurmuştur. Böylece "Üçüncü Roma" da tarihi kopuş için bir süreklilik sağlamıştır.

Acemoğlu'nun tezi büyük olasılıkla bu akıl yürütmeye dayanıyor ki doğruluk payı yüksek bir mantık zinciridir bu. Varacağı nokta, doğu tipi sosyo-ekonomik örgütlenmenin sınıflar arası mücadeleleri, bundan doğacak nazik dengeleri ve dolayısıyla ekonomik kalkınma için gerekli olan şartların tesisini imkansız hale getireceğidir.

Ama görünen o ki tez sadece bundan ibaret değil ve son iddiası bir hayli ilginç. Acemoğlu Osmanlı'nın mülkiyeti koruma ve asayişi sağlama konularında yetersiz kaldığını savunarak imparatorluğun klasik dönem ve yapısından uzaklaşılan bir zaman dilimine de işaret etmiş, ama bu zaman dilimi Osmanlı tarihi için bir kural değil, bir anomalidir. Devlet mülkiyetinin güçlü olduğu, bürokrasinin padişahın ailesinin uzantıları gibi görüldüğü ve güvencesiz yaşadığı, bir dönemden sonra güvenlik kurumlarının zaafa uğradığı gerçektir ancak bu son durum bir bozulmanın adıdır ve bürokratların emniyetsizliği durumu da Tanzimat'tan sonra ortadan kalkmıştır. Bu bakımdan teoride adını koyamadığım bir eksiklik, bozukluk var gibi görünüyor.

Teorinin Doğu despotizmine atıf yapan/yakın duran kısmında bile birtakım "rahatsız" edici unsurlar var. Girişimci bir sanayi burjuvazisinin ortaya çıkışının Osmanlı devlet sistemi nedeniyle geciktiğine katılmak mümkün olsa bile bu gecikme sadece devlet kültüründen değil, aynı Acemoğlu gibilerinin muhtemelen "her şeyin teorisi" gözüyle baktıkları liberalizmin ticaret konusundaki algısı "sayesinde" doğrudan hissedilen Batı'nın ezici ekonomik gücünden ve ülkenin idare tarzının imtiyaz ceplerine dayanmasından da kaynaklanıyordu. Dahası Batı'nın özgün yolunun erken dönemlerde bile demokratik-şeffaf-serbestiyetçi kurumlar yarattığı, merkantilizm çağının varlığı ve bu dönemdeki politikaların karakteri nedeniyle söylenemez. Kısacası, Acemoğlu Doğu ve Batı arasında bir "kopuş" bulduysa yüksek bir haklılığa sahiptir; ama bu "kopuş"ların arasında kapitalizmi var etmiş olanının kendi dünya görüşüne göre makbul olan kurumlar yarattığını düşünüyorsa, haksızdır.

Tüm bunların ardından Osmanlı'nın bir emperyalist olduğunu teslim etmemiz gerektiği söylenebilir. Ama "klasik" emperyal gelenek ya da Ekşi Sözlük'te yoğunlaşan bir kitlenin söylediği gibi ekonomik fayda sağlama gereğince bu emperyalizm sistematik bir kıyımdan büyük ölçüde uzak durmuştur. Boyun eğdirilen ulusların kaynakları merkeze transfer edilmiş, en yetenekli gençleri sistemi sürdürmeleri üzere devşirilmiştir ve toplumsal hayat belirli bir "eşitsizlik" ve "ayrı durma" esası üzerine kurulmuştur ama Yeni Dünya'daki sistematik imha politikası tatbikine girişilmemiştir.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
[+] 7 üye basileus nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 


Bu Konudaki Yorumlar
RE: Osmanlı İmparatorluğu Sömürgeci Bir Devlet Miydi? - Yazar: basileus - 03-07-2018, 12:43



Konuyu Okuyanlar: 6 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.