07-07-2018, 13:19
Ulaşım ve altyapı yatırımlarının ülkelerin kalkınması için gerekli olduğuna katılıyorum. Ülkenin en ücra yerlerine kadar ulaşan yollar, oraların ekonomik, siyasi, toplumsal sisteme dahil olması için gereklidir. Önce yolları yaparsın sonra o yoldan ordu, tüccar, maliye müfettişi geçer. Yani DP'nin karayolu yatırımları, ülkenin belli bir refah seviyesine ulaşmasında olumlu olmuştur.
Ayrıca okuduğum bir makalede 50-60 arasında yapılan demiryolu taşımacılığının da yaklaşık %100 oranında arttığını gösteriyordu. Yani demiryolu taşımacılığı da DP döneminde sanıldığı gibi ihmal edilmemiş olabilir.
Ancak bence gözden kaçırılan nokta şurası; ulaşım ve altyapı çalışmaları üretilen malların pazarlarını genişletmeye yarar, dikkat edin ÜRETİLEN MALLAR. Türkiye gibi ihmal edilen Anadolu topraklarında yeni kurulmuş bir ülkede sanayiinin emekleme dönemlerinden yürümeye çalıştığı bir ortamda yani henüz üretim ekonomisine geçiş yapılamamışken, yatırımları ABD'den aldığın hibe ve kredilerle onların direktifleri doğrultusunda yol inşaatına gömersen, yapılan o yollardan colaturka kamyonu değil coca cola kamyonu geçer.
Yani kısaca anlatmaya çalıştığım şey şu; üretimi olmayan ülkenin ücra yerlerine kılcal damar gibi yaptığın yollar oraların ABD'nin pazarı olmasını sağlar. Meşhur bir laf vardır "Tüm yollar Roma'ya çıkar, çünkü tüm yolları Roma yapar." E günümüz dünyasında da Roma, ABD olduğuna göre yapılan tüm yollar Vaşington'a çıkar.
Maalesef ABD, Marshal ve Truman doktrinleri sayesinde Türkiye'yi kendisine eklemlenmiş bir hale getirmiştir. Bizim yöneticilerimiz de ucuz kredi, hibe zokasını yutmuşlardır. ABD'den alınan ucuz traktörler belki tarım sektörümüzü olumlu etkilemiştir ama tarım makineleri sektörünü de tamamıyla ABD'nin güdümüne sokmuştur. Veya da 50'den sonra Türkiye'deki ABD menşeili kamyon sayısındaki patlama anlatmak istediklerimin iki örneğidir.
Ayrıca okuduğum bir makalede 50-60 arasında yapılan demiryolu taşımacılığının da yaklaşık %100 oranında arttığını gösteriyordu. Yani demiryolu taşımacılığı da DP döneminde sanıldığı gibi ihmal edilmemiş olabilir.
Ancak bence gözden kaçırılan nokta şurası; ulaşım ve altyapı çalışmaları üretilen malların pazarlarını genişletmeye yarar, dikkat edin ÜRETİLEN MALLAR. Türkiye gibi ihmal edilen Anadolu topraklarında yeni kurulmuş bir ülkede sanayiinin emekleme dönemlerinden yürümeye çalıştığı bir ortamda yani henüz üretim ekonomisine geçiş yapılamamışken, yatırımları ABD'den aldığın hibe ve kredilerle onların direktifleri doğrultusunda yol inşaatına gömersen, yapılan o yollardan colaturka kamyonu değil coca cola kamyonu geçer.
Yani kısaca anlatmaya çalıştığım şey şu; üretimi olmayan ülkenin ücra yerlerine kılcal damar gibi yaptığın yollar oraların ABD'nin pazarı olmasını sağlar. Meşhur bir laf vardır "Tüm yollar Roma'ya çıkar, çünkü tüm yolları Roma yapar." E günümüz dünyasında da Roma, ABD olduğuna göre yapılan tüm yollar Vaşington'a çıkar.
Maalesef ABD, Marshal ve Truman doktrinleri sayesinde Türkiye'yi kendisine eklemlenmiş bir hale getirmiştir. Bizim yöneticilerimiz de ucuz kredi, hibe zokasını yutmuşlardır. ABD'den alınan ucuz traktörler belki tarım sektörümüzü olumlu etkilemiştir ama tarım makineleri sektörünü de tamamıyla ABD'nin güdümüne sokmuştur. Veya da 50'den sonra Türkiye'deki ABD menşeili kamyon sayısındaki patlama anlatmak istediklerimin iki örneğidir.