25-08-2018, 21:22
Maalesef benim de üzerine detaylı bir okuma yapmamış olduğu bir konu bu. Soruya verilen "ana akım" cevaplar, genellikle Sovyetlerin Soğuk Savaş'ın son demlerinin getirdiği askeri harcamalara dayanamamış olduğu ve bunun da uzun vadede ekonomiyi çökerttiği tezi etrafında dönmektedir. Glasnost'un bu ekonomik tıkanmaya bir cevap ve çare olarak ortaya çıktığı da aynı tez çerçevesinde ileri sürülüyor. Ancak, açık söylemek gerekirse, iktisadi tıkanmanın Glasnost'un sebebi mi sonucu mu olduğu konusunda kafam karışık. Anlaşılan o ki 1980'lerin ortalarına kadar iyi-kötü bir denge tutturmuş olan ülke, bu tarihten itibaren üretimde kalite ve miktar düşüşleri yaşamaya başladı ve bu süreç, ülkemiz solunun hakim renklerinden birisini teşkil eden Stalinistler tarafından hain olarak kabul edilen Gorbaçov ve ekibinin hamleleriyle iç içe gelişti. Glasnost, bu ekonomik bozulmayı başlatmış, ya da daha da katmerlendirmiş olabilir. Ne yazık ki bu alandaki bilgim tatmin edici düzeyde değil.
Soner Yalçın'ın, yanlış hatırlamıyorsam Kayıp Sicil'in bir paragrafında sarf ettiği cümleler, bu iktisadi tıkanma tezinden çok daha farklı bir perspektif sunması bakımından önemli. Yalçın'ın iddiası, Sovyetlerin, 1990'da üretim ve tüketim rakamları bazında Batı ülkelerini geçmeyi başarmış olduğu ve bu nedenle çöküşün sebeplerinin ekonomik başarısızlıkta değil, SBKP elitinin sosyalizme olan bağlılıklarının kırılmasında aranması gerektiği şeklindeydi. Bir "orta yolcu" olarak, sorunun cevabını, bu iki iddianın toplamında aramak gerektiğini düşünüyorum: Merkezi planlamanın artan karmaşıklığı, Sovyet coğrafyası gibi büyük bir alanda üretimi Gosplan gibi merkezi bir kurumda toplamaya çalışma yönünde sarf edilen çabaların bu karmaşıklık nedeniyle giderek müsrifleşmesi, kar-rekabet gibi kalite artışını teşvik edici unsurların yokluğu sebebiyle bir noktadan sonra tüketim mallarının nicel ve nitel olarak istenilen seviyeden uzaklaşması; bu esnada Avrupa-Afganistan ve Çin başta olmak üzere neredeyse dünyanın her köşesinde ideolojik-siyasi-iktisadi-askeri bir mücadele yürütmenin külfetinin dayanılmaz boyutlara ulaşmasıyla eşgüdümlü olarak ilerleyen Marksist-Leninist ütopyaya dayalı komünist ideale duyulan bağlılığın gevşemesi, Brejnev'in 21.yüzyıla çeyrek kala komünizme geçileceğine dair vaatlerinin üzerinden kısa bir süre sonra SSCB'nin çökmesinin ana etmenleri olmuştur.
Soner Yalçın'ın, yanlış hatırlamıyorsam Kayıp Sicil'in bir paragrafında sarf ettiği cümleler, bu iktisadi tıkanma tezinden çok daha farklı bir perspektif sunması bakımından önemli. Yalçın'ın iddiası, Sovyetlerin, 1990'da üretim ve tüketim rakamları bazında Batı ülkelerini geçmeyi başarmış olduğu ve bu nedenle çöküşün sebeplerinin ekonomik başarısızlıkta değil, SBKP elitinin sosyalizme olan bağlılıklarının kırılmasında aranması gerektiği şeklindeydi. Bir "orta yolcu" olarak, sorunun cevabını, bu iki iddianın toplamında aramak gerektiğini düşünüyorum: Merkezi planlamanın artan karmaşıklığı, Sovyet coğrafyası gibi büyük bir alanda üretimi Gosplan gibi merkezi bir kurumda toplamaya çalışma yönünde sarf edilen çabaların bu karmaşıklık nedeniyle giderek müsrifleşmesi, kar-rekabet gibi kalite artışını teşvik edici unsurların yokluğu sebebiyle bir noktadan sonra tüketim mallarının nicel ve nitel olarak istenilen seviyeden uzaklaşması; bu esnada Avrupa-Afganistan ve Çin başta olmak üzere neredeyse dünyanın her köşesinde ideolojik-siyasi-iktisadi-askeri bir mücadele yürütmenin külfetinin dayanılmaz boyutlara ulaşmasıyla eşgüdümlü olarak ilerleyen Marksist-Leninist ütopyaya dayalı komünist ideale duyulan bağlılığın gevşemesi, Brejnev'in 21.yüzyıla çeyrek kala komünizme geçileceğine dair vaatlerinin üzerinden kısa bir süre sonra SSCB'nin çökmesinin ana etmenleri olmuştur.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.