08-02-2021, 16:01
Mücadelenin Hiddeti
Yeterince dinlendikten sonra yolumuza devam edip sonunda Conybery harabelerine ulaştık. Şans eseri Ranatir de burada bir sandık buldu fakat bana güvenmiyor olsa gerek, açmamı istemedi. Benim yerime Brarstod'dan sandığı açmasını isteyerek beni kâle bile almadı. Brarstod sandığı açtıktan sonra bir de aç gözlü cüce büyü gibi bir şey yapıp ortadan kayboldu. En azından, sandığı açtığı için olsa gerek, Brarstoda bir kılıç verdi. Gözüm kalmış olsa da pek benlik bir kılıç değil gibi, ben daha çok kısa kılıçlar ile ilgileniyorum. Conyberyde çok fazla zaman kaybetmeden Kuzeyimizdeki ormanda Banshee'yi aramaya gittik. Tarif edilen eve girdiğimizde Banshee bizi karşıladı. Diğerleri ne olduğunu anlamadan rahibenin bize söylediğini hatırlayıp madalyonu gösterdim. Banshee'den öğreneceğimizi öğrendikten sonra Güneye, tepelik bölgelere ilerlemeye başladık.
Old Owl Well'e vardığımızda buradaki zombilerin sebebinin bir necromancer olduğunu öğrendik. İlk başta zombiler ile mücadele etmeye çalıştıktan sonra necromancer'ın ortaya çıkmasının üzerine kendisini cazibemi kullanarak ikna ettim ve birlikte çadırına girdik. Çadırda necromancer üstünü çıkarmaya çalışırken boğazına bıçağı taktım çadırın içine bakmaya çalışırken aptal Ranatir çadırı ateşe verdiği için kendimi çırılçıplak dışarı atmak zorunda kaldım. Sert bir tokat ve bolca küfürden sonra, ateş de söndüğü için, gidip geriye kalan - ne kadar kaldıysa - kıyafetlerimi alıp giyindim. Buradaki işimiz de bittikten sonra daha da Güneye Wyvern Torr'a ilerlemeye başladık. Artık karşımıza çıkan onca şeyden sonra buradaki Orklar bize kolay lokma geldiği için çabucak halledip dinlenmeye karar verdik. Gecenin köründe, biz daha dinlenirken bir gûl saldırısına uğradık.
Phandalin'e dönme vakti gelmişti. Uzunca bir yol boyunca espriler yaparak, gülerek, hikayeler anlatarak, şarkılar söyleyerek yolculuk ettik. Phandalin'e vardığımızda ilk işimiz rahibeye gitmek oldu, ardından da Townmaster's Hall'a gittik fakat kapı kilitliydi. Sokakların boş olmasından istifada edip maymuncuğum ile kapının kilidini rahatlıkla açtım ve Dothor dışında herkes içeri girdi. Townmaster'ın masasını iyice kurcalayıp bir kese ve birkaç evrak buldum, keseyi cebe evrakları da bulduğum yere bırakıp çekildim. Ranatir yine bir şeyler bulmuş gibi gözüküyordu fakat yine Brarstod'dan arka kapıyı açmasını istedi. Benim gibi yetenekli olmadığı için tabii ki başaramadı. Ben de ilk denemede açamasam da ikinci denememde kapıyı açtım ve böylelikle kasaya ulaştık. Kasanın içini açtığımızda piyangoyu vurduğumuzu anladım. Kasabanın ne kadar zenginliği varsa önümüze serilmişti. Ne var ne yoksa toplayıp hana gittik. Hancının tribini çektikten sonra odalarımıza çıkıp dinlendik.
Ertesi gün Townmaster ile konuşmaya gittik fakat gece bir soyguna kurban gittiklerini o yüzden bize ödeme yapamayacağını söyledi. Bunun bizi en ufak derece ilgilendirmediğini ve derhal ödeme istediğimizi sert bir şekilde belirttim. Hararetli bir tartışmanın ardından kasabadan hemen ayrılmak istediğim için daha uzun süre kalamadım ve uzaklaşmaya başladım. Yol üzerinde diye demirciye uğradık ve demirci ile agresif bir şekilde flörtleştikten sonra kendisini biraz üzerek oradan ayrıldım. Sonrasında ise Kuzeybatıya cüce dostumuzu kurtarmaya doğru ilerlemeye başladık.