Ülke sıralamasını prestij askeri güç ve sanayiye göre değilde GDP'ye göre olması güzel bi değişiklik olmuş. 1836 yılındaki görselde İngiltere 2. sıradaydı muhtemelen Çin 1. başlıyor nüfusu dolayısıyla. Ancak vic2 oynarken çoğu kişinin küçük bir devlet oynamadaki motivasyonu maksimum GDP değil kişi başı GDP'de diğer büyük devletlere nazaran öne geçip az nüfuslu bir ülkeyi çok zengin etmekti, o motivasyonun kaybolmaması için kişi başı GDP oyunun bir kısmına entegre edilir umarım.
SOI sistemi ve ortak dünya pazarının çöpe atılıp yerine anlaşmalarla vs. oluşan pazarlar çok hoşma gitti özellikle Komünist devrim yapan Planlı ekonomi olan devletlerin Otarşi dolayısıyla market dışı kalması çok iyi olmuş. Victoria2 de komünist devrim yapmanın nerdeyse hiç debuff'ı yoktu.
Altyapıya yapılan vurgu çok hoşuma gitti önemli olanın ÖNCE tüketim-üretim değil ulaşımı sağlayıp tedarik zinciri kurmak olduğunu oyuna yansıtacaklar. Sonuçta önemli olan hamsiyi çıkartmak değil onu iç anadoluya taşıyıp satabilmek de önemli :P.
Oyunun haritasının gelişme aşamasına olduğunu vurgulamışlar, benim için Victoria oynarken önemli olan hiçbir zaman harita olmadı. Ben şahsen kolonicilik dışında yayılmacılığı sevmiyorum çünkü hem dönemin ruhu hem oyunun ruhu "ya savaş açıyım da genişliyim herkesi yutayım" mentalinde değil.
Oyunda yöneticiler gelmesi ve onlara özel traitler gelmesi çok hoşuma gitti. Aynı şekilde sınıf liderlerinden bahsettiler mesela sosyalist olabileceklerinden. Umarım aynı olay hükümet ve hükümet liderlerinde de olur. Ayrıca toplumu ayrıştırma türlerini çeşitlendirmeyi sevdim.
Muhtaçlar mekaniği hoşuam gitti Victoria 2 de asıl nüfusumuz neyse çalışan nüfus 1/4'ü oluyordu ve diğer nüfusun esamesi okunmuyordu. Onlara vereceğimiz maaşlar ve çalıştırma seçenekleri güzel olmuş. Bir diğer merak ettiğim özellik mortality özelliği çünkü pop growth gibi kırık bi mekanik yerine insan ömrünü uzatıp nüfus artışı sağlamanın dünyadaki mantığa daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Anladığım kadarıyla ırkçılıkla ilgili sıkıntı yaşamamak için pop gruplarını dillerine ve özelliklerine göre ayırmışlar. Bence çok doğru bir karar olmuş aynı kültürdeki 2 kişi aynı dili konuşmadığı durumlar ya da tam tersi durumlar için mantıklı bir sistem.
Fabrika/altyapı/hizmet sektöründe kapitalistlerin vergilendirilmesinde yatırım fonu koymuşlar. Bu victoria 2 de işsizlik maaşı reformunu yaptığımızda oluşan fona benziyor ama kat ve kat efektif çalışacağını zaten biliyoruz. Çünkü victoria 2 de oluşan pazarları ve biriken fonları dahi görmeiyorduk.
Serbest piyasanın getirdiği faydaları beğendim düşük faizle kredi bulabilmekten bahsetmişler. Victoria 2 de borç çekmek çok belirsir ama bi o kadar da katı olan borç çekme sistemi belli ki güzel bir hal alacak. Bilirsiniz ki savaşa girildiğinde maliyetler yükselir tedarik zincirleri ticaret ağları bozulur, ülke savaş buhranına girer. Bu savaş döneminde ucuza borçlanıp savaş sonrası borçlarımızı ödeyebileceğimizi düşünürsek ucuza borçlanmak önemli bi etken olabilir.
State bölünme olayı hoşuma gitti aslında victoria 2'de de vardı tam olarak aynısı olmasa da. 1 state'de 2 devlet olunca state bölünüyordu.
Ben şahsen ilk oynayacağım save'de serbest piyasacı bi Prusya ile Almanya kurmayı denemek isterim.
Görev/focus sisteminin olmaması hoşuma gitti onlar dlc diye boş içerik çıkartılan oyunlarda var genellikle.
Lakin şunları hala merak ediyorum, savaş sistemi nasıl olacak, kriz sistemi muhtemelen değişecek , tarihsel krizler nasıl tetiklenecek , özellikle Afyon Savaşı'ndan başlayıp 1. Dünua Savaşına kadar olan tarihsel önemli olaylar nasıl bi kriz manager ile oyunculara aktarılacak ya da aktarılacak mı acaba?
Göç sistemini de merak ediyorum ve en önemlisi Kolonizasyon tam olarak nasıl olacak?
Edit: Eklemeyi unuttum kapitalistlerin özellikle kapitalistlerin zeki olması laızm 3 gün sonra batacak bi fabrika yerine bir yerde ne üretiliyor ne tüketiliyor nereye satarım gibi düşünüp kendi parasını gözü gibi sevdiği parasını kazanç elde edeceği yatırıma oynaması lazım. Bir de medeni olmamış devletlerin which is de-centralized states, için hafif keyifli bir oynanabilirlik sunulması gerek.
SOI sistemi ve ortak dünya pazarının çöpe atılıp yerine anlaşmalarla vs. oluşan pazarlar çok hoşma gitti özellikle Komünist devrim yapan Planlı ekonomi olan devletlerin Otarşi dolayısıyla market dışı kalması çok iyi olmuş. Victoria2 de komünist devrim yapmanın nerdeyse hiç debuff'ı yoktu.
Altyapıya yapılan vurgu çok hoşuma gitti önemli olanın ÖNCE tüketim-üretim değil ulaşımı sağlayıp tedarik zinciri kurmak olduğunu oyuna yansıtacaklar. Sonuçta önemli olan hamsiyi çıkartmak değil onu iç anadoluya taşıyıp satabilmek de önemli :P.
Oyunun haritasının gelişme aşamasına olduğunu vurgulamışlar, benim için Victoria oynarken önemli olan hiçbir zaman harita olmadı. Ben şahsen kolonicilik dışında yayılmacılığı sevmiyorum çünkü hem dönemin ruhu hem oyunun ruhu "ya savaş açıyım da genişliyim herkesi yutayım" mentalinde değil.
Oyunda yöneticiler gelmesi ve onlara özel traitler gelmesi çok hoşuma gitti. Aynı şekilde sınıf liderlerinden bahsettiler mesela sosyalist olabileceklerinden. Umarım aynı olay hükümet ve hükümet liderlerinde de olur. Ayrıca toplumu ayrıştırma türlerini çeşitlendirmeyi sevdim.
Muhtaçlar mekaniği hoşuam gitti Victoria 2 de asıl nüfusumuz neyse çalışan nüfus 1/4'ü oluyordu ve diğer nüfusun esamesi okunmuyordu. Onlara vereceğimiz maaşlar ve çalıştırma seçenekleri güzel olmuş. Bir diğer merak ettiğim özellik mortality özelliği çünkü pop growth gibi kırık bi mekanik yerine insan ömrünü uzatıp nüfus artışı sağlamanın dünyadaki mantığa daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Anladığım kadarıyla ırkçılıkla ilgili sıkıntı yaşamamak için pop gruplarını dillerine ve özelliklerine göre ayırmışlar. Bence çok doğru bir karar olmuş aynı kültürdeki 2 kişi aynı dili konuşmadığı durumlar ya da tam tersi durumlar için mantıklı bir sistem.
Fabrika/altyapı/hizmet sektöründe kapitalistlerin vergilendirilmesinde yatırım fonu koymuşlar. Bu victoria 2 de işsizlik maaşı reformunu yaptığımızda oluşan fona benziyor ama kat ve kat efektif çalışacağını zaten biliyoruz. Çünkü victoria 2 de oluşan pazarları ve biriken fonları dahi görmeiyorduk.
Serbest piyasanın getirdiği faydaları beğendim düşük faizle kredi bulabilmekten bahsetmişler. Victoria 2 de borç çekmek çok belirsir ama bi o kadar da katı olan borç çekme sistemi belli ki güzel bir hal alacak. Bilirsiniz ki savaşa girildiğinde maliyetler yükselir tedarik zincirleri ticaret ağları bozulur, ülke savaş buhranına girer. Bu savaş döneminde ucuza borçlanıp savaş sonrası borçlarımızı ödeyebileceğimizi düşünürsek ucuza borçlanmak önemli bi etken olabilir.
State bölünme olayı hoşuma gitti aslında victoria 2'de de vardı tam olarak aynısı olmasa da. 1 state'de 2 devlet olunca state bölünüyordu.
Ben şahsen ilk oynayacağım save'de serbest piyasacı bi Prusya ile Almanya kurmayı denemek isterim.
Görev/focus sisteminin olmaması hoşuma gitti onlar dlc diye boş içerik çıkartılan oyunlarda var genellikle.
Lakin şunları hala merak ediyorum, savaş sistemi nasıl olacak, kriz sistemi muhtemelen değişecek , tarihsel krizler nasıl tetiklenecek , özellikle Afyon Savaşı'ndan başlayıp 1. Dünua Savaşına kadar olan tarihsel önemli olaylar nasıl bi kriz manager ile oyunculara aktarılacak ya da aktarılacak mı acaba?
Göç sistemini de merak ediyorum ve en önemlisi Kolonizasyon tam olarak nasıl olacak?
Edit: Eklemeyi unuttum kapitalistlerin özellikle kapitalistlerin zeki olması laızm 3 gün sonra batacak bi fabrika yerine bir yerde ne üretiliyor ne tüketiliyor nereye satarım gibi düşünüp kendi parasını gözü gibi sevdiği parasını kazanç elde edeceği yatırıma oynaması lazım. Bir de medeni olmamış devletlerin which is de-centralized states, için hafif keyifli bir oynanabilirlik sunulması gerek.