24-01-2023, 17:58
(Son Düzenleme: 24-01-2023, 18:46, Düzenleyen: Hanno barca. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
Haçlı seferi başladığında ben ve 5.000 kişilik ordum harekete geçtik. Sadece 2 ayda Aqitanya'ya vardık. İlk işimiz dağlık olan Barcelona , Toulouse sınır bölgesine yerleşmek oldu. Pireneler sayesinde sadece 2 geçit vardı. Biri bizim yerleştiğimiz Kuzey Barcelona , diğeri ise Vasconya bölgesiydi. Bulunduğumuz bölgeye çok fazla asker getirmezler diye düşünüyordum. Fakat Emeviler 15.000 kişilik bir ordu ile bize saldırma kararı aldılar. Bu haberi duyunca dehşete düştüm. Askerlerim boşuna ölecekti yapacağımız savunma bir işe yaramazdı. Onlardan kaçmam da mümkün değildi. Bu yüzden dağ geçitlerine tuzaklar ve tahkimatlar kurdum. Halktan asker topladım fakat yine de yetmiyordu. Düşmanın yaklaşmasına 4 gün kala savunma için belli geçitleri kapattık ve dar olanları ise çökerttik. Şafak söktüğünde Emevi orduları karşımızdaydı. Süvari birliklerini önden yollayarak oları yavaşlatmaya çalıştım. Fakat süvari saldırıları başarılı olamadı bende onları kuzeye Toulouse'ye gönderdim. Ben ve piyadelerim sonuna kadar savaştık fakat elden bir şey gelmezdi. Savaşı kaybettik , kahramanca davranan birkaç piyade bölüğü olmasaydı ordumun yarısı kurtulamazdı. Bu savaştan sonra Onlara Pirene'lerin ruhları dendi ve onlar için bir destan yazıldı. Ne yazık ki destanın birkaç farklı hali bulunduğu için buraya yazamıyorum ama özetle söylemek gerekirse morallerini her ne ne şartla olursa olsun kaybetmedikleri ve cesaretlerini kırmadıkları için yazılmış bir övgü.
Ben ve 3.500 kişilik ordum Toulouse'ye kaçtık. Papalık orduları ise Bordeux'taydı. Onlara yardım için gittiğimizde Büyük Emevi ordusu ile savaşıyorlardı. Hemen yardım düşmanın arkasından saldırdık. Düşmanı orada saatler içinde yendik. Fakat ana orduları hala ortalıkta yoktu. Bunun üzerine kuzey Barcelona'yı geçip Zaragoza'yı işgal etmeye karar verdim. Zaragoza kuzey İberya için stratejik bir konumu vardı üstelik konumu sayesinde Barcelona'yı geçmeye çalışan orduların geçmesini engellemek içinde uygun bir yerdeydi. Fakat bundan öte orada kutsal bir emanet olan Lancelot'un mızrağı vardı. Dünyanın hakimi olmak için onu almalıydım. Fakat şehri işgal ettiğim vakit hiçbir yerde yoktu. Bütün bunlar olurken 998 yılında Papalık orduları beni Toulouse'ye çağırdılar. Bütün Emevi ordusu oraya toplanmış , büyük bir savaş için hazırlanıyorlardı. Papalık ordusuyla beraber yola çıktık yolda ufak tefek ordularla karşılaşsakta bir sorun olmadı. Muharebe bölgesine sonunda varmıştık ve hemen savaş dizilimi , stratejimiz ve yapılacak diğer şeyler için konuşmaya başladık.Papalık komutanlarına , süvari birliklerini düşmanın süvarisini engellemek için kullanmamız gerektiğini söyleyince karşı çıktılar. Onlara göre süvari birlikleri düşmanın piyadesini yok etmek için kullanılması gerektiğini savundular. Üstelik mancınıkları hafif yatay bir şekilde düşmana önden bir darbe vurmanın iyi olacağını savundular. Bu adamların dalkavukluk ve aile makamlarıyla buraya geldiklerini anlamıştım. Fakat elimden bir şey gelmezdi. Onlar benden üst mertebelerdi. Bütün bunların saçmalık olduğunu söyleyerek sinirle çadırdan çıktım. Şafak söktüğünde savaş başlamıştı. Başlarda kimse kimseyi görmüyordu o kadarki ben bile dost düşmanı ayırt edemedim ve savaş sırasında Emevi komutanlarından biriyle karşılaştım. Adını sanını bilmiyordum ama benimle savaşmak istediği açıktı ve ona istediğini verdim. Hakkını vermek lazım iyi dövüştü onun yüzünden bir gözümü kaybettim. Yine de sorun değildi. Ben ve birliğim Emevilerin ana hattına doğru ilerlemeye başladık. Emevi komutanları ise bizimle cesurca savaştılar ama zafer bizimdi. Hepsini öldürdük ve orduları bunu fark edince korkarak dağılmaya başladılar. Sadece yarım saate savaşı kazanmıştık. Toulouse Muharebesi'ni kazandıktan sonra savaşın kazanıldığı belliydi. Sadece 1 yıl boyunca toprak işgal ederek savaşın hızla bitmesini sağlamak gerekiyordu o kadar. Fakat tüm bunlar olurken Papaya karşı bir nefret besliyordum. İnsanları bu kadar kolay kayırmasını hiç sevmemiştim. Bu yüzden bağımsızlık için plan kurmaya başladım. Nihayetinde 999 yılında Haçlı seferi kazanıldı. Savaştan döndüğümde eskisinden de tecrübeli ve bilgili olmuştum. Aynı yılında sonlarına doğru Papaya bağımsızlık için savaş açtım ve kazandım. 1 Ocak 1000 yılında ise kendimi Romagna kralı ilan ettim.
Ben ve 3.500 kişilik ordum Toulouse'ye kaçtık. Papalık orduları ise Bordeux'taydı. Onlara yardım için gittiğimizde Büyük Emevi ordusu ile savaşıyorlardı. Hemen yardım düşmanın arkasından saldırdık. Düşmanı orada saatler içinde yendik. Fakat ana orduları hala ortalıkta yoktu. Bunun üzerine kuzey Barcelona'yı geçip Zaragoza'yı işgal etmeye karar verdim. Zaragoza kuzey İberya için stratejik bir konumu vardı üstelik konumu sayesinde Barcelona'yı geçmeye çalışan orduların geçmesini engellemek içinde uygun bir yerdeydi. Fakat bundan öte orada kutsal bir emanet olan Lancelot'un mızrağı vardı. Dünyanın hakimi olmak için onu almalıydım. Fakat şehri işgal ettiğim vakit hiçbir yerde yoktu. Bütün bunlar olurken 998 yılında Papalık orduları beni Toulouse'ye çağırdılar. Bütün Emevi ordusu oraya toplanmış , büyük bir savaş için hazırlanıyorlardı. Papalık ordusuyla beraber yola çıktık yolda ufak tefek ordularla karşılaşsakta bir sorun olmadı. Muharebe bölgesine sonunda varmıştık ve hemen savaş dizilimi , stratejimiz ve yapılacak diğer şeyler için konuşmaya başladık.Papalık komutanlarına , süvari birliklerini düşmanın süvarisini engellemek için kullanmamız gerektiğini söyleyince karşı çıktılar. Onlara göre süvari birlikleri düşmanın piyadesini yok etmek için kullanılması gerektiğini savundular. Üstelik mancınıkları hafif yatay bir şekilde düşmana önden bir darbe vurmanın iyi olacağını savundular. Bu adamların dalkavukluk ve aile makamlarıyla buraya geldiklerini anlamıştım. Fakat elimden bir şey gelmezdi. Onlar benden üst mertebelerdi. Bütün bunların saçmalık olduğunu söyleyerek sinirle çadırdan çıktım. Şafak söktüğünde savaş başlamıştı. Başlarda kimse kimseyi görmüyordu o kadarki ben bile dost düşmanı ayırt edemedim ve savaş sırasında Emevi komutanlarından biriyle karşılaştım. Adını sanını bilmiyordum ama benimle savaşmak istediği açıktı ve ona istediğini verdim. Hakkını vermek lazım iyi dövüştü onun yüzünden bir gözümü kaybettim. Yine de sorun değildi. Ben ve birliğim Emevilerin ana hattına doğru ilerlemeye başladık. Emevi komutanları ise bizimle cesurca savaştılar ama zafer bizimdi. Hepsini öldürdük ve orduları bunu fark edince korkarak dağılmaya başladılar. Sadece yarım saate savaşı kazanmıştık. Toulouse Muharebesi'ni kazandıktan sonra savaşın kazanıldığı belliydi. Sadece 1 yıl boyunca toprak işgal ederek savaşın hızla bitmesini sağlamak gerekiyordu o kadar. Fakat tüm bunlar olurken Papaya karşı bir nefret besliyordum. İnsanları bu kadar kolay kayırmasını hiç sevmemiştim. Bu yüzden bağımsızlık için plan kurmaya başladım. Nihayetinde 999 yılında Haçlı seferi kazanıldı. Savaştan döndüğümde eskisinden de tecrübeli ve bilgili olmuştum. Aynı yılında sonlarına doğru Papaya bağımsızlık için savaş açtım ve kazandım. 1 Ocak 1000 yılında ise kendimi Romagna kralı ilan ettim.
Aut viam invemiam aut viam creo