11-11-2023, 18:25
Oyunu ilk defa İspanya ile biraz oynadım. Ne yazık ki Total War serisindeki yerinde sayma, hatta geri gitme eğiliminin (yeniye kıyasla çok daha az olsa da) başından beri var olduğunu fark ettim.
-Öncelikle Glorious Achievements'ı ne kadar övsem azdır. Bu tarz strateji oyunlarında, hele de Total War'da "Kazanmak için şu kadar bölgeyi ele geçir." gereksinimlerinin olmasından hoşlanmıyorum. Örnek vermek gerekirse sırf zafer ekranını görmek için Bizans ile gidip Rusya'ya genişlemeyi hiç tatmin edici bulmuyorum, zira bu tarz strateji oyunlarını oynamamın esas nedeni seçtiğim ülkenin tarihte izlediği ya da şayet şartlar müsait olsaydı izlemesi muhtemel olan bir genişleme rotasını takip etmek. Glorious Achievements da belirli bir ülkenin o tarihlerde sahip olduğu bölgeleri elinde tutmak ve örneğin meşhur yapılarını inşa etmek gibi eylemlere puan vererek aynen bunu ödüllendiriyor. Bu oyundan sonra Empire'da prestij zaferi seçeneği vardı, ondan sonra Rome II'de alternatif zaferler eklemişlerdi. Fakat hiçbirinin bu oyundaki kadar sade ama tatmin edici olduğunu düşünmüyorum.
-Generallere unvan verme olayı sonraki oyunlarda neden kaldırıldı merak ediyorum, bu oyunda en sevdiğim mekaniklerden biri oldu. Rome ile birlikte "Retinues" mekaniği gelmişti, çeşitli eşyaları ve takipçileri sürükleyip bırakarak generalden generale aktarabiliyorduk. Fakat keşke "Retinues" mekaniği unvan vermenin yerini almak yerine yanına ilave edilseymiş. Generallere fethettikleri yerin lordluğunu ödül olarak vermek gibi ufak gözüken unsurlar neticede bir araya gelip tatmin edici bir rol yapma deneyimi ortaya koyuyor.
-Muharebeler yaşını fazlasıyla gösteriyor, dönemine göre çok iyi olduğunu anlayabiliyorum fakat günümüzde Medieval'ı oynamanın önündeki en büyük engelin muharebeler olduğunu düşünüyorum. Asıl muharebeleri için oynadığım bir oyun serisi için maalesef hiç de olumlu bir şey değil bu. Yine de oklar konusunda Medieval'a hakkını teslim etmem gerekli; 2002'de çıkan ve askerleri spritelardan oluşan Medieval'da okların düşmanı tarumar edişinin 2016'da çıkan Warhammer'dakinden katbekat daha tatminkâr oluşu, bir taraftan beni hayrete düşürürken öbür taraftan da serinin gidişatı hakkında düşündürüyor.
-Atmosfer konusunda bu oyuna methiyeler düzüldüğünü görüyordum, oyunu oynadıktan sonra bunlara kesinlikle katıldığımı söyleyebilirim. Daha oyun menüsü açılır açılmaz oyuncuyu karşılayan kasvetli müzik, campaign haritasında çalan çan sesleri ve esen rüzgârlar... Ses dizaynından görsel tasarımlara kadar dönemin ruhunu oyuncuya yansıtmakta son derece başarılı bir oyun.
-Hem muharebe hem de campaign yapay zekâsı şaşırtıcı derecede iyi, özellikle campaign yapay zekâsının bu denli iyi olmasının sebebinin Risk tarzındaki harita olduğunu düşünüyorum. Seri Rome ile birlikte büsbütün 3D'ye sıçradığında yapay zekâ büyük bir darbe almıştı, bir daha da sittinsene kendine gelemedi. Muhtemelen Risk tarzı haritanın ardından birden binlerce kombinasyonla karşılaşan yapay zekâ bunu kaldıramadı, geliştiriciler de sağanak gibi yağan yeni özelliklerin hızına karşın yapay zekâyı kağnı hızında geliştirdi. Nitekim daha yeni Total War oyunları arasından yapay zekâsıyla sıyrılan bir oyun olan Shogun 2'nin campaign haritası serideki en kısıtlayıcı harita olabilir, Japonya'yı boydan boya katetmenin dağlar gibi doğal engellerden ötürü yalnızca 2-3 alternatifi var.
-Tarihî açıdan Medieval, Medieval II'nin fersah fersah ötesinde. Bir kere "Navarra'yı elinde tutan Portekiz" gibi bir hilkat garibesine ne gerek vardı da Aragon'u Medieval II'ye eklemediler? Portekiz tarihteki önemini çok sonraları kazanırken Aragon, Kastilya ile birleşene kadar Batı Akdeniz'deki önemli bir güçtü. Aragon'un kaldırılmasına dair getirebildiğim tek mantıklı açıklama "Yan yana aynı renk şemasına ve aynı temaya sahip iki ülke" olmasındansa biraz daha farklı gözüken bir ülkeyi tercih etmiş olmaları. Medieval'da da İtalya gibi bir amalgam var ama onun teknik kısıtlamalardan ötürü mazur görülebileceğini düşünüyorum. Başlangıç haritasında bölgelerin dağılımı ve ülkelerin sahip olduğu bölgeler ilk oyunda ikinci oyuna nazaran çok daha isabetli.
Kısacası bu oyunun Medieval II'ye kıyasla bariz üstünlükleri yok değil fakat hepsini birer kefeye koyduğumuzda benim için yine de Medieval II'nin olumlu yönleri daha ağır basıyor. Muharebelerin modernleştirildiği, kraliyet ailesi haricindeki generallerin ölümsüz olmadığı, isyan mekaniğinin sonraki oyunlara benzetildiği ve tercihen nüfus mekaniklerinin geriye dönük olarak bu oyuna da uygulandığı bir remastered versiyonu çıksa günümüzde de Medieval II'yle birlikte oynanacak kalitede ve farklılıkta bir oyun.
-Öncelikle Glorious Achievements'ı ne kadar övsem azdır. Bu tarz strateji oyunlarında, hele de Total War'da "Kazanmak için şu kadar bölgeyi ele geçir." gereksinimlerinin olmasından hoşlanmıyorum. Örnek vermek gerekirse sırf zafer ekranını görmek için Bizans ile gidip Rusya'ya genişlemeyi hiç tatmin edici bulmuyorum, zira bu tarz strateji oyunlarını oynamamın esas nedeni seçtiğim ülkenin tarihte izlediği ya da şayet şartlar müsait olsaydı izlemesi muhtemel olan bir genişleme rotasını takip etmek. Glorious Achievements da belirli bir ülkenin o tarihlerde sahip olduğu bölgeleri elinde tutmak ve örneğin meşhur yapılarını inşa etmek gibi eylemlere puan vererek aynen bunu ödüllendiriyor. Bu oyundan sonra Empire'da prestij zaferi seçeneği vardı, ondan sonra Rome II'de alternatif zaferler eklemişlerdi. Fakat hiçbirinin bu oyundaki kadar sade ama tatmin edici olduğunu düşünmüyorum.
-Generallere unvan verme olayı sonraki oyunlarda neden kaldırıldı merak ediyorum, bu oyunda en sevdiğim mekaniklerden biri oldu. Rome ile birlikte "Retinues" mekaniği gelmişti, çeşitli eşyaları ve takipçileri sürükleyip bırakarak generalden generale aktarabiliyorduk. Fakat keşke "Retinues" mekaniği unvan vermenin yerini almak yerine yanına ilave edilseymiş. Generallere fethettikleri yerin lordluğunu ödül olarak vermek gibi ufak gözüken unsurlar neticede bir araya gelip tatmin edici bir rol yapma deneyimi ortaya koyuyor.
-Muharebeler yaşını fazlasıyla gösteriyor, dönemine göre çok iyi olduğunu anlayabiliyorum fakat günümüzde Medieval'ı oynamanın önündeki en büyük engelin muharebeler olduğunu düşünüyorum. Asıl muharebeleri için oynadığım bir oyun serisi için maalesef hiç de olumlu bir şey değil bu. Yine de oklar konusunda Medieval'a hakkını teslim etmem gerekli; 2002'de çıkan ve askerleri spritelardan oluşan Medieval'da okların düşmanı tarumar edişinin 2016'da çıkan Warhammer'dakinden katbekat daha tatminkâr oluşu, bir taraftan beni hayrete düşürürken öbür taraftan da serinin gidişatı hakkında düşündürüyor.
-Atmosfer konusunda bu oyuna methiyeler düzüldüğünü görüyordum, oyunu oynadıktan sonra bunlara kesinlikle katıldığımı söyleyebilirim. Daha oyun menüsü açılır açılmaz oyuncuyu karşılayan kasvetli müzik, campaign haritasında çalan çan sesleri ve esen rüzgârlar... Ses dizaynından görsel tasarımlara kadar dönemin ruhunu oyuncuya yansıtmakta son derece başarılı bir oyun.
-Hem muharebe hem de campaign yapay zekâsı şaşırtıcı derecede iyi, özellikle campaign yapay zekâsının bu denli iyi olmasının sebebinin Risk tarzındaki harita olduğunu düşünüyorum. Seri Rome ile birlikte büsbütün 3D'ye sıçradığında yapay zekâ büyük bir darbe almıştı, bir daha da sittinsene kendine gelemedi. Muhtemelen Risk tarzı haritanın ardından birden binlerce kombinasyonla karşılaşan yapay zekâ bunu kaldıramadı, geliştiriciler de sağanak gibi yağan yeni özelliklerin hızına karşın yapay zekâyı kağnı hızında geliştirdi. Nitekim daha yeni Total War oyunları arasından yapay zekâsıyla sıyrılan bir oyun olan Shogun 2'nin campaign haritası serideki en kısıtlayıcı harita olabilir, Japonya'yı boydan boya katetmenin dağlar gibi doğal engellerden ötürü yalnızca 2-3 alternatifi var.
-Tarihî açıdan Medieval, Medieval II'nin fersah fersah ötesinde. Bir kere "Navarra'yı elinde tutan Portekiz" gibi bir hilkat garibesine ne gerek vardı da Aragon'u Medieval II'ye eklemediler? Portekiz tarihteki önemini çok sonraları kazanırken Aragon, Kastilya ile birleşene kadar Batı Akdeniz'deki önemli bir güçtü. Aragon'un kaldırılmasına dair getirebildiğim tek mantıklı açıklama "Yan yana aynı renk şemasına ve aynı temaya sahip iki ülke" olmasındansa biraz daha farklı gözüken bir ülkeyi tercih etmiş olmaları. Medieval'da da İtalya gibi bir amalgam var ama onun teknik kısıtlamalardan ötürü mazur görülebileceğini düşünüyorum. Başlangıç haritasında bölgelerin dağılımı ve ülkelerin sahip olduğu bölgeler ilk oyunda ikinci oyuna nazaran çok daha isabetli.
Kısacası bu oyunun Medieval II'ye kıyasla bariz üstünlükleri yok değil fakat hepsini birer kefeye koyduğumuzda benim için yine de Medieval II'nin olumlu yönleri daha ağır basıyor. Muharebelerin modernleştirildiği, kraliyet ailesi haricindeki generallerin ölümsüz olmadığı, isyan mekaniğinin sonraki oyunlara benzetildiği ve tercihen nüfus mekaniklerinin geriye dönük olarak bu oyuna da uygulandığı bir remastered versiyonu çıksa günümüzde de Medieval II'yle birlikte oynanacak kalitede ve farklılıkta bir oyun.