Baya büyük bir yazı geliyor :D
Ben İsveç Kralı Christian I Alkmaar. 1617-1674 yılları arasında İsveç İmparatorluğunu yöneten kişiyim. Size bu yazımda İsveçi devasa bir imparatorluk haline getirme hikayemi anlatacağım.
Yıl 1617 Avrupa tamamen karışık. Çevremizdeki devletlerin tamamı din savaşlarından dolayı birbirine girmiş. Konsey yönetiminden yeni çıkan isveçte tahta çıktım. Tahta çıktığımda saray zümresi benim hakkımda güzel düşüncelere sahip değildi. Hem bende potansiyel görmüyorlardı hemde pek yetenekli sayılmazdım (1-3-3). Hatta dedikodulara göre babam beni görünce bu salaklığımdan korkup vasiyetime fazla yaşamamamla ilgili birşeyler yazmış. Tabi dedikoduyu bilenlerin kelleleri yerinde kalmadı.
Tahta ilk çıktığımda ilk olarak diplomatik işlerle ilgilenen danışmanımızın maaşının gereksiz pahalı olduğunu düşündüm. Kendisini kovarak yerine aynı paraya çok daha işe yarar ve kendi çevremden birini atadım.
İlk fetih hareketi olarak babamın daha önce savaş açtığı güney amerika kabilesinin topraklarını ilhak ettim.
Amerika güzeldi ve babamda vasiyetinde bana Amerikayı işaret etmişti fakat benim gözüm her zaman anakaradaydı. İlk olarak gözümü din savaşlarından zayıf düşmüş Rusya'ya çevirdim. Amacım Moskovayı alıp daha sonra oradanda karadenize inebilmekti.
Rus orduları karşımızda çok kolayca bozguna uğradı. Öyle ki o anda Fransayı yanımızda çağırmaya gerek bile olmadığını anladım.
Rusyaya yardıma gelen cornwall vilayetinin kendime vassal olmasını buyurdum. Bunun altında yatan sebep İngiltere toprakları üzerinde hak iddaa edebilmekti tabii.
Savaş sonunda istediğim toprakları elde etmiştim. Bu savaş bizim için çok karlı bir savaş olmuştu. Rusya ile savaşırken babamın vasiyet ettiği üzere Amerika topraklarınıda boş bırakmadım. Meksikanın önemli bir kısmınıda topraklarımızı kattım.
Başarılı fetihlerden sonra sarayda iyice güçlendiğimden artık idare şeklini değiştirmek istediğimde engel olacak kimse kalmadı. Devlete askeri açıdan bizim için daha iyi olacak bir yönetim getirdim.
Amerikadaki fetihlere devam
Babamın portekiz planı suya düşmüş. Oysaki kral 62 yaşındaydı bayağı umutluydum
Rusyayı güzelce dövdükten sonra hala tatmin olmamıştım. Gözümü silesya topraklarına diktim. İstediğimide almıştım. Ek olarak sürekli isteyipte hak iddaa edemediğim için alamadığım iceland topraklarıda silesya yanında hediye gelmişti. Tabi adaya asker çıkartırken donanmamızın zayıflığı gözüme çarpmıştı. Bu donanmayla asla ingiltereye çıkartma yapamazdım
Planladığım gibi donanmayı inşa etmeye başladım.
Salak kardeşim bayağı tehlikeli bir hastalığa kapılmıştı. Tahta geçtiğimden beri ayağıma dolandığından hızlıca öldürmek istesemde kendisi gerçekten çok şanslıydı.
İngiltere planını çoktan uygulamaya koymuştum
Rusya ile ittifak kurmasın diye Macaristanı kendi tarafıma çektim. Gereksiz bir hamleydi fakat çevrede ittifak kuracak potensiyel devlet yoktu.
İkincil olarak o yıllarda ülkeye ofansif idea reformunu uyguladım. Askeri alanda çok ilerlediğimizden hem reforma vakit ayırabilir hemde diğer alanlara fazla yük binmesini engellemiş olurduk.
Artık Meksikanın 4/3 ü bizimdir.
Fransa ve İskoçyanın İngiltereyi paylaştığını görünce sinirlenim hemen bende savaş açtım. İskoçlar gerçekten tepemi attırmıştı. Bunun hesabını vereceklerdi.
Nitekim azda olsa değerli toprakları alabilmiştim. Ek olarak İngilizlerin Meksika kolonilerinide ilhak edince Meksika bölgesinde bizden başka hüküm süren devlet kalmadı.
Fransadan beklediğim ihanet geldi. Hem göz diktiğim İngiltereyi İskoçlara vermişlerdi. Hemde onlara ispanya savaşında yardım etmeme rağmen istediğim brazilya topraklarını bana vermemişlerdi. O kadar yardımıma rağmen savaş sonrasında ittifağı bozup beni en büyük rakipleri gördüler.
Fransa tehtidi beni orduya yatırıma zorlamıştı.
Fransanın ihanetinden 1 yıl geçmeden papalık beni savaşa çağırdı. İlk bakışta basit gözüken bu savaş bana tamamen fırsat gibi gözükmüştü. Çünkü Fransada benimle aynı cephedeydi.
Avusturya cephesinin uzun süreceğini bildiğimden Fransızların İskoçlara yardım edemeyeceğinden %100 emindim. Bu benim ayağıma gelen altın fırsattı.
Ve umduğum gibi zafer büyük getirileriyle bizim. Hem İngilterenin hatırı sayılır bir kısmını aldık hem Kuzey Amerika'da tekel olduk hemde İskoçya ve Fransa'yı birbirinden ayırmıştık.
Yıl 1645.
Herkes bizi İmparatorluk olarak bilir olmuştu.
Rusya tehtidimizi karşı doğuda bir blok kurmuştu. Zayıf durumda olmamıza rağmen karadenize inme hayalim beni 2.Rusya seferine çıkartmıştı.
Tam olarak istediğim gibi olmasada İsveç karadeniz kıyısını görmüştü. Rusyanın bloğunuda kırmıştık fakat daha sonra o blok beklemediğimiz bir şekilde tekrar toplandı.
Kalan yerlilerin tamamına saldırıp Meksikayı %100 olarak kendime bağladım. Artık oradan gelen altınlarla kalkınma sorunumuz kalmayacak.
Polonya halkı benden yardım istiyordu. Geçmişte çevre devletlerce paylaşılan polonyanın başında şuanda Rus kuklası bir hükümdar vardı. İnsanların çağrısına cevap verip polonya'yı kendime bağlama ve hakkı olan toprakları geri alma sözü verdim.
Karşıma çıkmaya cürret eden birkaç Akdeniz kabilesine hadlerini bildirdim. Daha sonra beni İstanbula götürecek olan kapıyı açıp polonyayı vassalım yaparak anlaşmayı kapattım.
1 yıl bitmeden 2.İskoç seferine çıktım. Sefer 1 yıl bile sürmedi. İskoçlar büyük bir bozguna uğradılar. Antlaşmayla beraber resmi olarak ingiltere bizim oldu diyebiliriz.
Daha sonraki Osmanlı fetih planlarım için taban bölge olan Bulgaristanın fethi. Fetih sırasında sürekli kavgalı olduğum kardeşim öldü. Ölümüne çok üzüldüğümü söyleyemem fakat devletimize kesinlikle çok faydalı oldu. Ömrünü ordu başında geçirdi.
Kardeşimin ölümü bana birşeyi hatırlattı. Artık çok yaşlanmıştım. Hükümdarlık sürem boyunca hiç durmadan fetih yapmıştım. Fakat istediğim birşey vardı. Konstantinopolis. Sıcak denizlere inme hayali olan benim istediğim en merkezi yerdi kendisi. Fakat sahibi olan devlet Macarlar ile müttefiktim. Yakın olduğum papa ile bir görüşme yaptım. Kendisine direkt olarak söylemesemde Macarlara saldırması durumunda bahane üretim karşısında olmayacağımı söyledim. Ve düşündüğüm gibi mesaj yerine ulaşmıştı.
Amerika kıtasındada lider olan devletimizin donanmasının tekrar elden geçirilmesi gerektiğini düşündüm. Benden sonra gelecek oğlumun babamın bana bıraktığı gibi kötü bir donanmayla karşılaşmasını istemiyordum.
Ülkede değişim havası vardı. Pek çok asil ülkeyi iskandinavya olarak değiştirmem gerektiği fikrini ortaya atıyordu. Ama ben geldiğim yeri unutmadım. İmparatorluğumuzun adı İsveç ve herzaman öyle kalacak.!
Ve sonunda İstanbul karşımdaydı. Önümde sadece güçsüz bir Macaristan ve şehri almak için gereken 6 aylık bir süreç vardı. Olmadı İstanbulun fethini göremedim ama olsun. Eminim ki benden sonra orası fethedilecek ve fetheden ben olarak bilineceğim. Evet öldüm. Ben ki Moskova,Londra ve İstanbulun fatihi, Kuzey Amerika kıtasının sahibi Christian I Alkmaar öldüm. Yaşamımda bana Christian the Conqueror ünvanını vermişlerdi.
Taht varisi oğlum ben öldüğümde 9 yaşındaydı. Biraz salak gibi duruyor ama idare eder inşallah. Ben öldükten sonra tembih ettiğim gibi devlet yönetiminde eğitmişler onu.
Konsey Macaristanla antlaşma imzalıyor. Antlaşma herhangi bir şekilde ölümüm durumunda onlara aynen emrettiğim gibi.
Oğluma teslim ettiğim ülke bu şekilde.
Başarılar Fredrik I Alkmaar
VASİYETNAME
1-) Polonya halkına söz verdiğim gibi onların hakları olan yerleri al.
2-) Yanına Papalık ve Brabant'ı alırsan Rusyayı dövebilirsin ama gerek yorucu olur gerekse koşulları sağlaması zor. Şuanlık önünde açık yol olarak Osmanlı duruyor.
3-)Ülkeyi küçük bir koalisyonla bıraktım sana saldıramazlar. Asi ordusunu bastıramayıp yokolan ordumdan sonra kuruldu koalisyon saldırabileceklerini sanmam. Sen fransaya dikkat et.
4-) Litvanyada aynı şekilde feed yapılabilir ama Fransa ile dost durumda. Defansif olarak Fransayı dövebilecek duruma gelince dostlarınla birlikte saldır. Hem ingilterenin kalanınıda alırsın.
Link : http://www.mediafire.com/download/hdkhmp...ereige.eu4
Ben İsveç Kralı Christian I Alkmaar. 1617-1674 yılları arasında İsveç İmparatorluğunu yöneten kişiyim. Size bu yazımda İsveçi devasa bir imparatorluk haline getirme hikayemi anlatacağım.
Yıl 1617 Avrupa tamamen karışık. Çevremizdeki devletlerin tamamı din savaşlarından dolayı birbirine girmiş. Konsey yönetiminden yeni çıkan isveçte tahta çıktım. Tahta çıktığımda saray zümresi benim hakkımda güzel düşüncelere sahip değildi. Hem bende potansiyel görmüyorlardı hemde pek yetenekli sayılmazdım (1-3-3). Hatta dedikodulara göre babam beni görünce bu salaklığımdan korkup vasiyetime fazla yaşamamamla ilgili birşeyler yazmış. Tabi dedikoduyu bilenlerin kelleleri yerinde kalmadı.
Tahta ilk çıktığımda ilk olarak diplomatik işlerle ilgilenen danışmanımızın maaşının gereksiz pahalı olduğunu düşündüm. Kendisini kovarak yerine aynı paraya çok daha işe yarar ve kendi çevremden birini atadım.
İlk fetih hareketi olarak babamın daha önce savaş açtığı güney amerika kabilesinin topraklarını ilhak ettim.
Amerika güzeldi ve babamda vasiyetinde bana Amerikayı işaret etmişti fakat benim gözüm her zaman anakaradaydı. İlk olarak gözümü din savaşlarından zayıf düşmüş Rusya'ya çevirdim. Amacım Moskovayı alıp daha sonra oradanda karadenize inebilmekti.
Rus orduları karşımızda çok kolayca bozguna uğradı. Öyle ki o anda Fransayı yanımızda çağırmaya gerek bile olmadığını anladım.
Rusyaya yardıma gelen cornwall vilayetinin kendime vassal olmasını buyurdum. Bunun altında yatan sebep İngiltere toprakları üzerinde hak iddaa edebilmekti tabii.
Savaş sonunda istediğim toprakları elde etmiştim. Bu savaş bizim için çok karlı bir savaş olmuştu. Rusya ile savaşırken babamın vasiyet ettiği üzere Amerika topraklarınıda boş bırakmadım. Meksikanın önemli bir kısmınıda topraklarımızı kattım.
Başarılı fetihlerden sonra sarayda iyice güçlendiğimden artık idare şeklini değiştirmek istediğimde engel olacak kimse kalmadı. Devlete askeri açıdan bizim için daha iyi olacak bir yönetim getirdim.
Amerikadaki fetihlere devam
Babamın portekiz planı suya düşmüş. Oysaki kral 62 yaşındaydı bayağı umutluydum
Rusyayı güzelce dövdükten sonra hala tatmin olmamıştım. Gözümü silesya topraklarına diktim. İstediğimide almıştım. Ek olarak sürekli isteyipte hak iddaa edemediğim için alamadığım iceland topraklarıda silesya yanında hediye gelmişti. Tabi adaya asker çıkartırken donanmamızın zayıflığı gözüme çarpmıştı. Bu donanmayla asla ingiltereye çıkartma yapamazdım
Planladığım gibi donanmayı inşa etmeye başladım.
Salak kardeşim bayağı tehlikeli bir hastalığa kapılmıştı. Tahta geçtiğimden beri ayağıma dolandığından hızlıca öldürmek istesemde kendisi gerçekten çok şanslıydı.
İngiltere planını çoktan uygulamaya koymuştum
Rusya ile ittifak kurmasın diye Macaristanı kendi tarafıma çektim. Gereksiz bir hamleydi fakat çevrede ittifak kuracak potensiyel devlet yoktu.
İkincil olarak o yıllarda ülkeye ofansif idea reformunu uyguladım. Askeri alanda çok ilerlediğimizden hem reforma vakit ayırabilir hemde diğer alanlara fazla yük binmesini engellemiş olurduk.
Artık Meksikanın 4/3 ü bizimdir.
Fransa ve İskoçyanın İngiltereyi paylaştığını görünce sinirlenim hemen bende savaş açtım. İskoçlar gerçekten tepemi attırmıştı. Bunun hesabını vereceklerdi.
Nitekim azda olsa değerli toprakları alabilmiştim. Ek olarak İngilizlerin Meksika kolonilerinide ilhak edince Meksika bölgesinde bizden başka hüküm süren devlet kalmadı.
Fransadan beklediğim ihanet geldi. Hem göz diktiğim İngiltereyi İskoçlara vermişlerdi. Hemde onlara ispanya savaşında yardım etmeme rağmen istediğim brazilya topraklarını bana vermemişlerdi. O kadar yardımıma rağmen savaş sonrasında ittifağı bozup beni en büyük rakipleri gördüler.
Fransa tehtidi beni orduya yatırıma zorlamıştı.
Fransanın ihanetinden 1 yıl geçmeden papalık beni savaşa çağırdı. İlk bakışta basit gözüken bu savaş bana tamamen fırsat gibi gözükmüştü. Çünkü Fransada benimle aynı cephedeydi.
Avusturya cephesinin uzun süreceğini bildiğimden Fransızların İskoçlara yardım edemeyeceğinden %100 emindim. Bu benim ayağıma gelen altın fırsattı.
Ve umduğum gibi zafer büyük getirileriyle bizim. Hem İngilterenin hatırı sayılır bir kısmını aldık hem Kuzey Amerika'da tekel olduk hemde İskoçya ve Fransa'yı birbirinden ayırmıştık.
Yıl 1645.
Herkes bizi İmparatorluk olarak bilir olmuştu.
Rusya tehtidimizi karşı doğuda bir blok kurmuştu. Zayıf durumda olmamıza rağmen karadenize inme hayalim beni 2.Rusya seferine çıkartmıştı.
Tam olarak istediğim gibi olmasada İsveç karadeniz kıyısını görmüştü. Rusyanın bloğunuda kırmıştık fakat daha sonra o blok beklemediğimiz bir şekilde tekrar toplandı.
Kalan yerlilerin tamamına saldırıp Meksikayı %100 olarak kendime bağladım. Artık oradan gelen altınlarla kalkınma sorunumuz kalmayacak.
Polonya halkı benden yardım istiyordu. Geçmişte çevre devletlerce paylaşılan polonyanın başında şuanda Rus kuklası bir hükümdar vardı. İnsanların çağrısına cevap verip polonya'yı kendime bağlama ve hakkı olan toprakları geri alma sözü verdim.
Karşıma çıkmaya cürret eden birkaç Akdeniz kabilesine hadlerini bildirdim. Daha sonra beni İstanbula götürecek olan kapıyı açıp polonyayı vassalım yaparak anlaşmayı kapattım.
1 yıl bitmeden 2.İskoç seferine çıktım. Sefer 1 yıl bile sürmedi. İskoçlar büyük bir bozguna uğradılar. Antlaşmayla beraber resmi olarak ingiltere bizim oldu diyebiliriz.
Daha sonraki Osmanlı fetih planlarım için taban bölge olan Bulgaristanın fethi. Fetih sırasında sürekli kavgalı olduğum kardeşim öldü. Ölümüne çok üzüldüğümü söyleyemem fakat devletimize kesinlikle çok faydalı oldu. Ömrünü ordu başında geçirdi.
Kardeşimin ölümü bana birşeyi hatırlattı. Artık çok yaşlanmıştım. Hükümdarlık sürem boyunca hiç durmadan fetih yapmıştım. Fakat istediğim birşey vardı. Konstantinopolis. Sıcak denizlere inme hayali olan benim istediğim en merkezi yerdi kendisi. Fakat sahibi olan devlet Macarlar ile müttefiktim. Yakın olduğum papa ile bir görüşme yaptım. Kendisine direkt olarak söylemesemde Macarlara saldırması durumunda bahane üretim karşısında olmayacağımı söyledim. Ve düşündüğüm gibi mesaj yerine ulaşmıştı.
Amerika kıtasındada lider olan devletimizin donanmasının tekrar elden geçirilmesi gerektiğini düşündüm. Benden sonra gelecek oğlumun babamın bana bıraktığı gibi kötü bir donanmayla karşılaşmasını istemiyordum.
Ülkede değişim havası vardı. Pek çok asil ülkeyi iskandinavya olarak değiştirmem gerektiği fikrini ortaya atıyordu. Ama ben geldiğim yeri unutmadım. İmparatorluğumuzun adı İsveç ve herzaman öyle kalacak.!
Ve sonunda İstanbul karşımdaydı. Önümde sadece güçsüz bir Macaristan ve şehri almak için gereken 6 aylık bir süreç vardı. Olmadı İstanbulun fethini göremedim ama olsun. Eminim ki benden sonra orası fethedilecek ve fetheden ben olarak bilineceğim. Evet öldüm. Ben ki Moskova,Londra ve İstanbulun fatihi, Kuzey Amerika kıtasının sahibi Christian I Alkmaar öldüm. Yaşamımda bana Christian the Conqueror ünvanını vermişlerdi.
Taht varisi oğlum ben öldüğümde 9 yaşındaydı. Biraz salak gibi duruyor ama idare eder inşallah. Ben öldükten sonra tembih ettiğim gibi devlet yönetiminde eğitmişler onu.
Konsey Macaristanla antlaşma imzalıyor. Antlaşma herhangi bir şekilde ölümüm durumunda onlara aynen emrettiğim gibi.
Oğluma teslim ettiğim ülke bu şekilde.
Başarılar Fredrik I Alkmaar
VASİYETNAME
1-) Polonya halkına söz verdiğim gibi onların hakları olan yerleri al.
2-) Yanına Papalık ve Brabant'ı alırsan Rusyayı dövebilirsin ama gerek yorucu olur gerekse koşulları sağlaması zor. Şuanlık önünde açık yol olarak Osmanlı duruyor.
3-)Ülkeyi küçük bir koalisyonla bıraktım sana saldıramazlar. Asi ordusunu bastıramayıp yokolan ordumdan sonra kuruldu koalisyon saldırabileceklerini sanmam. Sen fransaya dikkat et.
4-) Litvanyada aynı şekilde feed yapılabilir ama Fransa ile dost durumda. Defansif olarak Fransayı dövebilecek duruma gelince dostlarınla birlikte saldır. Hem ingilterenin kalanınıda alırsın.
Link : http://www.mediafire.com/download/hdkhmp...ereige.eu4