13-01-2017, 23:50
(Son Düzenleme: 14-01-2017, 00:00, Düzenleyen: uçan erişte.)
Daucus carota.
Yani havuç.
İngilizcedeki carrot kelimesi, Fransızca carrotte üzerinden Latince carota kelimesinden geliyor; nihai kökü ise Grekçe κᾰρωτόν / karōtón.
Grekçe kelimenin kökü ise κέρας / kéras. Anlamı boynuz ya da daha genel bir ifadeyle kafanın üst kısmı.
Bu kökten organik kimyada sarı ila kırmızı/turuncu renk verici bir pigment olan karoten ve kıl ile boynuzun yapıtaşı olan keratin kelimeleri türetilmiş.
Grekçe kelimenin ÖHA'daki ilk kökü ise *ḱerh. Birçok dilde kafa anlamının yanı sıra kafatası, beyin, baş ve yüz anlamlarına sahip. Örnek olarak beynin bir bölümü olan cerebrum ve İngilizce yüz/çehreden hareketle elde edilen sevinmek anlamındaki cheer fiili de bu kökten türetilen kelimelerden.
Türkçe ağızlardaki diğer adları şöyle: balkamış, deber/teper, gelinparmağı, hart, hatılhırtıl, kalagezen, kızılot, piçekli, pörçüklü, sarıot, yerebatan, yeregeçen, yerekaçan, yerkökü vs.
Azerice de kullanılan şekli yerkökü.
Havuç ise Farsçadan Türkçeye geçmiş. Osmanlı Türkçesindeki şekli هاوچ / havuç. Farsçadaki aslı هویج / havic.
Farsçada bir de eşanlamlı olarak kullanılan گزر / gazar var. Hint-İran kökenli bir sözcük.
Sanskrit गार्जर / gārjara, Ermenice գազար / gazar, Kürtçe gêzer ve Türkmen dillerinde kazir/kaşir/kesür/keçür.
Buradan Sâmi dillerine geçmiş: Süryanice ܓܙܪܐ / gezzārā, İbranca גֶּזֶר / gézer ve Arapça جزر / cezer.
Mâlum, Arapçada G sesi olmadığından alınılarda bu C sesine dönüşür.
Kök olarak Semitik dillerde G+Z+R kökü kesmek, yarmak, deşmek ve hatta sünnet olmak ile ilişkili. Burada toprağı dikine kesip yarması kast ediliyor.
Arapçada C+Z+R kökü de kesmek anlamının yanı sıra budamak, batmak ve dalmak anlamlarına sahip.
Osmanlı Türkçesinde de Arapça alıntı yine kullanılmış: جزر / cezer.
Çukurova'ya özgü dillere destan bir Arap tatlısı olan cezerye de ismini buradan almış.
Şimdi gönül rahatlığıyla şunu yiyebilirim.
Yani havuç.
İngilizcedeki carrot kelimesi, Fransızca carrotte üzerinden Latince carota kelimesinden geliyor; nihai kökü ise Grekçe κᾰρωτόν / karōtón.
Grekçe kelimenin kökü ise κέρας / kéras. Anlamı boynuz ya da daha genel bir ifadeyle kafanın üst kısmı.
Bu kökten organik kimyada sarı ila kırmızı/turuncu renk verici bir pigment olan karoten ve kıl ile boynuzun yapıtaşı olan keratin kelimeleri türetilmiş.
Grekçe kelimenin ÖHA'daki ilk kökü ise *ḱerh. Birçok dilde kafa anlamının yanı sıra kafatası, beyin, baş ve yüz anlamlarına sahip. Örnek olarak beynin bir bölümü olan cerebrum ve İngilizce yüz/çehreden hareketle elde edilen sevinmek anlamındaki cheer fiili de bu kökten türetilen kelimelerden.
Türkçe ağızlardaki diğer adları şöyle: balkamış, deber/teper, gelinparmağı, hart, hatılhırtıl, kalagezen, kızılot, piçekli, pörçüklü, sarıot, yerebatan, yeregeçen, yerekaçan, yerkökü vs.
Azerice de kullanılan şekli yerkökü.
Havuç ise Farsçadan Türkçeye geçmiş. Osmanlı Türkçesindeki şekli هاوچ / havuç. Farsçadaki aslı هویج / havic.
Farsçada bir de eşanlamlı olarak kullanılan گزر / gazar var. Hint-İran kökenli bir sözcük.
Sanskrit गार्जर / gārjara, Ermenice գազար / gazar, Kürtçe gêzer ve Türkmen dillerinde kazir/kaşir/kesür/keçür.
Buradan Sâmi dillerine geçmiş: Süryanice ܓܙܪܐ / gezzārā, İbranca גֶּזֶר / gézer ve Arapça جزر / cezer.
Mâlum, Arapçada G sesi olmadığından alınılarda bu C sesine dönüşür.
Kök olarak Semitik dillerde G+Z+R kökü kesmek, yarmak, deşmek ve hatta sünnet olmak ile ilişkili. Burada toprağı dikine kesip yarması kast ediliyor.
Arapçada C+Z+R kökü de kesmek anlamının yanı sıra budamak, batmak ve dalmak anlamlarına sahip.
Osmanlı Türkçesinde de Arapça alıntı yine kullanılmış: جزر / cezer.
Çukurova'ya özgü dillere destan bir Arap tatlısı olan cezerye de ismini buradan almış.
Şimdi gönül rahatlığıyla şunu yiyebilirim.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.