14-11-2015, 01:34
İmparator Mathias I von Habsburg (1569-1612)
Ülkeyi devraldığımda çok iyi ancak istikrarsız bir ekonomi vardı, bir şekilde bunu düzelmek için işe koyulurken aldığımız bir kaç haber ile artık Umbria kültürünün bizim kültür ile aynı durumda olmadığını gördük, bunun yerine artık Macar kültürü bizim kültürümüz ile denkti zira yıllar boyu süren kan bağımız vardı.

Ülkesi hakkındaki durumlara göz atarken bir durum ile karşılaştık zira devletimiz sıradan bir düklük gibiydi, sadece ismi değişikti. Bu durumu ortadan kaldırmak için artık krallık statüsüne geçme kararı alındı çünkü biz sıradan bir devlet değiliz. Çok yaşa Habsburg!!

HRE içinde krallık statüsüne geçildikten sonra Papalık'a bizi temsilen bir elçi gönderildi, böylece diplomaside olan saygınlığımız daha da arttı. Zaten saygın bir ülkeydik ama biz daha fazlasını hak ediyorduk.

Tahta çıkmadan önce kan kardeşlerimiz ile çok savaş yapılmıştı. Bu yüzden bize düşmanca bir tavır takınıyorlardı. En azından bu durumu hafifletmek amacıyla diplomatlar gönderildi.

Ama şöyle bir durum vardı. Ortada dini bir bloklaşma vardı ve diğer güçler de bu bloklara açık destek vermekten çekinmemişlerdi. Ama bize saldıracak gücü ve kudreti bulamayacaklardı, çünkü bu durum güven, özveri ve tecrübe isteyen bir durumdu. Biz ise diplomatik ataklarımızla edindiğimiz müttefiklerimiz sayesinde büyük bir güç topladık. İmparatorumuz da bu durumu bildiği için sarayında rahattı.

Tam her şey fena değil derken Brandenburg kafiri bizim ile olan dostluğunu bozdu, sebebi açıktı. Atalarım zamanında hedef şaşırmış olacak ki gitmiş Berlin'i ilhak etmiş, HRE'yi tek çatı altında birleştirmek varken bu kavga niye ?

Tabii ülkemiz için güzel şeyler de oluyor, istikrarı arttırmakla başladık. Hedeflerimize doğru yol almaya başladık..

Ticari filomuzu geliştirme kararı aldık bu sayede Venedik ticaretinde daha fazla söz sahibi olacaktık..

İç işler halledildikten sonra gözünü güneye, Balkanlar'a diken İmpratorumuz ilk iş olarak Bosna topraklarında hak iddia etmeye başladı..

Sarayında İmparatorumuza bir haber gelmişti. Bilgi verildikten sonra İmparatorumuz o kadar şaşırdı ki içtiği şarabı ağzından püskürttü ve karşısındaki adamın kendisi ile dalga geçtiğini düşündü. Çünkü verilen haberde Avusturya'ya bağlı bir filonun Japonya denilen toprakları keşfettiğini bildiriyordu. Tam adamı kovacaktı, duraksadı. Bu durum kendisini dış dünyada daha da itibarlı birisi yapacaktı. Kabul etti "Aslanlarım benim" diyerek adama dışarı çıkması için askerlerine talimat verdi.

Artık sefer için her şey hazırdı.. Hedef Bosna idi..


Pek de zorlamayan bir savaştan sonra Bosna toprakları kuşatma altına alındı..

Çok kısa bir sürede Bosna düşmüştü

Savaş devam ederken bir iyi bir de kötü haber geldi. Lehistan birliğindeki seçim sonrasında hanedanımız üyesi olan Aleksander Leh tahtına oturmuştu. Ama bir yandan da ekonomideki sıkıntılar devam ediyordu. Avusturya dükasındaki değer düşüşü enflasyonumuzu arttırmıştı.

Kuşatmalar devam ederken aldığımız bir görev aslında amacımızın sadece resmi bir belgesiydi. Doğudan gelen Türklere karşı koyabilecek kudrette olduğumuz için bize bu görev layık görüldü. İleri, zafere !!!



Bosna Krallığı ile yapılan ateşkes anlaşması maddeleri gereğince;
Bosna Avusturya'ya bağlı Katolik bir düklük olacaktı.

Artık hazırlıklar tamam sayılırdı, sadece ateşkesin bitimini bekleyecektik. Türkleri bu topraklara geldiklerine pişman edeceğiz.
Takipte kalmaya devam edin...