[Ahmed-i Sani]

Bildiginiz gibi Ermeni bir anneden dunyaya gelen ve mason oldugu konusunda hakkinda birtakim iddialar olan Abdulhamit, Theodor Herz'in Filistin topraklari  karsiliginda Osmanli'nin borclarini silinmesi teklifini red etmistir. Bu teklifi red etmesine gerekce olarak ise "Kanla alinan topraklar kanla verilir" demistir. Oysa ayni Abdulhamit Misir'i ve Kibris'i tek kursun atmadan ingilizlere teslim etmistir. Bu pek samimi degil yani.

Benim sahsi fikrime gore boyle  bir durumda Osmanli'dan bize dunya kadar borc kalmayacagi icin dunyanin en buyuk ekonomilerinden biri olabilirdik.  Mesela  bugun cebinizde 100 TL varsa o teklif kabul edilseydi 200 TL olacakti.

Ozellikle Balkanlari, Kibris'i, Misir'i bir kalemde veren bir adamin Filistin topraklari icin birden milliyetcilik taslamasi hic samimi degil.

Belli ki kafanıza estiği gibi hakikatleri değiştirebileceğini sananlardansınız. Kabullenmek istemeyebilirsiniz ama bir Abdulhamid Han sevdalısı olarak söylemem lâzım. Öncelikle Sultan Abdulhamid Han'ın annesi Tiri Müjgan Kadın Efendi, babası ise Sultan Abdulmecid'dir. Abdulhamid Han Mason değildi, aksine Şazeli tarikatına mensup bir Müslümandı. Şunu da belirtmek gerekir ki ne Mısır'ı ne de Kıbrıs'ı İngilizlere o teslim etmedi. İngiltere, 93 Harbi neticesinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması'nın kendi hem Osmanlı'nın olduğu kadar kendinin de aleyhinde olduğunu biliyordu. Bunun için Osmanlı'ya bir antlaşma teklifi ile gitti. Bu antlaşmaya göre, Ayastefanos Antlaşması'yla elimizden çıkan Girit, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt tekrar bizim olacaktı. İngiltere, bunun karşılığında bizden Kıbrıs'ın 50 yıl boyunca kendilerinde kalmasını istedi. Yani Kıbrıs'ı kaybeden Abdulhamid Han değil, aksine İttihat ve Terakki Cemiyeti'dir. Mısır'a gelince Mısır'ın ilk başına buyruk davranışları Abdulmecid Han döneminde başlamıştır. Resmen sultan gibi davranan Hidivler, Süveyş Kanalı'nın hisslerinin büyük çoğunluğunu İngiltere'ye kaptırmıştır. Yıllardır gözü Mısır'da olan İngiltere de fırsattan istifade edip Mısır'a ordularıyla girmiştir. Zaten o zamanlarda donanması yeni yakılmış olan Osmanlı'nın İngiltere'ye müdahale etmesi işten bile değildi. Şimdi gelelim borç meselesine. Osmanlı'nın ekonomisi o dönemler dibe vurmuş durumdaydı. Para akışı devamlı eksilere doğruydu. Osmanlı'da haklı olarak ilk dış borcunu Kırım Harbi'nde aldı. Abdulhamid Han devrinde borçlu olduğumuz ülkeler tarafından Duyun-u Umumiye İdaresi kuruldu. Bu kurumun amacı Osmanlı'dan biriken borçları tahsil etmekti. Şimdi gelelim en mühim meseleye: Filistin. Abdulhamid Han öyle vatan sevdalısı bir insandı ki canını verir ama bir karış toprak vermezdi. Zira Yavuz Sultan Selim döneminde Filistin için binlerce şehit vermiştik. Abdulhamid Han ise dedesinin ona bıraktığı mirası muhafaza etti. Siz şehadete inanır mısınız bilmem ama bizim için şehadet, dünyanın tüm servetinden daha kıymetlidir. Tarihi lütfen objektif kaynaklardan okuyun. Kafanıza estiği gibi çarpıtmayın.