16-09-2017, 02:36
Menderes'in ilk seçim ve iktidar döneminde basınla arasındaki ilişkiyi gözden geçirin, verilen bağımsız, özgür basın vaatlerini inceleyin. Güce sahip olduktan sonra yaptığı yanlış şeyleri yansıtan basını büyük bir zorbalıkla ablukaya almasını araştırın.
Halkın seçtiği lider çoğunluğun desteğini aldı diye hegemonyasını sağlama alabilmek adına demokrasinin işleyişine ters hareketlerde bulunamaz, elindeki gücün farkında olan halklar o lideri seçtiği gibi indirir, o lider güç kazandıkça halkın gücü azalır. Aynı resmi pek çok demokraside tekrar tekrar izledik, arkasına ABD desteğini alan sözde halkın seçtiği liderler ABD adına gücü ellerinde tutabilmek için yine halkı vurdular, demokrasinin işleyişini sağlama alan kurumları güç aşkları adına birer birer yok ettiler, kendi kadrolarını yerleştirebilmek için ülkenin bütün kurumlarını yozlaştırdılar, bu kurumlar yozlaştıkça ülke ekonomisi zarar gördü, meslekler anlamını yitirdi, din iman para oldu.
Bir demokraside dindar liderler olabilir, bu insanlar koltuklarının geçici olduğunu bilerek ülkeye kendi dönemlerinde katkı sağlayabilir, koltuğa geçecek diğer insanlara istikrar bırakabilir, bir demokraside laiklik tartışılabilir, din tartışılabilir ancak diktatörlük ve güç sevdası tartışılamaz, yok edilir, bunu halk gerçekleştiremiyorsa o ülkede demokrasiyi sağlayacak olgunluk yok demektir, bu devrede gücü tek bir kişiye bırakmak istemeyen elit kesimler kaba kuvvete başvurabilir, bunun birinci sorumlusu hizmet etmek için geldiği koltuğa güç sevdasıyla bağlanan liderdir, ikinci sorumlusu halkı yeterli olgunluğa sevk edememiş önceki yönetimlerdir, üçüncü sorumlusu ise elindeki gücün farkına bir türlü varamayan halkın ta kendisidir. Darbe kesinlikle bir demokrasinin işleyişinde var olmamalıdır, bilakis demokrasiyi işletmeye çalışan liderlerin ve bu olgunluğu anlayabilen halkların ülkelerinde darbe göremezsiniz.
Benim nezdimde Adnan Menderes gibi liderleri seven ve savunan insanlar ya demokrasi nedir, nasıl işler bilmiyorlardır, ya da demokrasiyi istemiyorlardır. İnsanların bu konuda daha cesur davranıp direk düşünceleri ne ise açık açık söylemelerini isterdim.
Halkın seçtiği lider çoğunluğun desteğini aldı diye hegemonyasını sağlama alabilmek adına demokrasinin işleyişine ters hareketlerde bulunamaz, elindeki gücün farkında olan halklar o lideri seçtiği gibi indirir, o lider güç kazandıkça halkın gücü azalır. Aynı resmi pek çok demokraside tekrar tekrar izledik, arkasına ABD desteğini alan sözde halkın seçtiği liderler ABD adına gücü ellerinde tutabilmek için yine halkı vurdular, demokrasinin işleyişini sağlama alan kurumları güç aşkları adına birer birer yok ettiler, kendi kadrolarını yerleştirebilmek için ülkenin bütün kurumlarını yozlaştırdılar, bu kurumlar yozlaştıkça ülke ekonomisi zarar gördü, meslekler anlamını yitirdi, din iman para oldu.
Bir demokraside dindar liderler olabilir, bu insanlar koltuklarının geçici olduğunu bilerek ülkeye kendi dönemlerinde katkı sağlayabilir, koltuğa geçecek diğer insanlara istikrar bırakabilir, bir demokraside laiklik tartışılabilir, din tartışılabilir ancak diktatörlük ve güç sevdası tartışılamaz, yok edilir, bunu halk gerçekleştiremiyorsa o ülkede demokrasiyi sağlayacak olgunluk yok demektir, bu devrede gücü tek bir kişiye bırakmak istemeyen elit kesimler kaba kuvvete başvurabilir, bunun birinci sorumlusu hizmet etmek için geldiği koltuğa güç sevdasıyla bağlanan liderdir, ikinci sorumlusu halkı yeterli olgunluğa sevk edememiş önceki yönetimlerdir, üçüncü sorumlusu ise elindeki gücün farkına bir türlü varamayan halkın ta kendisidir. Darbe kesinlikle bir demokrasinin işleyişinde var olmamalıdır, bilakis demokrasiyi işletmeye çalışan liderlerin ve bu olgunluğu anlayabilen halkların ülkelerinde darbe göremezsiniz.
Benim nezdimde Adnan Menderes gibi liderleri seven ve savunan insanlar ya demokrasi nedir, nasıl işler bilmiyorlardır, ya da demokrasiyi istemiyorlardır. İnsanların bu konuda daha cesur davranıp direk düşünceleri ne ise açık açık söylemelerini isterdim.