Sohbet: Fikir Söyleşileri #3: Türkiye'de Dindarlık Azalıyor Mu?
#36
(22-03-2019, 19:39)EspadadelAlba : Yoruldum Khaldun. Yazdığına cevap niteliğinde son bir yazı yazacağım. Konuyla ilgili de son yazım olacak.

Nesnellik-öznellik tartışmasına girmek istemiyorum. Çünkü konumuz bu değil. Dini dogmaları nesnel bilgi olarak öğrenmeye çalıştığımı söyledin. Ben de nesnel bilgi ile dogmaların birbirine zıt olduğunu düşündüğümü, dolayısıyla dogmaları nesnel bilgi olarak öğrenmediğimi sana anlattım. Ben senin cevaplarını mantıklı açıklamalarla yanıtlıyorum. Sen ise sorularımdan kaçıyorsun. Ben sana dini dogmaları nesnel bilgi olarak öğrenmek istediğimi neye dayanarak söylediğini sordum. Sen bana nesnellik ile öznellik arasındaki farkları yazmışsın.

Carl Gustav'a gelelim. Carl Gustav: ''Biliyorum. İnanmama gerek yok.'' derken Tanrının arketip formundan bahsediyor.

Carl Gustav: ''Yayında 'Tanrı var.' demedim. 'Tanrıya inanmama gerek yok; biliyorum.' dedim. Bu demek değildir: Belli bir tanrının varlığına inanıyorum (Zeus, Yehova, Allah) Daha doğrusu: Kendi içimde Tanrı olarak adlandırdığım bir bilinmeyen faktörle karşı karşıya olduğumu biliyorum.'' ( Her zaman, her yerde ve herkes tarafından inanılan.)


Anlayacağın üzere Carl Gustav kişisel dindarlığını ''inanma'' olgusuyla değil, ''bilme'' olgusuyla açıklamıştır. Ona göre Tanrı, insanın bilinci dışında oluşan bir arketipten başka hiçbir şey değildir. Tanrı, insan için bireysel bir tecrübe ürünüdür. Kişi Tanrı'yı psikolojik bir realite olarak kendi zihninde hisseder. 

Bilmiyorsun ve bilmediğin konu hakkında ısrar ediyorsun. Bu ısrarından vazgeç. Bu alan senin alanın değil. Daha fazla dahil olma.

Madem ki felsefi metinleri idrakten yoksunsunuz, Bilal'e anlatır gibi anlatayım:

'o hâlde öznel bilgi imanla (inanç) özdeştir.'

Neymiş öznel bilgi imanla özdeşmiş. Peki siz iman ediyor musunuz? Hayır. O hâlde herhangi bir dini öğretiye ilişkin sadece nesnel bilgiye sahip olabilirsiniz. Sandığınızın aksine nesnel bilgi ile dogmatik bilgi birbirinin zıttı değildir.

İkinci husus Jung'a ilişkin söylemim hakkında 'oradan buradan duyma, okuma bilgilerle' ifadesini kullanmışsınız. Ben de sözlerin video olarak kaynağını göstermişim. Bu durumu hazmedemeyip röportajdaki konuşmaya ilişkin bir yazı paylaşmışsınız ki içeriği kesinlikle benim söylediklerimi inkâr etmiyor.

Şu ifadeleriniz alt metin olarak çaresizliğinizi açığa vurmuş:

'Bilmiyorsun ve bilmediğin konu hakkında ısrar ediyorsun. Bu ısrarından vazgeç. Bu alan senin alanın değil. Daha fazla dahil olma.'

Benim hakkımda ne biliyorsunuz ki böyle bir yargıda bulundunuz? Yaşımı, eğitim seviyemi yahut alanda akademik kariyere sahip olup olmadığımı?

Hitap şekliniz tartışma adabından yoksun olduğunuzu gösteriyor. Son yazınız olması isabet olmuş.
[+] 6 üye Kierkegaard nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 


Bu Konudaki Yorumlar
Fikir Söyleşileri #3: Türkiye'de dindarlık azalıyor mu? - Yazar: Kierkegaard - 22-03-2019, 20:36



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.