Konsey de İtalyan saldırılarından kaçınmak için onlarla diplomatik ilişkiler geliştirilmesini öğütlemişti.
Yetenekli bir diplomat Venedikliler'le ilişki geliştirmek ve ticaret anlaşması yapması için gönderilmişti. Ayrıca bir tüccar da Venedik topraklarında ticaret yapması için gönderilmişti. İtalya'daki casus da gözlem görevini yerine getirmekteydi.
Ordusunun sayısı gelen takviyelerle gittikçe artan Prens John, Rodos kuşatmasında daha fazla beklemenin bir anlam ifade etmediğinde kanaat getirdi. Saldırı planı kuruldu. Kalenin duvarları tahtadandı çok zorluk çıkarması beklenmiyordu. Öyle de oldu. Kalenin zayıf gözüken bir duvarı kırıldı ve içeriye giren ordu kolayca kaleyi zapt etti. Ardından ordu ziyafet edip kutlama yapmak için kalenin salonunun hizmetçilerine emirler yağdırırken Prens John'un sesi duyuldu. "Ahmaklar! Size kutlama yapılacağını kim söyledi!? Derhal gemileri hazırlayın, yola çıkıyoruz, kalede ne kadar erzak varsa gemilere yükleyin. Yolculuğumuz uzun sürecek..." Askerler hemen yayıldıkları yerlerden zıpladılar ve emirleri yerine getirmek üzere dışarı koşturdular.
Kalede çok az bir garnizon bırakılmış geri kalan ordu Prens ile gemilere binmiş ve yolculuk başlamıştı. Kimse nereye gittiklerini bilmiyordu. Kaptan ve Prens hariç... Sadece Doğuya yelken açtıklarından haberdarlardı. Sormaya da kimse cesaret edemezdi zaten. Yelkenler açılmış ve sakin denizde bir sorunla karşılaşmadan kısa süre içinde uzunca yol kat ettiler.
Bu sırada da Evangelos'un Iconium'dan sonraki hedefi Caesarea'daki kuşatma sürmekteydi. Türklerden herhangi bir hamle yoktu. Civardaki gözcüler de her hangi bir destek kuvvetlerin olmadığını belirli aralıklarla Generale bildirmekteydi. General işini sağlama almak için Türkmenlerden oluşan paralı asker grubunu ordusuna dahil etti.
Doğuda Prens John ve ordusunu taşıyan gemilere yardım etmesi ve olası bir saldırıya karşı önlem olması için Iconium'da Türkler tarafından inşa edilmiş limanda yeni gemiler yapıldı.
Prens John ve ordusu da Akdenizde yol almaya devam ediyordu. Prens Kıbrıs'ta sahilde gördüğü bir köyde konaklamalarının herkesi biraz rahatlatacağına karar vermişti. Uzun süredir dinlenmeden yol almaktaydılar ve erzakları da azalmıştı. Gemiler'i kıyıya çektiler ve kamp kurup erzak temin etmek için civar köylere adamlar gönderildi.
Bu sırada Sofya'daki askerler açlıktan ölmeye başlamışlardı ve kalenin dışına çıkıp saldırmayı denediler. İmparator bizzat savaşıp Sofia garnizonunu dağıttı. İmparator'un gazabından korkan geri kalan ordu da teslim olup kalenin anahtarlarını teslim ettiler.
Kıbrıs'ta yeterli erzak temin edildikten sonra Prens ve ordusu tekrar yelken açtı. Antakya yakınlarında bir kıyıya inmişlerdi. Ordu artık Antakya'yı almak için burada olduklarını anlamıştı. Antakya büyük bir şehirdi. Şehir yakınlarında kamp kurduklarında Prens John şehrin yüksek duvarlarına bakıp düşünmeye başladı. Zeki bir general olan Prens saldırı babasının saldırı planını burada da uygulayabileceğine karar verdi. Şehrin tüm girişleri kapatıldı. Şehir kuşatıldı.
Bu sırada beklenen saldırı Normanlar'dan geldi. Durazzo kuşatılmıştı. Derhal İmparator'a haber gönderildi. Sicilya ile savaş resmen başlamıştı artık...
Daha fazla düşmanla karşılaşmamak için Venedik ile ilişkiler geliştirildi.
Konsey de bu karardan memnun kalarak Constantinople'ın garnizonunu artırdı.
Yeni yetme gelecek vaad eden general ve beraberinde bir kaç milis önemli bir ticaret merkezi olan Kırım'ı ele geçirmesi için hazırlandı ve derhal yelken açıp yola çıktılar.
Zorlanan ekonomiyi geliştirmek için Selanik topraklarına bağlı madene, maden ocağı inşa edilmesi emri verildi. Bu madenin uzun vadede iyi bir para kaynağı olacağı düşünülüyordu.
Durazzo kalesinde kısa süreli kuşatmanın ardından Sicilyalılar saldırıya geçme kararı aldılar. Gündüz vakti kapıyı koçbaşı ile kırdılar ve adeta kapıyı koruması için bekleyen yüzlerce orduyu yarıp geçerek şehirdeki askerleri son kişiye kadar öldürerek kaleyi ele geçirdiler. Bu savaş onlar için de kanlı bir savaş olsa da Bizans için kötü günlerin habercisi olabilirdi.
Sofya'yı alalı çok olmamışken Durazzo'nun kaybedildiği haberi İmparator'un kulağına çalındı. İmparator adeta çılgına dönmüştü. Değerli bir kale olmasa bile kale önemli bir noktadaydı ve garnizonunun olası bir saldırıya yeteceğini düşünüyordu. Fakat savunma yapan generalin aptalca hamlelerini tahmin edememişti. Önce kalenin salonundayken herkesin dışarı çıkmasını emretti bağırarak. İçeriden bir şeylerin kırılma sesleri geldi sonra ses kesildi. Aslında sakin bir mizaca sahipti askerleri de ilk defa onu bu kadar sinirli görmüşlerdi. Yaklaşık 30 dakikalık sessizliğin ardından kapı açıldı. Zırhını giymişti İmparator. "Orduyu hazırlayın, yola çıkıyoruz" dedi. Hemen ordu hazırlandı. İmparator Durazzo seferine çıkıyordu. Fakat artık bu İtalyan korkusundan da bıkmıştı. İtalya'yı alana kadar durmaya hiç niyeti yoktu...
2.Bölüm Sonu. Okuduğunuz için teşekkürler.