[Henri]

Bugünkü oturumda ülkemiz yeniden iç savaşa girişti. Ne yazık ki bu sefer ülkedeki önemli noktaları (başkent hariç) ve kaleleri isyancılar kontrol ettiğin, ayrıyeten benim 2,5 katım orduya sahip olduklarından savaşı kazanamadım ve kesin bir yenilgi ile oyun dışı kaldım. 

Oyun beni bazı yönlerden hayal kırıklığına uğrattı ki bunlardan biri de sadakat mekaniği. İlk iç savaşta isyan eden tarafta olan ailelerin savaştan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmesi çok saçma. Adamları suçlayıp yargılayamıyoruz bile. İsyanı başlatan hainle aynı sofrada yemek yeyip haberleri yok gibi yaşamaya devam ediyorlar. Ondan sonra hükümdar öldü istikrar düştü hadi yeniden iç savaş başlatalım... Oyuna devam eden arkadaşlardan aldığım bilgiye göre isyancıların yönetimine geçen ülkede yine iç savaş çıkacakmış. Kurtlar birbirini yiyor yani. Üstelik benim hanedanımdan kimse de yok. Ya hepsini katlettiler ya da iç savaşı kaybedince otomatik olarak silindiler (böyle bir şey var mı bilmiyorum ama eventle hepsini idam etme seçeneği falan vardır diye tahmin ediyorum).

Sadakat mekaniğini de çok yetersiz buluyorum doğrusu. Güçsüz komşularımızı yenerken, topraklarını işgal edip halkını köleleştirip zenginliklerini çalarken, savaştan sonra onların topraklarına çöküp oradan paraları cebe indirirken herkes sadık ama en ufak olayda hemen iç savaş çıkartmaya meyilleniyorlar. Yani mantıken bakacak olursak uzun vadede çıkar elde ettiğin bir konumdan öyle tak diye vazgeçmez, karşı tarafa geçmezsin. Bunun bile bir adabı vardır. Üstelik bizim ülkede yaşanan savaşta adamlar kazanmadı kaybetti aslında. İç savaşı ülkemdeki 4 aileden 2'si çıkardı. Kalan iki aileden biri benimki, öteki ise bana sadık ve gördüğüm kadarıyla iç savaşa dahil olmadı. Ancak savaştan sonra bu isyancı aileler bir şey elde etmedi. Neden mi? Çünkü savaştan önce 100 sadakate sahip olup ülkedeki küçük ailelerden birine mensup olan generalim savaştan sonra kontrolü ele almış (artık darbe mi yaptı ne ettiyse) ve kendi ailesi benim ailemin yerine 4. büyük aile oldu. Üstelik ülkedeki valiliklerin yarısı bu arkadaşın kendi elinde. Diğerleri bayat ekmek kemirirken adam diktatör oldu ülkenin başına. 

Aslında her şey komşu ülkelerimden birini fethettiğimde ülkede beliren o 4. büyük aile ile başladı. Hiçbir zaman adapte olamadılar, hep bir sorun çıkardılar ki bu iki iç savaşı da onlar başlattı. Birazcık roman yazıyormuşum gibi görünüyor belki ama benim gözümden olaylar böyle şekillendi. Yüksek olasılıkla olay benim beceriksizliğime dayanıyor. İyi oynadığımı düşünmüyorum ama ben ne kadar çabalayıp ülkeyi toplasam ve bir şekilde ayakta tutsam da hiçbir zaman iyi olay yaşanmadı. Benim yerimde oyunu bilen ya da iyi analiz yapan bir arkadaş olsa ülkeyi toplardı diye düşünüyorum. Yine de oyunun çok fazla insanın canını sıkan ve insanı soğutan özelliği var. Oyunda yarım olan ve ne sağa ne de sola giden bir sürü mekanik var. Özellikle multiplayer ortamında roleplay yapıp keyifli vakit geçirmek isteyen bireyler, "ne alaka abi" diyeceğimiz çok şeyle karşılaşabilir. Belki ben abartıyorum ama benim deneyimlediğim kadarıyla durum bu şekilde.

Ben ilk kez bu etkinlikte Imperator'u ciddi bir şekilde oynadım ve deneyimledim. Açıkçası pişman değilim ama bundan sonra Imperator oynamadan önce iki değil, üç veya dört kez düşünürüm. Paradox'un oyunu iyileştirmek için çaba sarf ettiğinin ve gelişme kaydettiğinin de net bir şekilde farkındayım, zira bazen günlükleri çevirip forumda yayımlama fırsatım oluyor, yani neyi nasıl değiştirdiklerini ayrıntılı bir şekilde görüyorum. Yine de bu eforu yeterli bulmuyorum. 

Çok konuştum. Biraz da etkinlikten bahsetmek istiyorum. Benim için çok güzel bir etkinlikti. Bir kere daha önce adamakıllı oynamadığım bir oyunu birçok kişiyle birlikte oynama fırsatına eriştim. Oyunda sohbet olmaması garipti ama zaten konum olarak pek ihtiyacım olmadı. Ayriyeten oyun içinde ettiği yardımlardan ve yayın sırasında yaptığı eğitsel anlatılardan ötürü Duman'a teşekkür ederim. Sayesinde oyunu daha iyi kavradım. Katılan herkese de teşekkürler ve oyuna devam eden arkadaşlara iyi oyunlar.

Düzenleme: Aldığım duyuma göre Bospor'un tek kralı Noktasız Henri Paşa'nın ahı tutmuş, ülke yedi düvel tarafından işgal edilmiş, soysuz hainlerin evleri yanıyormuş.

Şekil A'da Görülen Bospor Kralı Noktasız Henri Paşa'nın Ahı