@necmi Ehehehe
Bölüm 2 - Münster TarihiMünster tarihi çokta eskilere dayanmaz... Münster şehri 1620 tarihinde Kostok adlı bir Tiran tarafından yönetiliyordu. Halk aç, fakir kıtlık içerisinde iken, hain Kostok Sarayda krallar gibi yaşıyordu. Oysa ki kendisi sadece Düktü. Halk ümitsiz, sefil bir şekilde yaşıyordu.
Kostok Von Verräter
Üst kademe (Saray halkı) kaçak saraylarda oturup, paraları ayakkabı kutusuna doldururken, fakir halkın aylık maaşı 800 lirayı geçmiyordu.
Münsterdeki fakir bir aile - 1619
Halkın bir kahramana ihtiyacı vardı. Onları bu durumdan kurtacak biri. Bu kişi kimdi sizce? Tarkan mı? Yanlış cevap.
O kişi malkoçoğluydu!
Malkoçoğlu Kimdir?: Malkoçoğlu tüm dünya tarafından bilinen bir halkkahramanıdır. Kötü ve zalim kişilerin korkulu rüyası olan Malkoçoğlunun amacı dünyadaki ve diğer dünyalardaki kötü, zalim, pis, kaka insanları yola getirmektir. Bildiğin Süperkahraman yani.
Malkoçoğlu Kimdir?: Malkoçoğlu tüm dünya tarafından bilinen bir halkkahramanıdır. Kötü ve zalim kişilerin korkulu rüyası olan Malkoçoğlunun amacı dünyadaki ve diğer dünyalardaki kötü, zalim, pis, kaka insanları yola getirmektir. Bildiğin Süperkahraman yani.
Malkoçoğlu bu zor zamanlarda Orta Dünya'da insanları Sauron'un gazabından korumakla meşguldü. Yüzük olayını duyduğunda ''yüzüğü sahibine verin lan'' dediğinde tüm Orta Dünya Tarihi Malkoçoğluna anlatılmış, Malkoçoğlu ise boş durmayıp Orta Dünya'ya gitmişti. Orada krallar gibi karşılanmış, Pelennor Çayırları Savaşında Rohan Süvarilerine komuta etmişti.
Malkoçoğlu Rohan Süvarilerini selamlarken. (Pelennor savaşı öncesi)
Orta Dünya'yı Sauron'un gazabından kurtardıktan sonra, Sivas'taki evine geri dönüp sakin bir hayat yaşamaya başladı. Bir süre sonra sıkılıp ''Yahu öpecem yapacağım işinde cebine koyacam yav, hayvan gibi oturup duruyorum yav'' dedi ve Avrupa'da macera aramaya başladı. Birkaç ay sonra Münster'e geldiğinde bir köylü onu farkedip ''Malkoçoğlu burda!'' diye bağırınca halk galeyana gelip onu misafir etmeye zorladı. Malkoçoğlu bu galeyandan sinirlenip ''Dinime imanına hepinize bi depik vursam yuvallar atarım yav. Ayı gibi giriyorsunuz lan. Biri ağza giriyor biri burna giriyor.'' dedi, ama sonunda dayanamayıp köylülerin yanında kalmaya karar verdi.
1 ay sonra Malkoçoğlu buradaki Yönetimin bir ders alması gerektiğine karar verdi. Fakir halka da bu duyguyu aşıladıktan sonra halkı örgütlemeye başlayıp ''Münster Bağımsızlık Savaşı''nın fitilini ateşledi.
Münster Bağımsızlık Savaşı
Büyük Münster Taaruzu
Tarih: 15 Kasım 1623 - 16 Kasım 1623
Taraflar: Kostok Düklüğü - Münster halkının neredeyse tamamı
Komutanlar: Kostok Von Verrater - Malkoçoğlu , Adalgar Von Dadalgar
Güçler: 500 düklük askeri - 16.000 isyancı halk
Kayıplar: 4 asker bayılmış geri kalanı kaçmış - 1 ölü (o da koşarken takılıp başını çarptı)
Savaş Öncesi Gelişme
Malkoçoğlu'nun örgütlemesi sonrası halk iyice Kostoğu devirme hırsıyla hazırlıklara başladı. Halk Düklerine vergi vermiyor, Kostok otoritesine karşı koyuyorlardı. Bir süre sonra Kostok bu isyancı başlarının yakalanması için askerlerine emir verdi. 10 asker Münster çarşısına inip halkı itip kakalamaya kollarından tutup 2 köylüyü sorgulama odalarına götürmeye kalktılar. Götürürken Malkoçoğlu ve eşşeğini farkettiler. Bu adamı daha önce hiç görmemişlerdi, tüccara benzer hali de yoktu. Birlik Subayı yan yan Malkoçoğluna baktı. Malkoçoğlu kendini farkettirmeden sıyrılacaktı ki Subayın Yan Bakışını görüp ''Ne yan bakıyorsun yav, bi depik vursam yuvarlar atarım'' dedi. Subay şüphelenip onu tuttu, durumu farkeden köylüler taşı sopayı neyi varsa alıp askerlerin üstüne daldılar. Askerler can havliyle oradan uzaklaştı. Hain Kostok durumu öğrenince ordunun hazırlanmasını emretti. Silahlı bir ayaklanma olduğunu anlayıp İsyancı Liderlerine (Malkoçoğlu yani) Münsterin ilerisindeki düzlükte meydan okudu. Malkoçoğlu dururmu, direk köylüleri toplayıp çıktı düzlüğe.
Malkoçoğlu'nun örgütlemesi sonrası halk iyice Kostoğu devirme hırsıyla hazırlıklara başladı. Halk Düklerine vergi vermiyor, Kostok otoritesine karşı koyuyorlardı. Bir süre sonra Kostok bu isyancı başlarının yakalanması için askerlerine emir verdi. 10 asker Münster çarşısına inip halkı itip kakalamaya kollarından tutup 2 köylüyü sorgulama odalarına götürmeye kalktılar. Götürürken Malkoçoğlu ve eşşeğini farkettiler. Bu adamı daha önce hiç görmemişlerdi, tüccara benzer hali de yoktu. Birlik Subayı yan yan Malkoçoğluna baktı. Malkoçoğlu kendini farkettirmeden sıyrılacaktı ki Subayın Yan Bakışını görüp ''Ne yan bakıyorsun yav, bi depik vursam yuvarlar atarım'' dedi. Subay şüphelenip onu tuttu, durumu farkeden köylüler taşı sopayı neyi varsa alıp askerlerin üstüne daldılar. Askerler can havliyle oradan uzaklaştı. Hain Kostok durumu öğrenince ordunun hazırlanmasını emretti. Silahlı bir ayaklanma olduğunu anlayıp İsyancı Liderlerine (Malkoçoğlu yani) Münsterin ilerisindeki düzlükte meydan okudu. Malkoçoğlu dururmu, direk köylüleri toplayıp çıktı düzlüğe.
(Malkoçoğlu köylülere emir verirken)
Savaş
Düklük askerleri sayıca çok az, ve korkar haldeydiler. Karşılarında Münsterin halkının neredeyse tamamı, ve büyük stradejisyen Malkoçoğlu vardı. Kostok en arkada duruyordu.İsyancı halk ise hırslı ve öfkeli bir şekilde, ellerinde bıçaklar, sopalar, meşaleler düzlüğün öteki tarafına hizalandılar. Saat 15.25 civarında iki taraf karşı karşıya geldi. Malkoçoğlu eşşeğine binmiş ön tarafta duruyor, köylüleri cesaretlendiriyordu. ''Lan bak sizin özgürlüğünüz için savaşıyom şurda ölüp gitsem kimse demeyecek ki Malkoçoğlu gelmişte örgütlemişte...'' Şekinde konuşurken karşı tarafta bi askerin bir köylüye anasıyla ilgili laf atması üzerine köylüler galeyana geldi. Malkoçoğlu ''iyi dalın anasını satayım ölürseniz 'aman öldüm' demeyin, hayvan gibi şii yapmayın'' dedikten sonra hücum emrini verdi. Halk bağırarak taaruza geçti, Düklük askerleri korkudan kaçmaya başladı ve köylüler yakalayamadan savaş alanından uzaklaştılar.
Düklük askerleri sayıca çok az, ve korkar haldeydiler. Karşılarında Münsterin halkının neredeyse tamamı, ve büyük stradejisyen Malkoçoğlu vardı. Kostok en arkada duruyordu.İsyancı halk ise hırslı ve öfkeli bir şekilde, ellerinde bıçaklar, sopalar, meşaleler düzlüğün öteki tarafına hizalandılar. Saat 15.25 civarında iki taraf karşı karşıya geldi. Malkoçoğlu eşşeğine binmiş ön tarafta duruyor, köylüleri cesaretlendiriyordu. ''Lan bak sizin özgürlüğünüz için savaşıyom şurda ölüp gitsem kimse demeyecek ki Malkoçoğlu gelmişte örgütlemişte...'' Şekinde konuşurken karşı tarafta bi askerin bir köylüye anasıyla ilgili laf atması üzerine köylüler galeyana geldi. Malkoçoğlu ''iyi dalın anasını satayım ölürseniz 'aman öldüm' demeyin, hayvan gibi şii yapmayın'' dedikten sonra hücum emrini verdi. Halk bağırarak taaruza geçti, Düklük askerleri korkudan kaçmaya başladı ve köylüler yakalayamadan savaş alanından uzaklaştılar.
Sonuç
Kostoğun devrilip şaklaban olarak işe başlatılmasından sonra halk rahat ve huzurlu bir gelecek için çalışmaya başladı. Kurtarıcıları olan Malkoçoğlu Savaş alanında eşşeğini kontrol edemeyip ormana doğru gitti, ve bir daha görülemedi. Halk ise onu Milli Kahraman ilan edip heykelini yaptırdı.
Ve böylece Münster hikayesi sona erdi (Orduyu da anlatacaktım da, Darkrad tüm Hre'yi vassal yaptı yahu ne anlamı kalıyor ''Free City''nin o zaman :( )
Not: Gençler hepsini yazıp atayım derken internet azizliğini yaptı. Yeniden editlemek zorunda kaldım bazı hatalar olabilir o yüzden.
Not: Gençler hepsini yazıp atayım derken internet azizliğini yaptı. Yeniden editlemek zorunda kaldım bazı hatalar olabilir o yüzden.