A. Memlük Fütuhatı v2.0
13 sene sonra ikinci fütuhatta geldi. Hemde gördüğünüz gibi ilginç cb'ler ile. Bu modda Halifelik cidden ayrıntılı hale gelmiş mısırları patlatın ss'ler geliyor birazdan. (Mısır patlarken başında durun yeterli yağı koyduğunuzdan emin olun, ilk mısır patladıktan sonra tencereyi çalkalayın ki mısırlar patlamadan kalmasın yerken dişimizi kırmasın!)
Neyse savaş 3 sene sürdü zaten hiç şansları yoktu.
Bu arada yeni gördüm komşularımıza ve dominyonlarımıza kendi misyonerimizi yollayabiliyoruz gördüğünüz gibi. (Cidden -1 mis. azalıyor sende şehir çevrilene kadar)
Sultan kuvvetli maşallah yemiş macunları oh mis. Oğlan fena yalnız ileride görceksiniz.
Şimdi core olayına geleyim. Claim'siz yer almamaya çalışın çünkü claim'li yer alınca core süresi azalıyor. Önceden söylemiştim sanırım core yapımı 10 ila 50 sene arası süren bir olay bu sürede event gelmezse tabi. Çoğu yer event ile core oluyor ama bazı yerler öldürüp bitirdi beni misal;
(resimdeki core yaklaşık 20 yıldır devam ediyor, 10 yıl kaldı :S )
B. Halifelik
Memlükler'i dağıttıktan sonra mevcut Halife'yi ülkenizde ağırlıyorsunuz isterseniz tekmeyi de basabilirsiniz size kalmış. Açıkçası bana yarardan çok zararı oldu keşke almasaymışım içeri.
Halifelik size geçtikten sonra davranış biçiminize göre ondan daha çok yararlanıyorsunuz misal;
(Bonuslar saat yönünde artıyor)
Neyse gelmez olsun demiştim ya sıkı durun olaylar başlıyor.
Bir kere ne olduğunu tam anlamadım ama gelen eventlere her zamanki gibi azınlıklara kısmi/çıkarcı özgürlükler tanıdım. Hatta bir event'te yaptığın seçim Halifenin hoşuna gitmeyecek yazıyordu...
... Sultan Kamar çok sinirlendi;
"Ne demek hoşuna gitmezmiş?"
- Kim ki o?
Şarabından bir yudum alarak:
- Eğer burada kendine bir yer edinmişse bilsin ki onu kapı kapı dolaşma eziyetinden kurtardım. Şahsıma bu şekilde mi teşekkür ediyor! Gitsin o zaman Hint diyarlarına oranın garip adetleri ile nasıl yönetecekse tüm İslam alemini!
- Burada benim misafirim olarak bulunuyor o da mevkisine olan saygımdan. Bizdeki insan sevgisi Yaradandan ötürü!
Halife Sultan'ı Yozlaşmış ilan ettiğini açıklamasının ardından Mısır'dan getirdiği sopalı insanları sokaklara saldı sandı ki burasıda Mısır gibi; "Sonuçta Müslümanız diyorlar kendilerine. Eğer Müslümansalar çağrıma uyarlar." diyordu danışmanlarına.
Sonra aklına buranın bir zamanlar Ekümenik Ortodoks Patrikhanesi olduğu geldi ve bunu kullanmaya çalıştı. Hemen ajanlarını Fener semtine Baş Patriğe gönderdi.
Ajan Omar Muttalip Al-Basam Patrikhaneye ulaştığında devam etmekte olan ayinin seslerini işitti:
- Ayooooo, Oyoooooo, WOLOLOOOOOOO, Ayooooo, Oyoooooo, WOLOLOLOLOOOOOO
- OYOYOYO OYOYOYO OYOYOYO OYOYO
İçeri girdiğinde az önce üzerinde bulunan mavi entarinin kırmızıya dönüştüğünü fark etti ve hemen yere kapanıp Allah'a dua etmeye başladı...
Bunun iyiye işaret olarak yordu ve o sırada kendisini garip bakışlarla izleyen Papazları fark etti. Hemen üstünü başını düzelterek ayağa kalktı.
- Seni buraya kim gönderdi Arap?
- Halife Hazretleri
Siyahlar giyen Papazlar faltaşı gibi açılan meraklı bakışları arasından beyaz kıyafetli olan birisi öne çıktı:
- Demek seni Halifeniz gönderdi.
- Evet efendim.
- İçeri gel ayrıntıları konuşalım.
- Allah-u Ekber!..
Ertesi gün haberler saraya ulaştığında ortalık karıştı.
- Efendim Halife sizi dinden attırmış kaldırıp koydurmuş.
- Nası ya? Ne kaldırıp koydurması ne kim neyi kaldırıyo ne diyon oğlum hasta mısın sen karpuz kafalı! Adam gibi anlat yoksa kelleni alırım şuracıkta!
- Padişah Hazretleri bende anlamadım dediklerine göre Patrik Hazretleri ile birlik olup sizi dinden atmışlar. Üzerine Excommunicate (Aforoz) çakmışlar. Yani hem Halife tarafından hemde Patrik tarafından dinden atılacakmışsınız.
- Bre kafir! Bre zındık! Ne dediğini kulağını duyuyor mu lenn! Getirin gürzümü ezeyim şu mahluğun karpuz kafasını.
- Efendim nolur acıyın ben sadece duyduklarımı söylüyorum Sadrazam Efendi az sonra burada olur o da teyit edecektir söylediklerimi.
O sırada Padişahın hizmetçilerinden birisi öne atıldı;
"-Ben de duydum bu tarz şeyleri Sultanım" diyerek haberciyi savundu.
Bunun üzerine Sultan derhal Patriğin huzuruna getirilmesini emretti.
Sadrazam'ın İstanbul, Trakya ve İzmit'te Sufilerin Halifenin çağrılarına kulak vererek isyan ettikleri söyledi. Sinirden çılgına dönen Sultan kendini tutamadı.
- Nankör bunlar. Bunlar ateyis, bunlar tinerci! Ne demek Sufiler isyan etmişler. Bunlar darvinci, bunlar gavat! Ne bileyim "alevi" afedersin Ermeni, ve hatta Rum ve maymundan gelip camilerde şarap içenler bunlar...
- Ben bu İmparatorluğa milyarlarca ağaç diktim!
- Ne alakası var Sultanım
- SUS bre ... Vezirimede sövmeyim diyorum illaha dinden çıkartacaksınız adamı. Zorla Yavuz'a benzeteceksiniz beni eceline mi susadın be adam?!
- Efendim isyancılarla bir görüşsek bu işi daha da büyümeden engelleyebiliriz.
- Kes! Koskoca İmparator isyancılarla görüşmez! İsyancı lideriyle görüşen şerefsizdir, isyancı lideriyle görüşen namussuzdur!
- Efendim büyük konuşmayın maazallah yarın görüşürsünüz sonra size yakışmaz.
- Ne olacak yakışmazsa? Bu millet koyun ne versen onu yiyor sende haha ilahi vezir hiç mi tanımıyorsun bu milleti!
- Alın gelin bunların başını oturup 2 kelam edelim dinlerse kendi ve diğer liderlerin canıyla bu iş biter dinlemezse günah bizden gider hepsini sallandırırım İstanbul ağaçlarında!...
Tüm bunlarla yetinmeyen Halife ve Patrik Sultan'ın arkasından daha neler yaydılar neler. Tüm Konstantiniyye sosyetesi çalkalandı.
:) :) :) :)
Umarım beğenmişsinizdir ufacık minicik hikayemi. Yeni bir Ecdat Reloaded isteyenler bununla yetinsinler artık...
Neyse konumuza dönersek ben Patrik'i asmadım onun yerine Patrik'e 200-400 arası bir miktar gönderip susturdum. Adamın derdi de paraymış zaten işte bunlar hep vezirlerin cahilliği kestik tabi tüm gelirlerini Sayın Patriğin. Bir devleti yönetirken insanları sömüreceksin ama iliklerine kadar değil, az biraz da olsa umut bırakacaksın içlerinde yoksa sonun böyle olur. Ne demişler en çok korkman gereken kişi
"kaybedeceği bir şey olmayandır"...
Bir süre sonra mevcut Halife'yi öldürdük, kötü trait'ler gitti ülkeden çok şükür (-2 nat. revolt risk falan var, oe 70, 10 boyunca sene full isyan yedim her yerde) ve sadık yeni halife geldi.
Sene 1490'lara gelincede (Sanırım Memlük'ün yıkılması ile de alakalı olabilir) beklenen haber geldi ve tüm bunlar birer karabasan olarak geride bırakarak hatırlamamak üzere sandığa konulup boğazın derinliklerine atılarak derin bir nefes çekildi ve bir de bakmışız ki saat gece 4 olmuş yatma vakti. (Konuyu özblogunuza çevirdim ahah)