19-01-2019, 16:48
(Son Düzenleme: 05-03-2024, 11:35, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
Cao Cao, antik Çin'de Han hanesinin son dönemlerinde yaşamış savaş lordu. Cao Cao kukla imparatoru desteklemiş, Çin'in kuzeyinde önemli bir bölgeyi ele geçirerek bizzat yönetmiştir. Çin'i kendi hanesi altında birleştirme denemeleri başarısız olsa da, Wei hanesinin kurulmasına önayak olmuş, bu yeni devlette önemli idari ve sosyal reformlar gerçekleştirmiştir.
Cao Cao'nun hayatına dair bilinen çoğu şey aynı zamanda antik Çin tarihinin ilk otobiyografilerinden biri olan Apologia ismindeki esere dayanır. Cao Cao'nun Han İmparatorluğunun kayıp ihtişamını elde etme hırsı, sarayı manipule etmekteki becerisi, kahramanlıktan uzak ancak yine de zeka dolu stratejileri 14. yüzyılda kaleme alınan Üç Krallığın Hikayesi isimli eserde kendisinin Makyavelist ve kötücül bir karakter olarak yansıtılmasına sebep olmuştur. Kendisi tiyatrolarda da kötü bir karakter olarak gösterilmiş, çoğu zaman Cao Cao'yu canlandıran aktörler çatık kaşlı beyaz bir maske takmıştır.
Maddelerle Cao Cao
- 180 - Sarı Sarık İsyanına karşı savaştı.
- 190 - Dong Zhuo'ya karşı olan koalisyona katıldı.
- 200 - Yuan Shao'ya karşı Guandu Muharebesini kazanıp Çin'in en güçlü savaş lordu haline geldi.
- 208 - Kızıl Kayalar Muharebesinde Sun Quan'a kaybetti.
- 216 - Wei Kralı ünvanını elde etti.
- Ölümündan sonra Wei İmparatorluğunun İmparatoru olarak kendisine Wu ismi verildi.
Cao Cao'nun Ailesi
Cao Cao milattan sonra 155 senesinde Leydi Ding ile Cao Song'un çocuğu olarak dünyaya geldi. Cao Song da Han hanesinin nüfuz sahibi ve önemli hadımlarından Cao Teng'in evlatlık oğludur. Cao Cao'nun yükselişinde ve sonraları oturan kişiliğinde Çin'in sayısız hanedanlarında saray politikalarının başrol karakterleri olan hadımların içinden gelmiş olmasının önemli bir payı vardır. Bir rivayete göre Cao Cao'nun kendisi de evlat edinilmiş olabilir, öte yandan Cao Cao'nun en meşhurları Cao Pi ve Cao Zhi olmak üzere çok sayıda çocuğu olmuştur.
Sarı Sarık İsyanı
Cao Cao'nun tarih sahnesine girişi milattan sonra 170 senesinde Luoyang'ın polis şefi rolüyledir. Kendisi yasaları ön plana çıkaran ve zenginlere ayrıcalık tanımayan biri olarak tanınmaya başlansa da, asıl popülaritesini milattan sonra 2. yüzyılın 2. yarısında başlayan Sarı Sarık İsyanını bastırarak elde etmiştir. Bu isyanın bu isimle anılmasının sebebi isyancıların dünyayı sembolize eden sarı renkte bir şapka giymesidir. İsyancılar kendilerine sembol olarak toprağı seçerek Han İmparatorluğunun sembolü olan ateşe karşı üstünlük kurmayı hedeflemişlerdir. Dini bir hareket olan Sarı Sarık kültü Taoizm ile benzerlikler taşır, yoksulluğa karşı mücadele, kadın haklarına önem verilmesi gibi öncelikleri bu hareketin Çin'de destek toplamasın sağlamış, bu kült zaman içerisinde devasa bir askeri isyanı tetiklemiştir.
Sarı Sarık İsyancıları her ne kadar güç merkezi itibariyle Doğu Çin topraklarında konuşlanmış olsalar da, tüm Çin topraklarında koordine bir şekilde eylemler düzenlemiş, milattan sonra 184 senesinde Han hanesinin sayısız görevlisine saldırılar düzenlemiştir. Han hanesinin zayıflaması tüm Çin'in isyancılar, savaşi lordları ve hanedana sadık valiler arasında bölünmesine sebep olmuştur. Bu karmaşa ve bitmek bilmeyen savaş dönemi Cao Cao'ya atfedilen bir şiirle daha iyi anlaşılabilir.
Zırhımı o kadar uzun süredir giyiyorum ki, içinde bitler türedi.
Binlerce yıllık geçmişe sahip hanedanlar birer birer eridi.
Yerlerde beyaz kemikler açığa çıkmış.
Binlerce li dahi gitsen bir horoz sesi bile yok.
Yüz kişiden sadece biri hayatta kalmış.
Sarı Sarık İsyanı Cao Cao tarafından sert bir şekilde bastırıldı ve Zhang Jue ya savaşta hayatını kaybetti ya da yakalanıp idam edildi. Hareket doğu Siçuan bölgesinde varlığını bir süre daha devam ettirse de, 215 senesinde yine Cao Cao tarafından gönderilen bir kuvvet tarafından tamamen ortadan kaldırıldı. Sarı Sarık İsyanının en ilginç sonuçlarından birisi, savaş lordlarının isyanla başa çıkmak adına ordular kurması ve isyan bastırıldıktan sonra savaş lordlarının bu kurdukları ordularla birbirlerine girmiş olmasıdır. Sarı Sarık İsyanı bastırıldıktan sonra ülke Luoyang'ın da yağmalanacağı bir iç savaşa girmiştir.
18 aylık bir emeklilik sonrasında Cao Cao 188 senesinde Luoyang'a geri döndü. Bir yıl sonra İmparator Ling hayatını kaybetti ve yerine oğlu İmparator Shao geçti. Her ne kadar hükümdar İmparator Shao gibi görünse de ülkede ipleri imparatorun annesi He ve danışmanları tutuyordu. İmparatoriçenin kardeşi ve aynı zamanda general He Jin, Yuan Shao ile işbirliği yaparak saraydaki hadım sınıfını ortadan kaldırdı.
He Jin Liang bölgesinden gelen tecrübeli komutan Dong Zhuo'yu Luoyang'a göndererek İmparatoriçenin teslim olmasını istedi. Dong Zhuo henüz başkente varmadan He Jin hadımlar tarafından suikastle öldürülse de, Dong Zhuo başkente ulaştığında İmparator Shao'yu devirip yerine kendi kuklası olan İmparator Xian'ı geçirdi. Dong Zhuo'nun atama teklifini kabul etmeyen Cao Cao şehirden ayrıldı. Ertesi yıl Yuan Shao önderliğinde savaş lordları Dong Zhuo'ya karşı bir koalisyon kursalar da, bu koalisyon herhangi bir etki göstermekte yetersiz kaldı. 192 senesinde Dong Zhuo Lü Bu tarafından öldürüldü.
Cao Cao 195 senesinde Yan bölgesinin valisi oldu. Üssünü Yingchuan'daki Xu kentinde kuran Cao Cao 199 senesinde yapılan Guandu Muharebesinde rakibi Yuan Shao'yu yenerek Çin'in en güçlü savaş lordu haline geldi. Cao Cao sarayın en güçlü figürü olarak sayısız ünvan elde etti. 205 senesinde imparator ünvanının iyiden iyiye geçmişten kalan geleneksel bir ünvan basitliğine indirgenmesiyle birlikte ülkenin yönetimini fiilen ele geçirdi. Başkenti olarak kendisine Ye kentini seçen Cao Cao, daha önceki imparatorların çeşitli yetkilerini kendisinde topladı ve Chengxiang (İmparatorluk Şansölyesi) haline geldi. 213 senesinde kendisini Wei Dükü, 216 senesinde ise kendisini Wei Kralı olarak ilan eden Cao Cao ertesi sene kızını imparatoriçe ilan etti.
Cao Cao'nun Reformları
Sarı Nehir Ovasını ve kuzeydoğudaki Wuhuan bölgesini fetheden Cao Cao, Çin'in kuzey yarısının neredeyse tamamını etkisi altına almayı başarsa da, Han hanesi dahilinde yer alan güneydeki toprakları ele geçirmekte yetersiz kaldı. Çin topraklarını birleştirme denemesi 208 senesinde Kızıl Kayalar muharebesinde alınan büyük bir yenilgi sonrasında iyice zorlaşmıştı. Cao Cao'nun bölgeye yabancılığı, güney Çin'deki savaş lordlarının kendilerine has farklı savaş teknikleri ve çeşitli salgınlar Cao Cao'nun Çin'i birleştirmesini olanaksız hale getirecekti. Kızıl Kayalar Muharebesinde kazanan taraf daha sonraları Cao Cao'nun Wei devletine rakip olarak Wu devletini kuracak olan Sun Quan olmuştu.
Kontrolü altında tuttuğu toprakları güçlendirmek ve yönetimini daha etkili bir hale getirmek için Cao Cao çeşitli idari reformlar hazırlamaya başladı. Bu reformlar devletin daha merkeziyetçi bir yapıya bürünmesini ve kontrol ettiği topraklardaki otoritesinin daha güçlü olmasını sağladı. Bu reformlarda amaçlanan şeylerden birisi devletin gereksiz harcamalarını kısmaktı ve bunu sağlamak için örneğin yeşimtaşı süslü kefen yapılması gibi gelenekler yasaklandı.
Bir diğer değişiklik saray görevlilerindeki 9 kademeli sistemin oluşturulması oldu, bu sistem daha sonraları farklı hanedanlar tarafından da kullanılmaya devam edildi. Her ne kadar bu alanda çeşitli reformlar geçirilse de Cao Cao liyakat esasından ziyade etrafını tanıdığı ve bildiği kişilerle doldurma geleneğini devam ettirdi. Oluşturulan sistem sadece iyi bağlantılara sahip kişilerin bürokrasi basamaklarını daha hızlı tırmanabilmesini sağladı.
Cao Cao'nun Ölümü
220 senesinde Cao Cao 65 yaşında hayatını kaybetti, yerini alan oğlu Cao Pi Cao Cao'nun kurucusu olduğu sistemde daha da ileriye giderek Han İmparatorunun tahtından çekilmesini sağlamış ve Wei hanedanını kurarak kendisine İmparator Wen adını vermiştir. Cao Cao'ya ölümünün ardından İmparator Wu ismi verilse de, Çin toprakları üç yüz yıl kadar daha tek bir sancağın altında birleşmeyecekti.