Antik Tarih: Üçüncü Yüzyıl Krizi (235 - 284)
#1
s5tchm.png

Üçüncü Yüzyıl Krizi, İmparator Alexander Severus'un kendi askerleri tarafından öldürülmesi, politikada askeriyenin yerinin gittikçe güçlenmesi, kimin nasıl İmparator olabileceğine dair net bir işleyişin bulunmaması, Severan hanedanı hükümdarlığında yaşanan ekonomik çöküş, çevredeki kavimlerin Roma'yı sürekli olarak baskı altında tutması gibi sebepler doğrultusunda Roma'nın yaşadığı kriz dönemidir. Bu kriz döneminde Roma Galya, merkezi Roma toprakları ve Palmyrene olmak üzere 3 farklı parçaya ayrılmıştır.

Alexander Severus'un suikaste uğraması sonrasındaki 50 sene içerisinde Roma İmparatorluğu'nda 20'yi aşkın İmparator başa gelip düşürülmüştür. Augustus ile Severus arasında 250 yılı aşkın süre içerisinde Roma'nın başına geçen toplam İmparator sayısı 26 iken, bu 50 senelik süreçte 20 İmparator değişmesi durumun sıradışılığını kanıtlar niteliktedir. Bu yazımızda Üçüncü Yüzyıl Krizi'ni inceleyeceğiz.

0606dc3e1b048b1cc39b18d4ed1df82b07f58e58.jpgSeptimus Severus ve Krizin Başlangıcı
Severan hanedanının kurucusu olan Septimus Severus, Roma'da orduya fazladan maaş ve çeşitli ödüller vererek orduyu hoşnut tutma ve onların sadakatlerini sağlama politikası benimsedi. Septimus Severus döneminde bir askere ödenen yıllık para 300 dinardan 500 dinara çıktı, askerlere ödenen para arttığı gibi aynı zamanda Roma'nın yaşadığı sınır problemleri doğrultusunda asker sayısı da arttı. Septimus Severus orduya ödeme yapabilmek için paranın nispeten daha değersiz metallerle yapılmasını emretti, bu durum her ne kadar ani bir reaksiyon yaratmasa da, ondan sonra gelen imparatorlar da çözümü parayı daha da değersiz metallerle basmakta bulacaktı.

Yine ordunun isteklerini yerine getirmek adına Severus İmparatorluk rolünün geleneksel yapısını bozup İmparatorluk makamını tamamen ordunun sadakatine bağlı hale getirdi. Her ne kadar bu zamana kadar tüm İmparatorlar ordudan gelen desteğe muhtaç olsalar da, ilk defa ordunun istekleri sarayda bu kadar çok dile getirilir hale geldi. Severan hanedanı esnasında bu durum yine büyük bir problem olarak görülmüyordu, ancak asıl problem bu haneden gelen son İmparator olan Alexander'ın ölümü sonrasında patlak verdi.

Alexander Severus'un hayatında annesi Julia Mamaea ve babaannesi Julia Maesa önemli rol figürleriydi, bu ikili Alexander Severus'un küçük bir çocukken başlayan hükümdarlığında her zaman esas sözsahibi halindeydi. Bu şekilde oluşturulmuş bazı pozitif ve doğru politikalar sonrasında Alexander hiçbir zaman annesinin etkisinden çıkamayacaktı ve bu durum Alexander'ın sonunu getiren etken olacaktı. Alexander'ın annesi hali hazırda orduyla kötü ilişkilere sahipti çünkü kendi amaçları uğruna orduya verilen maaşı azaltmıştı. Zaman içerisinde Alexander'ın bir kukladan ibaret olduğunu ve ülkeyi aslında annesinin yönettiğini gören ordu, Alexander'a olan saygısını yitirmeye başladı. Alexander Severus Cermen kabilelerle muharebe alanında karşılaşmak yerine annesinin sözünü dinleyerek bu kabilelere barış için ödeme yapınca ordu tarafından onursuz ve korkak biri olarak damgalandı. Bu olay sonrasında hem Alexander hem de annesi komutanları tarafından öldürüldü. Trakyalı asker Maximinus Thrax İmparator olarak "kışla imparatorları" olarak anılacak bir serinin ilki oldu

Kışla İmparatorları
Bu dönem içerisinde ordunun gücüyle ülkenin başına geçirilen İmparatorlara tarihçilerce sonradan "kışla imparatorları" adı verildi. Daha önceleri İmparator başa bir tür veraset yöntemiyle geçerken, bu dönemde tamamen ordu içerisindeki popularitesine ve dolaylı yoldan orduya yönelik cömertliğine göre seçiliyordu. Ordu bu şekilde başa getirdiği İmparatorun bekleneni veremediğini görürse bu başa geçirilen İmparator da öldürülüyor, yerine yenisi geçiriliyordu. 

Alexander Severus ile Diocletian arasında 20'yi aşkın kışla imparatoru öne çıktı. 
  • Maximinus Thrax, 3 yıllık bir hükümdarlık sonrasında ülkenin sürekli savaş halinde olmasından bıkan askerlerce öldürüldü. Thrax aynı zamanda kıtlıkla, hastalıklarla ve kamu düzeni problemleriyle başetmede yetersiz görülüyordu. (3 sene boyunca hükmetti)
  • 1. ve 2. Gordian'lar baba oğul olmak üzere Senato tarafından Maximinus'a karşı İmparator ilan edildiler, 2. Gordian Maximinus yanlısı güçlerce öldürüldü, 1. Gordian ise oğlunun öldürüldüğünü duyduktan sonra intihar etti. (1 ay boyunca hükmettiler)
  • Balbinus ve Pupienus da aynı şekilde Maximinus'a karşı kendi İmparatorluklarını ilan ettiler ancak pek popüler değillerdi ve nihayetinde Praetorian Muhafızları tarafından öldürüldüler. (4 ay boyunca hükmettiler)
  • 3. Gordian, Balbinus ve Pupienus ile birlikte onlar öldürülene kadar birlikte hükümdarlık sürdü, ardından 1. ve 2. Gordian'ın ordudaki destekçileri tarafından İmparator ilan edildi, bir süre sonra yüksek ihtimalle Arap Filip'in yanlılarınca öldürüldü. (6 sene boyunca hükmetti)
  • Arap Filip, 3. Gordian döneminde Praetorian Prefect idi ve oğlu 2. Philip'le birlikte İmparator oldu. Tahta ondan sonra çıkacak olan Decius tarafından muharebede öldürüldü, oğlu ise Praetorian Muhafızları tarafından öldürüldü. (5 sene boyunca hükmetti)
  • Decius, birlikleri tarafından yükseltilen bölgesel bir valiydi. Filip'in politikasını izleyip oğluyla birlikte İmparatorluk yaptı, böylelikle ölmesi durumunda İmparatorluğun oğluna kalmasını garanti altına almaya çalışıyordu. Ancak hem Decius hem de oğlu Abritus Muharebesinde Kral Cniva önderliğindeki Got kavimlerince öldürüldü. (2 sene boyunca hükmetti)
  • Hostilian, Decius'un oğullarından küçük olandı ve başa geçtikten bir süre sonra hastalıktan öldü. (6 ay boyunca hükmetti)
  • Gallus, Decius'un komutanlarındandı ve o da Filip ve Decius gibi oğlunu yarı-İmparator yaptı. Hem Gallus hem oğlu Aemilianus'u destekleyen birliklerce öldürüldü. (2 sene boyunca hükmetti)
  • Aemilianus birlikler tarafından başa geçirilen bir imparatordu ancak beklentileri karşılayamadı ve Valerian'ın başa geçirilmesi için öldürüldü. (2 ay boyunca hükmetti)
  • Valerian başa çıkınca oğlu Gallienus'u ölümü sonrasında İmparator olması için yarı-İmparator yaptı. Sasani Hükümdarı 1. Şapur tarafından esir alındı ve zindanda hayatını kaybetti. Bazı kayıtlara göre ölümü sonrasında bedeninin içi dolduruldu ve Pers sarayında sergilendi. (7 sene boyunca hükmetti)
  • Gallienus, özellikle orduda önemli atılımlara imza atan etkili bir hükümdardı. Orduda süvarilerin önemini arttırdı, kültürel gelişmeleri destekledi, ancak o bile dönemin ikliminden kurtulamadı ve gelecekte tahta çıkacan olan Aurelian ile ilişkili bir komplo sonrasında kendi birliklerince öldürüldü. (2 sene boyunca hükmetti)
  • Cladius Gothicus, Gotlara karşı edindiği zaferler sonrasında Gothicus ismini edinen Claudius'un İmparatorluk makamını istemeye istemeye aldığı ve Gallienus'un öldürülmesinin intikamını almaya kararlı olduğu söylenir, ancak planlarını yürürlüğe geçiremeden tahta çıktıktan 2 sene sonra hastalıktan hayatını kaybeder. (2 sene boyunca hükmetti)
  • Quintillus, Claudius Gothicus'un kardeşiydi ve tahta çıktıktan çok kısa süre sonra yüksek ihtimalle Aurelian tarafından öldürtüldü.
  • Aurelian, kışla imparatorları arasında halkın mutluluğunu ve ülkenin güvenliğini umursayan nadir imparatorlardandı. Galya ve Palmyrene İmparatorluklarını yenilgiye uğratıp onları tekrardan merkezi Roma yönetimi altına aldı, çok sayıda düşmancıl kavimi savaş alanında mağlup etti. Çok başarılı bir imparator olan Aurelian da tabi ki kendi komutanları tarafından öldürüldü.
Sonraki 9 sene içerisinde Tacitus, Florianus, Probus, Carus, Numerian ve Carinus imparator oldu ve hepsi aynı şekilde askerler tarafından başa geçirilip askerler tarafından öldürüldüler. Diocletian başa geçtiğinde bu zincir kırıldı, yıllar boyunca insanlar imparatorluğu kimin yönetmesi gerektiği hususunda birbiriyle savaşmış ve imparatorluğu yıkılmanın eşiğine getirmişlerdi. Alexander Severus'tan sonra gelen imparatorların hepsi daha büyük bir orduya, bu büyük ordu için daha fazla erzağa, bu erzak ve ordu için de daha büyük bir bütçeye ihtiyaç duymuştu.

3llvzu.jpg
Kraliçe Zenobia

Dönemin ekonomik ve sosyal kaosunun bir sonucu olarak çok sayıda bölgesel hükümdar kendi halkları için Roma'daki hükümetten daha iyisini sunabileceğini düşünerek Roma'dan ayrılmaya çalıştı. 260 senesinde Postumus Roma'nın özellikle Galya ve Britanya'daki topraklarının kontrolünü ele alarak Galya İmparatorluğu'nu kurdu, öte yandan Kraliçe Zenobia Suriye topraklarından Mısır'a kadar uzanan Palmyrene İmparatorluğunun başına geçecekti.

Bölünmüş İmparatorluk
Her ne kadar Postumus ve Zenobia genel olarak Roma'ya isyan etmiş gibi görülseler de, durum esasen o kadar net değil. Postumus'un da Zenobia'nın da hareketlerinde Roma'ya karşı net bir isyan olarak tanımlanabilecek bir şey bulunmaz, çünkü Roma'nın her ne kadar içerisinde bulunduğu krize ve problemlere rağmen akıllılık yaparak Roma'yı direkt olarak karşılarına almak istememişlerdir. Roma'yı karşılarına almaktansa, Postumus Roma senatosu ve İmparatora bu bölgelerde Roma'nın iyiliğini ön planda tutarak yönetim sergilediğini söyleyip güvence verir, Zenobia aynı şekilde kendi yönettiği kısımlardaki madeni palarda Aurelian'a oğlu Vaballathus'un yanı sıra yer verir. Zenobia'nın umudu Aurelian'dan sonra oğlu Vaballathus'un meşru Roma İmparatoru olarak görülmesidir ve bunun için oğlunu Roma genelinde popüler bir kişi haline getirmeye çalışır. Postumus her ne kadar bir süre sonra kendi senatosunu ve bürokrasisini kursa da politikalarında Roma yanlısı bir tavır sergilemeye devam etmiştir.

Bölünmüş İmparatorluk

Açık bir isyan teşebbüsleri yerine Galya ve Palmyrene İmparatorluklarını Roma'nın içerisinde bulunduğu kaosa karşı oluşturulmuş doğal tepkiler olarak görmek daha doğru olur. Her ne kadar bariz bir şekilde hem Postumus hem de Zenobia giderek ülkelerini Roma'dan ayrıştırmaya yönelik çalışmalar yapmış olsalar da, bunları dahi Roma'nın iyiliği için yapıyor gibi göstermiş ve Roma hükümeti tarafından hoşgörüyle karşılanmak istemişlerdir. Üçüncü Yüzyıl Krizi'nin büyük bir kısmında İmparatorlar birbirleriyle ve istilaya kalkan dış güçlerle uğraşmakla meşgul oldukları için uzun bir süre bu ayrılmış İmparatorluklara odaklanamadı. Aurelian'ın başa geçmesi sonrasında bu durum değişti ve en büyük önceliği imparatorluğun birleşmesine verdi.

Aurelian'ın Çabaları
Aurelian ismiyle bilinen Lucius Domitius Aurelianus Gallienus'un döneminde ordunun süvari kısmında komutandı ve sevilen bir liderdi. Gallienus'un öldürülmesiyle sonuçlanan komplonun bir parçası olan Aurelianus, Gallienus'u öldürtse de tahta geçemedi, onun yerine tahta Cladius Gothicus geçti, Claudius'un ölümü üzerine başa geçen Quintillus yüksek ihtimalle Aurelian tarafından öldürtüldü. 270 senesinde kendini acımasız ve başarılı bir lider olarak gösteren Aurelian'ın saygınlığı Vandallar, Alamanniler, Juthungiler ve Gotlara karşı giriştiği muharebelerde edindiği zaferler sonrasında artış gösterdi. Bu kabileleri yenilgiye uğrattıktan sonra gözünü ilk olarak Zenobia'ya çevirdi.

EyA5JB.jpgAurelian bir askerdi, bir politikacı değildi, dolayısıyla Zenobia'nın Mısır ve Suriye ölgesini kendi yönetimine alma sebebi veya tüm bunları Roma'nın iyiliği için yaptığı edebiyatı Aurelian'ın ilgisini çekmiyordu. Barbarlara karşı nasıl savaşıp, barbarların kamplarını ve şehirlerini nasıl yaktıysa Zenobia'nın hakimiyetindeki şehirlere de aynı muameleyi uyguladı. Tyana şehrine geldiğinde dönemin meşhur mistiği Apollonius'u rüyasında gören Aurelian'a, rivayete göre seferinde başarılı olmak istiyorsa o şehre dokunmaması gerektiği söylendi ve Aurelian bu şehre dokunmadı. Aurelian'ın merhamet gösterdiği haberi diğer şehirlere yayılınca bu şehirlerde insanlar hiçbir direniş göstermeden Aurelian'a teslim oldu.

Zenobia General Zabdas'ın komutasında ordusunu toplayıp Aurelian ile 272 senesinde Immae Muharebesinde karşılaştı. Bu muharebede Zenobia ve Zabdas kaçarak kurtulsalar da, bir süre sonra yapılan Emesa Muharebesinde Zabdas öldürüld, Zenobia ise esir alındı. Zenobia'nın altın zincirlerle Roma sokaklarında dolaştırılması şeklinde meşhur bir hikaye bulunur ancak bu hikaye yüksek ihtimalle hayal ürünüdür. Palmyrene İmparatorluğunun toprakları tekrardan Roma tarafından entegre edildikten sonra Aurelian gözünü batıya çevirip Postumus'un kurduğu Galya İmparatorluğunun üstüne yürüdü, ancak bu zamana kadar Postumus çoktan kendi askerleri tarafından öldürülmüştü ve ülkeyi Tetricus yönetiyordu. Aurelian'ın şanı sebebiyle Tetricus'un Aurelian'la muharebe alanında karşılaşmaya pek de istekli olmadığı söylense de başka bir seçeneği yoktu ve 274 senesinde Chalons Muharebesinde Tetricus'un birliklerinin tamamı Aurelian tarafından yokedildi.

Chalons Muharebesine dair bazı tartışmalar mevcuttur, bazı kaynaklar savaş öncesinde Tetricus'un Aurelian'a mektup yazarak kendisinin ve oğlunun güvenliğinin güvenceye alınması karşılığında teslim olmayı teklif ettiği öne sürülür, aynı şekilde Aurelian sonraları Tetricus'un kendi ordusuna ihanet ettiğini iddia eder ve bu mektup Aurelian'ın bu iddialarına kanıt olarak düşünülür aynı şekilde Tetricus bu muharebede hayatını kaybetmeyip hatta Roma'da yöneticilik yapmıştır, ancak Aurelian için 2 kişiyle anlaşmaktansa orduyla anlaşıp bu orduyu gelecekteki savaşlarda kullanmak çok daha mantıklı olacağı için tüm bu iddialar pek de sağlam tabana oturmamaktadır. 

Tetricus'un hayatta kalmasının asıl sebebi Aurelian'ın Palmyra'ya karşı düzenlediği seferde merhametin gücünü görmüş olması olabilir, Tetricus ve oğlunu affederek Aurelian diğer insanlara sadece cezalandırıcı ve agresif bir lider olmadığını, aynı zamanda düzeni sağlamak için affedici de olmanın gerektiğini ve kendisinin bunu yapabileceğini kanıtlamak istemiş olabilir. Aurelian bu politikanın Roma'nın yönetilmesini kolaylaştıracağını düşünüyordu, ancak kendisi de çok fazla Roma'nın başında kalamadı. Onları öldürtüp yerine başkalarını getireceğinden şüphelenen komutanları tarafından öldürüldü, ancak Aurelian'ın bu tarz bir düşünceye sahip olup olmadığını bilmek mümkün değil.

Diocletian ve Krizin Sonu
Üçüncü Yüzyıl Krizi Roma İmparatorluğu'nun yönetim biçiminde ciddi etkilere sebep oldu. İmparator Diocletian 50 yıl boyunca kaos yaşanmasına sebep olan unsurların üstüne gidip imparatorluğun sınırlarını korudu ve imparatorluk makamını sıradan insanların veya ordunun daha üstünde bir konum haline getirdi. Diocletian döneminde imparatorun ordudan destek alma ihtiyacını azaltacak çalışmalarda bulunuldu ve imparatora bir bakıma ilahi bir aura kazandırıldı.

Diocletian ordunun yönetimdeki gücünü azaltıp ordunun sürekli olarak sınırlardaki garnizonları desteklemesi politikasını oturtarak Roma'da her an başka birinin yönetimine geçebilecek devasa ordular kurulması sistemini kaldırdı. Diocletian döneminde ekonomik istikrar sağlandı, tetrarşi sistemi oluşturuldu. Diocletian'ın imparatorluğun karşılaştığı sorunlar için sunduğu son çözüm imparatorluğu Doğu Roma ve Batı Roma olmak üzere ikiye bölmekti. Aurelian ve Diocletian'ın çabaları Batı Roma'nın 200 sene daha, Doğu Roma'nın ise 1453 senesine kadar ayakta durmasını sağladı. Roma'nın mirası ve günümüz dünyasına etkisi Roma üçüncü yüzyıl krizini atlatamasaydı çok daha farklı olabilirdi.
[+] 9 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#2


3.Yüzyıl krizini özetleyen güzel bir video olmuş.
[+] 1 üye Aytaç nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#3
IbnE9P2.gif
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.