10-05-2020, 22:52
(Son Düzenleme: 08-03-2024, 15:12, Düzenleyen: Elefsar. Toplamda 1 kere düzenlenmiş.)
Bir evren bir tane daha ve bir tane daha ...
Çoklu evrelerden bahsediyoruz, bu ne demek çoğunuz biliyorsunuz: Kendinizi hayal edin, ancak bugün atıştırmalık olarak bir elma yemek yerine bir parça pizza yediniz. Ya da var olmamış bile olabilirsiniz. Çünkü çoklu evren hakkında konuştuğumuzda, kendimizi çoğu zaman bu sonsuz varolma olasılıklarını düşünürken buluruz. Peki hangisi daha iyi ve güzel? İşte çoklu evrenler bu "alternatif" dünyalara ilgilenir. Fakat bu konu ile ilgili bir çok bakış açısı mevcut gelin şimdi onlardan birkaçına göz atalım.
İlk olarak, çoklu evrenlerin popülariteye yükselişi ve bunun bilimden daha felsefe olduğunu iddia eden bazı bilim adamları için neden bu kadar popüler olmadığını konuşalım. Temel olarak evrende var olan temel madde ve kuvvetlerin kabul edilen modeli olan parçacık fiziğinin Standart Modeli ile başlayacağız. Bu noktada temel parçacıkları ve üç temel kuvveti bildiğimizi var sayarsak.
Standart Model'in tek tutarsızlığı; parçacıkların kütle sahip olduğunu bildiğimiz halde, bu kütlenin nasıl kazanıldığını bulamamış olmamızdı. Bilim adamları, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'ndaki deneyler sonucu, Standart Model'in son parçası da yerine oturdu: Higgs bozonlarından oluşan Higgs alanı(bir çorba gibi), parçacıkların kütle kazanmasını sağlıyordu. Fakat tüm bunlara rağmen Standart Modelin cevap vermediği birkaç büyük soru hala mevcut.
Buraya kadar anlatılanlardan hiçbir şey anlamadıysanız buraya göz atabilirsiniz.
Standart modelin cevap veremediği soruları şu şekilde basitçe sıralıyabiliriz:
- Higgs kütlesindeki hiyerarşi sorunu,
- Elektrozayıf ve Güçlü Nükleer Kuvvetleri daha yüksek enerjilerde birleşmemeleri,
- Fermiyon kütleleri ile bunların birbirleri ile olan karışımlarının rastlantısal gibi görünmesi,
- Evren'de gözlenen madde - karşı madde orantısızlığı,
- SM içinde deneyler ile yerleştirilmiş 20 tane sabit vardır, SM bu sabit katsayıların değerlerini öngörememektedir, SM'in öngörüleri için bazı deneylerin sonuçlarına ihtiyaç olması,
- Kütleçekim kuvveti (gravitasyon) için hiçbir şey söylememesi,
- Nötrinoların barındırdığı çok küçük de olsa kütle hakkında bir açıklama yapamaması ve nötrino osilasyonu hakkında bir şey söylememesi
- Kuarkların teoriye dışarıdan ithal edilmesi.
Çoklu evrenler burada devreye giriyor. Aslında çoklu evrenler Standart Model'in cevaplıyamadığı sorular açıklamak için türetilmiştir.
Esasen, çoklu evren konsepti yaşadığımız evrenin tek evren olmadığını söylüyor. Burada ise devreye birçok çoklu evren modeli giriyor burada onlardan bahsedilmeyecek. Buradaki asıl mesele: bir kaza sonucu oluşmuş olmamız. Evrenimiz, varlığımızı ve her şeyin varlığını mümkün kılan tam doğru sabitlere sahip olacak şekilde özel olarak ayarlanmamıştır.
Birçok fizikçi bu konuyu kasvetli buluyor. Keşfedilecek bir şey yoksa neden evreni inceleyelim? Dünyamızın olduğu gibi çalıştığı istatistiksel bir tesadüften başka bir şey değilse, güçlerin hangi enerjiyi birleştirdiğini anlamaya çalışmak ne kadar heyecan verici?
Bilim genelde test edilebilen konuları ele alıyorsa Çoklu evrenler teorisi bilim değilde felsefe mi oluyor acaba?
Tabii ki, birçok önemli bilimsel teori başlangıçta kolayca test edilebilir görünmüyor. Çoklu evrenler ile ilgili sorun, bize görebildiğimiz şeylere bakmayı bırakmamamızı ve göremediğimiz şeyi keşfetmeye çalışmamızı öğretiyor. Gözlemleyebileceğimiz şeyin gizemini ortaya çıkarmaya çalışmak. Keşfetme umudumuz olmadığı varsayımsal şeyleri kovalamak kadar önemlidir.