[PCOyun]

Bu Empire of Sin geliştirici günlüğünde oyunun geliştiricisi Brenda Romero'un hayatı anlatılıyor.

Çocukluğumdan beri suç imparatorlukları beni etkilemiştir.

St. Lawrance nehrinin kıyılarındaki ufak bir kent olan Ogdensburg, New York'ta büyüdüm. Güzel ufak bir şehirdir, hatta harika yaz günlerinde bir tekneye atlayıp nehir üzerinden Kanada'ya gidebilirsiniz. Annemin ailesi oradan geliyor. İrlanda'dan New York'a olan yolculuklarında dinlendikleri yer. Kışın dedem donmuş nehri yürüyerek geçerek eldiven fabrikasında çalışmaya giderdi. O zamanlar nehir o kadar derin değildi (sonradan okyanusları aşan gemiler için derinleştirdiler) bu yüzden dedem nehri yürüyerek veya tekneyle geçen pek çok insandan sadece birisiydi. Görüldüğü üzere St. Lawrance nehri dedemi işe götürmekten daha fazla işe yarayabiliyormuş.



Birinin The Place adındaki barın ABD'deki en uzun süredir çalışan bar olduğunu iddia edişinden sonra ilk kez yasağın ne olduğunu ve şehrimin bu konudaki rolünü öğrendim. İddianın doğruluğunu bilmiyorum. O zamanlar internete erişimim yoktu ve bilmeye gereksinim de duymadım. Yerlilerin anlattığına göre, Yasak geldiğinde asla kapanmazmış. Ayrıca boksör Jack Dempsey ve 1950'lerde John F. Kennedy'e de ev sahipliği yapmış. Günümüzde hala açık ve o zaman nasılsa hâlâ öyle. The Place'in isminde kaybettiği yaratıcılık tarihiyle telafi ediliyor.



Beni The Place ile alakalı en etkileyen şey barın alkolün kesinlikle yasak olduğu dönemde bile açık kalıp alkol satması. Bayağı açık açık hatta. The Place, şehrin en işlek sokaklarından biri olan Ford Sokağı üzerinde. Ön tarafında geniş pencereler bulunuyor. Polisin durumdan haberdar olmaması bana imkansız gibi geliyordu, bu yüzden anneme neden kapatmadıklarını sordum.

Meğerse bana cevap vermekten çekiniyormuş.

Doğruyu söyleyerek, insanların görmezden geldiğini, mekanın para yaptığını, siyasi olarak güçlü kişilerin ve kanun çalışanlarının orada içtiğini söyledi. Pek söylemeye istekli olmadığı belliydi. O iyi kadın diyeceğiniz tiplerdendi. Kiliseye gider, yalan söylemez ve kesinlikle geleceğin oyun geliştiricisi kızını böyle bir işin içine karıştırmazdı. Sonradan anneannemin hakiki bir flapper olduğunu öğrendim. Keşke elbisesini saklasaydım. Sürekli soru sorardım. Alkolü nereden alıyorlar? Neden polisler nehre tekneler koymadılar? Neden polisler siyasetçileri tutuklamadı? Neden siyasetçiler polisleri kovmadı? Soruların sonu gelmiyordu ve annemin bu soruları cevaplamayı neredeyse tamamen reddetmesi beni daha da meraklandırıyordu.

Bu hayranlık duygusu benimle birlikte yıllarca kaldı. Nasıl kanunun gölgesinde bir imparatorluk kurabilirsin? Nasıl kanunu istediğini elde etmek için kullanabilirsin? Nasıl birbirine yakın suç ortakları çetesi kurabilirsin? Nasıl ve niye tüm bunlar çalışıyordu? Şükürler olsun ki Paradox bu soruyu cevaplamam için bana şans tanıyor. Strateji oyunları oynamaya bayılıyorum, Jagged Alliance ve Wizardry gibi oyunlardaki geçmişimi de düşünürsek harika bir fırsattı.

E3 sırasında oyunla alakalı birkaç şey görmüş olabilirsiniz. Bunlardan biri bu oyunu 20 yıldır yapmak istediğimdi ve bu tamamen gerçek. Oyunun derin bir stratejisi, rol yapması, hikayesi, imparatorluk kurması, taktiksel çatışması olacak ve bunların hepsi 1920'lerin Chicago'sunda geçecek. Çıkışa yaklaştığımızda sizinle tonla daha fazla içerik paylaşmaya sabırsızlanıyorum!

Peki niye Chicago da Ogdensburg değil? Capone. Hadi ama tabii ki Capone.

[Onur34]

Çeviri için teşekkürler. Empire of Sin oldukça ilgimi çekti.

[mühendisberke]

day1 1.03 ve precinc üç farklı oyun gibi.
sadece ambiyansı bile yeter şikagonun