Ülkenin başına geçtiğimde çok yeteneksiz bir hükumdar olduğumu biliyordum. Hala babamın beni neden öldürmediğine anlam verebilmiş değilim. Ancak buna rağmen ülkem için elimden geleni yapacaktım. İlk baktığım komşumuz güçsüz bir Rusya idi. Kendisi birçok devletle savaş halindeydi.
Bizim yapmamız gereken ise düşen ayıya bir tekme de bizim vurmamız idi ve hemen ordularımıza emir saldım. Ve ordularımız Rusya sınırına geldiler.Ancak bundan önce benim gibi beceriksiz olan oğlumu katletmem gerekliydi. Gereken emiri verdim ve kellesi Hazar Denizi'ne atıldı.
Ve Rusya'ya savaş ilan etmeden önce icabına bakmamız gereken bir şey daha beceriksiz babamın ilgilenemediği Ceylon adasındaki isyancılara hakettikleri dersi vermekti.
Çapulcu isyancıların da icabına bakıldıktan sonra yapılacak tek şey kalmıştı. Rusya'ya savaş ilan etmek.
Bu sırada başka bir oğlum olmuştu. Ancak o da aynı beceriksizliklere sahipti. Onun sonu da aynı olacaktı. Kardeşi gibi kellesi Hazar Denizine yem olacaktı.
Ordularımızın Rusya'yı istila etmesinin ardından Ruslar bize ilk büyük çaplı muhabereyi düzenlemek istediler. Ancak aldıkları sonuç Baltık Denizi'ne kadar kaçmalarına sebep olacaktı.
Rusların kadim müttefiki Bohemya da savaşa katılmıştı ve ordularını Kafkasya'ya kadar getirmişti. Ancak şunu unuttular ki Avrupa topraklarından çıkıp Kafkaslara gelen bir ordu geri dönemez.
Bohemya bu sonuçlardan sonra savaştan ayrılmak istiyordu. Biz de Bohemya'nın hazinesindeki tüm parayı alıp ayrılmasına izin verdik.
Rusya ordusu da başarısızlık üzerine başarısızlık alıyordu. Vatanlarının kalbinde onların ordularını imha etmiştik.
Bunun üzerine Rusya da barış antlaşması teklifleri sunmaya başladı. Biz de kendi barış anlaşması teklifimizi sunduk ve kabul etmek zorunda kaldılar. Artık Rusya neredeyse ikiye bölünmüştü.
Rusya seferinden sonra Osmanlı Devletine sefer düzenlemek isterdik ancak Osmanlı İspanya ittifakı bizim gücümüzden çok daha fazlaydı. Üstüne İspanya Kralı aynı zamanda Milan'ın da kralı idi. Böylesine bir ittifakı yenmek bizim için çok ama çok zordu.Biz de sefer yönümüzü Hindistan'a çevirdik. Ve bunun için ilk hamleyi Punjab'ı serbest bırakarak yaptık. Böylecek Punjab'ın vatan topraklarını bir koalisyon riski oluşmadan rahatlıkla alabilecektik.
Ve hemen ardından Delhi'ye savaş ilan edildi.
Delhi orduları da aynı Rus ve Bohem orduları gibi imha ediliyordu.
Bunun üzerine Delhi Punjab'ın bütün topraklarını ve üstüne birkaç toprak ve bir miktarda para vermeyi de kabul etti.
Bu savaşın ardından hiç durmadan devletimiz. Vijayanagar'a savaş ilan etmişti. Ve müttefikimiz Bengal de Vijayanagar tarafını seçmişti. Bu bizim için gayet iyi bir şeydi. Onların paralarını iliklerine kadar alacaktık.
Ve ordumuz talim yapan Bengal ordusuna bir pusu düzenlemiş ve çok ağır bir şekilde imha etmiştir. Bu muharebe Bengal Devletine ebediyete kadar ders olacaktır.
Ülkemizde bu sırada aydınlanma benimsenecek düzeye gelmişti. Ancak paramız yetmiyordu. Bizde hemen borç çekip devletimizi ve halkımızı aydınlattık. Bu süreçten sonra Avrupalı devletlerden bir farkımız kalmamıştı.
Vijayanagar devleti ile olan savaşımızın sonunda Vijayanagar devletinin sadece iki toprağı dışında tüm toprakları bizim olmuştu.
Ve bu sırada devletimiz içinde çok önemli bir soylu bayan varis olmak istiyordu. Yetenekleri de yerinde görünüyordu. Kendi evlatlarımdan çok daha yetenekli olduğu kesindi. Bende varis olmasını kararlaştırdım. Ancak tahta çıktığında sorgulanabilirdi. Buna da devletimizin gücüyle cevabını vermesini bilecek kadar güçlü bir kadındı.
Ve bu sırada hayata gözlerimi yumuyordum. Ancak veliahtımız tahta geçene kadar eşim Devletimizin naipliğini yapıyordu.
Devletimizde öyle bir olay oluyordu ki. Ordumuz resmen çağ atlamıştı.
Ancak hala buna rağmen Osmanlılara saldırmak mümkün gözükmüyordu.
Devletimiz bu üçlü ittifakı yenebilecek güçte değildi maalesef.
Bunun üzerine devletimiz Çin'in korumasından çıkan Oirat devletine savaş ilan etti ve ordularını imha etmeye başladı.
Ve bu savaşta da Bengal Oirat'ın yanında saf tutmuştu. Bu Bengal için hiç iyi bir hareket değildi. Olan hazinesindeki paralara olmuştu Bengal devletinin.
Ve Oirat devleti büyük ölçüde yıkılmıştı. Devletimiz gün geçtikçe büyüyordu.
Bunlardan sonra Delhi devleti ile olan savaşımız bitiyor ve Tekrardan onları yok etmek için savaş açıyorduk.
Bengal devleti resmen etrafındaki küçük devletlerin koruyucusu idi. Ancak bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu.Orduları yenilgi üzerine yenilgi alıyordu.
Tam savaşı bitiricekken varisimiz artık yönetimi eline alıyordu. Ve Muhammed Safevi ve eşinin hikayesi de burada bitiyor.