17-07-2018, 22:18
(Son Düzenleme: 17-07-2018, 22:28, Düzenleyen: napolyon94.)
Mitralyöz Harekatı büyük oranda İhtilal Ordusunun yeniden düzenlenmesi gayretleri üzerine kuruludur. Haftalar birbirini kovaladıkça, kaos devam ettikçe, tarafsız ve risk almadan devam etmeye çalışan TSK üniteleri yavaş yavaş ikna oluyorlar. Fevzi Paşa'nın kucaklayıcı ve tehditkar karışımı mesajları özellikle İzmir'de ki Senato kontrolünü arttırdı. Bu noktadan sonra ülke yavaş yavaş tamamen ihtilale teslim olacak görünüyor. Bir yer hariç, karşı ihtilalci 1.Ordu ve onun kadim Trakya mevzileri. Fevzi Paşa, İnönü rejiminin kalıntılarını yoğun hava baskısı ile kırabileceğine inanıyor.
Doğu da ki malum "üç tümen" ara sıra kuşatma çemberini taciz etse de hareket kabiliyetini çoktan kaybetmiştir. Haftalar içinde büyük gruplarca teslim olmalarını bekliyoruz. Tuttukları ne bir kale, ne bir mevzi ne de bir hat bulunmakta.
İzmir de bulunan 3 hava filosunun geciken katkıları ile Anadolu semaların da hava üstünlüğünü elde etmeye başlıyoruz.
İngilizler, on iki adalara çıktı. İtalyanlar nadir direniş gösterdiler.
19-20 Ekim gecesi karşı ihtilal güçleri diğer yakaya püskürtülüyor. Cılız bir karşı bombardımana karşın Boğaz iskelelerini sağ ele geçiriyoruz. Kocaeli'nden mavna ve motorlu diğer küçük deniz araçlarını toplayarak sevk ediyoruz.
2 gün sonra başlayan "Boğaz Taarruzu" hüsran ile sonuçlanıyor. Karşı ihtilal uçakları mavnaları ve feribotları batırıyor. Bu kadar dar bir su geçitinde karşılıklı topçu birlikleri iki yakayıda kısa zamanda enkaza çeviriyor. Çatışamaların genelde Boğazın Kuzey tarafında , daha az yerleşkenin olduğu Sarıyer'de yoğunlaşıyor.
Mitralyöz tabi ki böylesine uzun aptal bir yıpratıcı savaşı ön görür bir plan değildir. Pek sevgili yeğenim Bahaddin'in 2. Trabzon Kolordusu Kırklareli'ye amfibik bir tarruz için hazırlanıyor. Ay Denizaltı Üssü kumandanı Hüsnü Bey, Rauf'dan daha cesur ve cürretkar çıkıyor. 5 denizaltımız Karadeniz'de 2.Kolorduya eşlik edecek. Karşı İhtilal filosunda denizaltılar ile çarpışmayı göze alacak bir ünite bulunamamakta.
Kayıplar hızla artıyor. 1 ay süren "yumuşatma" çatışmalarının ardından 2.Kolordu harekete geçiriliyor. Yıl sona ermeden Yıldız sarayına girecek ve tüm bu anlamsız direnişi kıracağız.
Hava da neredeyse tam hakimiyetimiz bulunmakta. İsmet Paşa'nın hava gücü daha fazla dayanamaz. Tüm onarım/bakım atölyeleri bizim elimizde. Daha ne kadar saat daha o yaşlı Hawk'lar uçabilir? Ayrıca modern Hurricane'lerinin çoğunu kaybetmiş görünüyor. Hava da artık rastlamıyoruz.
Çatışmaların hızla biteceğine inanan Senato , Ereğli Çelik Sanayisinin onayını veriyor. İvediyetle gereken devlet sermayesi pek yersiz bir projeye gömülüyor.
Koca Fransa tek bir taarruzda düştü. Neredeyse bizim ihtilalden bile az sayıda kayıplar ile koskoca ülkeler fethediliyor. Ama biz karşı yakada tutunamıyoruz.
2 Aralık 1939'da resmen Kırklareli'ne amfibik hücumu başlatıyoruz. Karşı ihtilal güçleri herhangi bir deniz taarruzu beklemediklerinden şok oluyorlar. İlk hedef İstanbul'un Doğu Trakya ile bağlantısını kesip, Çorlu Askeri hava alanını ele geçirmek. Bu sayede İstanbul hızla pes edecektir.
2.Kolordu'ya yönelik karşı taarruz sert gerçekleşiyor. Çıkartılan bölüklerimizin sadece 4 haftalık erzağı bulunduğundan durum kritik bir hale geliyor. Ağır baskıdan dolayı Yapay bir limanda inşa edemiyoruz. Kargo uçağı filosuna da sahip değiliz. Senato kararı riski göze alıp plana sadık kalmak üzerine.
Bizzat Cemal Paşa'yı arayarak durumun ciddiyetini bildiriyorum. Kendisinin de önerisi ile Kırklareli'ye takviye olarak bize 5.Piyade Tümenini veriyor. Tümen hızla amfibik harekata hazır ediliyor.
Kanlı çarpışmalara sonunda 19 Aralık da Çorlu Askeri hava alanı alınıyor. 2 gün sonra hem İstanbul kuşatması tamamlanıyor hemde 5.Piyade Tümeni Kırklareli'ne çıkıyor.
Yapay iskeleler, dubalar ve derme çatma dalga kıranlar ile Limanköy'ü lojistik olarak kullanılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Trakya'da ki 3 tümen 6 Şubat tarihine kadar dayanmak zorunda. Senato bu tarihi erkene çekebilmek için her türlü kaynağa sarılıyor. Önce ithalata kısıtlama geliyor, ardından savaş tahvilleri satılarak yabancı büyük firmalara gelecek için imtiyaz sözleri veriliyor. Akabinde politik inşa baskıları bu tarihi ancak 29 Ocak gününe çekebiliyor. Trakya'da ki birliklerin tam 5 hafta dayanmaları gerekmekte. Kahpe Bizans misali düşmek bilmeyen İstanbul tüm taarruzlarımızı püskürtmekte. Trakya'da ki birlikleri iyice sefalete sürüklememek için hücum ettirmiyoruz.
Karşı İhtilal Güçleri şaşırtıcı bir fanatizm ile 12,15 ve 5. tümenlerimizi her gece vuruyor. 18 Ocakta malum hava alanını "düşman" geri kazanıyor. Tüm politik baskılara ve "intihar süngü" karşı hücumlarına rağmen 35 bin neferi mühürleniyor.
Haftalarca süren umutsuz taarruzlar neticesinde Tekirdağ bölgesin den sorumlu 12 ve 15. tümenlerin kalıntıları kuzeye çekiliyor. Liman hala daha kullanılabilir değil.
Çaresizlikten Hitler'in kapısına dayandık. Bize 1936'da Franco'ya verdiği gibi nakliye uçaklarını vermedi. Trakya defteri için elimizde ki tüm kozları oynadık.
Kırklareli'ne yapılan baskı ile üç tümenimizin üzerine vurulan mühür kuruyor. Liman asla bitemeyecek. 5,12 ve 15'e son ana kadar direnmeleri söylense de 23 Ocak Günü Limanköy cebi de silah bırakıyorlar. Beceriksiz İhtilal Ordusu ise tek bir Avrupa semtine bile giremiyor.
Bu noktadan sonra topyekün bir iç savaşı kazanmaktan başka çaremiz yoktur!
Açıklamasını işte bu cümle ile bitirmişti Fevzi Paşa. Sesinde utanç vardı, ellerinde hafif bir titreme, bakışlarında derin bir öfke.
İsmet Paşa ve onun azınlıkta ki hava ve kara gücü İhtilal Güçlerini püskürtebilmeyi başarmıştı. Kışın geri kalan günleri boyunca İstanbul'un iki yakası sessiz bir gerginlikle birbirinden uzaklaşacaktı. Ara sıra patlayan tek tük toplara rağmen kayıplar ilerleyen günlerde iki tarafta da asgari düzeydeydi. Bu zaferden sonra İngiltere ve ABD açık açık desteklerini ve askeri yardımlarını başlatmışlardır. İhtilalcilerin sert taarruzlarında zarar gören İstanbul'un halkı, bu zaferden sonra İsmet Paşaya, Anadolu halkının Fevzi Paşaya verdiğinden daha çok destek vermiştir. 2. bir Limanköy vakasını muhtemelen İhtilal rejimi kaldıramayacaktır. Bahar da Fevzi Paşa elinde ki tüm kartları son bir kez oynayacaktır. NYT Muhabiri / 15 Şubat 1940
Doğu da ki malum "üç tümen" ara sıra kuşatma çemberini taciz etse de hareket kabiliyetini çoktan kaybetmiştir. Haftalar içinde büyük gruplarca teslim olmalarını bekliyoruz. Tuttukları ne bir kale, ne bir mevzi ne de bir hat bulunmakta.
İzmir de bulunan 3 hava filosunun geciken katkıları ile Anadolu semaların da hava üstünlüğünü elde etmeye başlıyoruz.
İngilizler, on iki adalara çıktı. İtalyanlar nadir direniş gösterdiler.
19-20 Ekim gecesi karşı ihtilal güçleri diğer yakaya püskürtülüyor. Cılız bir karşı bombardımana karşın Boğaz iskelelerini sağ ele geçiriyoruz. Kocaeli'nden mavna ve motorlu diğer küçük deniz araçlarını toplayarak sevk ediyoruz.
2 gün sonra başlayan "Boğaz Taarruzu" hüsran ile sonuçlanıyor. Karşı ihtilal uçakları mavnaları ve feribotları batırıyor. Bu kadar dar bir su geçitinde karşılıklı topçu birlikleri iki yakayıda kısa zamanda enkaza çeviriyor. Çatışamaların genelde Boğazın Kuzey tarafında , daha az yerleşkenin olduğu Sarıyer'de yoğunlaşıyor.
Mitralyöz tabi ki böylesine uzun aptal bir yıpratıcı savaşı ön görür bir plan değildir. Pek sevgili yeğenim Bahaddin'in 2. Trabzon Kolordusu Kırklareli'ye amfibik bir tarruz için hazırlanıyor. Ay Denizaltı Üssü kumandanı Hüsnü Bey, Rauf'dan daha cesur ve cürretkar çıkıyor. 5 denizaltımız Karadeniz'de 2.Kolorduya eşlik edecek. Karşı İhtilal filosunda denizaltılar ile çarpışmayı göze alacak bir ünite bulunamamakta.
Kayıplar hızla artıyor. 1 ay süren "yumuşatma" çatışmalarının ardından 2.Kolordu harekete geçiriliyor. Yıl sona ermeden Yıldız sarayına girecek ve tüm bu anlamsız direnişi kıracağız.
Hava da neredeyse tam hakimiyetimiz bulunmakta. İsmet Paşa'nın hava gücü daha fazla dayanamaz. Tüm onarım/bakım atölyeleri bizim elimizde. Daha ne kadar saat daha o yaşlı Hawk'lar uçabilir? Ayrıca modern Hurricane'lerinin çoğunu kaybetmiş görünüyor. Hava da artık rastlamıyoruz.
Çatışmaların hızla biteceğine inanan Senato , Ereğli Çelik Sanayisinin onayını veriyor. İvediyetle gereken devlet sermayesi pek yersiz bir projeye gömülüyor.
Koca Fransa tek bir taarruzda düştü. Neredeyse bizim ihtilalden bile az sayıda kayıplar ile koskoca ülkeler fethediliyor. Ama biz karşı yakada tutunamıyoruz.
2 Aralık 1939'da resmen Kırklareli'ne amfibik hücumu başlatıyoruz. Karşı ihtilal güçleri herhangi bir deniz taarruzu beklemediklerinden şok oluyorlar. İlk hedef İstanbul'un Doğu Trakya ile bağlantısını kesip, Çorlu Askeri hava alanını ele geçirmek. Bu sayede İstanbul hızla pes edecektir.
2.Kolordu'ya yönelik karşı taarruz sert gerçekleşiyor. Çıkartılan bölüklerimizin sadece 4 haftalık erzağı bulunduğundan durum kritik bir hale geliyor. Ağır baskıdan dolayı Yapay bir limanda inşa edemiyoruz. Kargo uçağı filosuna da sahip değiliz. Senato kararı riski göze alıp plana sadık kalmak üzerine.
Bizzat Cemal Paşa'yı arayarak durumun ciddiyetini bildiriyorum. Kendisinin de önerisi ile Kırklareli'ye takviye olarak bize 5.Piyade Tümenini veriyor. Tümen hızla amfibik harekata hazır ediliyor.
Kanlı çarpışmalara sonunda 19 Aralık da Çorlu Askeri hava alanı alınıyor. 2 gün sonra hem İstanbul kuşatması tamamlanıyor hemde 5.Piyade Tümeni Kırklareli'ne çıkıyor.
Yapay iskeleler, dubalar ve derme çatma dalga kıranlar ile Limanköy'ü lojistik olarak kullanılabilir hale getirmeye çalışıyoruz. Trakya'da ki 3 tümen 6 Şubat tarihine kadar dayanmak zorunda. Senato bu tarihi erkene çekebilmek için her türlü kaynağa sarılıyor. Önce ithalata kısıtlama geliyor, ardından savaş tahvilleri satılarak yabancı büyük firmalara gelecek için imtiyaz sözleri veriliyor. Akabinde politik inşa baskıları bu tarihi ancak 29 Ocak gününe çekebiliyor. Trakya'da ki birliklerin tam 5 hafta dayanmaları gerekmekte. Kahpe Bizans misali düşmek bilmeyen İstanbul tüm taarruzlarımızı püskürtmekte. Trakya'da ki birlikleri iyice sefalete sürüklememek için hücum ettirmiyoruz.
Karşı İhtilal Güçleri şaşırtıcı bir fanatizm ile 12,15 ve 5. tümenlerimizi her gece vuruyor. 18 Ocakta malum hava alanını "düşman" geri kazanıyor. Tüm politik baskılara ve "intihar süngü" karşı hücumlarına rağmen 35 bin neferi mühürleniyor.
Haftalarca süren umutsuz taarruzlar neticesinde Tekirdağ bölgesin den sorumlu 12 ve 15. tümenlerin kalıntıları kuzeye çekiliyor. Liman hala daha kullanılabilir değil.
Çaresizlikten Hitler'in kapısına dayandık. Bize 1936'da Franco'ya verdiği gibi nakliye uçaklarını vermedi. Trakya defteri için elimizde ki tüm kozları oynadık.
Kırklareli'ne yapılan baskı ile üç tümenimizin üzerine vurulan mühür kuruyor. Liman asla bitemeyecek. 5,12 ve 15'e son ana kadar direnmeleri söylense de 23 Ocak Günü Limanköy cebi de silah bırakıyorlar. Beceriksiz İhtilal Ordusu ise tek bir Avrupa semtine bile giremiyor.
Bu noktadan sonra topyekün bir iç savaşı kazanmaktan başka çaremiz yoktur!
Açıklamasını işte bu cümle ile bitirmişti Fevzi Paşa. Sesinde utanç vardı, ellerinde hafif bir titreme, bakışlarında derin bir öfke.
İsmet Paşa ve onun azınlıkta ki hava ve kara gücü İhtilal Güçlerini püskürtebilmeyi başarmıştı. Kışın geri kalan günleri boyunca İstanbul'un iki yakası sessiz bir gerginlikle birbirinden uzaklaşacaktı. Ara sıra patlayan tek tük toplara rağmen kayıplar ilerleyen günlerde iki tarafta da asgari düzeydeydi. Bu zaferden sonra İngiltere ve ABD açık açık desteklerini ve askeri yardımlarını başlatmışlardır. İhtilalcilerin sert taarruzlarında zarar gören İstanbul'un halkı, bu zaferden sonra İsmet Paşaya, Anadolu halkının Fevzi Paşaya verdiğinden daha çok destek vermiştir. 2. bir Limanköy vakasını muhtemelen İhtilal rejimi kaldıramayacaktır. Bahar da Fevzi Paşa elinde ki tüm kartları son bir kez oynayacaktır. NYT Muhabiri / 15 Şubat 1940