Hikaye: Valentinianus
#1
20230124034207_1.jpg

Ben cont Teobaldo Valentinianus. Bu yazdırdığım vasiyet mektubu gelecek nesillere ders olsun diye yazdırtıyorum. 936 yılında Perugia contu oldum ve bu onur vericiydi. Hanemin unutulmuş ününü geri kazandırmak için iyi bir şanstı. Atalarım Roma imparatorlarıydı bunu fazla anlatmama gerek yok. Cont olduğum andan itibaren hanemin her üyesinin uzman olduğu  savaşçılık, yolunda ilerlemeye başladım. 2 yıl boyunca aralıksız talim yaptım.Lakin bir sonuç alamadım zira böyle büyütülmemiştim. Hanemin geleneklerini yerine getiremediğim için utanç duyuyordum. Fakat 938 yılında kuzey batı İtalya'da Lombard ayaklanmaları çıkmıştı. .  Kralım ve süzerenim için ayaklanmanın bastırılmasında yardım etmeye karar verdim. Piomente'ye geldiğimde savaş başlamak üzereydi. Hemen savaş için kralın ordusuna katıldım ve kralla stratejimiz , savaş düzenimiz , hatlar hakkında konuşmaya çalıştım. Tüm bunlar olurken düşman Lombard süvarileri delilerce savaş naraları atıyor , ellerindeki küçük mızrakları bizlere atıp korkutmaya çalışıyorlardı. O zamana kadar süvarilerin sadece kanatlarda işe yaradığını düşünen ben fikrimi değiştirdim. Lombard süvarilerinin hakkını vermek lazımdı zira oldukça zor ve yorucu bir savaştı. Lombardların İtalya'yı nasıl ele geçirdiklerini  anlıyordum.Saaşlarda süvarinin önemini o an anladım.
lombard.jpg

Savaştan sonra bir süre barış havası vardı. Lakin 939 yılında Fatimii devleti Salerno düküne savaş ilan edene kadar. Papalık hemen Salerno dükünün yanında durdu bende hem Papa'lığın hem de Salerno dükünün Lombard süvarilerine güvenerek savaşa katıldım. İtiraf etmeliyim savaş iyi gidiyordu. Ordularımız Ana karada düşmanı yenmekle kalmadı , onları Sicilya'ya kadar sürdük. Fakat 17 Şubat vakti ana karaya kaçmalarını engellemek için Messina şehrinde savunma yapmamız gerekti. Kale surları sağlamdı, arkamızda deniz vardı üstelik kuşatma boyunca erzak yardımı gelebilirdi zira Fatimilerin donanması İberya'daydı , halkında desteğini görünce destek gelene kadar onları tutmamızın uzun sürmeyeceğinin farkındaydım. Lakin adam sayım fazla değildi , adamlarım tecrübeli askerlerdi ama elimdeki 2 bin adamla 6500 kişilik bir orduyu tutmam zor olacaktı. Öylede oldu. 17 Marta kadar inanılmaz bir saldırı altında kaldık. Yinede adamlarımın morallerinin düşmesine izin veremezdim bu yüzden onlara en iyi imkanları sunmaya çalıştım. Rahat yataklar , güzel yemekler ve kadınlar. Bunları sağlayınca morallerini yerine getirdim. Lakin fazla masraflıydı üstelik yardımın geleceğiyle ilgili bir endişem vardı. fakat 17 Mart günü saldırılar azaldı zira desteğin yola çıktığını öğrendiler ve saldırı yaparken arkadan saldırı yapma riskini alamadılar. Tabii birde adamlarının azalması vardı. 1 ay boyunca yaptıkları büyük saldırıları inanılmaz bir şevkle atlattık ki 6500 kişi olan orduları 4500 kişi olmuştu. Bütün bunların verdiği sevinçle adamlarımın moralleri iyice yükselsin diye nöbet saatlerini ve nöbetteki adamların sayısını azalttım. Fakat dikkati elden bırakmam acı bir sonuç verdi. 6 Nisan akşamı ani bir saldırı altında kaldık ve bu durumda hiçbir asker bir şey yapamazdı zira çoğu uyuyordu. Ben bir kaç muhafızım şehri savunmak için kamplara doğru yüksek sesle davul çaldırttım. Geceleyin davul sesinin anlamı baskın demekti ve adamlarım bunu biliyordu. Fakat geç kalınmıştı yapacak bir şey yapmak zordu. Bir kaç asker ve muhafızlarım ile şehrin ticaret için kurulmuş olan deniz feneri bölümüne  yerine gittik. Orada durarak savunma yapacaktık ve gelen bir gemi ile kaçacaktık. Öylede oldu hemen deniz fenerine gittik ve barikatlar kurduk. Fakat sayıca fazlaydılar. Saatlerce orada savunma yaptık fakat artık takatimiz kalmamıştı. O sıra da bir gemi geldi ve ona binmeye çalıştık fakat binmeye çalışırken kalkanlarımızı yanımıza alamadık. Gemiye binerken düşman okçuları arkamızdan vurmaya çalıştılar. Gemiye bindikten kısa bir süre sonra bir ok belime girdi. O an bayılmaya başladım ve gördüğüm son şey deniz fenerini yıkmaya başlamış düşman ordusunu gördüm. Savaştan sonra felç geçirmiştim. Lakin Fatimiiler yenilmişti ve 2 yıl boyunca felç yaşadım.Şu an ölüyorum hissediyorum. Bu yüzden ölmeden önce benden sonraki neslime ders niteliğinde bu vasiyeti yazdırtıyorum. Ne yazık ki oğlum Alessio daha 2 yaşında umuyorum ki güçlü biri olur ve aynı zamanda dikkatli.

Map_of_Messina_1.jpg
Aut viam invemiam aut viam creo
[+] 4 üye Hanno barca nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#2
Efenim umarım beğenmişsinizdir. Rica ediyorum bana hatalarımı söyleyin bu sayede yazdığım şeyleri daha iyi hale getirebilirim.
Aut viam invemiam aut viam creo
Ara
Cevapla
#3
20230124034211_1.jpg

Ben kral Alessio Valentinianus. Bu yazdığım satırlar kendi otobiyografimdir. Bunları yazarak gelecekteki torunlarıma ders niteliğinde bir eser bırakmak istiyorum. Fazla uzatmadan başlamak gerekirse, babam cont Teobaldo'nun ani ölümü üzerine daha 2 yaşındayken kont oldum. Daha küçük olduğum için idari işlere bakamazdım bu yüzden babam bana bakması ve eğitmesi için Lorenzo adlı bir komutanı muhafızım olarak atadı. Lorenzo sayesinde savaş sanatının inceliklerini öğrendim. 14 yıl boyunca eğitim gördüm. 16 yaşıma geldiğimde sonunda ipleri elime aldım. Gücü alır almaz savaş eğitimine devam ettim zira hanemin itibarını geri kazandırmak için uğraşmam gerekiyordu. Babam bu uğur için canını vermişti , ben de vermeliydim. 955-65 yılları arasında sadece talim yaptım ve asker yetiştirdim tabii birkaç bina yaptırdım ve var olanları da geliştirdim. 965 yılında kuzeyimdeki Rimini topraklarında hak iddia ederek parçalanmış Spoleto contlarından topraklarını  aldım. Fakat 967 yılında Di Spoleto hanesi eski toprakları için yanına Papayı alarak İtalya'ya savaş açtı. O sıra da krallığın durumu iyi değildi ve benim çıkartabileceğim asker sayısı azdı bu yüzden hiçbir şey yapamadım.969 yılında Spoleto Di Spoleto hanesine geçmişti ve beni mareşal olarak yanlarına çağırdılar kabul ettim. Fakat hem Spoleto hem de Latinium ve Ancona düklüklerine hak iddiam vardı. Bu haklarımı kullanmam lazımdı. 980 yılına kadar asker topladım ve talim yaptım. Nihayet en zayıf dük kendi kardeşini öldürüp tahtta geçince "kardeş katli" yasasını bahane ederek topraklarda hak iddia ettim. 2 yıl boyunca savaştım ve kazandım. Nihayetinde Hem Spoleto hem de Ancona dükü olmuştum. 2 yıl barış içinde kalsam da 984 yılında Ravenna contluğunu Peçenekler ele geçirdi ve hemen yağmaya başladılar. Tabii ben onları sürekli püskürttüm fakat sürekli askerlerimi bunun için kullanamazdım. Lakin onlara savaş açmam durumunda karşımda 10.000 kişilik bir ordu olacaktı üstelik bu ordunun başındaki kişi basit bir asker de değildi. Attilla'nın soyundan geldiğini söyleyen Karabay isimli bir beydi. Şanslıyım ki 5 yıl boyunca yaptığı yağmalar askerlerinin azalmasına sebebiyet verdi. Nihayet 989 yılında bir haçlı seferi ilan ettim. İtiraf etmeliyim ki Peçenek süvarileri inanılmaz hızlı ve çeviktiler. Bu yüzden Ravenna muharebesi çetin geçti.                                                              indir.jpg                                       pecgene.jpg                                                                                                                                                         
 


Tabii ki savaşı kazandım. Lakin Peçenekler şehri Venedik'e satmıştı. Venedik güçlüydü ve daha da önemlisi zengindi. Paralı askerlerle beni ezip geçebilirdi bu yüzden savaş açmayı göze alamadım. 996 yılında kadar barış devam etsede Emevi devleti Aqitanya topraklarına kadar ilerlemiş olduğu için Papa II. Alexsender haçlı başlattı. Şunu söylemeliyim ki haçlı seferi hayatımın dönüm noktası oldu. İtalya'daki savaşların ne kadar küçük olduğunu haçlı seferinde öğrendim.
istan.jpg
Aut viam invemiam aut viam creo
[+] 3 üye Hanno barca nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#4
Haçlı seferi başladığında ben ve 5.000 kişilik ordum harekete geçtik. Sadece 2 ayda Aqitanya'ya vardık. İlk işimiz dağlık olan Barcelona , Toulouse sınır bölgesine yerleşmek oldu. Pireneler sayesinde sadece 2 geçit vardı. Biri bizim yerleştiğimiz Kuzey Barcelona , diğeri ise Vasconya bölgesiydi. Bulunduğumuz bölgeye çok fazla asker getirmezler diye düşünüyordum. Fakat Emeviler 15.000 kişilik bir ordu ile bize saldırma kararı aldılar. Bu haberi duyunca dehşete düştüm. Askerlerim boşuna ölecekti yapacağımız savunma bir işe yaramazdı. Onlardan kaçmam da mümkün değildi. Bu yüzden dağ geçitlerine tuzaklar ve tahkimatlar kurdum. Halktan asker topladım fakat yine de yetmiyordu. Düşmanın yaklaşmasına 4 gün kala savunma için belli geçitleri kapattık ve dar olanları ise çökerttik. Şafak söktüğünde Emevi orduları karşımızdaydı. Süvari birliklerini önden yollayarak oları yavaşlatmaya çalıştım. Fakat süvari saldırıları başarılı olamadı bende onları kuzeye Toulouse'ye gönderdim. Ben ve piyadelerim sonuna kadar savaştık fakat elden bir şey gelmezdi. Savaşı kaybettik , kahramanca davranan birkaç piyade bölüğü olmasaydı ordumun yarısı kurtulamazdı. Bu savaştan sonra Onlara Pirene'lerin ruhları dendi ve onlar için bir destan yazıldı. Ne yazık ki destanın birkaç farklı hali bulunduğu için buraya yazamıyorum ama özetle söylemek gerekirse morallerini her ne ne şartla olursa olsun kaybetmedikleri ve cesaretlerini kırmadıkları için yazılmış bir övgü.
aqi.jpg

Ben ve 3.500 kişilik ordum Toulouse'ye kaçtık. Papalık orduları ise Bordeux'taydı. Onlara yardım için gittiğimizde Büyük Emevi ordusu ile savaşıyorlardı. Hemen yardım düşmanın arkasından saldırdık. Düşmanı orada saatler içinde yendik. Fakat ana orduları hala ortalıkta yoktu. Bunun üzerine kuzey Barcelona'yı geçip Zaragoza'yı işgal etmeye karar verdim. Zaragoza kuzey İberya için stratejik bir konumu vardı üstelik konumu sayesinde Barcelona'yı geçmeye çalışan orduların geçmesini engellemek içinde uygun bir yerdeydi. Fakat bundan öte orada kutsal bir emanet olan Lancelot'un mızrağı vardı. Dünyanın hakimi olmak için onu almalıydım. Fakat şehri işgal ettiğim vakit hiçbir yerde yoktu. Bütün bunlar olurken 998 yılında Papalık orduları beni Toulouse'ye çağırdılar. Bütün Emevi ordusu oraya toplanmış , büyük bir savaş için hazırlanıyorlardı. Papalık ordusuyla beraber yola çıktık  yolda ufak tefek ordularla karşılaşsakta bir sorun olmadı. Muharebe bölgesine sonunda varmıştık ve hemen savaş dizilimi , stratejimiz ve yapılacak diğer şeyler için konuşmaya başladık.Papalık komutanlarına , süvari birliklerini düşmanın süvarisini engellemek için kullanmamız gerektiğini söyleyince karşı çıktılar. Onlara göre süvari birlikleri düşmanın piyadesini yok etmek için kullanılması gerektiğini savundular. Üstelik mancınıkları hafif yatay bir şekilde düşmana önden bir darbe vurmanın iyi olacağını savundular. Bu adamların dalkavukluk ve aile makamlarıyla buraya geldiklerini anlamıştım. Fakat elimden bir şey gelmezdi. Onlar benden üst mertebelerdi. Bütün bunların saçmalık olduğunu söyleyerek sinirle çadırdan çıktım. Şafak söktüğünde savaş başlamıştı. Başlarda kimse kimseyi görmüyordu o kadarki ben bile dost düşmanı ayırt edemedim ve savaş sırasında Emevi komutanlarından biriyle karşılaştım. Adını sanını bilmiyordum ama benimle savaşmak istediği açıktı ve ona istediğini verdim. Hakkını vermek lazım iyi dövüştü onun yüzünden bir gözümü kaybettim. Yine de sorun değildi. Ben ve birliğim Emevilerin ana hattına doğru ilerlemeye başladık. Emevi komutanları ise bizimle cesurca savaştılar ama zafer bizimdi. Hepsini öldürdük ve orduları bunu fark edince korkarak dağılmaya başladılar. Sadece yarım saate savaşı kazanmıştık. Toulouse Muharebesi'ni kazandıktan sonra savaşın kazanıldığı belliydi. Sadece 1 yıl boyunca toprak işgal ederek savaşın hızla bitmesini sağlamak gerekiyordu o kadar. Fakat tüm bunlar olurken Papaya karşı bir nefret besliyordum. İnsanları bu kadar kolay kayırmasını hiç sevmemiştim. Bu yüzden bağımsızlık için plan kurmaya başladım. Nihayetinde 999 yılında Haçlı seferi kazanıldı. Savaştan döndüğümde eskisinden de tecrübeli ve bilgili olmuştum. Aynı yılında sonlarına doğru Papaya bağımsızlık için savaş açtım ve kazandım. 1 Ocak 1000 yılında ise kendimi Romagna kralı ilan ettim. 

papan.jpg
Aut viam invemiam aut viam creo
[+] 3 üye Hanno barca nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#5
Tabii bağımsız olduktan ve Romagna kralı olduktan sonra Papa bana öfke duydu ama bir şey yapamadan öldü. Bende hemen Roma'yı almak için yeni Papa II. Marinus'a savaş açtım. Ne yazık ki bağımsızlık için ordumun yarısını feda etmiştim ve Papa hemen yardım buldu. Çok geçmeden savaşı kaybetmeye başladım. Nihayetinde savaşı kaybettim ve 1.000 altın kaybettim. 4 yıl boyunca borcumu ödemek için uğraştım ama Papadan nefret ediyordum. En sonunda borcumu ödemek için Yahudileri sürgüne gönderdim ve mallarına el koydum. 1004 yılında Papaya tekrar savaş açtım ve bu sefer Romayı ele geçirdim.  Papa ise bir şey yapamadı çünkü artık ellerimdeydi. Sarayını ele geçirdim ve kendi sarayım yaptım. İtiraf etmeliyim ki hayatımda bu kadar büyük i haşmetli ve güzel bir saray görmedim. 1 yıl sonra Papa II. Marinus öldü ve yerine yakın bir dostum ve silah arkadaşım olmuş olan III. Marinus çıktı. Onun sayesinde Katolik krallara istediğimi yapabilirdim. Fakat bazı cahil krallar gücümün farkında değildi. 1007 yılında Britanya imparatoru Edmund bana Papalık topraklarını Papaya geri vermek için savaş açtı. İşin trajikomik tarafı ise Papa bana bu savaşta yardım etti Arles kralı ve Piemont contuda öyle. .ok geçmeden İtalya'ya yolladığı ordularını tek tek ezdik. Bütün bunların üstüne ilkesinde bir isyan çıkmıştı ve ya barış yapacaktı ya da işgal edilecekti. O da bir kez olsun akıllı davranarak barışı seçti. 1007 yılında Sonunda barıştık. Lakin artık kendimi iyi hissetmemeye başladım. Yavaş yavaş öldüğümü anladım artık 68 yaşındaydım nasıl olsa. Son günlerimi barış içinde geçirmek için saraydan çıkmama kararı aldım hem zaten sağlığım kötüydü saray dışına çıkamazdım. Şu an ise ölüm döşeğindeyim. Çok fazla zamanım kalmadı farkındayım bu yüzden bu otobiyografiyi yazıyorum ki torunlarım bunu okuyup ders çıkarsın veya dedelerinin yaşantısını öğrensin. Hoşça kalın.roma.jpg

Efenim bir hata veya sevmediğiniz bir yer varsa rica ediyorum söyleyin. Bu sayede kendimi geliştirebilir ve daha iyi yazabilirim.

Efenim bir hata veya sevmediğiniz bir yer varsa rica ediyorum söyleyin. Bu sayede kendimi geliştirebilir ve daha iyi yazabilirim.
Aut viam invemiam aut viam creo
[+] 2 üye Hanno barca nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#6
Çok güzel, eline sağlık. Tabi AAR değil bu hikaye ama belki bir miktar oyun içi görüntü paylaşılırsa tadından yenmez. Harita olur, kritik savaşlar ve ordu manevraları olur.
Ara
Cevapla
#7
(25-01-2023, 10:47)elefsar : Çok güzel, eline sağlık. Tabi AAR değil bu hikaye ama belki bir miktar oyun içi görüntü paylaşılırsa tadından yenmez. Harita olur, kritik savaşlar ve ordu manevraları olur.
Efenim "AAR" nedir?
Aut viam invemiam aut viam creo
Ara
Cevapla
#8
(25-01-2023, 14:25)Hanno barca : Efenim "AAR" nedir?

Forumdan bir kaç AAR örneği:
Ara
Cevapla
#9
Efenim ne yazık ki seriye devam edemicem zira sıkıldım bu seriden.
Aut viam invemiam aut viam creo
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.