Hikaye: Medival II: Total War - Batının Kaderi - 5. Bölüm
#1
Symbol48_england.png


Fatih Kral William hayatı boyunca Normandiya için çalışmış çabalamış ve sonunda Britanya'yı ülkesi ve daha çok kendisi için feth etmişti. William artık fethe doymuştu, meydanı çocuklarına bırakmak niyetindeydi. Kendisi Londra'da huzurlu bir ölüm için kalmaya karar vermişti. 3 oğlu olan William'ın 2 oğlu artık kurduğu büyük krallığı meydanda yönetebilecek yaşta ve kapasitedeydi. Ortanca oğlu Robert'ı eski başkent Caen'de bırakmıştı. İlk işi ona mektup göndermek oldu. Mektubu şöyleydi:
''Oğlum Robert, 
Ben artık savaş alanlarında olmayacağım. Bu yüce krallığı sana ve ağabeyine bırakıyorum. Taht yaşından dolayı ağabeyinin
hakkı ama kendini her duruma hazırlamalısın. Ancak yüce bir kral kalesinde oturmamalı. Bir gün kral olmak istiyorsan kendini
savaş alanında kanıtlamalısın. Güney'deki tüm yetkiyi sana bırakıyorum. Caen'deki garnizon ve batıdaki başında Lewes'in
bulunduğu birlik artık sana hesap verecek. Tabii sende bana.''

Robert savaşmayı pek sevmeyen bir adamdı zira savaş yeteneği de yok. Babası ve ağabeyi Caen'den ayrıldıktan sonra zaten kendi liderliğini tüm Caen topraklarına kabullendirmiş durumdaydı.Mektubu aldıktan sonra sevgilisi ile de paylaştı ve  sevgilisinin yaptığı tatlı oyunlar onun Londra'göz dikmesine sebep oldu. Bunun üzerine kesinlikle fetih yapması gerektiğini düşündü. Krallığa toprak katmalıydı. Babası gibi fatih olmalıydı. Ancak bunun için yeterli cesareti yoktu. Batıdaki birliklerin başındaki yüzbaşı Lewes'e bir mektup yazdı ve ondan Rennes'i Prens Robert adına feth etmesini istedi.

William büyük oğlu ve varisi Rufus ile çoktan konuşmuştu ve Rufus yolunu çizmiş birliklerini toplamıştı. York'u düşürmeye için gidiyordu. Birliklerine o bölgede yaşayan Gal halkından takviye aldı. İstihbaratı kuvvetliydi. Richard adındaki ajanı hem bölgeyi hemde rakibin sayısını iyi biliyordu. Rufus hiç zaman kaybetmeden York'a saldırdı ve neredeyse kayıp vermeden bölgeyi ele geçirdi. Şimdi tek yapması gereken babasına zaferini bildirmekti...


Symbol48_france.png


Kral Philip Frenklerin büyük lideri. Frenk halkı Philip için hep 'le Grand Chevalier' olarak bahsederdi. Philip'in 2 büyük 2 küçük çocuğu vardı. Bu ona mutluluk ve güven veriyordu. Şöyle ki 4 çocuğunun olması soyunun devam etmesinin olasılığı  arttırıyordu ve dahası aynı yaşta olmamaları taht için mücadele etme şanslarını azaltıyordu. Çünkü küçük çocukları Michiel ve Henry'nin abileri Louis olan yaş farkı 20'ydi.

Philip krallığının güvenliğini oğlu Louis'ye ve dostu ve generalleri olan 3 cesur adama bırakmıştı. Louis İberya'nın önünü beklerken, Perrin Gassou ticaret şehri olan Marsilya'nın başındaydı. Guillemot de Lyon Angers topraklarından sorumluydu. Raoulet Poitevin de Rheims'in başındaydı.

Philip uzun süredir sınırlarını genişletmek  çin plan yapıyordu ve en sonunda bu planı bitirdi. Planına göre oğlu Louis Bordeaux'u, Perrin Gassou Ajaccio'u, Guillemont de Lyon Rennes'i, Raoulet Poitevin Dijon'u kuşatıcaktı. Kendisi ise Bruges'i. Philip gerekli mektupları yazdı planını bildirdi ve asi topraklarını bir bir ele geçirme tutkusu ile Paris kapılarından çıktı.

Bruges yolundayken kendisi şaşırtıcı ve önemli bir mesaj geldi. Guillemot de Lyon Rennes'in İngilizler tarafından kuşaltığıdını bildirmişti. Kendisi şehrin yakınındaki ormana konuşlanmış ve emirlerini bekliyordu. Philip zeki bir adamdı. İngilizlere saldırma niyetindeydi fakat önce kayıp vermelerini istedi. Guillemot'a cevap yazdı. ''Rennes'e mesafeni koru. Bırakta İngilizler ve Asiler birbirini yesin. Sonuç ne olursa olsun savaştan sonra Rennes'i kuşat.''


Symbol48_spain.png


İspanya Kralı Alfonso, büyük bir kral, savaşmayı seven ve savaşmayı epey iyi bilen bir adam. Oğlu Rodrigo pek çirkin bunun aksine iki tane güzeller güzeli kızı var. Alfonso komşusu ve katolik dostu olan Portekiz Kralı'yla müttefik olup kapısındaki müslüman düşmanı İberya'dan atma niyetinde. Anlaşmanın detaylarını konuşmak ve genç Portekiz prensinin kalbini çalması için büyük kızı Urraca'yı Lisbon'a doğru gönderdi. Ancak istihbaratı hakkı olan Valencia'da El Cid adlı bir adamın kendi devletini kurma çabalarını masasına getirdi. Masasını devirerek yerinde kalktı ve hizmetçisine zırhını hazırlamasını söyledi zira Valencia fethi yakındı. Hemen ulağına Valencia sınırında bekleyen generali Vaasco'ya iletmesi için bir mektup yazdırdı.
''Birliklerini topla ve Valencia'ya doğru ilerle.Ben 120 atlıyla size yetişicem ve kuşatmayı kendim yöneticem.''
Dediği gibi Toledo'dan 120 atlıyla birlikte yola çıktı...


Symbol48_scotland.png


İskoç Kral Malcolm, 4 oğlu olan savaşçı bir adam. Britanya'yı kendi hakkı olarak görüyor ve oğullarından en büyük isteği ölmeden önce Britanya'nın her yerinde İskoç bayraklarının sallandığı görmek.

Malcolm'a kimin yazdığı belli olmayan bir mesaj geldi.
''Normandiyalılar York'a kadar geldi. Buna dur demiycek misiniz? Hani Britanya biz İskoçlarındı hani nerde bize vaad ettiğin topraklar hani nerde savaşçı ruhun !!! ''

Malcolm mesajı alır almaz kan beynine sıçradı ve oturduğu yerden kalktı atına atladı. Yanına 120 atlısını da aldı ve sınırda bekleyen büyük oğlu Edward'ın yanına geldi.Aralarında şu dialog geçti.
Malcolm: Yanına tüm süvarilerini al yarın sabah York'a doğru yola çıkıyoruz.
Edward: Ne! Nasıl!? Baba, York'u düşürecek kadar süvarimiz yok.Bu çılgınlık olur.
Malcolm: Geliyor musun!? Gelmiyor musun!? Babanın zaferine ortak mı olacaksın yoksa korkak karılar gibi burda mı 
bekleyeceksin?
Edward: Anlamıyorsun. Acelemiz nedir? Bırakta ordu toplayalım. Neden 500 kişiye karşı sadece 280 atlı gidiyoruz?
Malcolm: York'a girmemelilerdi York bizim toprağımızdı anlıyor musun? Onların orda olmasına bir an bile dayanamıyorum. Bu konuşma bile fazla uzadı yarın sabah yola çıkıyoruz!

Malcolm söylediği gibi yapmıştı.Atlılarını yanına aldı ve en kısa sürede York'a geldi. 1 gün atların ve adamların dinlenmesini bekledi. Sonra ise atlarını İngilizlerin üstüne sürdü.

Malcolm süvarilerine savaş öncesi bir konuşma yaptı.
''Bugün burda olmanızın sebebi benim isteğim olmasın bu gün burda toplanmış olmanızın sebebi piç ingilizler olsun. Eğer savaşmak istemeyen korkak varsa gitsin o piçlere katılsın ve benim kılıcımla ölsün!'' 

1.jpg

İskoçlar York'u 4 bir yandan sardı ve merkezde toplanmış olan İngilizlere saldırdılar.

2.jpg

Malcolm kalabalık bir İngiliz grubunun arasına girmişti bile, kılıcını her savurduğunda bir can daha alıyordu.

3.jpg

İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı, her geçen saniye sayıları azalmaktaydı.

4.jpg

Ancak kahraman bir İngiliz mızrakçı Malcolm'a ölümcül bir hasar vermeyi başarmıştı. Büyük Kral atıyla birlikte yere yığılmıştı.

5.jpg

Kralın ölmesi İskoçları daha bir ateşledi, öfkeyle ve intikam duygusuyla saldırdılar. Babasının ölümü Edward'ın gözlerini karartmıştı, kendini bilmezcesine İngiliz birliklerinin üzerine koştu.

6.jpg

Öyle delicesine savaşıyordu ki, İngilizler ancak kalkan tutabiliyordu, lakin göğüsüne yediği bir ok sonrası oda babası gibi savaş alanında can verdi.

7.jpg

Edward'da ölmüştü ancak İskoçlar savaş alanını terketmediler, her iki taraftada askerler krallarına, ülkelerine o kadar bağlıydılarki hiç biri teslim olmadı.Savaş bittiğinde York'ta sadece 20 İskoç ayakta durabiliyordu.

8.jpg

Britanya tarihi adına çok kanlı bir gün olmuştu. İskoçlar hem Krallarını hemde veliaht prenslerini kaybetmişlerdi. İngilizler büyük bir sevgi besledikleri veliaht prenslerini kaybetmişlerdi.
Malcolm'un ikinci oğlu Edmund, herşeyden habersiz Edinburg'da avlanıyordu...


Symbol48_moors.png


İberya'nın içlerine kadar ilerlemiş Müslümanlar.Savaşçı ancak zalim olmayan müslümanlar. Sultan Tahar'ın liderliğinde  Afrika'da Cezayir ve Fas, İberya'da Kurtuba ve Gırnata. Büyük bir devlet ve 3 varis. Yaşlı babalarının ölümünden sonra başa geçmek isteyen 3 varis.

Hristiyanlarla asla barış yapmayıp İslam için savaşmak için doğan ve yaşayan Tahar Sultanlığı halkı ve yöneticileri. Savaşa her zaman hazırdı.

Sultanlığın muhtemel varisi Miswar birşey yapmak istiyordu. Başa geçe bilmek için bir şey. Yaş avantajının dışında işini kolaylaştırıcak ve hatta garantileştirecek bir şey. Hep babası Tahar gibi fetihler yapmak istemişti ancak babası nedense onu savaştan uzak tutmuş eğitim ve devlet yönetimini önemsemişti. Miswar'ın istediği bu değildi. Marrakesh'in boğucu sıcağı onu daha da boğmaya başlamıştı. Buradan gitmeliyim diyordu kendi kendine İberya'ya gitmeliyim. Sonunda karara vardı Miswar. Gemiyle Gırnata'ya gidecekti. Orada hem hava daha güzeldi hemde çok istediği savaşlara katılabilecekti. Gerekli düzenlemeleri yaptı ve yola koyuldu.

Cezayir'deki Qasim ise kendine hizmet edecek yeni savaşçılar topluyordu.


Symbol48_portugal.png


Portekiz Kralı Henrique, bunca zaman ülkesini barış içerisinde yönetmişti. Oğlu Affonso ve kızı Maria büyümüşlerdi. Henrique barış taraftarı bir adamdı. Donanmasına ve parasına güveniyordu.

İspanyol prensesin yola çıktığı haberi alınınca, Affonso, yanına güç gösteri yapmak için birazda birlik alarak sınıra doğru ilerledi. Düşman kapıdaydı, kaybedecek vakit yoktu. Bu sayede görüşmeler hızlanacaktı.
Prenses Maria ise çocukluğundan beri -şimdi ülkenin Pamplona eyaletinden sorumlu- General Johao'ya aşıktı. Johao bu genç kızın aşkını kullanıp bir gün Portekiz tahtına oturmak niyetindeydi. Dahası kendini güçlendirmek adına, Pamplona'da sürekli asker yetiştiriyordu. Ordusu yeterince kalabalık olmuştu ki Zaragoza'ya doğru yola çıktı. Prenses Maria ise babasının bu ilişkiyi onaylamayacağını bildiğinden gizlice Pamplona'ya doğru yola çıktı ancak abisi Kuzey yolunda olduğundan, geçebileceği tek yol Tahar Sultanlığından geçiyordu. Fakat Prensesin bilmediği birşey vardı, kralın özel ajanı Lopo Periz onu takip ediyordu.
[+] 8 üye ZenderX nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#2
Gerçekten harika olmuş. Akıcı bir şekilde okudum. Aceleci davranmanın bedelini iyi ödemiş İskoçya. Olayların beklenmedik sonuçları olması daha ayrı güzellik katıyor bence. Eline emeğine sağlık. Devamını ısrarla bekliyorum.
[+] 2 üye Merco nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#3
İskoçları destekliyorum. Takipteyim, eline sağlık.
[+] 2 üye Aytaç nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#4
Symbol48_england.png


İngiltere acı bir sabaha uyandı, Kral William'a York Savaşı'nın haberleri gelmişti. York fethi haberinin hemen ardından, oğlunun öldüğü haberini alan yaşlı adam bambaşka birine dönüşmüştü. Geçirdiği onca savaşa, yaşadığı tecrübelere rağmen oğlunun ölümü ona çok ağır gelmişti. Bir süre yas tuttu ancak kral hâlâ oydu ve şimdi ülkesinin kuzeyinde İskoç tehtidi mevcuttu. Kendini toparlayan yaşlı kral William, yanına Londra'daki askerlerini de alarak Nottingham kalesine gitti. Oradan İskoçlara karşı bir intikam saldırısı başlatmayı planlıyordu.
Abisinin ölüm haberini alan Robert başta üzülsede, yeni veliaht prensi o olmuştu, bu duruma en çokta sevgilisi sevinmişti. Ancak sevinçleri fazla uzun sürmedi. Yüzbaşı Lewes başarısız olmuştu. 

1.jpg

Bu haberle birlikte artık kalesinde oturarar hiçbir şey yapamayacağını anladı Robert. Rennes'i alarak kendini kanıtlamak istiyorsa, bunu kendi yapmalıydı. Ancak tabii ki kalabalık bir orduyla... Hemen çevreye haberler saldı, paralı askerleri toplamaya başladı. Caen'deki kalabalık garnizonuda yanına alarak Rennes'e doğru ilerledi.


Symbol48_france.png


Fransızlar ve King Philip için her şey yolunda gidiyordu. Fetih haberlerini bir bir aldı.

2.jpg
3.jpg

4.jpg

Ardından İngilizlerin Rennes'de yenildiği haberi kulaklarına çalındı ve bu muhteşem bir haberdi. Bu sayede Rennes'i aldıklarında İngilizlere hâlâ savaş açmamış olacaklardı. Planına devam etti ve Bruges'u kuşattı. Muzaffer generaller ise bir süre fethettikleri bölgelerde asayişi sağlamak adına kalmak durumundaydılar.


Symbol48_spain.png


Kral Alfonso Valencia'ya vardı ve şehri kuşattı ancak içersi kalabalıktı. Bu şekilde girmeye kalkarsa şehri fethedebileceğine inancı tamdı ancak bu ülkesininde sonu olabilirdi. Destek gelene kadar kuşatmayı sürdürme kararı aldı.
Bu arada Prenses Urraca Portekiz topraklarına ulaşmıştı. Genç Prens onu iyi karşıladı. Uzun konuşmalardan sonra anlaşmaya vardılar. Şöyleki, İspanya Tahar Sultanlığı'na karşı karada savaşırken Portekiz ise denizde savaşacaktı. Donanmasıyla İberya'ya çıkışların önünü keserken, İspanya Kurtuba ve Gırnata'yı alacaktı. Müslümanlar İberya'dan atıldıktan sonra 5000 florin karşılığında Gırnata Portekiz kontrolüne bırakılacaktı. Her iki tarafta memnun görünüyordu. Lakin İspanyol güzel, Prens Affonso'yu etkileyememişti. Yine de bir süre Lisbon'da kalacaktı.
Leon idaresindeki Prens Rodrigo'da yaklaşan savaş için Toledo'ya doğru yola çıktı.


Symbol48_scotland.png


5.jpg

Edmund alel acele kral ilan edilmişti, babasının ahmaklığı yüzünden hem onu hemde abisini kaybetmişti. Ancak York şuan İskoç toprağıydı ve bedeli çok ağır olmuştu. İlk hedefi ne olursa olsun York'u İngilizlere geri vermemekti. Savaş konsülünü topladı, ülkede eli silah tutan herkesi savaşa davet ettiler. Büyük kralları Malcolm'un intikamıyla yanıp tutuşan İskoçların hepsi geldi. 


Symbol48_moors.png


Miswar Akdeniz kıyılarına doğru emin adımlarla ilerliyordu. Savaşın yakın olduğunu hissediyordu. 60 yaşındaki babasının artık etkili bir şekilde savaş yönetemeyeceği kanısındaydı ve İber'deki orduların başına kendisi geçmeliydi. 
Sultan Tahar Kurtuba'da savaş hazırlıklarına başlamıştı. Sınırda devriyeler kol geziyorlardı ve şehirdeki asker sayısı her geçen gün artıyordu. Devriyelerin Prenses Maria'yı bulmaları uzun sürmedi. Yanındaki adamlar fazla direnemeden ölürken, prenses esir alındı ve Kurtuba'ya götürüldü. Sultan Tahar prensese zarar verme düşüncesinde değildi ancak onu esir almıştı ve siyasi amaçlar için kullanmayı planlıyordu.
Qasim ise Cezayir'deki ordusunu toplayıp Tunus'u doğru yelken açtı.


Symbol48_portugal.png


Prens Affonso, prenses Urraca ile Lisbon'a döndüğünde karşılaştığı durum onu hiç mi hiç memnun etmedi. Kralın ajanı Lopo Periz çoktan Maria'nın esir düştüğü haberini saraya ulaştırmıştı. İspanya ile yapılan anlaşma şartları Portekiz'in karadan saldırı yapmayacağı şeklinde olsa da, artık çok geçti. Bu Portekiz'in meselesiydi. Henrique ve Affonso Lisbon'dan kalabalık bir ordu topladılar ve İspanya'nın savaşa vaktinde yetişebilmesini umarak Kurtuba'ya doğru yola çıktılar. Ajan ayrıca prensesin neden yola düştüğü haberinide getirmişti. Henrique bu nedenle kızına öfkeliydi de.
Johao, Zaragoza'yı kolayca fethetti. Planları iyi gidiyordu. Hatta sadece Portekiz değil, İspanya tahtı bile onun olabilirdi. İşgalci Müslümanlar her iki krallığıda fazlasıyla meşgul etmekteydi. Doğru hamleleri doğru zamanda yaparsa tüm İber Yarımadası onun olabilirmiş gibi düşünüyordu.


Symbol48_england.png


Kral William Nottingham'a gelir gelmez gözcülerini kuzeye gönderdi. Gelen haberler kötüydü, İskoçlar çok kalabalık bir ordu ile York'a ilerliyorlardı. Eğer William şimdi York'a ilerlerse kazanma şansı yarı yarıya olurdu. William akıllı bir adamdı, bu risk çok büyüktü. İskoçlar'a karşı bir plan yapmalıydı. İlk olarak daha çok askere ihtiyacı olduğu kanısına vardı, bir yandan asker toplarken bir yandan da genç kralın sonraki hamlesini bekliyordu.
Prens Robert ise Rennes'e yaklaştığında karşılaştığı manzara ile pek hoşnut olmamıştı. Fransızlar şehri çoktan kuşatmışlardı. Rennes'in Fransa'ya geçmesiyle, İngiltere'nin hak iddia edebileceği tüm topraklar Fransa'ya geçmiş oluyordu. Ülkenin kuzeyinde zaten İskoçya ile bir savaş varken, Fransa'ya karşı bir savaş başlatmak ne kadar mantıklı olurdu? Hiç olmazdı ancak Robert deneyimsiz ve pek akıllı olmayan bir adamdı. Şan şöhret kazanacağını düşünerek kuşatma halindeki Fransız ordusuna saldırdı.
Robert'ın ordusu neredeyse 3 kat daha fazlaydı, bu sebeple savaş planı yapmayı düşünmedi bile, doğrudan hücüm emri verdi ve savaş başladı.

6.jpg

Askerlerinin ok saldırısı altında olduğunu farkedince süvarileriyle okçulara saldırdı.

7.jpg

Bu sırada neredeyse hiç piyadesi kalmamış olan Guillemot savaşı kazanmanın tek yolunun Robert'ı öldürmek olduğunu düşündü ve ormana doğru kaçan okçuları kovalayan Robert ve askerlerine doğru at sürdüler.


8.jpg
Robert'ın savaşçıları üstün geldi. Guillemot onursuzca kaçmak yerine savaşa ölmeyi tercih etti. Az sayıdaki Fransızlar'ın hiç biri kaçmaya başaramadı. Robert esir düşen askerleri öldürme emri verdi.

9.jpg
10.jpg

Rennes bir kez daha İngilizler tarafından kuşatıldı.


Symbol48_france.png


Kral Philip üstün taktikler uygulayarak Bruges'u savunan kuvvetleri dışarıya çıkmaya zorladı ve arazide ezip geçti. 

11.jpg

Philip Bruges'da zafer kutlamaları yapıyordu. Planı bir saat gibi işliyordu ancak Guillemot'un yenilgisinden haberi yoktu. Çok geçmeden de oldu. Ülkesi dört bir yanda sefer halindeyken İngiltere'yle çıkan bu savaş planlarını aksatmıştı. Hemen Paris'e dönme kararı aldı ve generallerine geri dönme talimatı gönderdi. Prens Louis'i Angers'da, Raoulet Poitevin'i de Rheims'de istiyordu. Ajaccio fatihi Perrin Marsilya'ya dönüp ülkenin güneyinden sorumlu olmalıydı. Kızı Constance'ı da olası savaşı önlemek ve iyi ilişkiler geliştirmek için hediyelerle birlikte Kutsal Roma İmparatorluğuna gönderdi.


Symbol48_spain.png


Kral Alfonso ahmak bir Portekizli kız yüzünden Valencia seferini ertelemeyi düşünmüyordu. Hâlâ destek kuvvetin gelmesini bekliyordu. Ancak işler Prens Rodrigo için öyle değildi, prensesi Kurtuba'daki korkunç adamlardan kurtarıp onunla evlenme planları kuruyordu. Toledo'daki süvarileride kendisine katarak, Kurtuba'ya doğru ilerledi.
Misafir olarak gittiği Lisbon'da yanlız bırakılan prenses Urraca ise neye uğradığını şaşırmıştı. Saraydaki bütün soylular silahlarını kuşanıp Müslüman üzerine gitmişlerdi. Portekiz kraliçesi her ne kadar onu iyi ağırlasada tüm erkeklerin ve özellikle de prensin gitmiş olması genç kızı üzmüştü doğrusu.



[+] 10 üye ZenderX nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#5
Eline saglik Zender, campaign haritasini da arada paylasirsan genel gidisat hakkinda fikir sahibi olmak daha guzel olur diye dusunuyorum.
Ara
Cevapla
#6
Yine güzel olmuş. Olayların beklenmedik sonuçları olması daha heyecanlı oluyor. İleriye dönük assasin ile suikast falan olursa beklenmedik çok sürprizli olur diye düşünüyorum.
Ara
Cevapla
#7
Fransızlar iyi büyümüş gibi. Bundan sonra durdurmak zor.
Ara
Cevapla
#8
Symbol48_scotland.png


Kral Edmund kalabalık ve tüm ordusuyla York-Nottingham sınırına kadar ilerledi ve kamp kurdu. İngiliz topraklarına ordusuyla girmeden önce gözcülerini ve ajanlarını gönderdi. Aldığı raporlara göre Kral William Nottingham kalesinde kalabalık bir garnizon ile beklemekteydi. Bu İskoçya için iyi değildi, ancak yinede İngilizlerin kalenin arkasında saklanıyor olması onlardan korktukları anlamına gelmekteydi. Kral William gibi büyük bir fatih ordusu ile meydana çıkmıyorsa İskoç ordusu gerçekten kalabalık ve güçlü olmalıydı. Edmund lordlarını ve yakın adamlarını topladı, çünkü tam olarak ne yapacağı konusunda emin değildi. Tüm İskoçya'yı peşine takarak buralara kadar gelmişti, yapacağı bir savaş kazansa dahi ülkesine çok pahalıya patlayabilirdi. İngiltere ile anlaşma yoluna giderse de halkı tarafından hain dahi ilan edilebilirdi. Adamlarından biri Londra'ya sürpriz bir saldırı yapma fikriyle öne çıktı. Plana göre gemilerle Londra yakınlarına çıkılıp şehir kısa süre içinde düşürülecekti. İngiltere bu darbeye karşı ne yapabilirdi. Edmund her ne kadar şüpheli de olsa, ortada başka bir fikir yoktu. 


Symbol48_moors.png


Tahar Sultanlığı'nın kurucusu ve Sultanı, Sultan Tahar hasta düştü. Hekimlerin çabalarına rağmen yaşlı adam çok geçmeden vefat etti. Haber her iki oğlunada götürülemedi. Portekiz donanması Afrika'ya tüm geçişleri kapamıştı. Ticaret gemileri dahi geçemiyordu. Buna İber'e geçip savaş yapmak isteyen yeni Sultan Miswar ve ordusu da dahil. Kıyıya geldiğinde Portekiz gemilerinden başka hiç birşey göremeyen Miswar deliye dönmüştü. Bu sadece kendisinin savaş hayalleri kurduğu İber'e geçemeyeceği anlamına gelmiyordu, aynı zamanda İber'de kalan babası ve askerlerine yardım götüremeyeceği anlamına geliyordu. Hızlı düşünmeliydi bir çözüm bulmalıydı. Kısa zaman içerisinde anladı ki ordusuyla birlikte İber'e geçme şansı yoktu. Marakesh'e haber gönderdi, pek çok işçi, malzeme ve para istediğini yazdı. Ordusu burada kalacaktı, bir tershane ve devamında gemiler inşa edilecekti. Kendisi ise bir şekilde gizlice İber'e geçecekti. Dediği gibi de oldu, epey yüklü bir para ödese de korsanlar kendisini ve bir takım askerini İber'e geçirdi. İber'e varır varmaz babasının ölüm haberini aldı. Yaşlı babasının elbet bir gün öleceğini biliyordu, her ne kadar üzülsede soğuk kanlılıkla karşıladı ve ilk olarak Gırnata'ya giderek ordaki askeri birlikleri emri altına aldı. Sonrasında Kurtuba'ya doğru yola çıktı.

Diğer kardeş Qasim ise Tunus'a çok yaklaşmıştı. Yakında kaleyi kuşatacak ve düşürecekti ancak babasının ölümünden hâlâ bihaberdi. 


Symbol48_portugal.png


Kral Henrique ve ordusu Tahar Sultanlığı sınırlarına rahatlıkla girdi ve Kurtuba'ya doğru ilerlemeye başladı. Sultan Tahar'ın öldüğü haberirin onlara ulaşması ise muazzam oldu. Böyle bir kriz ortamında Kurtuba kolayca düşebilirdi. Ordusu ile birlikte olabildiğince hızlı ilerleyen Henrique, kızı içinse endişeleniyordu. Sultan Tahar'ın ölmesiyle kızının başına her türlü iş gelebilirdi. Acele edip en kısa sürede kızını kurtarmalıydı. 
Ülkenin ekonomisi ise süregelen savaştan dolayı her geçen gün kötüye gitmekteydi, yüksek vergiler halkın moralini iyice bozuyordu.
Pamplona ve Zaragoza lordu Johao'da haince planlarının devamı olarak ordusunu topladı ve İspanyol şehri Leon'a doğru yola koyuldu.






Symbol48_england.png


King William kalabalık İskoç ordusuyla savaşamayacağını biliyordu. Birde üstüne oğlunun Fransa'ya savaş ilan ettiği haberini aldı. Nottingham'dan çıkma niyeti yoktu. Kızı Cecilia'yı İskoçlara elçi olarak göndermek her ne kadar tehlikeli olsa da bir evlilik ile barış yapılabilir gibi duruyordu. Hemen Cecilia'yı İskoçya'ya gönderme emrini verdi. Görüşmeler süresince Nottingham'ı terketmeyecekti.
Prens Robert sonunda Rennes'i fethetti.
4.jpg
Ardından ordusuna Caen'deki birlikleride takviye yaparak Angers'ı kuşattı. 


Symbol48_france.png


Angers'ın kuşatıldığı haberini alan Kral Philip hızlı bir manevra ile Caen'i kuşattı. Paris'in yönetimi Raoulet Poitevin'e bırakan Philip aynı zamanda kendisinin olası bir saldırıya karşı Paris'i savunacağına inanıyordu.
Prens Louis, Angers kuşatmasını farkedince ordusuyla birlikte kamp Angers yakınlarına kamp kurdu. Fransa'nın Angers kuşatmasını bozabilme şansı yok gibi duruyordu ancak Caen'in kuşatılmış olması işleri biraz olsun dengeliyordu.
Nitekim Fransa'nın başka bir problemi vardı. Ajaccio Sicilya tarafından kuşatılmıştı ve kimsenin haberi dahi yoktu.
5.jpg
Marsilya yönetimindeki Perrin, Milan dükalığından gelen elçi heyetini iyi karşıladı ve ticaret anlaşmaları imzalandı.
6.jpg


Symbol48_spain.png


Kral Alfonso gelen destek birlikle birlikte Valencia kuşatmasında taaruza kalkma kararı aldı. Surları ele geçiremeyeceğini biliyordu, bu nedenle nispeten daha savunmasız olan şehrin Güney kapısından koç başı ile saldırma kararı aldı ve askerlerine emri verdi.
7.jpg
Fazla kayıp vermeden kapı kırıldı ve İspanyol askerler şehrin kapısından içeri doğru koşmaya başladılar.
8.jpg
Kapıda onları bir grup mızraklı asker ve süvari karşıladı. Epey kanlı geçen çatışmada Kral Alfonso öldürüldü.
9.jpg
Ordunun yönetimini General Vaasco aldı ve saldırıyı kanlı ancak başarıyla tamamladı.
10.jpg
Yeni Kral Rodrigo Kurtuba'ya doğru yolda olduğundan Valencia kuşatmasının haberini alamadı ve resmen taç giymediği için İspanya Prensi olarak Tahar Sultanlığı topraklarına girdi.


Symbol48_scotland.png


Kral Edmund İngiliz prensesin yola çıktığı haberini alınca gemiyle Londra'ya çıkartma yapma planını erteledi. İngilizlerle barış planladığından değil, gizli saldırı planlarının açığa çıkmasından korktuğu için bir süre daha kalıp prensesle görüşme kararı aldı.


Symbol48_moors.png


Sultan Miswar hızla Kurtuba'ya ulaştı, şehrin, orduların ve dahası sultanlığın başına geçti. Ancak gelecek hiçte parlak durmuyordu. Yaklaşmakta olan kalabalık Portekiz ve İspanya orduları Kurtuba'yı alabilecek kapasitedeydi. Tahar Sultanlığının tek kozu esir aldıkları prensesti. Miswar Portekiz Kralı bir elçi gönderdi ve şehrin kuşatılması takdirde Portekiz'in ilk zaiyatının prenses Maria olacağını bildirdi. Henrique öfkesinden elçiyi oracıkta öldürdü. Miswar elçisinin dönmediğini farkettiğinde kuşkulandı, şehir kuşatılır ve kaybedilirse Tahar Sultanlığının sonu olabilirdi. Her ihtimale karşı şehirde az bir birlik bırakarak prenseside yanına alıp ordusuyla güneydeki nehrin ötesinde bekleme kararı aldı. Eğer ki şehir kuşatılırsa bir sürpriz saldırı düzenleyip düşman ordularını dağıtmayı planladı.
Qasim Tunus'u kuşattı.


[+] 5 üye ZenderX nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#9
Hikaye güzel gidiyor bence. Edmund un pek de akıllıca hareket edeceğini sanmıyorum. William hakkından gelir onun ne de olsa yaşlı kurt.

Fransa, çok büyüdü. Diğer ülkeler saldırır bence. Sicilya sonra Marsilya'ya da gelecektir. Yoksa milan savaş açar diye düşünüyorum.

Miswar akıllı adam. Ama hem Portekiz hem İspanya ordularına ayrı ayrı da olsa zor karşılık verir gibi. Portekiz 1 adım önde bence.
[+] 2 üye Merco nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#10
Elinizd saglik, hikayeden emek akiyor.
[+] 1 üye Sezar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#11
Sıradaki bölümü heyecanla bekliyoruz @ZenderX
Ara
Cevapla
#12
Çoğunu yazdım, bugün gelir büyük ihtimal.
Ara
Cevapla
#13
Symbol48_portugal.png


Kral Henrique çok büyük bir çıkmaz içerisindeydi. Kızının hayatı mı yoksa ülkesinin yıllardır beklediği fetih mi? Uzun uzun düşündükten sonra Miswar'a elçi gönderdi ve bir görüşme ayarlandı. Miswar durumunun farkındaydı, sıkı pazarlık yaptı. Anlaşmaya göre Portekiz ordusu Tahar Sultanlığı topraklarından çıkacak, boğazı tutan Portekiz gemileri çekilecekti. Tüm bunlar olduktan sonra bölgede kalan bir takım Portekiz askerine Prenses teslim edilecekti. Henrique bir an önce anlaşma şartlaını yerine getirmek için talimatlar verdi. Bu seferin uzuyor olması ülkesi içinde kötü sonuçlara yol açıyordu, ekonomi gittikçe kötüye gidiyor devlet resmen borçlanıyordu. Kızına kavuşur kavuşmaz Kurtuba'yı ne pahasına olursa olsun almalıydı. Bu savaş çok çirkinleşmişti.
Hain general Johao ise karlı dağlardan Leon'a doğru ilerlemeye devam etmekteydi. Güneyde olanlardan haberi olmasa da herşey aslında onun lehine işliyordu.


Symbol48_england.png


Caen kuşatmasının haberi alan Robert hızla Angers kuşatmasını kaldırdı ve ordusunu topladı. Vaktinde yetişebilirse ana üssü olan Caen'i düşmeden kurtarabilirdi. Hem tüm sevdikleri de Caen'de yaşamaktaydı, onları yüz üstü bırakamazdı.
Prenses Cecilia diplomatlarla birlikte İskoç kampına vardı. İskoçlar saldırgan tavır sergileselerde ne prensese ne de beraberindekilere zarar vermediler. Kral Edmund sonunda kendilerini kabul etti ve görüşmelere başladılar. Başladılar ancak Edmund gözlerini güzel prensesten alamıyordu. Zaten William'ın planıda bunun üzerineydi. Günler geçiyordu Edmund görüşmeleri gittikçe yokuşa sürüyordu. Prenses her ne kadar Edmund'dan etkilenmiyor olsa da Edmund masaya evlilik teklifini koydu. Hem İskoçlar hemde İngiliz heyet şaşkınlık içerisindeydi. Bu öfkeli durum, iki tarafında intikam hırsı, Edmund'un bu saçma aşkı ile mi bitecekti. Bir anda ortalık karıştı, aşağılayıcı sözler havalarda uçuştu. Sessizliği sağlayan Edmund oldu, prensese karşı olan hislerinin değişmeyeceğini ve bir barış anlaşması imzalamak istediğini söyledi. Prenses, babasından aldığı talimatla "Bu evlilik ancak York'un İngilizlere teslim edilmesi şartıyla gerçekleşebilir." diye yanıtladı. Kendince Edmund'un bu şartı asla kabul etmeyeceğini biliyordu, yoksa evlenmeye gönlü yoktu. Ertesi gün Nottingham'a dönme kararı aldı. İngilizler istediğini almışlardı. Artık karşılarında aşık bir kral vardı ve İskoçlar krallarına olan güvenlerini kaybetmişlerdi.


Symbol48_france.png


Kral Philip, Robert'ın geliyor olduğundan habersiz bir şekilde Caen'e taarruz emrini verdi.
İçerdeki garnizonun neredeyse hiç olmadığını bilen Philip askerlerine surları ele geçirme ve kapıyı kırma emri verdi. Philip'in askerleri kaleyi ele geçiriyorlardı ki kaleye yaklaşan İngiliz askerleri görünmeye başladı.

1.jpg

Bunu gören Philip tüm askerlerine kaleyi bir an önce ele geçirme emrini verdi ve az sayıdaki garnizona karşı savaş başladı.

2.jpg

Philip surları ve kaleyi ele geçirmişti ancak kapı hala kırık, kuşatma kulesi ise surlarda duruyordu. Okçularına surlara çıkmaları ve İngilizlere ok yağdırmaları emrini verdi. Artık savunan Fransızlar, saldıran İngilizler olmuştu.

3.jpg

Robert kalabalık ordusuyla birlikte kapı önlerine kadar geldi.

4.jpg

Ve İngilizler kırık kapıdan birden saldırıya geçtiler. Az sayıdaki Fransız askerleri düşmanı tutmakta zorluk yaşıyordu.

5.jpg

Durumun iyiye gitmediğini anlayan Philip askerleriyle birlikte kapıdaki çatışmanın içine daldı. Ancak çatışma o kadar kanlıydı ki Philip bir anda kendini düşman askerleri arasında buldu ve öldü.

6.jpg

Philip'in ölmesiyle Fransızlar bir an paniğe kapılsada surlardaki okçularının avantajıyla savaşı kendi lehlerine çevirdiler. Robert'ın etrafı sarıldı ve acımasızca katledildi.

7.jpg
8.jpg

Fransızlar Caen'i almışlardı. Kralları ölmüştü ancak yok yere değil. İngiltere'nin ana karadaki varlığı neredeyse artık yoktu.

9.jpg

Haberin Louis'e ulaşması çok sürmedi. Taç giyme töreni için Paris'e doğru yola çıkarken emrindeki askerlerinide Rennes'i Fransa'ya katmaları için gönderdi.

10.jpg

Louis babasının yasını tutarken Paris'e yeni haberler geldi. Ajaccio, Sicilya tarafından işgal edilmiş ve Papa Sicilya Kralını bu sebepten aforoz etmişti. Ajaccio'nun kaybı her ne kadar kötü olsa da, aforoz bir düşman zayıf bir düşman demekti. 

11.jpg
12.jpg

Haberler elbette Marsilya'daki Perrin Gassou'ya da ulaşmıştı. Her ihtimale karşı Fransa asker alımlarına ve gemi inşalarına başladı.
Fransız prenses ise Almanlar ile ticari anlaşmalar imzaladı.


Symbol48_spain.png


Rodrigo'ya babasının öldüğü ve kendisinin yeni Kral olduğu haberi sonunda ulaşmıştı. Ancak umursamadı, ordusunu topladı ve Kurtuba'yı kuşattı. Portekiz'in yaptığı anlaşmadan haberi yoktu, anlaşma onu bağlamıyordu da zaten. Valencia'ya haber gönderdi ve kalan birliklerin sahil boyun ilerleyerek Granada'ya kadar ulaşmasını istedi. Tahar Sultanlığı'nı İberden sonsuza kadar atmak istiyordu. Esasen Kral Rodrigo'nun ordusunun büyük bir kısmı süvarilerden oluşuyordu ve kale fethine uygun değildi ancak yinede Kurtuba'yı kuşatmıştı.


Symbol48_scotland.png


Edmund kampında aşkı ve ülkesi arasında seçim yapmakla meşgulken İngilizlerin ana karada aldığı yenilgilerin haberleri İskoçya'ya kadar geldi. İskoçya için bir fırsat doğmuştu. Edmund, William'a reddemeyeceği bir teklif yaptı, İskoçya ordusu Fransa karşısında İngiltere'nin yanında savaşacaktı ancak karşılığın hem York İskoçlarda kalacak hemde Cecilia Edmund'un karısı olacaktı. Hemen her şey ayarlandı ve evlilik gerçekleşti.

13.jpg

İngiltere ve İskoçya arasındaki savaş bu düğünle bitmiş, yerini kan bağıyla mühürlenmiş müttefiklik almıştı. Edmund çok geçmeden hali hazırda Londra fethi için kullanmayı planladığı gemileriyle birlikte güneye yelken açtı.


Symbol48_moors.png


Sultan Miswar, Kurtuba'nın İspanyollar tarafından kuşatıldığını öğrendiğinde hızlı düşündü, İspanyol ordusunun büyük bir kısmının süvarilerden oluştuğunu biliyordu dolayısıyla Kurtuba surlarının kolay düşmeyeceğinin farkındaydı. Portekiz gemilerinin çekilmesiyle destek yola çıkmıştı, gelen destekle birlikte İspanyol ordularını dağıtabileceğini düşündü. Kurtuba'ya mesaj gönderdi ve 16 yaşındaki kardeşi Ayyub'a şehirdeki tüm yetkiyi verdi. Ayyub çok akıllı ve gelecek vaadeden bir gençti. Bununla birlikte Miswar prenseside anlaşma gereğince bıraktı.
Qasim sonunda peşinde olduğu Tunus kalesini fethetti.

14.jpg

Ancak babasının ölüm ve abisinin yeni Sultan olduğu haberini aldığında hiç memnun olmadı. Tahar Sultanlığının başına geçmeyi kendi planlıyordu ancak artık çok geçti. Şimdi sultan abisi Miswar İber'de hristiyanlara karşı savaş veriyordu, onu tahttan düşürmesi çok zordu, o da hristiyanlara karşı savaşmalıydı. Bu doğrultuda Sicilya adasına çıkartma yapma planlarına başladı.


Symbol48_portugal.png


Henrique kızına sonunda kavuşmuştu, çok çabuk haberler verildi ve Portekiz donanması yeniden yerini aldı. Gözcülerin anlattıklarına göre Miswar'ın planları çok açıktı, nehrin güneyinde gelen desteklerle birleşecekti. Sonrasında kuzeye ilerleyip İspanyol ordularını dağıtma peşindeydi. Ancak nehri geçebileceği tek bir nokta vardı, Henrique hemen ordusuna haber verdi köprü Kral Henrique ve ordusu tarafından tutuldu. Prens Affonso ise İspanyol kuvvetlere destek olarak Kurtuba'ya gitti.

Johao neredeyse Leon'a varmıştı, eğer Leon'a saldırır düşürürse işler çok değişebilirdi.



[+] 6 üye ZenderX nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#14
Kimi sevdiysek gitti be. Hey gidi filip. Robert i de tutuyordum ama o da gitti. Şimdi adamım Johao. Güzel gidiyor. Ellerine emeğine sağlık. On numara.
[+] 1 üye Merco nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#15
Bu gidişle hikayenin sonunda Johao Constance ile evlenip oğluna Edmund ve Cecilia'nın kızlarını alıp aile kökenlerinin Karolenjlere dayandığını ve Şarlman'nın büyük büyük dedelerinden biri olduğunu idda edip ''Yeni Frank İmparatorluğu''nu kuracak. Kutsal Roma Cermen dışında batıdaki tüm devletler Johao'nun sancağı altında birleşip tüm Avrupayı titretecek!!!

Benim kehanetleri bir tarafa bırakırsak @ZenderX çok iyi bir hikaye kurgulayıp, oynatıyor. Tebrik ederim, takipteyim :))
[+] 2 üye Emir Tamerlan nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#16
Symbol48_england.png


William'ı düğün kutlamalarına ayıracak vakti yoktu. İngilizlerin hepside zaten bunun farkındayı. Çok geçmeden ordusuyla birlikte Londra'ya vardı ana karaya çıkıp ana vatanı Normandiya'yı geri almadan önce son hazırlıklarına başladı. İskoçlar da Flaman Bölgesine çıkartma yapacaklardı.
William'ın en küçük ve kalan tek oğlu Henry'de her geçen gün büyüyordu.


Symbol48_france.png


Fransa'da Kral Philip'in ölmesiyle işler biraz karışmıştı. Louis akıllı bir adamdı ve İngilizlerle olan savaşları bitmemişti. Çok sayıda askere ihtiyacı vardı. Fransa toprakları geniş ve savunmasız durumdaydı. Fransa donanması güneydeki Sicilya tehlikesini savuşturmuştu ancak Fransa'nın Ajaccio'yu geri alma gücü henüz yoktu. Tüm şehirlerdeki garnizon sayısında artışlara gidildi. Fransa son bir savaşa hazırlanıyor gibiydi.


Symbol48_spain.png


Kral Rodrigo Kurtuba'yı almaya niyetliydi ve planlarını yapmıştı. Tek ihtiyacı kapının kırılmasıydı, süvarilerini şehir sokaklarına sokabilirse şehri ele geçirebilirdi. Portekizli Prens ile de fazlasıyla konuştuktan sonra taaruza geçtiler.

Rodrigo'nun planı basitti, süvarileri koçbaşını canları pahasına korumalıydı. 

1.jpg

Ve planladığı gibide oldu, koç başı kapıya dayandı ve kapıyı kırdı.

2.jpg

Kapının kırılmasıyla birlikte Rodrigo'nun kahraman atlıları düşmanın üzerine korkusuzca atıldı. Ayyub her ne kadar mızraklı birimlerine güveniyor olsada atlara karşı şansları pek yok gibiydi.

3.jpg

Ordusunu arkadan yönetmek yerine kapıda askerleriyle birlikte savaşmayı tercih eden geçen adam kendini resmen ölümün önüne attı.

4.jpg

Ayyub'unda ölmesiyle iyice yüreklenen işgalciler hep birlikte saldırdılar.

5.jpg

Portekiz ve İspanyol kuvvetleri birlikte şehri ele geçirdiler. Ardından direnişi halk katledildi, dini binalar yakılıp yıkıldı.

6.jpg
7.jpg

Generali Vaasco'da Granada ya doğru ilerlemekteydi. Ancak Leon'un kuşatılacağından habersizlerdi.
Bu sırada Rodrigo sergilediği cesaretlikle Portekizli prensesin dikkatini çekebileceğini ve onunla evleneceğini düşünüyordu.


Symbol48_scotland.png


Kral Edmund kısa deniz yolculuğundan sonra Bruges sahiline çıkartma yaptı ve çok geçemeden şehri kuşattı. Fransızların işi çok zor gibi duruyordu.


Symbol48_moors.png


Kurtuba'nın düştüğü haberini alan Miswar'ın gözünü kan bürümüştü. Genç kardeşinin katledildiğini, babasının mezarının kirletildiğini düşündükçe kendinden daha daha geçiyor sağ sola saldırıyordu. Öfkesi geçtiğinde çadırınına çadır denemez hale gelmişti, zaten de o çadıra ihtiyacı yoktu artık. Tek ihtiyacı intikamdı, o Portekizli kaltağı babasına geri parça parça göndermeliydi ama artık çok geçti. Şimdi Henrique'yı parçalara ayırmanın vaktiydi. Ordusunu alel acele topladı, köprüye doğru ilerledi. Ancak Henrique mevzisini terketmişti, Kurtuba zaferini kutlamak için şehre doğru yola çıkmıştı. Miswar onları yolda yakaladı. Engebeli arazideki savaş çok geçmeden başladı.

Henrique, Miswar'ın ordusunu farkeder farketmez tepeye doğru çekildi. Savaşta yüksekte olmak her zaman avantajdı. Heleki Miswar'ın ordusu tamemen okçulardan oluşuyorken. Miswar ise süvarileriyle sağ kanattan tepeyi yavaşça tırmanıyor, Henrique'nin pozisyonunu bozmaya çalışıyordu ki, Henrique'nin askerleri arasındaki bir anlaşmazlık sonucu bir grup kundaklıyaylı asker Tahar Sultanlığı okçularının menzilinde kalınca savaşta ilk kan döküldü.

8.jpg

Miswar'ın planı bir saat gibi işliyordu. Yoğun ok saldırısı altında kalan Henrique bir türlü karşılık veremiyordu. Kendi okçuları pozisyonlarını kaybetmiş, askerleri ise kalkan tutmaktan başka birşey yapamıyordu.

9.jpg

Henrique son çare olarak okçuların üzerine kendisi at sürdü.

10.jpg

Miswar'ın da en başında beri istediği buydu. Henrique ordusunu terkettiği anda süvarilerle saldırdı, zaten dengesi bozulmuş Portekiz ordusu süvarilerinde gelmesiyle iyice dağıldı.

11.jpg

Ardından Miswar hemen süvarilerini Henrique'nin üzerine sürdü.
12.jpg

Miswar'ın askerleri Henrique'nin etrafını iyice sardı ve Henrique esir düştü.
13.jpg

Miswar yıllarca unutulmayacak bir zafer kazanmıştı.
14.jpg

Gelenekleri her ne kadar esirlerin öldürülmemesini savunsada Miswar artık o eski Miswar değildi. Kana susamıştı ve Henrique dahil her bir esirin öldürülmesi emrini verdi.

15.jpg

Miswar hızla ordusunu Kurtuba'ya doğru çevirdi. Şehri geri almadan durmaya niyeti yoktu. Babasının gelişini dışarıda bekleyen Affonso, Miswar'a yakalandı. Bu haberin şehre gitmesiyle İspanyol kuvvetlerde Portekiz'in yeni kralını yalnız bırakmamak için dışardı çıkmak zorunda kaldı.
Savaş hızlı başladı ve Miswar'ın okçularının hedefi bu kez Affonso'ydu, Affonso okçuların üzerine doğru at sürsede fazla dayanamadı.

16.jpg

Yoldaşlarının bir bir düştüğünü gören Affonso, kuzeye doğru yoğun ok saldırısına rağmen kaçtı ve kurtuldu.

17.jpg

İspanyol süvariler ise çoktan dört bir yandan Miswar'ın ordusuna saldırmıştı bile. Miswar ordusunun kontrolünü kaybetmişti. Herkes canı için ve intikam için savaşıyordu.

18.jpg

İspanyol Kral Rodrigo'nun gözleri Miswar'ı aradı. Çok geçmeden süvarilerini onun üzerine sürdü. Sultanları ölürse ordunun kaçacağından emindi.

19.jpg
Lakin Miswar ve beraberindekiler çok iyi at biniyordu, Rodrigo onlara bir türlü ulaşamadı. Ordusunu çok hızlı eriyordu. Tek çaresinin Kurtuba'ya çekilmek olduğunu anlamıştı. Hızla atını şehre doğru geri sürdü ve şehre ulaştı ancak kaybettiği askerleri çok arayacaktı.

20.jpg

Miswar şehri kuşattı.

Şimdi ise sıra Qasim'daydı. Hazırlıklarını yapmıştı ve Palermo'ya çıkartma yapmak için hazırdı. Bir saldırı beklemeyen Sicilya'lılar adayı adeta savunmasız bırakmıştı. Kalede garnizon dahi yoktu. Prens Simon destek gelmesi umuduyla kendini kaleye kitledi. Qasim kaleyi düşürebilirse kim bilir belki de Roma'ya kadar ilerlerdi.

21.jpg


Symbol48_portugal.png

Lisbon halkı kargaşa dolu bir güne uyandı. Kralları ölmüştü, prensten ise haber alınamıyordu. Halk isyana kalkıştı. Prenses şehre dönmüştü ancak halk bu yaşananların suçunu ona atıyordu, haksız da sayılmazlardı. Devlet hazinesi sıfırı tüketmişti. Halk açtı, Portekiz yıkımın eşiğine gelmişti. Zengin Portekiz soyluları olan Castro'lar prensese bir teklif sundu. Oğulları Sancho ile evlenmesi halinde, devlet hazinesini dolduracak ve şehirdeki isyanı bastıracaklardı. Prenses çaresizce kabul etmek zorunda kaldı. Sancho de Castro ile evlendi.

22.jpg

Johao'nun hain planı ise sonunda başlamıştı. Leon'u kalabalık ordusuyla kuşattı.


[+] 2 üye ZenderX nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#17
Eline emeğine sağlık. Yine sürprizli bir bölüm olmuş. İspanyollar yıkılacak gibi gözüküyor. Moors baya sükse yaptı. Louis İngiltere İskoçya Sicilya arasında bayağı sıkışarak gibi. Bir de milan çıkarsa fransanın işi bayağı zor. İngiltere İskoçya evlilikle bayağı mantıklı bir iş yaptı bence. Ama ilk ihanet eden kazanır diye düşünüyorum.
Ara
Cevapla
#18
@ZenderX yeni bölüm ne zaman gelir ?
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.