24-10-2023, 18:49
(Son Düzenleme: 10-12-2023, 19:58, Düzenleyen: Duman. Toplamda 3 kere düzenlenmiş.)
GENERAL VE HADIM
537 yılı Justinian için keyifli geçmektedir. Hristiyan dünyasının görüp görebileceği en etkili kilise olan Ayasofya'nın inşaatı devam etmektedir. Ayrıca Belisarius'un Roma'da yaptığı başarılı savunmanın haberlerini de almıştır. Gözü artık Roma'nın kalbi olan İtalya'yı tamamen ele geçirmektedir. Bu sebeple imparatorluğun tüm kaynaklarını bu sefer için kullanmaktan çekinmez.
Belisarius ise savaşın henüz bitmekten çok uzak olduğunun farkında. Roma savunması başarılı olsa da Vitigis'in hala 20.000 kişilik ordusu vardır. Ayrıca önlerinde bulunan kaleler'de irili ufaklı Got garnizonları olduğunun bilincinde. Özellikle Auximum şehrinde 10.000 kişilik güçlü bir Got garnizonu olduğu haberlerini alır. Bunun dışında iyi giden durumlarda vardır. Uzun bir süredir Roma şehri önemini kaybetmiş, sembolik bir öneme sahiptir. İtalya'nın en büyük şehri Milandır. Unutulmamalıdır ki bu şehirler Got yönetiminde olsalar da imparatorluk hasreti çeken Roma'lı insanlardır. Milan halkı Belisarius'un başarılarından cesaret alarak Belisarius ile iletişime geçer. Şehir yeniden imparatorluğa katılmaya hazır olduğunu belirtir. Belisarius haberi alır almaz Mundila komutasında 1000 kişilik ufak bir birliği denizden Genoa limanına gönderir. Birlik buradan kuzeye ilerleyerek yerel Got güçlerini yener ve Milan şehrine girer. Halk ve Milan baş piskoposu imparatorluğu sevinçle karşılar, bu onların sonu olacağının farkında değillerdir.
Belisarius'un bir diğer sorunu, Roma kuşatması esnasında Vitigis ve ordusunun arkasında kuzey İtalya'yı yağmalaması için John komutasında gönderdiği 2000 seçkin süvarinin Arminium da sıkışmasıydı. John, Belisarius'un emirlerini hiçe sayarak Ariminium şehrini ele geçirmiş ve burada konaklamıştı. Roma'da istediği zaferi elde edemeyen Vitigis ve emrindeki 20.000 kadar Got kuzeye dönerek Ariminium'a ilerler. Belisarius iki komutanına emrine 2000 piyade verip Vitigis ve ordusunun etrafından dolaştırarak Ariminium'a gitmesini söyler. Buradaki amaç 2000 piyade ile John ve seçkin süvarileri yer değiştirecek ve süvarilere hareket özgürlüğü tanınacaktı.
Ancak John bir kez daha Belisarius'un emirlerine karşı gelir. Gelen takviyeyi de alarak şehrin savunmak için kalır. Çok geçmeden Gotlar şehrin önlerine gelerek kuşatmaya başlar. Büyük kuşatma kuleleri inşa ederek şehrin surlarına saldırırlar. İlk saldırıyı John ve adamları püskürtür. Ancak bu umutsuz bir savunmadır. Ariminium'un böyle bir kuşatmaya dayanacak erzakı yoktur. John'un bu itaatsizliği Belisarius'un bütün seferini tehlikeye atmaktadır. Seçkin birimleri John ile birlikte kapana kısılmıştır. Ayrıca burada kazanılacak bir zafer Gotlar için büyük bir moral kaynağı olacaktır.
Bunların ötesin de John ile arasında ciddi sayıda Got garnizonları bulunmaktadır. Belisarius ordusuyla yardıma giderken Vitigis ve bu garnizonlar arasında sıkışma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak yine de tehlikeyi göze alarak Roma'dan ayrılır. Yol üstünde Tudera ve Clusium garnizonları savaşmadan teslim olur. Belisarius bir sonraki hamlesini planlamak için beklerken, Justinian tarafından Firmium'a gönderilen 7000 kişilik bir takviyenin geldiği haberini alır. Birlik ile buluşmak için Firmium'a ilerleyen Belisarius başlarında imparatorluğun en güçlü adamlarından birinin olduğunu öğrenir, Kraliyet Hadımı Narses.
Narses, Nika ayaklanmasında yeşiller ve mavilerin oluşturduğu ekibi küçültmek için aralarına sızmış ve rüşvet ile birçok kişiyi satın almıştır. Ayrıca bir hadım olarak imparatora rakip olması imkansız olduğundan Justinian'ın en yakın danışmadır. Belisarius'un İtalya'daki komutanlığı tartışmasızdır. Ancak Narses öyle emir verip yönlendirebileceği birisi değildir. Bu sebeple bir sonraki adım için bir savaş konseyi toplar. Belisarius'un kurmayları John'un içine düştüğü durumun kendi kendine yarattığı bir sorun olduğunu ileri sürer ve yardım etmekten uzak bir tavır takınırlar. Ancak Narses John ile yakındır ve böyle bir hareketin John'u cezalandırmaktansa imparatoru ve imparatorluğu cezalandırma anlamına geleceğini belirtir. Sonuç olarak John'un kurtarılması kararlaştırılır.
Yapılan plana göre 1000 kişilik bir birlikj Auximum'da bulunan garnizonu tutmakla görevlendilir. Ildiger komutasındaki bir birlik deniz yoluyla, Martin komutasındaki bir diğer birlik ise karadan direkt olarak şehre gidecek. Belisarius ve Narses'in yönettiği diğer bir birlik ise geniş bir açıyla Arimium'a giderek Got ordusunu çevirektir. Plan kusursuz bir şekilde ilerler. Önce gemilerle giden takviye şehre ulaşır ve savunmacıları ikmal eder Vitigis karadan ilerleyen Roma kuvvetlerinin haberini alınca geri çekilerek başkent Ravenna'ya konuşlanır. Kurtarma operasyonu başarılıdır. Ancak her şey istinildiği gibi gitmez.
Belisarius John'u teşekkür için kendi çadırına davet ettiğinde herkesi şaşırtarak yalnızca Narses'e borçlu olduğunu belirtir. John'un bu hareketi Narses ile Belisarius arasında büyük bir güvensizliği körükler. Tarihçi Pirocopius'un sözleri ile: 'O andan itibaren bu iki güçlü adam birbirilerine şüphe ile bakmaya başladılar'.
Roma generalleri arasında emir komuta zinciri her zaman net bir şekilde belirgin değildi. Özellikle Justinian gibi otoritesi sağlam bir imparatorun döneminde ondan emir almadan hareket etmek zordur. Haberleşme aylar aldığından genellikle generaller kurmayla arasındaki ilişkiye bağlı olarak inisiyatif alabilirdi. O güne kadar Belisarius pek bir sorun yaşamamışken Narses'in gelişi emir komutayı karıştırmıştı. Belki de Justinian Narses'i, Belisarius'un otoritesini zayıflatmak için göndermiştir, bilemiyoruz. John ve Belisarius'tan hoşnut olmayan subayla Narses'i ona karşı çıkması için doldurmaya başladı ve bu andan itibaren iki başlılık ortaya çıktı. Ancak İtalya, kıt kaynakların olduğu ve her hangi bir ayrışmanın tüm seferi tehlikeye atabileceği için böyle bir lükse yer olmadığı bir seferdir.
Belisarius ise savaşın henüz bitmekten çok uzak olduğunun farkında. Roma savunması başarılı olsa da Vitigis'in hala 20.000 kişilik ordusu vardır. Ayrıca önlerinde bulunan kaleler'de irili ufaklı Got garnizonları olduğunun bilincinde. Özellikle Auximum şehrinde 10.000 kişilik güçlü bir Got garnizonu olduğu haberlerini alır. Bunun dışında iyi giden durumlarda vardır. Uzun bir süredir Roma şehri önemini kaybetmiş, sembolik bir öneme sahiptir. İtalya'nın en büyük şehri Milandır. Unutulmamalıdır ki bu şehirler Got yönetiminde olsalar da imparatorluk hasreti çeken Roma'lı insanlardır. Milan halkı Belisarius'un başarılarından cesaret alarak Belisarius ile iletişime geçer. Şehir yeniden imparatorluğa katılmaya hazır olduğunu belirtir. Belisarius haberi alır almaz Mundila komutasında 1000 kişilik ufak bir birliği denizden Genoa limanına gönderir. Birlik buradan kuzeye ilerleyerek yerel Got güçlerini yener ve Milan şehrine girer. Halk ve Milan baş piskoposu imparatorluğu sevinçle karşılar, bu onların sonu olacağının farkında değillerdir.
Belisarius'un bir diğer sorunu, Roma kuşatması esnasında Vitigis ve ordusunun arkasında kuzey İtalya'yı yağmalaması için John komutasında gönderdiği 2000 seçkin süvarinin Arminium da sıkışmasıydı. John, Belisarius'un emirlerini hiçe sayarak Ariminium şehrini ele geçirmiş ve burada konaklamıştı. Roma'da istediği zaferi elde edemeyen Vitigis ve emrindeki 20.000 kadar Got kuzeye dönerek Ariminium'a ilerler. Belisarius iki komutanına emrine 2000 piyade verip Vitigis ve ordusunun etrafından dolaştırarak Ariminium'a gitmesini söyler. Buradaki amaç 2000 piyade ile John ve seçkin süvarileri yer değiştirecek ve süvarilere hareket özgürlüğü tanınacaktı.
Ancak John bir kez daha Belisarius'un emirlerine karşı gelir. Gelen takviyeyi de alarak şehrin savunmak için kalır. Çok geçmeden Gotlar şehrin önlerine gelerek kuşatmaya başlar. Büyük kuşatma kuleleri inşa ederek şehrin surlarına saldırırlar. İlk saldırıyı John ve adamları püskürtür. Ancak bu umutsuz bir savunmadır. Ariminium'un böyle bir kuşatmaya dayanacak erzakı yoktur. John'un bu itaatsizliği Belisarius'un bütün seferini tehlikeye atmaktadır. Seçkin birimleri John ile birlikte kapana kısılmıştır. Ayrıca burada kazanılacak bir zafer Gotlar için büyük bir moral kaynağı olacaktır.
Bunların ötesin de John ile arasında ciddi sayıda Got garnizonları bulunmaktadır. Belisarius ordusuyla yardıma giderken Vitigis ve bu garnizonlar arasında sıkışma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ancak yine de tehlikeyi göze alarak Roma'dan ayrılır. Yol üstünde Tudera ve Clusium garnizonları savaşmadan teslim olur. Belisarius bir sonraki hamlesini planlamak için beklerken, Justinian tarafından Firmium'a gönderilen 7000 kişilik bir takviyenin geldiği haberini alır. Birlik ile buluşmak için Firmium'a ilerleyen Belisarius başlarında imparatorluğun en güçlü adamlarından birinin olduğunu öğrenir, Kraliyet Hadımı Narses.
Narses, Nika ayaklanmasında yeşiller ve mavilerin oluşturduğu ekibi küçültmek için aralarına sızmış ve rüşvet ile birçok kişiyi satın almıştır. Ayrıca bir hadım olarak imparatora rakip olması imkansız olduğundan Justinian'ın en yakın danışmadır. Belisarius'un İtalya'daki komutanlığı tartışmasızdır. Ancak Narses öyle emir verip yönlendirebileceği birisi değildir. Bu sebeple bir sonraki adım için bir savaş konseyi toplar. Belisarius'un kurmayları John'un içine düştüğü durumun kendi kendine yarattığı bir sorun olduğunu ileri sürer ve yardım etmekten uzak bir tavır takınırlar. Ancak Narses John ile yakındır ve böyle bir hareketin John'u cezalandırmaktansa imparatoru ve imparatorluğu cezalandırma anlamına geleceğini belirtir. Sonuç olarak John'un kurtarılması kararlaştırılır.
Yapılan plana göre 1000 kişilik bir birlikj Auximum'da bulunan garnizonu tutmakla görevlendilir. Ildiger komutasındaki bir birlik deniz yoluyla, Martin komutasındaki bir diğer birlik ise karadan direkt olarak şehre gidecek. Belisarius ve Narses'in yönettiği diğer bir birlik ise geniş bir açıyla Arimium'a giderek Got ordusunu çevirektir. Plan kusursuz bir şekilde ilerler. Önce gemilerle giden takviye şehre ulaşır ve savunmacıları ikmal eder Vitigis karadan ilerleyen Roma kuvvetlerinin haberini alınca geri çekilerek başkent Ravenna'ya konuşlanır. Kurtarma operasyonu başarılıdır. Ancak her şey istinildiği gibi gitmez.
Belisarius John'u teşekkür için kendi çadırına davet ettiğinde herkesi şaşırtarak yalnızca Narses'e borçlu olduğunu belirtir. John'un bu hareketi Narses ile Belisarius arasında büyük bir güvensizliği körükler. Tarihçi Pirocopius'un sözleri ile: 'O andan itibaren bu iki güçlü adam birbirilerine şüphe ile bakmaya başladılar'.
Roma generalleri arasında emir komuta zinciri her zaman net bir şekilde belirgin değildi. Özellikle Justinian gibi otoritesi sağlam bir imparatorun döneminde ondan emir almadan hareket etmek zordur. Haberleşme aylar aldığından genellikle generaller kurmayla arasındaki ilişkiye bağlı olarak inisiyatif alabilirdi. O güne kadar Belisarius pek bir sorun yaşamamışken Narses'in gelişi emir komutayı karıştırmıştı. Belki de Justinian Narses'i, Belisarius'un otoritesini zayıflatmak için göndermiştir, bilemiyoruz. John ve Belisarius'tan hoşnut olmayan subayla Narses'i ona karşı çıkması için doldurmaya başladı ve bu andan itibaren iki başlılık ortaya çıktı. Ancak İtalya, kıt kaynakların olduğu ve her hangi bir ayrışmanın tüm seferi tehlikeye atabileceği için böyle bir lükse yer olmadığı bir seferdir.
İlk ayrışma bir sonraki hamle için ortaya çıkmıştır. Belisarius kuzey İtalya'ya ilerlemeden önce orta İtalyada'ki güçlü garnizonların düşürülmesini ister. Narses buna karşı çıkarak stratejinin gereksiz dikkatli olduğunu, bu garnizonların hareket kabiliyetinden yoksun olduğunu belirtir ve direkt olarak Ravenna üzerine yürüyerek kuzey İtalya'nın bereketli topraklarına ilerlemeleri gerektiğini belirtir. Hüsnarana uğrayan Belisarius imparatordan gelen bir mektubu çıkartır: ' Biz Narses'i İtalya'ya ordu yönetmesi için göndermedik. Belisarius'un uygun gördüğü şekilde tek başına yönetmesini diliyoruz. Cumhuriyetimizin menfaati için ona itaat etmek herkesin görevidir'. Buna karşılık Narses, Belisarius'un stratejisinin cumhuriyetin menfaatlerine uymadığını belirtir.
Bu çatışma sonrası ordu ikiye ayrılır ki bu İtalya'daki hassas Roma hakimiyeti için felaket bir durumdur. Ancak her ne kadar felaket olsa da Revanna'da bulunan Ostrogot kralı Vitigis bu durumu değerlendiremez. Belisarius Urbino'yu alır. Narses ise John'u görevlendirerek Forum Cornelii'yi almasını emreder. Ancak kuzeyden gelen fırtına birçok şeyi değiştirecektir.
MİLAN'IN YAĞMALANMASI
Alıntı:Milan şehri nüfus ve refah bakımında diğer tüm İtalya şehirlerinin oldukça önündedir. Şehir büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır, durumun aciliyetini anlatabileceğim kelime sayısı çok azdır. Ancak Milan halkını olabilecek en hızlı şekilde kurtarmamız gerektiğini söylüyorum. - Procopius, Savaşların Tarihi
539 yılı, Milan şehri 500 Roma'lı asker ve kendi vatandaşlarından oluşan milis güçler tarafından korunuyor. Gotlar şehrin kaybına hızlıca tepki vererek kralın yeğeni Uraias topladığı adamlarla şehri kuşatır. Yanlarında Frank kralı Theodebert tarafından gönderilen büyük bir Burgundiyalı kuvvette bulunmaktadır. Kış geldiğinde Milan halkı açlıktan ölmeye başlar. Urvivento'yu kuşatan Belisarius'un Milan'ın kuşatıldığı haberini alır ve acilen bir birlik toparlayarak Martin ve Uliaris komutasında şehrin kurtarılması için gönderir. Ancak komutanlar Burgundiya'lı kuvvetin büyüklüğünü öğrenince Po nehri gerisine konuşlanarak, onlara yakın konumda bulunan John'dan destek isterler. Ancak John yalnızca Narses'den emir alacağını belirterek yardıma gitmez. Belisarius, Narses'e durumun aciliyetinin aralarındaki çatışmadan daha büyük olduğunu belirten bir mektup yazarak John'u desteğe göndermesi için ikna eder, ancak her şey için çok geçtir.
Milan artık dayanacak gücü kalmamıştır ve daha önce Belisarius'un gönderdiği Mundilas ve komutasındaki askerler kendilerini kurtarabilmek için kuşatmacılar ile görüşmeye başlar. Gotlar'a Musdilas'a ona ve askerlerine zarar gelmeyeceğinin garantisini verir ve şehir Gotlar ve Burgonyanlılar'a teslim edilir. Milan ya da Roma adıyla Mediolanum tarihinde görülmemiş bir yağmayla karşılaşır. Şehre giren kuşatmacılar ellerine geçirdikleri tüm erkekleri kılıçtan geçirir. Kadınlar ve çocuklar Burgonyalılar' köle olarak verilir.
Milan'ın yağmalanması imparatorlukta şok etkisi yaratır ve Justinian derhal Narses'i başkente çağırır. Belisarius bir kez daha İtalya komutanlığında tartışmasız general konumuna yükselir.
İki yıldır süren savaş sebebiyle Kuzey İtalya'da çifçilik durma noktasına gelmiştir. Şehirler kıtlıkla mücadele ediyor. Vitigis güçlü bir ordusu olmasına rağmen erzak eksikliği sebebiyle sefere çıkamayıp Revanna'da kalmaya devam ediyor. Roma ordusu ise Sicilya ve imparatorluktan gelen erzaklar ve takviyeler ile böyle bir sorun yaşamamaktadır. Ancak kırsalda yaşayan insanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Pirocopius'un anlatımına göre o sene 50.000 kişi kıtlık sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
Bu esnada Frank kralı Theodebert büyük bir ordu ile Alpler'i geçerek Gotlar'a ve Romalılar'a aynı anda saldırır. Ancak savaş Kuzey İtalya'yı öyle harap etmiştir ki bir yerden sonra ordusunda açlık ve hastalık baş göstermiştir. Kısa bir süre sonra bölgeyi terk ederek ordusuyla birlikte geri çekilmiştir.
RAVENNA'NIN DÜŞÜŞÜ
Belisarius stratejisine ve seferine kaldığı yerden devam etmektedir. Kendi planına sadık kalıp İtalya'nın merkezinde bulunan iki kaleyi kuşatmıştır, Faesulae ve Auximum. Faesulae'i almak için çok zorluk çekmezken, Auximum öyle değildir. Auximum'da hem çok büyük bir garnizon bulunurken hemde kale sağlam tahkim edilmiştir. Belisarius'un Got direnişine hayran kaldığı söylenir. Ancak ne olursa olsun insanoğlu açlığa dayanamaz ve her iki kalede bir süre sonra ele geçirilir.
Bu iki kalenin düşüşü ile artık Belisarius arkasını güvenceye almıştır ve sonraki hedefi Gotlar'ın başkenti Revanna'dır. Ravenna önleri ilerlerken bir takviye Dalmaçya'dan İtalya'ya girer ve Belisarius ile güçlerini birleştirir ve Ravenna kuşatması başlar. Ravenna batalık bir bölgeye kurulu olduğundan zorlu bir arazidir ve güçlü bir garnizonu vardır. Ancak Romalılar şehri her yönden kuşatmıştır. Ravenna'nın kuşatıldığı haberi Vitigis'in yiğeni Uraisa ulaşır. Uraias 4000 adamıyla yola çıkar. Ancak birlik onların yokluğunda Romalıların şehirlerini ve kalelerini ele geçirip yağmaladığı haberini alınca dağılıp geri dönerler.
Vitigis'in son umudu böylece tükenmiş olur ve müzakere yapmak ister. Başkentten bizzat Justinian'ın görevlendirdiği elçiler Revanna'ya ulaşır. Ancak Vitigis'e sundukları anlaşma öylesine cömerttirki Belisarius araya girerek bu koşullara izin vermeyeceğini belirtir. Belisarius'un izniyle yapılmayacak bir anlaşmaya Gotlar kuşkuyla yaklaşır. Got soyluları kral Vitigis'e kenara iterek Belisarius ile gizlice görüşme ayarlarla. Burada yapılan görüşmede eğer kendilerine koruma sağlanacaksa Belisarius biat edip Batı Roma İmparatoru olarak taç giydirmeyi teklif ederler. Belisarius teslim olurlarsa hiç birine zarar gelmeyeceğine ve tekliflerini kabul edeceğine dair yemin eder.
Yapılan gizli anlaşma sonucu Ravenna kapıları Romalılar'a açılır. Belisarius ordusuyla birlikte içeri girer ve anında şehre tahıl takviyesi yapılmasını emreder. Birliklerine yağma ve öldürme olmayacağına dair talimat verir. Belisarius bir kez daha zafer kazanmıştır. İşin ilginç tarafı Gotlar Romalılar'dan sayıca oldukça üstün ve açık meydanda muharebe kaybetmiş değillerdi.
Gotlar Belisarius'dan kendini Batı Roma İmparatoru olarak taçlandırmasını beklerler. Ancak Belisarius'un imparatora ihanet etmeye niyeti yoktur ve Gotlar'ın teslim olması için açıkça onları kandırmıştır. Ancak bu söylenti imparatorluk sarayında Belisarius'un rakipleri tarafından duyurulur. Justinian ani bir haber ile Belisarius'u başkente çağırır. Belisarius Got hazinesi ve Vitigis ile birlikte başkente gider.
Ancak Justinian'ın Belisarius'u yargılama gibi bir derdi yoktur. Biliyor ki Doğu'da gözünü Antakya'ya dikmiş rakibi İran kralı Hüsrev'i durdurabilecek tek Generali Belisarius'dur.
- BÖLÜM SONU -