Konu Dizisi: Belisarius Seferleri - Bölüm 5 : İstila & Veba (540-542)
#1
SASANİ SALDIRISI
Justinian generallerinin aldığı zaferler ile imparatorluğu yeniden birleştirme arzusu her geçen gün artıyor. Ancak arka arkaya yapılan büyük seferler ülkenin askeri insan gücünü ve ekonomisine ciddi zarar vermektedir. Her ne kadar Roma bölünme yaşanmadan önce tartışmasız tek hakim olsa da o günleri geri de bırakalı çok oldu. 

Afrika'da alınan zafer çok başarılı olsa da İtalya o kadar kolay olmamıştır. Belisarius ve kurmayları büyük zaferler kazansa da İtalya hem nüfus olarak daha kalabalık bir bölge hem de Franklar gibi kuzeyden gelebilecek büyük ordulara açık bir yapıdadır. Ayrıca Gotlar kolay kolay pes edecek bir halk olmadığını kanıtlamıştır. Bu sebeple İtalya seferi bir türlü bitmemiştir ve her geçen gün imparatorluğun sırtına daha fazla yüklenmiştir. Bunun yanında Afrika ele geçirilmiş olsa da yerel Berberi kabileler sürekli isyan çıkartmaktadır.

Ayrıca şunu kabul etmeliyiz. Yapılan tüm bu seferler 532 yılında İberya Savaşı sonunda imzalanan Ebedi Barışın bir getirisidir. Bu barış sayesinde imparatorluğun doğu sınırı büyük oranda güvence altına alınmıştır. Ancak 540 yılına geldiğimizde bu barış yavaş yavaş sona ermektedir. 

Sasani kralı Hüsrev yaptığı barıştan başta karlı olarak görünse de Roma'nın bu süre içerisinde aldığı zaferleri endişe içerisinde takip etmektedir. Oda bu zaferlerin kendi eseri olduğunu düşünmekte ver Roma'dan zaferler neticesinde elde edilen ganimetlerden pay istemektedir. Ancak bunlar savaş için yeterli sebepler değildir. 

Belisarius Gotlar ile savaşırken savaşın son dönemlerinde mevcut Got kralı gizlice Sasani sarayına elçiler göndererek ondan yardım ister. Roma'nın tüm dünyayı feth etme arzusundan bahseder ve bu zaferler sonunda Sasani üzerine yürüyeceğinin teminatını verir. Ayrıca İtalya'da bulunan Roma ordusunun mevcudiyeti hakkında da detaylıca bilgilendirir. 

Sasani kralı Hüsrev Romalılar'ın Pers topraklarını yağmalaması için Kafkasların kuzeyinde yaşayan göçebelere Roma tarafından para ödendiği iddiasında bulunarak 540 yılında ordusuyla sınırı geçti. 

İtalya seferinin uzaması sebebiyle bölgede bulunan ordunun takviye edilmesi gerekti. Bu sebeple imparatorluğun doğusunda bulunan bir çok birlik İtalya'ya kaydırıldı. Doğu sınırlarını koruyan yalnızca Limitinai denilen sınırlarda bulunan muhafızlardır. Ancak bu birlikler Sasani ordusuna engel olabilecek ne sayıya sahipler ne de yeterli eğitime. 

Kısacası Sasani ordusunu durdurabilecek bir güç o tarihte bulunmuyordu. Ordu ilerlerken önüne çıkan şehirlerden altın ya da gümüş talep eder. Bazı şehirleri de yakıp yıkar. Bu kıyımdan etkilenen bir şehir de o tarihlerde Doğunun başkenti olarak geçen Antakya'dır. Justinian, Kral Hüsrev'e elçiler göndererek 5000 altın ve senelik 500 altın ödeme karşılığında ateşkes teklif eder. Hüsrev bu anlaşmayı kabul ederek ordusuyla birlikte geri çekilir. Geri çekilirken de geçtiği şehirlerden haraç toplamaktan geri kalmaz. Bu 300 yıldır imparatorluğun Doğu sınırında aldığı en büyük başarısızlıktır.

Ancak bu ateşkesin sadece geçici olduğunu bilen Justinian ufak bir birliği doğuya gönderir peşinden de büyük bir ordu göndereceğinin sözünü verir. Ancak Justinian'ın gönderebileceği bir ordu yoktur. Onun elinde yalnızca efsaneleşmiş generali Belisarius var.

O tarihlerde Belisarius adeta bir yıldız gibi Constantinapolis'te dolaşmaktadır. O kadar ünlüdür ki Procopius Savaşların Tarihi eserinde şöyle bahseder: 

Alıntı:Herkes Belisarius'tan bahsediyor. Daha önce hiç bir komutanın elde edemediği iki büyük zaferle anılıyor. Constantinapolis'e iki kralı tutsak olarak getirdi. Ayrıca Geiseric ve Theoderic'in halklarının zenginliğini ganimet olarak elde etmiştir. Belisarius Başkente bir kahraman olarak döndü. 

Ancak Belisarius şanının tadını fazla çıkaramamıştır. 541 yılının başlarında Doğu sınırının komutanlığını alması için gönderildi. Belisarius bölgeye geldiğinde, 11 yıl önce büyük zeferini kazandığı Dara'da kuvvetlerini toplar. Yaklaşık mevcudiyeti 10000 - 15000 arası olduğu tahmin edilmektedir. Birlikleri kendi seçkin birliği Buccellari, İtalya'da ona katılmış olan Ostrogotlu savaşçılar, Gassanid'li Arap müttefikler ve en kalabalık güruh olan bir kaç bin kişiden oluşan imparatorluğun sınırlarını koruyan Limitanei'den oluşmaktadır. Bir kaç haftayı bu birlikleri eğitmek ve yeniden orginize etmekle geçirdi.

Büyük bir Sasani ordusunun Ermenistan üzerine sefere çıktığı haberini alan Belisarius ordusuyla Pers sınırı geçerek Nisibis şehrini kuşatır. Şehrin savunması direkt saldırı yapmak için çok güçlüdür. Belisarius'un planı şehrin garnizonunu dışarı çekerek meydanda yenmek ve hemen ardından şehre girmektir. Kendisi ve ana ordusu şehre biraz uzak bir yerde kamp kurmuşlardır. Ancak daha küçük bir birlik Peter komutasında şehre daha yakın bir yerde kamp kurmuşlardır. Bu aslında bir yem konumundadır. Belisarius bu birliğe teyakkuzda olma emri verse de birlik sabah saatlerinde gafil avlanır. Peter hemen bir atlıyı Belisarius'a gönderir. Ancak tecrübeli komutan halihazırda Pers hareketlenmesini fark ederek ana ordusu harekete geçirir. İlk saldıran Perslerdir. Roma'lılar az sayıda kayıp verse de bir Roma sancağı çalınır. Belisarius yetiştiğinde Persler ağır zaiyatlar vererek geri çekilir.

Belisarius daha sonra Sisauranon'daki Pers kalesine yürür. Arap birliklerine kaleyi kuşatmalarını emreder ve kendi özel birliği olan Buccellarisine Dicle nehrini geçip Pers topraklarını yağmalamasını emreder. Romalılar uzun zamandır Pers topraklarında bu kadar derine gitmemiştir. Ssauranonda'ki kale düşer ancak Araplar kazanılan ganimetleri paylaşmamak için ordudan kaçar. Ayrıca yoğun sıcak sebebiyle askerleri bitap düşmüştür. Bu sebeple seferi bitirerek geri döner.

Belisarius 542 kışını Constantinople'de geçirir. Ancak kış bitimine yakın kral Hüsrev'in yeni bir ve daha büyük bir orduyla yeniden istilaya hazırlandığı haberi gelir. Belisarius normalde bir aylık bir yolcuğu sekiz gün gibi muazzam bir sürede tamamlayarak Europos kalesine gelir. Yerel komutanlar Hüsrevin devasa bir orduyla yaklaştığını bu sebeple devasa surlar ile çevrili Hierapolis kalesinde savunma yapmaları konusunda Belisarius'a baskı yapar. Ancak Belisarius'un duvarların arkasına saklanmak gibi bir planı yoktur. O yüzden bütün komutanlara emrindeki birlikler ile birlikte Europos'a gelmelerini emreder.

Hüsrev'in istila planı bu sefer Filistin bölgesinde bulunan Kudüs'tür. Ancak Belisarius gibi şöhreti önden giden bir komutanın Europos'a gelip ordu topladığı haberini alınca duraksar ve onun gücünü ölçmek için müzakereler başlatır. Belisarius'un Pers elçisi ile görüşmesini Procopius şöyle anlatır:

Alıntı:Belisarius, Hüsrev'in elçisi ile Roma kampından uzakta, etrafı Trakyalılar, İliryalılar, Gotlar ve Vandallar da dahil olmak üzere korkutucu bir izlenim bırakmak için özenle seçilmiş korkunç savaşçılar ile çevriliydi. Hepsi uzun boylu, kaslı, tepeden tırnağa çeşitli silahlar ile donatılmış ve disiplinlilerdir. Belisarius ilgisiz ancak sert bir şekilde elçiyle konuşur.


Elçi Hüsrev'e geri döner ve her ne pahasına olursa olsun saldırmaktan kaçınması konusunda onu uyarır. Düşmanlarının daha önce hiç görmediği kadar ürkütücü ve disiplinli olduğunu söyler. Komutanları ise akıllı ve güçlüdür. Pers ordusu bir an önce geri çekilmelidir. Hüsrev tavsiyeye uyarak ordusuyla birlikte geri çekilir.

Belisarius kendisinden belki iki ya da üç kat daha güçlü bir ordunun geri çekilmesini sağlamıştır. Roma topraklarını yağma ve talandan kurtarmıştır.

Peki gerçekten Belisarius ve Buccellaris'inin sergilediği bu gösteri mi Pers ordusunun geri çekilmesini sağlamıştı? Bu günden baktığımızda bazı tarihçilerin söylediğine göre, Hüsrev Roma topraklarında Belisarius'dan daha korkunç ve tehlikeli bir şey keşfetmişti, veba.

JUSTINIAN VEBASI

6. yüzyıl birçok garip doğa olayının yaşandığı bir yüzyıl olarak geçer. Örneğin tam olarak bilinmese de patlayan volkanlar sebebiyle global sıcaklığın düşmesi küçük buzul çağın yaşandığı düşünülür. Etkiler kesin olarak bilinemez ancak kıtlığa yol açtığı kesin gibi duruyor. Bu da İtalya seferinde yaşanan büyük kıtlığı açıklamaktadır. 

Tabi ki bu olaylar tarihte Justinian Vebası olarak geçen salgının yanında bir hiçtir. Vebanın ilk kaydı 541 yılında Mısır'da kaydedilir. 542 yılında Constantinople'ye sıçrar ve imparatorluğa yayılır. 543-544 yılları içerisinde de çevre krallıklara, Franklara ve İberya'da bulunan Visigothlar'a sıçrar. O tarihlerde pek bilinmese de bugün yapılan incelemeler sonucu Britanya'da da ölüler bulunmuştur.

jAsaX7U.jpeg

Prokopius tarihin gördüğün ilk büyük hıyarcıklı veba salgınına tanık olmuştur. Constantinople'de yaşananları titizlikle kayıt altına almıştır. Veba salgının pik yaptığı dönem ilk üç ay olsa da iki asır boyunca sürmüştür. Bu salgın 14. yüzyılda yaşanan Kara Ölüm ile karıştırılmamalıdır. Ancak etkilerini en az onun kadar kötü olmuştur. Tahminlere göre iki asır boyunca 25 ile 100 milyon arası insan bu salgında hayatını kaybettiği düşünülse de bugünlerde yapılan araştırmalar bu sayıların abartıldığı yönündedir. Hangisi doğru olursa olsun Justinian Vebası İmparatorluğa herhangi bir düşmandan daha çok zarar vermiştir.

Prokopius kayıtlarına bakacak olursak Constantinople'de şehrin 3te biri ya da yarısı hayatını kaybetmiştir. Herkes evine kapandığından cesetler ya evlerde çürümeye başlamıştır ya da sokaklarda. Tüm işler durma noktasına gelmiştir. Ve daha sonra imparator Büyük Justinian vebaya yakalanmıştır. Haberler Suriyede'ki orduya ulaşır. Kimileri onun öldüğünü bile söyler. Belisarius ve kurmayları durumu tartışır. Justinian'ın çocuğu yoktur ölümü durumunda ne yapılması konuşulur. Belisarius tartışmalı yaklaşarak haberlerin doğru olup olmadığından emin olmak ister. Ancak o da ölümü durumunda verasetinin olmaması sebebiyle imparatorluğun istikrarsızlığa sürükleneceğinin farkındadır.

Beklenmedik bir şekilde Justinian tamamen iyileşir. Ancak karısı imparatoriçe Theodora Suriye'deki generallerin yaptığı toplantıları öğrenir ve bunu ihanet olarak nitelendirir. Belisarius ve Bouzes sorgulanmak üzere Constantinople'ye çağrılır. Theodora ihanetleri kanıtlayamaz ancak iki generalde gözden düşürülür. Bouzes iki yıl boyunca hapsedilir. Belisarius, imparatorun gözde generali, komutanlıktan atılır ve servetinin kaybeder. Daha kötüsü ise ünlü Buccellarisi bölünerek başka Generallere dağıtılır.

Belisarius bu süreyi Constantinople'de geçirir. Ancak imparatorluk bir krize girmektedir. Veba çok sayıdaki vatandaşı ve askeri öldürmüştür. Lazika bölgesinde bulunan bir ordu 543 yılında yaptığı bir saldırıyı kaybeder ve geri çekilir. 544'te ise Berberiler tekrar isyana kalkar ve Afrika'daki Roma güçlerini yener, Vali Süleymanı öldürür. İtalya da ise Ostrogotlar, Totila adında yeni bir kralın etrafında toplanır ve Belisarius'un bir çok kazanımı geri alırlar. 

Justinian İtalya'daki durum için çaresizdir ve 544 yılında Belisarius'u geri çağrırır. Ancak durum açıktır. Belisarius'a verebileceği büyük bir ordu yoktur ve kendi Buccellaris'ide doğudadır. Belisarius İtalya da yeniden eğitmesi ve organize etmesi gereken 4000 kişilik bir acemi birliği komuta etmesi gerekecektir. Belisarius yetersiz kaynaklara ve imparatorunun güveninden yoksundur. Ancak Belisarius bu son seferine sadakatle tekrar yürür. 

- BÖLÜM SONU -
[+] 4 üye Justicar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.