Konu Dizisi: Kayıp Halklar #4: Aztekler
#1
KAYIP HALKLAR: AZTEKLER
Kayıp Halklar Konu Dizisinin Nisan sayısında 1345 ila 1521 yılları arasında bir imparatorluk kurarak Orta Amerika'nın büyük bir kısmına hükmeden Aztekleri inceleyeceğiz. Aztek savaşçıları, komşu devletlerin savaşçılarına üstün gelerek Meksika topraklarında Aztekli yaşam biçimini ve daha da önemlisi Aztek dinini yaymayı başardı. Tarım ve ticaretle aktif bir şekilde ilgilenen Aztekler, aynı zamanda Yeni Dünya medeniyetleri arasında oldukça ilgi çekici bir sanat ve mimariye sahipti.

Aztek İmparatorluğu Yeni Dünya'daki yerli devletleri arasında üzerinde en çok tarihsel belge bulunan devlet. Hem İspanyol fatihler hem de bölgedeki Hristiyan din adamları çok sayıda kitaplar yazarak Aztekleri incelediler. Doğru olan tabi ki her zaman bu kaynaklara şüpheyle yaklaşmak olacaktır ancak bu eserlerde Azteklere dair verilen bilgiler, Azteklerin oldukça zengin bir kültüre sahip olduğunu gösteriyor.


BÖLÜM 1: İMPARATORLUĞUN DOĞUŞU
1100 senesi civarlarında altepetl olarak da bilinen şehir devletleri Meksika'da sürekli bir şekilde birbiriyle rekabet halindeydi. Her şehir devletinin tlatoani olarak da bilinen bir hükümdarı bulunuyordu, bu hükümdar şehrin önde gelenlerinin katılım gösterdiği bir konseye liderlik ediyordu. Bu şehir devletlerinin bölgedeki kaynakları ele geçirmek için birbirleriyle giriştikleri mücadele, zaman içerisinde savaşların yaşanmasına ve bazı şehirlerin yıkılmasına, bazı şehirlerin kontrolünün ise diğer şehrin hükümdarına geçmesine sebebiyet verdi. 

1400 yılına gelindiğinde Meksika'da çok sayıda küçük imparatorluk bulunuyordu. Bu imparatorluklardan baskın olanlar Acholhua bölgesine hükmeden Texcoco ve Tepenec bölgesine hükmeden Azcopotzalco'ydu, bu iki imparatorluk 1428'de Tepanec Savaşı'nda karşı karşıya geldi. Azcapotzalco devleti Texcoco, Tenochtitlan ve birkaç küçük şehrin bulunduğu bir koalisyon tarafından yenilgiye uğratıldı. Zafer sonrasında Texcoco, Tenochtitlan ve isyancı Tlacopan şehirleri birleşerek Üçlü İttifak kurdular. Bu üç şehir birlikte hareket ederek bölgedeki diğer devletlere savaş açarak bu devletlerin şehirlerini yağmalayıp, ganimetleri aralarında bölüştüler. Zaman içerisinde bu üç şehirden Tenochtitlan, İttifak içerisindeki etkisini arttırmaya başladı ve Tenochtitlan'ı yöneten hükümdar kendisine huey tlatoque, "Yüksek Kral" ünvanı vererek bu ittifakı Tenochtitlan'ın önderliğinde bir İmparatorluğa dönüştürdü.

Tenochtitlan şehrinin başkentliğini yaptığı Aztek İmparatorluğu 1430 yılından itibaren genişlemeye başladı. Sadece Aztek toprakları içerisinde değil, hem dost ülkelerden hem de fethedilen şehirlerden erkekler Jaguar ve Kartal savaşçıları haline getirildiler ve bu savaşçılar Azteklerin rakiplerini birer birer ortadan kaldırdı. Aztek savaşçıları takviyeli pamuktan yapılma bir zırh giyerdi, tahta bir kalkana sahip olur ve genellikle mızrak veya ok kullanırlardı. Üst seviye askerler hayvan derilerinden zırhlar ve başlıklar giyerdi. Savaşlar şehirleri ele geçirme amaçlı yapılırdı ve bu şehirler ele geçirildiğinde savaşı kazanan taraf şehrin etrafındaki bölgenin hakimi ilan edilirdi. Bu şehirlerden alınan tutsaklar Tenochtitlan şehrine götürülür ve kurban edilirdi. Aztek İmparatorluğu yavaş yavaş da olsa 135 bin kilometrekarelik bir toprağa ulaşmıştı.

Aztekler fethettikleri şehirlere kendilerinden valiler atadılar, bu şehirlerdeki halklara hediyeler sundular, bu şehirlerin önde gelenlerini kendi seremonilerine davet ettiler ve en önemlisi Aztek İmparatorluğu ideolojisini benimseten çok sayıda bina inşa ettiler. Bazı şehirler geri kalan şehirlere oranla Aztek İmparatorluğuna daha çok entegre olmuş haldeydi. Başkente daha uzakta kalan şehirler ise örneğin Taraskalar gibi daha çok diğer düşmancıl medeniyetlerle aralarında bir tampon görevi görüyordu.


BÖLÜM 2: BAŞKENT TENOCHTITLAN
Texcoco gölünün kıyısında olan Tenochtitlan şehri 16. yüzyılın başlarında 200 bini aşkın kişiye evsahipliği yapıyordu ve bu açıdan Amerika'daki en kalabalık yerli şehriydi. Şehirde yaşayanlar çok sayıda ayrı sınıflara bölünmüştü. Bu sınıfların en tepesinde hükümdarlar, bir altında soylular, onun altında sıradan vatandaşlar, onların altında esirler ve en aşağıda köleler bulunuyordu.

Tenochtitlan sadece politik ve dini başkent değil, aynı zamanda büyük bir ticaret şehriydi. Çok sayıda değerli taş, tütün, kakao, pamuk, silah ve yiyecek ürün ticareti yapılıyordu. İspanyol istilacılar şehre girdiklerinde başta Ana Tapınak olmak üzere gördüğü yapıların mimarilerinden etkilendiler. Tenochtitlan aynı zamanda Azteklerin çok daha etkili tarım yapabilmelerini sağlayan büyük bir kanal ağına sahipti. Şehirde aynı zamanda sel olmasını engelleyen duvarlar ve rezervuarlar bulunuyordu.

Tüm şehir adeta diğer şehirlerden gelmiş soyluları etkilemek için yapılmış gibiydi. 

Diego Duran, İspanyol Rahip :Aztekler dünyanın kendilerinin bildiği kısmında kalan her şeyin sahibiydiler. Bildikleri diğer tüm devletler Aztekler tarafından fethedilmişti. Başkentlerinin ziyaretçileri karşılaştıkları ihtişam ve güç karşısında korku duygusuna kapılıyordu.

RxDB3KG.png

BÖLÜM 3: GÜNEŞ TANRI
Aztekler için din çok önemli bir yer taşıyordu. Tenochtitlan şehrinin kuruluş hikayesi Tanrı Huitzilopochtli'nin mitolojik Aztlan halkına kartal göndererek evlerini inşa etmesi için yer göstermesi şeklinde tasvir edilir. Bu kartal günümüzde Meksika bayrağında bulunmaktadır. Güneş tanrısının yanı sıra önemli bir diğer tanrı Tlaloc ismindeki yağmur tanrısıydı. Ana tapınağın üstünde bu her iki tanrı için de birer alan bulunuyordu. 

Azteklerin diğer tanrıları arasında Quetzalcoatl (birçok Orta Amerika dininde görülebilen tüylü yılansı tanrı), Tezcatlipoca (Texcoco şehrinin tanrısı), Xipe Totec (bahar ve tarım tanrısı), Xiuhtecuhtli (ateş tanrısı), Xochipilli (yaz ve çiçek tanrısı), Ometeotl (yaratıcı tanrı), Mictlantecuhthli (ölüm tanrısı) ve Coatlicue (tabiat ana) bulunuyordu.

Aztekler yılın farklı dönemlerinde farklı tanrıları onurlandırıyordu. Aztek takviminde her biri 13 günden oluşan 20 haftalık bir düzen bulunuyordu. Aynı zamanda her biri 20 günden oluşan 18 aylık bir de güneş takvimi vardı. Aztekler gezegenleri ve yıldızları aktif bir şekilde gözlemlese de, Mayalar kadar isabetli takvimler yapamamışlardır. 

Aztekler için güneş çok önemli bir yere sahipti. Aztekler dünyanın bu zamana kadar 5 aşamadan geçtiğini ve her aşamanın kendi güneşinin olduğunu, ancak bu aşamaların her birinde dünyanın yokolduğuna inanıyordu. Tanrıların onurlandırılması genellikle çeşitli festivaller, etkinlikler ve önemli yiyecek malzemelerinin gömülmesi şeklinde yapılıyordu. Kimi zaman yetişkinler kimi zaman ise çocuklar 'aç tanrıları' doyurmak için kurban ediliyordu. Doymuş tanrıların insanların üstüne fırtınalar veya kuraklık göndermeyeceğine inanılıyordu. Kimi zaman her gün güneşin doğmasına devam etmesi için dahi kurban ritüelleri yapılabiliyordu. Bu ritüellerde kurban edilen kişiler 'Çiçek Savaşları' adı verilen savaşlarda esir alınan, düşman şehirlerin nüfusundan seçiliyordu. Aztekler için kurban edilebilecek en üst seviye öğe, savaşta başarılar göstermiş cesur bir savaşçıydı.

Azteklerin 3 kurban yöntemi vardı, bunlardan birincisi kurban edilecek kişinin kalbini çıkartmak, ikincisi kafasını kesmek, üçüncüsü ise elit savaşçılara karşı tek taraflı bir dövüşe zorlamaktı. Bu ritüellerde aynı zamanda tanrılar gibi giyinmiş bazı figürler de bulunurdu.

BÖLÜM 4: AZTEKLERİN SONU
İçerisinde 11 milyon kişinin yaşadığı Aztek İmparatorluğu ayakta kaldığı süre zarfınca her zaman ufak da olsa isyanlarla başetmek zorunda kalmıştır. Bu isyanlar genellikle Tenochtitlan'da yeni bir hükümdarın olması durumunda tetiklenir ve kısa süre içerisinde bastırılırdı. Bu durumun ilk istisnası 1515 yılında Tlaxcala'nın isyan edip Aztekleri yenmesi olayıdır. İspanyolların bölgeye gelmesiyle birlikte yine isyan etmeye meyilli bazı şehir devletleri bunu fırsat olarak görür. 

Hernan Cortes önderliğinde İspanyollar Meksika topraklarına geldiğinde ilk başlarda Azteklerle oldukça dostane ilişkilere sahip olmuşlardır. Aztek - İspanyol ilişkileri Cortes Veracruz'dayken ufak bir İspanyol birliğinin Tenochtitlan'da öldürülmesiyle kötüleşmeye başlar. Aztek savaşçıları İmparatorları Motecuhzoma'nın pasifliğini kabul edilemez bulur ve onu devirerek başa Citlahuac'ı getirir. Cortes bunu bir fırsat olarak görerek şehri kuşatmaya alsa da, 1520 yılında geri çekilmek zorunda kalır. Yerel müttefikler edinen Cortes 10 ay sonra geri döner ve tekrar şehri kuşatır. Aztekler bu sefer hem kıtlık çekmektedir hem de büyük bir hastalık geçirmektedir. 13 Ağustos 1521 tarihinde Tenochtitlan düşer ve İspanyollar şehri yağmalayıp yıkar.
[+] 9 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#2
Anlaşılan uzun süre Kayıp Halklar serisinde Orta Amerika'ya dönmeyeceğiz. :D Ratingler 0.

Konuyla ilgili ayrı bir yorum yapayım. Kayıp Halklar serisinde bilgi verirken tarihsel kaynaklar olmasına dikkat ediyorum ve bu sebeple örneğin Vandallar ve Lombardlar sayılarında daha çok bilgi, daha çok alıntı varken Denizci Halklar bölümü tamamen Mısır kayıtlarından oluşuyor. Benzer bir durum Aztekler için de geçerli. Aztekler'de de verilen bilgi büyük ölçüde İspanyol fatihler veya Hristiyan din adamlarının kayıtlarına dayanıyor dolayısıyla çok derinlemesine bilgi vermek sözkonusu olamayabiliyor. Bunun yanı sıra Kayıp Halklar'ı Kavimler Göçü ile de sınırlı tutmak istemedim, potansiyelini azaltacağı gibi aynı zamanda konuların birbirine benzediği algısı oluşturabilirdi.
[+] 2 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#3
Maya piramitlerini uzaylılar mı yaptı bu toplumları uzaylılar mı ortadan kaybetti tarzından bişeyler yazarsan ratingler uçuşa geçer
俺たち 自由 に なれる の か ?
Ara
Cevapla
#4
@Kızılderili konu en çok sana hitap ediyor.

Keşke bugün de yaşıyor olsa diye içimden geçen devletlerden bir tanesi.Ama devleti bırak halkı bile yaşamıyor Avrupa sağolsun .
Ara
Cevapla
#5
Cortez'in askerleri güçlüyü ancak tek başına sayıca üstün Aztek İmparatorluğu'na karşı etkili olamazdı. O yüzden çeşitli dolaplar çevirmesi gerekiyordu. Azteklerin ezeli düşmanı Tlakskala ve diğer yerli kavimlerle müttefik olmak gibi. Ancak iki yerli kavim, birbirini nefret edercesine düşman olsa bile bir soluk benizli ile niçin ve nasıl bir işbirliği yapabilirdi ki? İşte bu noktada tercümanlar devreye giriyor.

Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
[+] 1 üye uçan erişte nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#6
Aslında tam bir kayıp halk değil Aztekler. Başlarına neler geldiğini bildiğimiz yok edilmiş bir halk. Kendileri hakkındaki kaynaklar sınırlı ve taraflı. Örneğin kurban etmeleri yerilir ve vahşi bulunurken aynı dönemde insanlar cadı diye işkencelere uğrar ve yakılırdı.
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.