Önemli: Tarihte Bugün
#41
1 Mayıs
1707
Büyük Britanya Kuruldu
1000px-Union_flag_1606_%28Kings_Colors%29.svg.png
1707 senesinde bugün İngiltere ve İskoçya tarihlerinde ilk defa tek bir yönetim organı tarafından yönetilmeye başlandılar.

İngiltere ve İskoçya Krallıklarının ikisinin de kuruluşu 9. yüzyıla dayanır. 1603 senesinde İskoçya Kralı 6. James, İngiltere Kraliçesi olan kuzeni Elizabeth'in ölümü sonrası İngiltere tahtını veraset yoluyla ele geçirir ve 1. James olarak İngiltere Kralı ünvanını elde eder. Böylelikle İngiltere ve İskoçya Krallıkları tek bir Kralın otoritesi altında birleşir, bu Kral aynı zamanda İrlanda'yı da yönetmektedir. Ancak bu 3 Krallığın hepsi kendi parlamentolarına ve kendi yasalarına sahipti.

Bu durum 1707'de geçen Birlik Yasası ile sona erdi. İngiltere ve İskoçya Krallıkları tek bir birleşmiş parlamentoya ve yasa sistemine sahip oldu. İrlanda uzun bir süre daha kendi parlamentosuna sahip olmaya devam etti, ancak İrlanda'da 1800'de bu birliğin tam bir parçası haline geldi. Birlik içerisinde veraset yasası olarak İskoçya'nın değil, İngiltere'nin veraset yasası kabul edildi ve bu yasaya göre Britanya tahtına geçecek kişinin Hannoverlı Sofya'nın soyundan gelen birisi olması ve Katolik olmaması gerekiyordu. 
[+] 1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#42
Bence bu angalo-saksonlar cermen değil bunların başına geçen Almanlar bunları cermen yaptı.
Ara
Cevapla
#43
Saksonlar Cermen değil?
Cevapla
#44

4 Mayıs
1924
1924 Yaz Olimpiyatları Pariste Başladı

270px-Paris_-_Eiffelturm_und_Marsfeld2.jpg

 1924 Yaz Olimpiyatları ya da resmî adıyla VIII. Olimpiyat Oyunları, 1924 yılında Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenmiş uluslararası çok sporlu etkinliktir. Bu oyunlara 2.956'sı erkek ve 136'sı kadın olmak üzere 44 ülkeden toplam 3092 sporcu katıldı. 

 1924 Yaz Olimpiyatları 4 Mayıs 1924 tarihinde Fransız Başkan Gaston Doumergue tarafından Pariste açıldı.Önceki Olimpiyatlara kabul edilmeyen Almanya, Türkiye, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan 1924 Olimpiyatları’na çağrıldılar. Ancak Almanya o tarihlerde Fransa ile arası açık olduğundan oyunlara katılmadı.

 1924 Yaz Olimpiyatları 27 Temmuz 1924 tarhinde kapandı. Baron Pierre, dünya gençliğinin ve barışın sembolü olarak kurduğu Olimpiyatlar’ın politikaya alet edildiğini belirterek, 1924 Olimpiyatları’nın ardından IOC başkanlığından ayrıldı. IOC, 1924 Olimpiyatları’ndan itibaren her 4 yılda bir yaz olimpiyatlarına paralel olarak Kış Olimpiyatları'nın da yapılmasına karar verdi.

Ara
Cevapla
#45

5 Mayıs
1821
İmparator Napolyon Bonapart Öldü


220px-Jacques-Louis_David_-_The_Emperor_...roject.jpg

Ordusunun büyük bir bölümünü Rusya Seferi sırasında kaybeden Fransa, yeni bir ordu oluşturmanın zorluklarına katlanmaya mecbur olmuştur. Üretimden çekilen işgücü ve artırılan vergiler, halkı da Napolyon’a karşı bir tutuma itmiştir.Napolyon, bu dönemde kendisine karşı düzenlenen hükümet darbesini bastırdı ve yeni bir ordu kurdu. Ancak 1813 ve 1814'te baskılar arttı ve halk desteği düştü.

Rusya yenilgisi ve içteki karışıklıklar Koalisyon güçlerini cesaretlendirdi. 1813 yılının Ekim ayında Napolyon’un Leipzig Muharebesi'nde uğradığı yenilgi, onu iktidarının sonuna iyice yaklaştırdı.1814'te düşman orduları Paris kapılarına dayandı. Napolyon imparatorluk tahtını bırakarak Elba Adasına sürgüne gönderildi.Elba Adasından kaçtı ve gizlice Paris'e döndü. Halk desteği tekrar yükseldi. 7 Mart 1815'te ise tahtına geri döndü. Böylece Napolyon ikinci kez tahta çıktı.

Bir ordu topladı ve Belçika'ya saldırdı. Ancak Haziran ayında İngiliz ve Prusya kuvvetleri tarafından Waterloo'da büyük bir yenilgiye uğradı. Paris'e dönünce tahtına ikinci kez veda etmek zorunda kaldı.Amerika'ya kaçmak istedi, ancak bunu başaramadı ve İngilizlere teslim oldu. İngilizler onu Atlantik'teki Saint Helena'na götürdü. Son yıllarını bu küçük adada geçiren Napolyon, 5 Mayıs 1821'de 51 yaşındayken Mide Kanseri'nden öldü.

Külleri 1840'ta Paris'e getirilebildi ve Les Invalides'e gömüldü.


Ara
Cevapla
#46
z5dvyR.jpg

KARL MARX DOĞDU

Karl Marx, 5 Mayıs 1818'de Almanya'nın Rhine Eyaleti'nin Trier kasabasında doğdu. Orta öğretimini Trier'de tamamladı. Bonn ve Berlin üniversitelerinde hukuk öğrenimi görürken tarih ve felsefeyle ilgilendi, Hegelci E. Gans'ın derslerini izledi. 1841'de "Demokritos'un ve Epikuros'un Doğa Felsefelerinin Farklılıkları" adlı doktora tezinde, dinin maddecilik açısından eleştirisini yaptı.

Sol Hegelcilere katılarak Bauer kardeşlerle dostluk kurarken, bir yandan da Feuerbach'ın etkisinde kalıp 1842'de, muhalefetteki radikal burjuvalar tarafından kurulan Rheinische Zeitung gazetesinin yazı işleri yöneticiliğini yaptı.

Saint-Simon, Fourier, Proudhon gibi yazarları okuyarak Fransız sosyalizmini tanımaya çalıştı. 1843'te çocukluk arkadaşı Jenny von Westphalen ile evlendi. Rheinische Zeitung gazetesi 1843'te kapatıldıktan sonra Paris'e yerleşti. Fransız-Alman Yıllıkları'nı yayımladı (1844). Derginin bu ilk ve tek sayısında, Yahudi Sorunu adlı yazısıyla siyasal savaşım konusundaki görüşlerini ilk kez açıkladı. Aynı yıl Engels'le dostluk kuran Marx okurken tuttuğu notlardan oluşan 1844 El Yazmaları'nda, ana temasını yabancılaşmanın oluşturduğu hümanist bir felsefe geliştirdi.

Engels'le ortak ilk metninde (Kutsal Aile, 1845) tarih felsefesini maddeci görüş açısından eleştirdi. 1845'te Vorwarts gazetesi yazıkurulu üyeleriyle birlikte sürülünce Brüksele yerleşti. Birkaç ay sonra Engels'in de Brüksel'e gitmesiyle ortak eserlerinin ikincisini (Feuerbach Üzerine Savlar, 1845) ve üçüncüsünü (Alman İdeolojisi, 1845-1846) yayımladı. Kuramsal çalışmalarının yanısıra, sosyalist işçilerle ve Alman göçmenlerle ilişkilerini sıklaştırdı. Brüksel Alman İşçileri Derneği'ni kurdu ve Engels'le birlikte bir komünist yazışma ağı oluşturdu. Komünistler Birliği'nin isteği üzerine Komünist Manifesto'yu yazdıkları bu yıllar, ikisi için de geçmişteki felsefi bilinçleriyle hesaplaşma ve tarihsel maddeciliği geliştirme yılları oldu: Bu yüzden, geçmişten kopuşları hem siyasal hem de kuramsal nitelikteydi.

848 İhtilali patlak verince, Belçika'dan sınır dışı edilen Marx, Köln'e yerleşerek, Neue Rheinische Zeitung gazetesini çıkarmaya başladı. Bu gazetede işçilere yönelik makaleler yayımladı (Ücretli Emek ve Sermaye, 1849).

Almanya'dan, hemen sonra da yeniden Fransa'dan sınırdışı edilince, 1849'da, ömrünün sonuna kadar kalacağı Londra'ya yerleşti. Yoksulluk içinde yaşadığı bu dönemde iktisat incelemelerine ağırlık verdi. Temel eseri olan Kapital'i hazırlamaya başladı. 1851-1861 yıllarında New York Daily Tribune gazetesinin Avrupa muhabirliğini yaptı.
1864'te Uluslararası İşçiler Derneği'nin kurucuları arasında yeraldı. 1. Enternasyonal'in açılış konuşmasını ve tüzüğünü yazdıktan sonra, Kapital'in birinci cildini Almanya'da yayımlattı (1867). Kızını görmek için gittiği Paris'te Paris Komünü'ne tanık oldu. İngiltere'ye dönünce Fransa'da İç Savaş (1871) adlı eserinde bu devrim denemesini değerlendirdi. Kapital'in yazımını sürdürürken, bir yandan da işçi partililerinin programlarının oluşturulmasına etkili biçimde katıldı. Dühring'e karşı kalem tartışmasında Engels'i destekledi. Anti-Dühring'in (1878) bir bölümünün yazımında Engels'le çalıştıktan sonra hastalanarak çalışmalarını büyük ölçüde yavaşlatmak zorunda kaldı. 14 Mart 1883'te Londra'da öldü.
1NrVyj.gif
Yardım almaya alışan emir almaya da alışır.
[+] 1 üye Furkovic nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#47

10 Mayıs
1799
Napolyon'un Ordusu Akka Önlerinde Cezzar Paşa Tarafından Durduruldu


250px-Accoharbour.jpg

Abukır'da donanmasının batırılmasından dolayı Napolyon, anavatanından uzak bir yerde sıkışıp kalmıştı. Elinde küçük bir donanma kalmıştı; ama donanma tüm askerleri taşımaya yetmezdi. Bu yüzden, bulunduğu bölgeye en yakın tersanedeki donanmayı alması gerekliydi. O bölge de Sayda'ydı. Eğer buradaki donanmayı ve tersaneleri alırsa, rahat bir nefes alabilecekti. Ama bir sorun vardı. Sayda'da Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki Akka Kalesi vardı. O kaleyi almadan Sayda'daki tersaneleri ve donanmayı alamazdı. Dolayısıyla, Mısır'da kalan yerel birlikleri de alarak, 10 Şubat 1799'da Akka Kalesi'ne doğru yola koyuldu. İngiliz donanması da bu kalenin önüne konuşlanmıştı.



20 Şubat'ta Elariş Kalesi'ni ele geçirdi, ve yola devam etti. Ara ara Kölemenlerin ayaklanmaları oldu yol üstünde, ama ordunun ilerlemesini durduramadı. 24 Şubat'ta Gazze'yi, 5 Mart'ta da Yafa'yı ele geçirdi. Burada 4000 kadar Müslüman idam edildi göz dağı vermek için. Sonra da Fransız ordusunda veba salgını baş gösterdi. Ama veba salgını atlatıldı. Halkın idam edilmesi, kalan halkın Napolyon'a karşı nefret beslemesine neden oldu. Ayrıca burada, kalan Fransız donanması da İngilizler tarafından yakalandı.



Hareketin 40. gününde, Fransız ordusu Akka'nın önüne vardı. Kaleyi hemen her taraftan kuşattı. Sonra da aralıksız saldırı başlattı. Napolyon, Cezzar Ahmed Paşa'nın çetin bir kumandan olduğunu duymuştu burada. O yüzden saldırılara başlamasından kısa bir süre sonra, ona iki kere mektup yolladı. İkisinde de vaatlerde bulundu. Ama Cezzar Ahmed Paşa, gelen iki elçiyi de idam ettirince, Napolyon küplere bindi ve saldırıları sertleştirdi. Sert saldırılara rağmen, kaledeki ordu hala direniyordu. Ayrıca, İngiliz donanmasından da topçu ateşi yardımı alınıyordu.Kale savunulmaya devam edilirken, İstanbul'dan gelen bir yardım yanlışlıkla, Fransızların elindeki Yafa'ya gitmişti. Geminin içindeki casuslar, mürettebatın kafasını karıştırıp, donanmanın Akka'ya değil de Yafa'ya yanaşmasını sağladı.Napolyon, saldırılarının yanında propagandaya da başladı. Halkı kendi yanına çekip, kesin bir zafer elde etmek istiyordu.



Giderek sertleşen Fransız saldırıları, kuşatmanın başlamasından 1.5 ay sonra sonra sonuç vermişti. Kalenin Ali Burcu'nu ele geçirmişti Fransızlar. Ondan sonra, Fransız askerleri şehre sızmaya başladı. Ama aynı günün sonunda, Cezzar Ahmed Paşa'nın o bölgedeki cephaneliğin patlatmasıyla, Fransız saldırıları yarıda kaldı ve Ali Burcu'ndan çekilmek zorunda kaldılar. Bu sıralarda Fransızların kaleye sızdığını gören İngiliz amirali Horatio Nelson, yaptığı topçu ateşini kesti. Ama ertesi gün kalede duran Türk bayrağını görünce, topçu ateşine devam etti.



Kuşatmanın 52. gününde, kaleye Rodos Adası'ndan 3000 kadar Nizam-ı Cedid askeri geldi. Zaten yıpranmış olan Fransız ordusu, bunu duyunca iyice demoralize oldu. Karşısında daha büyük bir ordu vardı. Artık Napolyon'un aklına yapabilecek bir şey gelmiyordu.Kuşatmanın 64. gününde, Napolyon ani bir geri çekilme kararı aldı. Çünkü bu kaleyi ele geçiremeyeceğini anlamıştı. Uzakdoğuyu sömürgeleştirme umudu Akka önünde çakılı kalmıştı. "Eğer Türkler beni Akka önünde durdurmasaydı, bütün doğuyu ele geçirmek işten bile olmayacaktı" sözüyle geri çekildi, ve Sayda ve Mısır'ı Osmanlı'ya bıraktı. Sonra da Paris Barış Senedi'ni imzaladı Osmanlı'yla.

[+] 5 üye Macit nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#48

11 Mayıs
1920
Mustafa Kemal Paşa Divan-ı Harp tarafından idam cezasına çarptırıldı


untitled3.jpg

 Mustafa Kemal Paşaya Anadoluda yaptığı faaliyetlerden dolayı İtilaf Devletleri tarafından iç işlerinde baskı uygulanmış Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı olan Sultan Mehmet Vahdehtin tarafından idam cezasına çarptırıldı.İdam cezasına çarpılıldığı gün sahte belgeler ile halktan çalan bir zorba olduğu söylenen Mustafa Kemal Paşa üstüne bir de İngiliz uçaklarının dağıttığı fetvalar ile birlikte Anadolu da çoğu yerde isyanlar ile uğraştı.

 Çıkan resmi kararını altta görebilirsiniz. 


"Kuva-yı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları ddiasıyla haklarında dava açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, ve….. Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın,
ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzere, Mülkiye Ceza Yasası'nın kırk beşinci … maddesi uyarınca, 
Sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, Her türlü resmi unvanlarının Kaldırılmasına ve İDAMLARINA,

Mallarının haczedilerek, usulüne göre yönetilmesine ilişkin İstanbul Bir numaralı sıkıyönetim Mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele eçirildiklerinde tekrar yargılanmak Üzere onaylanmıştır.

Bu Padişah Buyruğu'nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir.

Karar 13 gün sonra (24 Mayıs 1920) bütün anadoluya dağıtıldı.


Ara
Cevapla
#49
12 Mayıs, 1364

Büyük Kazimierz tarafından Jagiellon Üniversitesi kuruldu.

iMeXU3.png

Tarihteki en eski üniversitelerden biri olan Jagiellon Üniversitesi ya da kısaltması ile UJ; Polonya'nın en eski, Orta Avrupa'nın ise ikinci en eski üniversitesi olarak kabul ediliyor.

Görsel

UJ Üniversitesi'nin kuruluşu, Jan Matejko
v5jjo8.gif
[+] 1 üye Snyk nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#50
Bugün Türkiye ve Türkler için çok korkunç bir olayın yıl dönümü olduğu için tarihte bugün'ün bu kısmında koyu renkte yazılar tercih edildi.Eğer okumakta zorlanıyorsanız lütfen Forum temanızı beyaz tema olarak kullanın.




13 Mayıs
2014
Soma Faciasının İkinci Yıldönümü

220px-Soma_mine_disaster30.JPG

Soma Faciası, 13 Mayıs 2014'te Türkiye'nin Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin ölümüyle sonuçlan madencilik kazası. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında, patlamaya elektrikli ekipmanların sebep olduğundan şüphelenildi. Yangın, vardiya değişimi sırasında meydana geldi ve 787 işçi patlama sırasında yer altında kaldı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, 17 Mayıs 2014 tarihinde yaptığı açıklamada, toplamda 301 kişinin hayatını kaybettiğini ve içeride kimse kalmaması sebebiyle kurtarma çalışmalarının sona erdiğini açıkladı.


Türkiye'de madenciler, 2013 yılı sonunda ülkedeki tehlikeli çalışma koşullarını protesto etti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilgili madenin güvenliğinin araştırılması teklifini facianın gerçekleşmesinden yalnızca yirmi gün önce reddetti. Facianın gerçekleşmesinden sonra Türkiye'de üç günlük ulusal yas ilan edildi. Ülke halkı faciadan dolayı çeşitli tepkiler gösterdi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Soma'da protestolara maruz kaldı. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde iki gün ve Pakistan'da bir gün ulusal yas ilan edildi.

 
250px-Soma_mine_disaster4.JPG

 Kömür madeninde vardiya değişimi sırasında, 787 işçinin bulunduğu maden giriş kısmının 400 metre altında, saat 15:10 civarında elektrik panosundan kaynaklandığı düşünülen bir yangın çıktı.Kömür madeninin 2 kilometrelik galerisinde çıkış kısmına yakın olan işçiler dışarı çıkmayı başardılar. Ancak yaklaşık 300 işçi, çıkan yangın sebebiyle 800 metre derinlikte mahsur kaldı.Yangının etkisiyle maden ocağı zehirli dumanla doldu.


 Elektriklerin kesik olması sebebiyle madende bulunan asansörler çalışmadı. İlk olarak çevredeki bir maden ocağından gelen tahliye ekibi kurtarma çalışması başlattı. Çevre illerden yapılan takviyelerle birlikte kurtarma çalışmalarında toplam 27 ambulans, 3 kurtarma ekibi ve 1 helikopter görev yaptı.Olayı duyan işçi yakınları madene geldi. Kurtulmayı başaran yaklaşık 30 işçi hastaneye kaldırıldı. İşçilerin mahsur kaldığı galerilere temiz hava verildi. Bu sırada Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Şubesi Başkanı Tamer Küçükgencay şu açıklamayı yaptı: "Yangının bir an önce söndürülmesi gerekiyor. Temiz havayla işçilerin buluşturulması için de çalışma yapılıyor. Madenin içine temiz hava pompalanıyor. Yangın içerideki oksijeni yok ettiği için arkadaşlar sıkıntıda. Gaz maskeleri var ama onun da dayanma süresi var."


 Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı saat 23.00 civarında, ölü sayısının 17, yaralı sayısının ise 11 olduğunu bildirdi. Manisa Belediye Başkanı Cengiz Ergün ise ölü sayısını 157 olarak açıkladı. Sabaha karşı 03.20'da Enerji Bakanı Taner Yıldız ise ölü sayısının 166, yaralı sayısının ise 80 olduğunu belirterek, rakamın artmasından endişe duyduklarını söyledi.Bakan Yıldız, kazada hayatını kaybeden işçilerin yanarak değil, yangının çıkarmış olduğu karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldüklerini açıkladı.

 Taner Yıldız, 14 Mayıs 2014 tarihinde saat 10.30 civarında, ölü sayısının 205'e yükseldiğini, en fazla işçinin hayatını kaybettiği bir faciaya doğru ilerlediklerini ve ilerleyen saatlerde ölü sayısının artabileceğini söyledi. Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun, CNN Türk'te katıldığı bir canlı yayında madenden 250 işçinin cesedinin çıkarıldığını, 150 işçinin de aşağıda mahsur kaldığını ve olayın meydana gelme nedeninin trafoya bağlı olmadığını iddia etti.

 Maden kazasında yaşamını yitiren işçilerden 17'sine yapılan otopsiler sonucu, ölüm nedenlerinin karbonmonoksit gazına bağlı zehirlenme olduğu açıklandı.Enerji Bakanı Taner Yıldız, 15 Mayıs'ta akşam saatlerine doğru yaptığı açıklama ile ölü sayısının 283'e yükseldiğini söyledi.Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., 15 Mayıs gecesi olayla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: "Ne yazık ki işletmemizde mühendislik ve teknik olarak bugüne kadar görülmeyen ve açıklanamayan yangın vuku bulmuştur. Her türlü emniyet tedbirinin alınmasına rağmen normal şartlardan daha hızlı bir şekilde yayılan yangının nedeni, detaylı incelemeden sonra anlaşılabilecektir."

 Jandarma Komando Özel Asayiş ekipleri ve çevik kuvvet polisleri 16 Mayıs tarihinde, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, basın toplantısı düzenledi. Gürkan, kazanın oluş sebebinin trafo patlaması olmadığını, asıl sebebinin 140 kodunda dördüncü bantta tespit edilmesi mümkün olmayan kızışmanın ve buna bağlı olarak hızlı havanın etkisiyle tutuşan kömür korlarının sebep olduğu yangının kazayı meydana getirdiği yönünde tahminlerinin olduğunu söyledi. Ayrıca kazanın meydana geldiği yer ile trafo arasında 400 metrelik mesafenin olduğunu belirtti.Enerji Bakanı Taner Yıldız ise yaptığı açıklamada, madenin içerisinde en fazla 18 işçinin daha olduğunu ve toplam 530 tane kurtarma elemanının yedişerli üçerli olarak çalışma yaptıklarını söyledi. Yıldız, içerideki yangının azalmasına rağmen hala devam ettiğini, söndürme çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, olayın sonundaki ölü sayısının 302'yi geçmeyeceğini tahmin ettiğini söyledi.Bakan Yıldız, 17 Mayıs'ta bir basın açıklaması ile yaşanan faciada toplam 301 işçinin hayatını kaybettiğini, 485 işçinin ise kurtarıldığını açıkladı. Aynı tarihte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'te bir basın açıklaması yaparak, ölenlerin ailelerine bir defaya mahsus olmak üzere tutarında bir cenaze yardımı ödemesi yapılacağını söyledi. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı müfettişlerin madende incelemelere başladığını açıkladı.

 Kazadan 11 ay sonra ilk duruşmanın yapıldığı tarih olan 13 Nisan 2015 tarihinde kaza günü yaşananlarla ilgili güvenlik kameraları görüntüleri basında yer aldı.Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında 8 kişi tutuklanarak ceza evine gönderildi. 37 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kazada hayatını kaybeden 301 işçinin "maktul", hayatını kaybeden işçilerin birinci derece yakınlarından oluşan 214 kişinin "müşteki", dumandan etkilenen 161 işçinin ise "mağdur müşteki" olarak yer aldığı iddianame hazırlanmıştır. 25 Kasım 2014 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi "mağdur ve tanıkların ifadelerinin tam alınmaması, zanlılara yönelik suçlamalarla ilgili delillerin yeterince belirtilmemesi" sebebiyle iddianameyi savcılığa yeniden düzenlenmesi için geri göndermiştir.Tekrardan hazırlanan iddianame 26 Şubat 2015 tarihinde tekrardan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Eksikleri tamamlanan dosya 2 Mart 2015 tarihinde Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.Davanın görülmesine 13 Nisan 2015 tarihinde yapılacak ilk duruşma ile başlanacaktır. Davada 8’i tutuklu 37'si tutuksuz toplam 45 sanık, 162 mağdur yaralı, 487 maktul müşteki ve 436 tanık ile başlanacaktır.



Duruşmaların yeri için Soma'ya en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu Akhisar belirlenmiştir. Akhisar'da bu dava nedeniyle belediyeye ait olan Bülent Ciğeroğlu Kültür Merkezi Salonu kiralanmış ve duruşmalara hazır hale getirilebilmesi için 1 buçuk milyon lira harcama yapıldığı açıklanmıştır. Bu süreçte yaklaşık 1000 polisin görev alacağı geniş güvenlik önlemleri alınmaktadır.


13 Nisan 2015 tarihinde başlayan mahkemenin en az 10 gün kesintisiz sürmesi beklenmekteydi. İlk duruşmaya 8 tutuklu sanık can güvenliği nedeniyle mahkemeye getirilmemesi ve tutuklu bulundukları Aliağa Şakran Cezaevi'nden video konferans yöntemi ile bağlanması öngörülmüştü.Duruşmada madenci yakınları sanıkların duruşmaya getirilmemesine tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların duruşmaya getirilmelerine ve davanın da 15 Nisan'a ertelenmesine karar verdi.



=( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =( =(


Ara
Cevapla
#51

14 Mayıs
1948
İsrail Kuruldu


125px-Flag_of_Israel.svg.png

 Yahudiler 19. yüzyılın ikinci yarısında devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev’ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere’de görülür. 1848’de İngiliz hükumeti bir genelgeyle Filistin’deki konsoloslarını, Yahudilerin himayesine verdi. 1870’te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere’den Rusya’ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için birçok çalışmalarda bulundu. Herzl, İngiltere gibi güçlü bir devleti arkasına alarak, gayesine ulaşma çabasındaydı. Herzl bu kapsamda II. Abdülhamit ile iki kere görüşmüş (İlki 17 Mayıs 1901 ikincisi 4 Temmuz 1902 de olmak üzere) her ikisinde de bir netice alamamıştır.Siyonistler, devlet olabilmeleri için bir tarım sınıfına ihtiyaçları olduğunu farkettiler, bununla birlikte Avrupa Yahudilerinin neredeyse tamamı ticaretle uğraşıyordu, Rusya'da ise tarımla uğraşan Yahudiler mevcuttu. Bu dönemde Rusya'da Yahudilere karşı -özellikle çiftçi Yahudileri içeren- pogromlar ismiyle bilinen bir dizi katliam yaşandı. Katliamlara maruz çiftçi Yahudilere, Siyonistler tarafından ülkeyi terk edip Filistin'e yerleşmeleri teklifi yapıldı. 1870 yılından itibaren çiftçi Yahudiler Filistin toprakları üzerinde tarımsal yerleşme merkezleri kurmaya başladılar. Bununla birlikte, Rusya'yı terk eden Yahudilerin birçoğu Avrupa'ya göçtü. 1870-96 yılları arasında Eretz Israel'de on yedi tarım kolonisi kuruldu.

I. Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour'un girişimiyle Balfour Deklarasyonu süreci başlatıldı. Milletler Cemiyeti 1920 yılında, Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı.

Bundan sonraki yıllarda Siyonistler dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan Yahudi topluluklarını -devlet kurabilmek için etkili bir nüfus oluşturmak gayesiyle- Filistin'e göçmeleri için ikna etme çabalarına girişti. Nazi Almanyası'nın 1930'lardan 1940'ların ortalarına kadar Yahudilere soykırım uygulamaya başlamasıyla Filistin’e büyük bir Yahudi göçü başladı. Filistin’deki Araplar bu göçe karşı koyduklarından İngiltere, Yahudi göçlerinin durdurulmasına karar verdi. Bunun üzerine Sion’a bağlı Askeri Yahudi Teşkilatı Hagana, Filistin’e göç konusunda İngiltere'nin aldığı bu kısıtlayıcı kararı protesto amacıyla silahlı terör eylemlerine girişti. Filistin yönetimi Nazi liderliği ile işbirliğine girişti. Bu amaçla Kudüs müftüsü Almanya'ya birçok ziyarette bulundu.

Filistin’e de gizli Yahudi göçleri düzenlenmeye başlandı. II. Dünya Harbi'nin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı. İngiltere daha sonra Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler'e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947'de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu karari kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. İsrail-Filistin Savaşı başladı.
14 Mayıs 1948'de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler.

1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs'ün ise Eski Şehir'in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. İsrail'in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir.

Ara
Cevapla
#52
Bayram İbrani Takvimi'ne göre kutlandığı için bu sene 12 Mayıs'da kutladılar.
Ara
Cevapla
#53

15 Mayıs 
1919
İzmir Yunanlar Tarafından İşgal Edildi



250px-Izmir15Mayis1919.jpg

İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 9 Eylül 1922'de Türk Ordusunun kente girmesiyle sona eren işgaldir.

İşgal, İtilaf Devletleri'nin izniyle Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis komutası altında yapılmıştır. I. Dünya Savaşı'nda Yunan Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında herhangi bir askeri çatışma yaşanmaması sebebiyle işgal, İtilaf Devletleri arasında da tartışma konusu olmuştur. İşgale izin veren İtilaf Devletleri'nin ana amacı İtalyanların Anadolu'daki toprak kazançlarını dengelemektir. İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 26 Nisan 1917'de yapılan St.-Jean-de-Maurienne antlaşması Yunan işgali ile uygulanamamış, çünkü İtalyanlara söz verilen İzmir bölgesi Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. Yunanların eylemleri, Türk Kurtuluş Savaşı'nda İtalya-Türk Ulusal Hareketi arasında yakınlaşmaya sebep olmuştur.İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası, Selçuk ve Belkahve'ye kadar İzmir'in arka alanı da işgal edilmiştir. Nisan 1920'den sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.

[+] 1 üye Macit nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#54

17 Mayıs
1983
17 Mayıs Anlaşması İmzalandı

125px-Flag_of_Israel.svg.png    125px-Flag_of_the_United_States_%28Pantone%29.svg.png   125px-Flag_of_Lebanon.svg.png


17 Mayıs Antlaşması, 17 Mayıs 1983’te Lübnan, İsrail ve ABD arasında imzalanan antlaşmadır.

14 Eylül günü Lübnan’ın Hristiyan devlet başkanı Beşir Cemayel'in öldürülmesi üzerine yerine kardeşi Amin geçti ve aynı gün Ariel Şaron’un komutanlığındaki İsrail Ordusu Beyrut’a girdi. 16 Eylül günü ise İsrail’in onay verdiği Falanjistler Sabra ve Şatila mülteci kamplarında yaşayan iki bine yakın sivili katletti. Bu olaydan sonra o dönemde İsrail güçlerine komuta etmekte olan Şaron’a “Beyrut Kasabı” lakabı takıldı.

İmzalanan antlaşmayla İsrail’in geri çekilmesi sağlandı. Hizbullah’ın ABD hedeflerine gerçekleştirdiği saldırılar bu süreçte hız kazandı. 18 Nisan 1983’de ABD’nin Batı Beyrut’taki büyükelçiliğine düzenlenen saldırıda 63 kişi öldü. ABD ve Fransa askerlerinin bulunduğu Çokuluslu Güç karargahına 23 Kasım günü düzenlenen saldırıda 298 asker öldürüldü. 20 Eylül 1984’te ABD büyükelçiliği bu kez İslami Cihat’ın hedef oldu ve 8 kişi öldürüldü. Bu saldırılar Hizbullah’ın yıldızını iyice parlattı.

Ara
Cevapla
#55
19 MAYIS 1919
Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı
19-mayis-sozleri-2-300x143@2x.jpg

Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı, 19 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal'in Bandırma Vapuru ile yapılan yolculuk sonrası Samsun'a ulaşması olayı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Samsun'da Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı Hükûmeti tarafından Mustafa Kemal görevlendirilmiş ve kendisine 9. Ordu'nun müfettişliği verilmiştir.Bunun üzerine müfettiş görev bölgesine Bandırma Vapuru ile ulaşmış ve bir hafta boyunca Mantıka Palas'ta kalmıştır. Bu süreçte bölgede meydana gelen çatışmaların sebebini araştırmış ve işgalcilere karşı bizzat Türk direniş örgütlerinin kurulmasında etkin rol oynamıştır. Mustafa Kemal, bu bir haftalık süreç sonunda Havza'ya geçmiştir. Havza'da geçirdiği on yedi gün sonunda ise şehirden ayrılarak Amasya'ya hareket etmiştir.
Siyasette muhabbet... Hepsi yalan, palavra... 
Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara... 
[+] 2 üye Ahrep nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#56
22 Haziran, 1941

Nazi Almanyası, Barbarossa Harekâtı adı altında Rusya işgalini başlattı.

Eastern_Front_1941-06_to_1941-12.png

II. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’ni açan bu harekat eğer başarılı sonuçlansaydı belki de bugün Nazi Almanya’sı dünyaya hükmediyor olabilirdi. Hitler, bu harekattaki başarısızlıkla yüz binlerce askerini ve aracını kaybetmiş, öte yandan dünya tarihinin en kapsamlı harekatı olan bu operasyon Sovyetlerin de en acı tecrübesi olmuştur. Barbarossa Harekatı, hem yaşanılan savaşların acı yıkımı ve askeri kayıplarıyla hem de 20. yüzyıla damgasını vuran II. Dünya Harbi’nin genel gidişatını derinden etkilemesi nedeniyle hayati önem taşıyan bir askeri harekattır.

GettyImages-107759395.jpg
Ağır Panzer Taburu (Abteilung 503, Pzkw III) Stalingrad'a doğru ilerliyor, 1942
v5jjo8.gif
Ara
Cevapla
#57
23.06.2016

Hatay_devleti_stamp.gif

Hatay'ın Türkiye'ye Katılması

Fransa ve Türkiye arasında imzalanan antlaşmayla Hatay Fransız egemenliğinden çıktı. Fransa Hatay üzerindeki bütün hak iddialarından vazgeçerek kentin Türkiye'nin bir ili olarak ilhak edilmesini kabul etti.
Siyasette muhabbet... Hepsi yalan, palavra... 
Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara... 
Ara
Cevapla
#58
10w5tr.gif
v5jjo8.gif
[+] 4 üye Snyk nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#59
Alıntı:
180px-Imperial_Rescript_on_the_Terminati...e_War4.jpg180px-Imperial_Rescript_on_the_Terminati...e_War3.jpg181px-Imperial_Rescript_on_the_Terminati...e_War2.jpg107px-Imperial_Rescript_on_the_Terminati...e_War1.jpg

GÜÇLÜ VE SADIK JAPON ULUSUNA,

Dünya'nın ve İmparatorluğumuzun mevcut hali değerlendirildikten sonra olağanüstü kararlar alma gereksinimi oluşmuştur.

Hükümetimize Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Britanya, Çin ve Sovyetler Birliği hükümetleri ile barış masasına oturması için emir verdik.

Atalarımız tarafından bize emanet edilen ulusumuzun mutluluğu, güvenliği ve refah seviyesi kalbimizde önemli bir yer taşımaktadır.

Japonya'nın kendisini koruyabilmesi ve Doğu Asya'da istikrarın sağlanması amacıyla Birleşik Devletlere ve Büyük Britanya'ya savaş ilan etmiştik.

Ancak savaş neredeyse 4 yıl sürdü, kara ordumuzdan donanmamıza kadar herkes elinden geleni yapsa da, 100 milyon vatandaşımız büyük emek sarfetse de, mevcut durumun Japonya'nın lehine değil, tam tersi aleyhine olduğu açıktır.

Daha da önemlisi, düşmanımız yeni ve tehlikeli bir bomba üretimine geçmiştir. Bu bombanın ülkemize vereceği hasar tahmin edilemez boyuttadır.

Savaşın devam etmesi sadece Japon ulusunun tarihten silinmesi değil, aynı zamanda insan uygarlığının dünyadan silinmesiyle sonuçlanabilir.

Durum bu şekilde iken milyonlarca vatandaşımızı korumak için neler yapabiliriz? Atalarımızı nasıl gururlandırabiliriz?

Bu sebeplerden dolayı hükümetimize düşman ile barış masasına oturması konusunda emir vermek zorunda kaldık.

Doğu Asya'daki müttefik güçlerimize İmparatorluğumuz ile yaptıkları üst düzey işbirliği için minnettarlığımızı kelimelerle ifade edemeyiz.

Muharebe alanında hayatını yitiren askerler gece ve gündüz aklımızda olmaya devam edecektir.

Ulusumuzun karşılaştığı zorluklar savaş sonrası da devam edecektir.

Ancak vatandaşlarımız tarihte bir çok kez olduğu üzere bu zor günlerin de üstesinden gelebilecek kadar güçlüdür.

Tarihte bugün, Japon İmparatoru Hirohito Japonya'nın 2. Dünya Savaşında teslim olduğunu halkına açıkladı.
Metin sadeleştirilmiş ve kısaltılmıştır.
[+] 1 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#60
Vay be...
G0kMNN.png
[+] 1 üye GaulTurk nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 11 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.