[Mabella]

Bu yazıda Aoe4 seferlerinde oynanan Joan d'Arc'ın hayatı anlatılıyor.

Genel olarak Joan of Arc olarak da bilinen Jehanne d'Arc*, 6 Ocak 1412'nin soğuk ve erken saatlerinde doğdu. Joan'ın doğduğu sabah, Leulinghen Ateşkes Antlaşması'nın son huzurlu sabahlarından biriyken horozların ötme sesleri duyuluyordu. Lord Perceval de Boulainvilliers, horozları duyduğunda, kargaların seslerinin ve kanatlarını çırpışlarının farklı olduğu fark etti, sanki büyük bir olayın başladığını duyuruyorlarmış gibi. Ne anlatmak istiyor olabilirler ki? Sadece ufukta gözüken güneşi mi karşılıyorlardı yoksa gerçekten sıra dışı bir şeyin başlangıcını mı anlatıyorlardı?

Joan çocukluk günlerini ailesinin topraklarında Bar ve Lorraine düklüklerinde hayvan otlatarak geçirdi. Oradaki günlerini çiftçilik yapmayı, yün eğmeyi, eve bakmayı ve dindar bir kadın olmayı öğrenerek geçirdi. Joan'ın gününün önemli bir kısmı, annesinin şarkıları, hikayeleri ve duaları aracılığıyla Tanrı ve kutsal yazılar hakkında bilgi edinmeyi de içeriyordu. Joan, babasıyla birlikte tarlalarda çalışırken, ülkesindeki siyasi kaosu ve bunun İngiliz orduları ve müttefikleri tarafından ele geçirilen bölgelerdeki insanların hayatlarını nasıl etkilediğini öğrendi. Babası genç kıza Fransa'nın İngilizlerin eline düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve düşman istilalarından sonra evlerinden kaçanlara yardım etmenin Tanrı yolundaki insanlar olarak görevlerinin olduğunu anlattı. Joan'ın her günü güçlü, korkusuz ve acımasız bir lider olarak şekilleniyordu.

Kaynaklar bize gelecekteki Aziz'in erken yaşlardan itibaren bile, memleketi Domremy'deki herkes tarafından tanındığını ve sevildiğini söylüyor. Fedakar, özverili ve sıkı çalışması, Tanrı'ya ve kilisesine olan bağlılığını yansıtıyordu. Bu çabalar arkadaşlarının gözünden kaçmadı. Kaynaklar, topluluğunun Joan'ın inançlarına olan bağlılığını bildiğini ve takdir ettiğini gösteriyor; sık sık onun bahçede veya evinde dua ettiğini, kiliseye gittiğini ve hayatı boyunca hayran kalacağı Meryem Ana için mum bıraktığını görürlerdi.

13 yaşında, Joan meleklerin ve ilahi güçlerin seslerini duymaya başladı ve bu sesler onu İngilizleri ve Burgonyalı müttefiklerini Fransız topraklarından kovmaya teşvik etti. Bu sesler genç Joan'a, ülkesi için ve Tanrı'nın adı altında savaşmak üzere Dauphin'e katılma konusunda ilham verdi. Lakin savaşa katılma teklifinin reddedilmesi bekleniyordu. Hiçbir siyasi üne sahip olmayan genç bir kadındı ve köylü çiftçilerin kızıydı. Herhangi bir dini statüsü olmayan biri olarak Tanrı'dan mesaj aldığı iddiaları tartışmalıydı ve hatta bazıları bunu sapkınlık olarak görüyordu. Evet, Joan yaşının ötesinde bilgeydi ve Tanrı'nın ona rehberlik ettiğini biliyordu, ancak genç kızın Charles'tan destek alma şansı inanılmaz derecede azdı. Yine de, ilahi görevinde başarılı olmaya kararlıydı.

Birkaç hafta sorgulandıktan sonra Charles'ın güvenini kazandı ve bu güvenle Orleans kasabasına gitti.

Joan durdurulamaz bir hale geliyordu.

Bu amansız kararlılığın öyküsü, günümüzde onu mazeretsiz bir şekilde kendi istediği kişi olmaya çalışan dünya çapındaki milyonlarca insana, özellikle de kadınlara ilham kaynağı oluyor. İnsanlara hayatları boyunca sahip oldukları hayallerinden ve hedeflerinden asla vazgeçmemeleri için ilham verdi. Joan'ın seferini oynarken, dindar köylü kızının şevkli, Tanrı yolunda bir lidere dönüşmesinin inanılmaz hikayesini hatırlayın.

*Joan'ın adı Fransızca yazılırken genellikle Jeanne d'Arc olarak yazılır, ancak bazen Jehanne d'Arc olarak da yazılabilir.