[Onur34]

Beni de Tötonlar dürütyor. Ama mümkünse maddi destek yollayabilirim.

[Onur34]

Tamam iş dürtmeyi biraz geçti

[Gurt]

Dayanmalısın zira bana da yaklaştılar.

[Rzenma]

İsterseniz maddi destek yollayabilirim :)

[Onur34]

Tötonların bu kadar büyük olduğunu bilsem hemen savunmaya yatırım yapardım. Kim bilir Osmanlı ne kadar büyük gelecek. 

[Onur34]

Red Death'te raider üssü kuruldu başladığım yere. Birimleri uçmuyorsa büyük ihtimalle çemberin dışında kalacaklar. Raiderler etkileniyor mu red deathten?

[Gurt]

Tek bildiğim onları kesince asker alıyorsun.

[Rzenma]

Herkes etkileniyor diye biliyorum. Onların kamplarını yağmalarsan birşeyler kazanabiliyorsun nuke silahı gibi.

[Gurt]

Nükleer haritası çok hoşuma gitti fakat genişlemek ne kadar güzel politika bilemiyorum.

[Onur34]

İsmimin on ikincisiydim. Çocukluğum hem karanlık hem de savaş dolu bir çağda geçmişti. Japon ve İnka Devletleri bize savaş açmış, Moğollar müttefikimiz olan devletlere yağma düzenler olmuştu. Tek güvenilir dostumuz Almanların ise ne kadar güvenilir ve dost olduğu tartışmalıydı. 



İlk işlerimden biri İnkalılar ile olan savaşı sonlandırmaktı. Şehirleri yakın ve savunmaya müsaitti. 





Saltanatımın daha başlangıcında iki büyük sel ülkemizi sarstı. Dürüst konuşmak gerekirse ikisi de el değmemiş bakir topraklarda gerçekleştiği için tarlalarımız ve şehirlerimiz çok hasar almadı. Ben de bu çifte mucize karşısında yüzümü  dine döndüm. 



Barbar yerleşimleri elde ettikten sonra keşfe yolladığımız gemimiz korsanlar tarafından durdurulunca gemiyi ülkemize geri çağırdım. Güneyde de keşfedilecek şeyler vardı. 

Birkez zaten isyan edip boşyere kan dökülmesine neden olan eski Japon topraklarının sadaketlerini güvence altına almak için biliminsanlarına sağladığımız bursu kesmek zorunda kaldım. Zor bir karardı. Daha fazla şehirdevleti ile müttefik olma hedefimizden vaz geçemezdim. 

Bir yandan İnka savaşı bittikten sonra Moğol/Babil savaşına dahil olmuş ve Moğolların ordularının Babil topraklarında kafalarına göre gezmelerini engellemiştim. Ama Moğollar daha fazla asker ile geri geldiler. Ben de bu yüzden savaşı sonlandırma kararı aldım. 



Bir yandan Japonlar Samuray ve yeni keşfettikleri belli olan arbeletçi birlikleri ile kuşatmamızı taciz ediyor ve hatta birimlerimi yok ediyordu. Eski Japon topraklarının da asayiş sorunu çözüldükten sonra orjinal el yazmaları ve tazminat karşılığında barış anlaşması imzaladık. Çocuğum 13. Jayavarman'ın düzlük bölgelere yayılmış ve İnka/Japonya savaşında iyice zayıflamış sözde dostumuz Almanlar'a mı saldıracağı, Japon/İnka şerrine karşı mı yoksa Moğollar ile mi cenk edeceği ya da belki barışı benimseyip benimsemeyeceği ona kalmış. 

Ömrün son yıllarında ülkenin dört bir yanından getirttiğim alimler ile dinimize son şeklini verdim. 

[Onur34]

Tek kervanımı yağmalayan Töton gözcüsünü buradan kınıyorum.

[Rzenma]

Ben XIII. Jayavarman babamın vasiyetini okuyup barış zamanını iyi değerlendirmeyi seçtim. Ülkemize ilim irfan yurtları kurdurttum. Ağır sanayi hamlemizin temellerini attım. Kuzeyde Augsburg halkı dostumuz Almanya'dan ayrılıp bize katılmak istedi onları kabul ettim.



Dünya kongresinde başarılı diplomasimiz sayesinde çok önemli iki karar geçirdim bir tanesi ticaret rotası kapasitemizi artırırken diğeri din adamlarımızı güçlendiriyordu.



Batıda Japonya hala Almanya ile savaşıyordu ama yaptığımız araştırmalar sonucu savaşmayı uygun görmedim.



Güneyde Cengiz Han'ın ordusu yine Babil üzerine yürümeye başladı. Tüm ordularımızı o bölgeye yönlendirdim ve Moğollara savaş açtım.



Bu olay üzerine İnka bize nota verdi. Sonrasında ise haraç istedi. Tabii ki kabul etmedim fakat Japonlarlada aramızın limoni olduğunu unutmamak gerek tarih tekerrür edebilir.



Askerlerimiz Moğol savaşında teknolojik olarak geri kalmaya başlasada Babil şehri yakınlarında iyi konum aldık ve düşman kuşatma birimlerini avlamayı başardık. Surlara çarpan Moğol süvarileri geri çekilmek zorunda kaldı. İnancımızın gücü ile bina yaptırabilen Moksha isimli valimize yatırım yaptım. İnançlı vatandaşlarımızı askere alabilmek için bir şehrimize vali binası yapmaya karar verdim.



Sevgili oğlum XIV. Jayavarman (@Onur34) teknolojik üstünlüğü ele geçirmemiz çok yakın bir zamanda gerçekleşecek. Lakin inancımızın gücünü nasıl kullanacağın sana kalmış. Tıpkı deden gibi bu savaşın kaderini de sen belirleyeceksin.

[Onur34]

IVX.  Jayavarman olarak, saltanatımın ilk yılları babamın sanayi yatırımlarını ülke çapına yaymak, atalarım adına üniversiteler ile bilim bölgeleri kurarak ve dinimizi bir devlet dininden, uluslararası bir dine dönüştürmekle geçti. 



Saltanatımın ilk yıllarında dinimiz ülkemiz ve babil dışında tanınmamakla beraber, ülkemizin heryerinde bile hakim değildi. Ben de sevgili babamdan aldığım dini altyapıyı kullanarak bir sürü misyoner okulu kurdum. Uç şehirlere tarlalar sürüp, madenler kuracak gönüllüler toplattım bir yandan. 




Babamın keşif için okyanusun ötesine gönderdiği antik gemi, belleklerimize yeni yeni medeniyetler ve ülkemize çikolata gibi egozit ürünler kazandırdı. 



Moğol orduları yok edildiği ve Babil'e artık herhangi bir tehdit oluşturmadıklarından kârlı bir barış anlaşması imzaladık. 



İnka topraklarını doğru yole getirmeye çalışırken bir misyonerimiz kafirlerce zincirlenip bir köprü altına asılarak katledildi.  Ondan ve mirasından geriye kalan bu zincirlerse gören herkese ilham vermesi için ülkemize getirildi. 
Bir yandan ise dinen zayıflamış Almanya ve sahipsiz Moğolları kendi dinimize döndürmek için misyonerlik faaliyetlerine devam ediyorum. Yıllardır inşaatı süren devasa ibadethanemiz bitince bütün misyonerlerimiz linç edildiklerinde dini emanet bırakabilir olacaklar. Bu da din ve bilim bonusunun yanı sıra truzimde de gelişmemizi sağlayacaktır.



Ülkemiz çok geniş ve bu yüzden önceki yıllarda kurduğumuz çoğu sistem yozlaştı. Bu yozlaşmayı önlemenin en iyi yoluysa daha fazla ticari rota ve bunları destekleyecek altyapı. Bunun için danışmanlarıma emir verdim. Şehir ve tarlalarımız besleyen nehirler ise bazen çok tehlikeli olabiliyor. Bu nedenle olası bir baraj için haftaya bizzat Bassac'a gidiyorum. 

[Gurt]

Pbc modunda hiçbir oyun görüntülenmiyor. Umarım en kısa zamanda bu sorun çözülür.

[Onur34]

Pbc modunda hiçbir oyun görüntülenmiyor. Umarım en kısa zamanda bu sorun çözülür.

Server sıkıntısı var sanırım. Özellikle avrupa'da oldukça şikayet gelmiş serverler yüzünden.

[Gurt]

Pbc modunda hiçbir oyun görüntülenmiyor. Umarım en kısa zamanda bu sorun çözülür.

Server sıkıntısı var sanırım. Özellikle avrupa'da oldukça şikayet gelmiş serverler yüzünden.

Oyun bedava oldu sorunu biz çekiyoruz.

[Rzenma]

Göreve gelir gelmez çok şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. Moğollar Babil'e savaş açtı. İnca ile olan savaşı güzel şartlarla bitirip Babil'i korumak için plan yaptık.



Lakin bu kez düşman çok güçlüydü ve pozisyon almakta geç kaldık. Savaş açmak büyük bir hata olabilirdi dostumuz Babil'in düşmesini seyretmek zorunda kaldık.



Moğollar Babil'i almakla yetinmeyip diğer dostumuz Armagh'a da savaş açtı. Bizden de haraç istiyorlardı teklifi kabul etmedik ve hemen bazı askeri yatırımlar yaptık askerlerimizin teknolojisini ilerletmeyi beklemek bize çok zaman kaybettirecekti. Fakat sonradan gördük ki savaş tek çözüm değil. Babil'de isyan başlamak üzereydi Armagh'ı alsalar bile orda da isyan çıkacaktı. Dünya kongresi Moğolların agresif tavırlarını cezalandırmak için toplandı. Oylamada hayır oyu vermemiz büyük bir şaşkınlıkla karşılandı.



Ama sebebi açıktı. Eğer oylama kabul edilseydi Babil üzerinde sadakat baskısı olacaktı ve asla isyan çıkmayacaktı. Moğol savaşının faturasını da en çok biz ödeyecektik. Elimizdeki misyonerleri etkili kullanamadık çünkü diğer uluslara onların dinlerini değiştirmeyeceğimize dair sözler verilmiş ve Japon misyonerler sürekli emeklerimizi boşa çıkartıyordu. Bu çok fazla kaynak israfına sebep olacaktı ve onların eline koz verecekti. Din yayma görevini tüccarlara bıraktık.



Beklediğimiz gibi Babil isyan ederek bize katıldı fakat teknolojik araştırmalarımız yavaşladı ve Armagh tüm çabalarımıza rağmen İnka kontrolüne geçti.



Japonya Almanya savaşına İnka'nın dahil olması bize ciddi bir askeri avantaj oluşturdu. Olası Moğol istilasına karşı düzenlediğimiz birliklerimizi Kyoto'yu ele geçirmek için kullanabilirdik Japonya'nın düşmesi bölgedeki tek egemen din olmamızın da önünü açacaktı. Bu savaş ulusumuz için dönüm noktası olabilirdi.



Savaşta zayıflayan düşmanımıza bitirici darbeyi vurmak çok zor olmadı. Daha batıdaki Takamatsu şehrini de İnka ele geçirdi fakat kontrolü sağlayamadılar. Açıkcası biz de Kyoto'nun kontrolünü tam olarak sağlayamadık ama Tokyo ve Takamatsu çok uzakta değil.



Sevgili oğlum kaçıncı olduğunu unuttuğum Jayavarman (@Onur34) savaşlardan dolayı seninle fazla ilgilenemedim. Armagh şehri üzerinde baskımızı artırabilirsek bize katılacaklarına inanıyorum. Japonya savaşını iyi değerlendir ve güneydeki Moğol ordularına dikkat et. Babil'de savunmayı güçlendirmemiz gerekebilir. Fillerimizi modernize etmen için gereken teknoloji ve para yakında geliyor. Maddi gelirlerimizi artırdım. İnancımızın gücü zor zamanlarda hep yanında olacak Moskha senin için binalar dikebilir. Kıtamızda dini bütünlüğü sağlamak artık zor değil. Diğer kıtayı daha sonra düşünürüz Cree isimli kabile teknolojiye çok yatırım yapmış gibi gözüküyor lakin bizim için öncelikli tehdit Moğollar.

[Onur34]

Ülkemizin 16 hükümdarıyım. Atalarım bu ülkeyi büyütmek için nice emekler harcadılar. Nice kanlar döküldü ve kaç milyon insanın vatanı oldu ülkemiz. Bu yüzden ben de atalarım gibi iyi bir hükümdar olmak için çok çaba harcadım hükümdarlığım boyunca. Şu anda hasta yatağımda yatıyorum ve günlerim sayılı. Bu yüzden en azından unutulmamak için hükümdarlığım boyunca neler yaptığımı yazdırmak istedim.

Hükümdarlığımın ilk yıllarında inancımız sadece 16 şehirde çoğunluğu oluşturuyordu. Japonlar ile savaş halindeydik ve eski başkentleri Kyoto'da tırmanan huzursuzluk her an büyük bir isyana dönüşebilirdi. 



Bunlar yetmezmiş gibi en büyük ikinci şehrimizi koskocaman bir sel vurdu. Selin hasarlarını ancak saltanatımın son yıllarına doğru tamamen sarabilmiştim. 

Hatırlıyorum da, ülkemize o sıralar çok Norveçli misyoner uğrar durardı. Bundan ruhbanlar rahatsız olmuş olacak ki bana sormadan topyekün bir savaş açmışları inançsızlara karşı.  



Tokyo ve Takamatsu'nun çok zorluk çıkartmadan düştüğünü hatırlıyorum. Tabi misyonerlerimiz de sağolsun budizmi Kyoto'dan kovunca halk baya sakinleşmişti. Ama Tokyo ve Takamatsu için aynısını söyleyemem. 



Atalarımın kurduğu barajlardan biri sağolsun büyük bir felaketi yaşanmadan önlemiştik. Sadece bunun için kırk gün kırk gece süren festivaller düzenlediğimi hatırlıyorum. Gençlik işte. 




Misyonerler de ben ülkeyi ekonomik olarak kalkındırmaya çalışırken boş durmuyorlardı. Eski zamanlarda bizimle rakip olan Budizm ve Katoliklik, artık birkaç yıl vaadesi kalan yerel dinlere dönmüştü. 

Japonya ile sınır olduğumuz iki şehir birkaç yılda bir isyan edip duruyor, gereksiz yere çok kan dökülmesine neden oluyorlardı. Kyoto'nun sadakat problemini çözdükten sonra Japonlar ile daha fazla uğraşmama gerek olmadığını fark ettim. 

Hatırlıyorum da dünya kongresi baya haraketli geçmişti. Hem afet yüzünden bize yardım edecekleri hem de Kyoto'nun fethi ile dini genişlememiz yüzünden bize karşı savaşacaklarını ilan etmişti Dünya. Tabi Kyoto savaşından kastım İnka ve Japonlardan ibaretti. Dini savaşı hatırlamıyorum bile. 




Askerlerimizi hem asiler hem İnka hem de Japonya'nın saldırıları altında çekmemiz biraz zordu ve baya kan döküldü. Bir yandan da topçularımızı koskoca ülkemizde bir petrol bulunmadığı için modarnize edememiştik. Moğol sınırı arasında kalan çorak topraklarda bir, eğer Moğol topraklarına girmediyse iki petrol sahası vardı. Ama ne yazık ki dikkatimi yeterince veremediğim için o meseleye gerektiği kadar özen göstememiştim. 




Misyonerlerimiz Protestanlar dışında diğer büyün dinlerin bellerini kırmayı başardı. Almanya biraz dirense de Katolik inancı birkaç on yıla kalmadan yok olmak üzere. Yeterki misyoner savaşına devam edilsin. Diğer yandan dini bir kaos içindeki Moğol topraklarına misyonerler engebeli arazi yüzünden çok zor ulaşıyor. Bir yıl sonra bitecek tüccarı Moğol topraklarının içine yollayarak misyonlerler için yol yapabilirsin. Japonlar da dinlerinin son anlarını yaşıyorlar. Savaş bitince Budizm yok olacaktır. 

[Emre]

çok iyi bir oyun oluyor okuması gerçekten keyifli bakalım ne olucak devamında bende katılmayı düşünüyorum sonrakilere eğer fırsat bulursam :)

[Rzenma]

-Doğduğum gün kızıl bir güneş doğmuş, kahinlere göre bu hükümdarlığım döneminde çok kan akacağının bir işaretiymiş. Ben XVII. Jayavarman krallığımın kade..
-Kralım Cengiz Han'dan mesaj var.
-Ne!? Yine ne istiyor.



Meğerse Cengiz Han'ın taştan da olsa bir kalbi varmış ülkemizde yaşanan büyük felaketten dolayı yardım göndermek istemiş. Dünya kongresinin aldığı yanlış kararlardan ötürü ülkemiz İnka ve Japonya ile uzun bir savaşa sürüklenmişti. Oturup saldırmalarını beklemek yersizdi. Hemen danışmanlarım ile birlikte Japonya'nın nefesini kesecek bir plan üzerinde çalıştık. Askerlerimizi modernize etmek için petrol gerekiyordu. Atalarımın keşfettiği petrol kaynaklarına koloni kurma kararı aldık ama uzun süre bekleyemezdik saldırıya hemen geçmeliydik. Dostlarımızla masaya oturduk. Almanya bir varil bile petrol vermezken Amerika bu ticarete sıcak bakıyordu. Biraz pahalıda olsa 20 varil petrol aldık kolonimiz kurulana kadar yeterli olacaktı. Tüm gücümüzle Tokyo ve Takamatsu üzerine saldırıya geçtik.



Ele geçirdiğimiz şehirler kıtamızda büyük bir yankı uyandırdı. Güneyden İnka ordusunun desteğe geldiğini gördük fakat böyle bir blitzkrieg taktiği beklemiyorduk.



İnka güçlü tanklarıyla ordumuzun üstünden tren gibi geçti. Askerlerimiz geri çekilip şehirlere saklanmak zorunda kaldı. Fakat sonraki hamleyi düşünmemiş gibi gözüküyorlardı. Üç şehrimizin ortasında kalan İnka ordusu yaylım ateşiyle yok edildi. Bu olay sonrası İnka ile müttefik olan Cengiz Han biraz sinirlenmişti.



Güneyde her ihtimale karşı bazı önlemler aldık. Havalimanları inşa edip uçaklar ürettik bu arada Armagh halkı sonunda doğru yolu buldu ve bize katıldı.



Yaptığımız havalimanlarını kıskanan Almanya artık bizimle müttefik olmadığını açıkladı.



Şanlı ordumuz Fukuoka üzerine yürüyüşe geçti. Artık düşmanlarımız krallığımızın gücü karşısında korkudan titriyordu. Hemen halkı bastırmak için valiler atandı eğer bu valileri devreden çıkarabilirsek şehirler kendiliğinden düşebilirdi.




Ömrümün son günlerinde Fukuoka'nın da düştüğünü gördüm. Misyonerlerimiz de Almanya üzerinde görevlerini başarıyla gerçekleştirdiler.




Lakin dünyanın diğer ucundan olumsuz haberler aldık. Norveç diğer kıtada hakim din olmayı başarmış. Cree kabilesi ise uzaya çıkmış. Oğlum XVIII. Jayavarman (@Onur34) artık harekete geçmek için bekleyemeyiz. Çok fazla zamanımız kalmadı. Yaptığımız yatırımlar sonucu bilim adamlarımız Cree kabilesinin bile neredeyse iki katı teknoloji üretiyor. Misyonerlerimiz ve ordumuz göreve hazır, seçim yapabilmen için sana bolca kaynak bıraktım. Tek bir yola yönelmeli ve emin adımlarla gitmeliyiz. Krallığımız bilimde tartışmasız lider olsun istiyorsan uzay teknolojilerine, din veya askeri liderlik istiyorsan kitle imha silahlarına yönelebilirsin. Her iki durumda da Cree kabilesi üzerine yapılacak bir askeri operasyon onları yavaşlatabilir. Doğru seçimi yapacağından eminim oğlum kendine çok iyi bak.