23-07-2018, 02:24
Dramatik bir biçimde Harp Alanımız 1914'e pek benzedi. II.Ordu'nun başarıları halkımızı mest etsede IV.Ordu Ege'de giderek daha fazla boğuluyor. V.Ordu ise Irak'ı neredeyse tamamen işgal eti. Fakat Müttefik güçleri Basra ve Kuveyt'de inanılmaz bir yığınak yapmayı başardılar. Bu vakitten sonra ise V.Ordu elementlerinden düşmanı körfeze dökmelerini beklemek hayalcilik olur. Yugoslavlar Trakya'da tam teşekküllü bir yığınak yapsalar da savaşa tenezzül edecek gibi görünmüyorlar. En kritik cephe olan III.Ordu bölgesi ise birçok trajediye gebelik yapıyor.
Kazım Paşa Şark Cephesi'nde durumları kontrol altına alabilmek için öncelikle Dağ Tugaylarını tümen seviyesine çıkaran reforma girişiyor. Ayrıca Yeni bir dağ tümeni eğitimine de derhal onay veriyorum.
An itibariyle 330 bin personeli ile İhtilal öncesi durumundan farkı olmayan ordumuzun kapasitesini Mart ayında 600 bin personele çıkartacağız. Irak ve Yunan seferlerinde ele geçirilen ekipmanların yanında, Filistin'de esir düşen Britanya ekipmanları da bu yeni elementlere hayat veriyor.
Şark hatları sürpriz saldırılar ile 6 tümenden mütevellit III.Ordu'yu adeta presliyor. 6-7 Ocak'ta başlayan yoklama taaruzlarının ardından durum tam teşekküllü bir Kızıl Ordu taarruzuna dönüşüyor. Bu noktada Erzurum çevresinde ki dağlar ve merkezinde ki hava alanını korumak birincil öncelik olacak. Zorunlu olarak tüm diğer ordulardan birer kolorduyu III.Ordu'ya eklemliyoruz. Birliklerin gelmesi 9-10 günü alacağından, III.Ordu'nun ilk hafta performansı çok önemli.
Kazım Paşa'yı kırmızı telefon ile arayarak III.Ordunun tüm birimlerine geri çekilmeyi yasaklıyorum. Son adama tek harbedip kızıllara geçit vermeyecekler. Hava Kuvvetlerini hızla Doğu Anadolu'ya topluyoruz.
Britanya Seferi Kuvvetleri yeni müttefikleri USSR ile birlikte Ankara otoyollarını zoruluyor. On İki adalara her gün yeni birlikleri getiriyorlar. Şimdilik Muğla'yı kurtarmak imkansız görünüyor. Aydın, Burdur ve Isparta feda edilebilir kentler olarak kabul edilseler de İzmir ve Antalya son adama dek tutunacak!
2.Trabzon Kolordusu cepheye yetişen ilk birim oluyor. Hızla organize edip harbe dahil edeceğiz.
Numan Paşa hakkında yanıldığımı itiraf etmeliyim. Napolyon derki "İyi bir General kazanmak için 40 bin kayıp vermelisiniz". Numan Paşa sağ olsun İç Savaş zamanında bu ücreti ödedi.
3 tümen ile Basra tutulmaya çalışılacak. Bağdat düşerse geri alabilecek kuvvetlere sahip değiliz. Kuzey Irak petrollerine Harp sıçramamalı.
Rezil donanmamızın durumunu bilen Ruslar 3-4 km'den fazla olmayan Şu boğazda ki feribotlarımızı bile batırmaya cürret edebiliyorlar. 347.Piyade Tümenini taşıyan 4 arabalı feribottan üçü torpido isabeti ile Beylerbeyi sahiline oturuyor.
Filistin ve kutsal toprak Kudüs neredeyse kontrolümüz altında. Bu bölge de 75 bin kadar esir toplamayı başardık. Fakat ötesi olamayacak, Kanal Harekatı için onay versem de bir beklentim yok. Numan Paşaya bir sapan ile bir devi öldürmesini bekleyemem.
Şiddetli süren muharebelerin ardından Iğdır ve Ağrı boşaltılıp düşmanın kaderine bırakılıyor. Cephe hattında ki boşlukları doldurmakta başarısız kalıyoruz. Yağmur gibi insan dalgaları ile Ruslar üzerimize yükleniyor. Daha da kötüsü verdiğim şahsi emir yüzünden 1.Dağ Tugayı ve 5.Piyade Tümeni "yok oluyor. İki koca tümen daha savaşın başında listelerden siliniyor. Vatan sağ olsun..
Sovyet mekanize unsurlarını durduracak ekipmana sahip değiliz. Tüm III.Ordu'nun elinde sadece 24 tanksavar ve 83 uçaksavar mevcut.
Göklerde 1500 Sovyet savaş uçağı terör estiriyor. 510 Uçaktan oluşan tüm hava gücünü Doğu'ya topluyoruz. Irak ve Filistin bir süre hava desteğinden mahrum harp sergileyebilirler. Fakat aynı durum IV.Ordu için geçerli değil.
Van'ı savunan 34.tümen Irak'tan gelir gelmez esir düşüyor. Yarım teçhizatlı ve eğitimli bu tümen 36 saatte telef oluyor. Cemil Cahit Paşa'yı daha ihtiyatlı davranması için uyarıyorum.
20 günlük muharebenin ardından tahmini 1600 tank ile hücum eden düşmanın sadece onaylanmış 32 tankını imha edebildik. Göklerde zoraki bir eşitlik söz konusu olsa da Hava Alanlarımız sürekli bombalanıyor. Zavallı sanayimiz 5 kaybeden ordumuza 1 uçak ancak sağlayabiliyor. Luftwaffe'dan bir iz yok.
Ege'de işler ciddileşiyor. I.Ordu'dan bir tümen daha çekip bölgeye sevk etsek de bize acilen en aşağı 8 tümeni hazır eyleyip IV.Ordu'ya katmamız gerekiyor.
Göklerde ki savaşın yoğunluğu az olsa da, sevgili Junker-12' lerimiz sahip olduğumuz tek ciddi tanksavar olmaktaydı. 1.Lojistik Filo pistler de imha edildi. Trabzon-Erzurum-Bingöl hattında tutunarak düşmanı daha güneye kanalize etmeliyiz. İran sınırı boyunca bir şansımız olabilir.
Birkaç İtalyan tugayı Ege için desteğe geliyor. İzmir İngiliz Topçuları tarafından dövülüyor.
Tam 35 gündür kuşatma altında ki İki İngiliz Tümeninden birini sonunda esir alıyoruz.
Fakat diğer tümen kuşatmadan kurtarılıyor. Antalya müdafaası için hazırlanıyoruz. Güneyden de haberler pek güzel gelmiyor.
Irak'da ki V.Ordu hallaç pamuğu gibi atılıyor. En aşağı 4 tümeni donatıp buraya sevk etmeliyiz. Bağdat bizde kalmak zorunda!
Almanlar Memel'i kaybetti. Doğu Prusya'yı ise boşalttılar. Karpatlar'da ise çetin bir mücadele var. Ribentrop 5 Şubat da Türkiye'den acil 120 bin personel talep ediyor. Yüzüne kapatıyorum.
Şubat'ın 2.haftası ile birlikte Doğu Cephesi geçici olarak sakinleşiyor. 11 yeni tümeni ve diğer cephelerden çekilmiş 8 tümenin katkısı ile III.Ordu rekor bir sayıya ulaşıyor. Sayısal denge 1:6'dan 2:3 gibi makul bir değere ulaşıyor. Van Şubat başında kurtarılıyor. İkinci Rus dalgası öncesi Erzurum'u korumak için "Çakmak Hattına" onay veriyorum.
IV.Ordu'nun giriştiği taktik karşı taarruz birkaç bölgeyi bize kazandırıyor. Fakat İngilizler 7 yeni tümen ile hatlarında sabitleniyorlar.
Karlar eridiğinde, Güneş bize gülümsediğinde, İzmir'in Dağlarından gelecek o gür "Allahu Ekber" nidalarıyla onları yeminim olsun ki DENİZE DÖKECEĞİZ!