15-08-2018, 04:41
(Son Düzenleme: 15-08-2018, 04:46, Düzenleyen: napolyon94.)
7 Aralık Tarihi’nde Britanya gazetelerin hepsinde resmi bir itiraf yayınlandı. Hiçbir sansür uygulanmadan yayınlandığının altı çizilen bu anı mahiyetinde ki itiraf yazısı büyük bir skandalı ortaya çıkardı. Kutup Konvoy’unda esir alınan Kaptan Heincrich Liebe ve mürettebatı bir sinek gibi başımıza musallat olan “Orta Doğu” sorununun perde arkasını bize anlattı. Bugün siz değerli Britanya sinemaseverleri için itirafını bir kez daha filme alarak sizlere aktarıyoruz. Yönetmen J. Ford/ Kraliyet Haberleri
Unternehmen Zuwendung, Alman Harp Planlama Dairesi’nin bir ürünüydü. Fikir olarak projenin altında, Almanya’nın neredeyse hiçbir bedel ödemeden cephe yükünü hafifletmek yatıyordu. Gün geçtikçe gerçeğe yaklaşan Rusya tehlikesi, İtalya’nın Libya ve Etiyopya’da kitlesel teslimiyeti projeyi hızlandırdı. Buna göre iç savaş gazisi Türkiye’ ye kasten Akdeniz’de ki kıvılcımlar sıçratılacak ve Türklere harbe girmekten başka bir seçenek bırakılmayacaktı. Normal şartlar altında provokasyona gelmeyecek parlamenter bir ülkenin yeni “tek adamı” oltaya gelecekti. Operasyon için çeşitli hedefler ortaya sunuldu. Hedef muhakkak Türklerin milli değerlerine dokunmak olmalıydı. Etnografya Müzesi bir hedef olsa da reel politiğe dökülemezdi. Aya Sofya’nın kolay hedef kubbesi de yine benzer bir sonuca yol açardı. Gizlilik esas olmalıydı, bu yüzden denizden yapılacak bir hamle ancak amacımıza hizmet edebilirdi. Tartışmalar Rauf Orbay suikasti üzerine durarken, Aralık 1939’da bizzat führer tarafından “provakasyon” 37. Direktif olarak onaylandı. Zuwendung için geri sayım artık başlamıştı.
Kriegsmarine Akdeniz Filotillası’na yollanan direktif ile Kaptanı olduğum U-112, Zuwendung’a atandı. Bu ufak Type-II sınıfı denizaltı başlangıçta sadece gözlem yapmakla ükümlü olan görevimiz için uygun sayılırdı. Asıl görevimiz olan Malta-İskenderiye rotasını gözlemden Ege’ye çekildik. Ocak ayının son günlerinde Boğaz’dan Marmara’ya girdik. Zavallı Türklerin Gölcük’de bulunan donanma üssü acınacak durumdaydı. Telsiz trafiği seyrekti, gözlemlenecek gemilerde hem nitelik hem nicelik olarak tehdit olmaktan uzaktı. Şubat ayı boyunca 3 kez Taselya’ya “zorunlu teknik eğitim” için döndük. Boğaz’dan her seferinde güvenle geçebildik. Aylar süren gözlem ve dinleme sonucunda Amiral’in Türk filosunu önce Foça’ya, ardından Rodos’a konumlandıracağı istihbaratını yakaladık. Türkler ellerinde ki tek zırhlı olan Goeben ile 3.Britanya Filosuna adeta göz dağı veriyorlardı. Roma’da ki dostlarımızın On İki Adaları Türklere verme hilesi Zuwendung için dönüm noktası oldu. Son Taselya ziyaretinde mürettebata 7 kişilik bir İtalyan telsiz ekibi katıldı. Öyle ki onlara yer açmak için aşçılarımızı ve asıl telsiz operatörlerimizi arkada bıraktık. Yarı sürat ile yol alan Goeben’i Midilli açıklarında yakaladık. Amiral Foça’dan birkaç gün ayrılmadı. Britanya on iki adalardan beklentiler üzerine girmedi. Artık iyice gerilen ilişkilere nokta koyma sırası bizdeydi. 19 Ekim’de Zuwendung sürekli değişen görevler zincirinin sonuna ulaştı. Hedef artık Türklerin tek su üstü hazinesi Goeben’di.
İtalyan Harp Gemileri 15 Ekim’de, büyük bir filo ile Toronto’dan ayrılarak Malta istikametine geçti. İnatçı bir karartma ve telsiz sessizliği ile Zara ve Vittorio Venettio filodan ayrılarak Girit açıklarına bir gece de sızabildi. Şafak’ta Britanya uçakları Venettio ve yardakçısını tespit etti. 3.Filo onları avlamak için Tobruk’dan ayrıldı. Birkaç zayıf hava sortisini atlatan Venettio ve Zara gece karanlığında Ege’nin adalar deryasına sızabildi. Telsiz ve karartmadan sonra artık sıra bizdeydi. U-112’nin İtalyan telsiz operatörleri sahte bir trafiğe başladılar. Roma’ya alenen yüksek frekans da Türkiye’ye sığınma ve Foça’da tarafsız bölgeye giriş talep ettik. İtalyan diplomasisinin acele etmemesi halinde iki zırhlının kaybedileceğini alenen şifresiz bildirildi.
Britanya uçakları bize gecenin ilerleyen saatlerinde bildirildi. Gece 4.47’de demirli halde ki Goeben’e 2 torpido fırlattık. Dümen kısmında ağır hasar alan Goeben felç oldu. Türkler neye uğradıklarını anlamadan gökten 70 kadar Swordfish torpido bombardıman uçağı saldırdı. Bitanya uçakları kendilerince baş belası Venettio’yu avladılar. Amiral şans eseri gemideydi ve isabet eden bir bomba sonucu köşkte hayatını kaybetmiş. İronik bir biçimde Zuwendung değişen onca hedefine rağmen ilk olan Amiral’e suikast hedefine dönmüş oldu. 2 gün sonra U-112’yi terk ettik, ve onu imha ettik. Zara ve Venettio karartma ile Toronto’ya kaçabildi. Mürettebat Norveç Filosuna atandı. 3 ay süren istirahat jestinin ardından U-184’e atandık. 1 sene süren U-184 görevim maalesef 11 gün önce son buldu. Archangelsk’ giden konvoyu vurmaya çabalarken elektrik motorlarını kaybettik. Yüzeyde gün ışığında Kutup Dairesin de yaşamak imkansız olsa da denedik. Bir Britanya Muhribinin ilk mesafe ölçüm ateşinde beyaz sancağı çektik.
Zuwendung sayesinde birkaç bin ton malzeme ve bir ufak denizaltı karşılığında biz Doğu Cephesinde 800 bin Rus askerini eledik! Tüm askeri hizmetlerim ile gurur duysam da Almanya için süre daralıyor. Avrupa’nın kızıla boyanmaması için Berlin’e müzakereleri başlatmasını tüm içtenliğim ile öneririm. Almanya’ya hizmet etmek sadece bilek gücüyle değil, mantıkla da mümkündür. Bu yüzden bu anlamsız harbi bitirecek bütün bilgiyi İngiliz makamlarıyla paylaştım ve bundan utanmıyorum. Yeniden bir Almanya inşa edebiliriz.
Teşekkürler.
Yazı ya da film henüz halka gösterilmeden evvel çoktan Ankara’ya ulaşmıştı. Gecenin ortasında ABD elçisi apar topar Çankaya’ya geldi. Gayriresmi bir arabuluculuk ile Liebe Raparunu bana sundu. Sonuç tam bir çöküntüydü. Kandırılmıştık! Tüm bir ulusça kandırılmıştık. Şüphesiz bir çok casus aramıza sızmış ve bizi bu duruma sokmuştu. İnandığımız değerler boşunaydı. Sabaha karşı bir çok bürokrat ABD eliyle evraka tıpkı benim gibi ulaştı. Süratle gazetelerin dağıtımını durdurttuk, gazetecileri göz altına aldık, en yüksek sansür seviyesine ulaşsak da başaramadık. Birkaç yerli gazeteci hain evrakları halka ulaştırmayı denedi. Çok az bir kesime ulaşsalar da Öğle saatlerinde Biritanya bombardıman uçakları tonlarca kağıt ile şehri boğdu. Birçok büyük şehir ve Batı Cephesi hatlarına atılan kağıt bombardımanı günlerce sürdü. İngiliz propagandası savaşın anlamsızlığını bildirerek kayıtsız şartsız teslim olunması halinde Türklerin yaşama hakları ve alanına saygı duyacaklarını iletiyordu. İstifalar ve firarlar dalgası başladı haliyle. Büyük şehirlerde ki taşkınlıklar zor zapt edildi. Her şeye rağmen ben 800 bin sivil ve askeri kaybı boşuna verdiğimize inanmak istemiyordum. Bu kutsal kavgayı devam ettirebilmek için yaşadığım sürece elimden geleni yapamaya karar verdim. Size yemin ederim ki sadece bu devletin bekasını düşündüm. Harbin başlangıcında ki muallak maalesef gece gündüz bombalanan Anadolu şehirlerini açıklamıyor. 15 aydır canla başla mücadele eden çocuklarımızın fedakarlıklarını da açıklamıyor. Sizlere tüm samimiyetim ile ulaşmaya çalıştığım bu seslenişte başbuğunuz olarak emrediyorum! TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE ONUN ÜZERİNE KURULDUĞU TÜM DEĞERLER SON DAMLA KANINA DEK KUTSALLIĞINA LEKE SÜRÜLMEYE ÇALIŞILAN BU HARBİ SÜRDÜRECEKTİR. ONLARA ZAFERİ TATTIRMAYACAĞIZ!
F.Çakmak/ TRT /4 Ocak 1942