(04-01-2019, 19:09)Ferreke : İlginç cidden ilginç , sendeki önsözü at bende akşam atayım karşılaştıralım
Önce romantizmin tanımı yapayım da sonra ''Bunun Enverci romantizm ile ne alakası var?'' gibi karşı sorularla karşı karşıya kalmayayım.
Romantizm: Akıl ve sağduyuya verilen anlamsız önemi reddeder ve asıl önem verilmesi gerekenin duygu ve hayaller olduğunu savunur.
Ön sözde yer alan şu anlatılar bile yeterli; Enverci romantizmini anlamak için:
O anda gözünün önünden akıp geçen hatıralar silsilesine daldığı için acı hissetmiyordu, belki vurulduğunun bile farkına varmamıştı.
İstanbul'da, ''Yaşa!'' diye haykıran yüzlerce kişinin arasında beyaz bir atın üzerinde Babıali'ye doğru ilerlediğini gördü. Sonra bir anlığına Dolmabahçe Sarayı'nda büyük avizelerin aydınlattığı salonlarda dolaşıp temennah edenlere nazikçe mukabele eder gibi oldu, derken İstanbul'dan çok ötelere uzandı, Sarıkamış'ın ayazını iliklerinden de derinde hissetti.
Sarıkamış'tan tekrar İstanbul'a döndü.
Şimdi, Kuruçeşme'de sarayı andıran büyük bir yalının haremindeki geniş salonda idi. Seneler boyu devam etmiş hasretin nihayete ermesinin sevinciyle derinden ve candan gülümseyen iri mavi gözlü genç bir kadın ellerini uzatmış, onu bekliyordu.
Koşarcasına iri mavi gözlü o kadına doğru yürüdü, uzanmış ellere gözyaşı katılmış bir hasret busesi kondurdu ve o andan itibaren artık hiçbir şeyi duyamaz, göremez, hissedemez oldu.
Önünde bir anda açılan ve o zamana kadar hiç hissetmediği kadar ferahlık veren devasa beyaz boşluğa ilerledi, buluttan da parlak gibi görünen boşluğa adımını attı, daha da ötelere gitti, gitti, gitti ve derinlerde hayal halini alıp kayboldu.
Meçhul seyahatine devam edip sonsuz gibi görünen beyaz boşluğun çok daha ilerisine vardığında Rus mitralyözünün sustuğunu, etraftan ''Paşa şehit oldu!'' haykırışlarının geldiğini ve hıçkırıklara karışan tekbirlerin göklere yükseldiğini işitemiyordu.