Sands of Time üçlemesinin bende çok ayrı bir yeri var. Hikaye akışı ve karakterler çok hoşuma gidiyor. Hele ki Warrior Within'de kaderimizden kaçmaya çalışmamız baya etkileyiciydi. Bir yandan daire çizerken diğer yandan oyun akışını sürdürebilen, aynı yerlerden hem günümüzde hem geçmişte hem Prensle hem Maskeyle defalarca geçtiğimiz, günümüzdeki oyunlara nazaran çok daha dar bir alanda defalarca tur attığımız yapısına rağmen asla tekrar ediyor hissi vermeyen nadir oyunlardandır.
Yalnız yazıda farkettiğim bi hata var sanki. Keileena'yı günümüze getirip öldürmeyi planladığımızı sanmıyorum. İyi sonda da kötü sonda da onu ikna etmeye çalışıyorduk. -Prens maskeyi takıp timeline'daki diğer Prensi Dahaka'nın almasına izin verince diğer Prens ölüyor ve Dahaka görevini tamamlamış oluyor. Böylece artık peşimizi bırakıyor. Burada kaderimizi değiştirmiş oluyoruz.- Keileena'yla ikinci karşılaşmamızda kaderin değiştirilebileceğine dair ikna etmeye çalışıyorduk. Fakat kötü sonda sonuç alamıyoruz ve Keileena bize saldırmaya başlıyor. Savaş esnasında yine defalarca kez onu ikna etmeye çalışıyoruz. İyi sonda zaten direkt ikna oluyor. İki sonda da Keileena'yı günümüzde öldürme gibi bi amacımız yok sanki. Ama burada da karşıma cevaplandıramadığım bir "Neden öyleyse Keileena'yı günümüze getirdik?" sorusu çıkıyor.
Oyundaki güzel bir detay da Dahaka'nın bizi sadece günümüzde kovalıyor olması. Keileena'yla ilk savaştan önce Main Hall'de Dahaka'nın gelip Maske'yi öldürdüğü an ise Dahaka'yı geçmişte ilk görüşümüz oluyor. Orada da zaten birimizi alıyor.
Yalnız yazıda farkettiğim bi hata var sanki. Keileena'yı günümüze getirip öldürmeyi planladığımızı sanmıyorum. İyi sonda da kötü sonda da onu ikna etmeye çalışıyorduk. -Prens maskeyi takıp timeline'daki diğer Prensi Dahaka'nın almasına izin verince diğer Prens ölüyor ve Dahaka görevini tamamlamış oluyor. Böylece artık peşimizi bırakıyor. Burada kaderimizi değiştirmiş oluyoruz.- Keileena'yla ikinci karşılaşmamızda kaderin değiştirilebileceğine dair ikna etmeye çalışıyorduk. Fakat kötü sonda sonuç alamıyoruz ve Keileena bize saldırmaya başlıyor. Savaş esnasında yine defalarca kez onu ikna etmeye çalışıyoruz. İyi sonda zaten direkt ikna oluyor. İki sonda da Keileena'yı günümüzde öldürme gibi bi amacımız yok sanki. Ama burada da karşıma cevaplandıramadığım bir "Neden öyleyse Keileena'yı günümüze getirdik?" sorusu çıkıyor.
Oyundaki güzel bir detay da Dahaka'nın bizi sadece günümüzde kovalıyor olması. Keileena'yla ilk savaştan önce Main Hall'de Dahaka'nın gelip Maske'yi öldürdüğü an ise Dahaka'yı geçmişte ilk görüşümüz oluyor. Orada da zaten birimizi alıyor.
Sic Parvis Magna