27-10-2019, 20:41
(Son Düzenleme: 27-10-2019, 20:41, Düzenleyen: Attila the Hun.)
Mumu Dükü Murchad tahta oturduğunda ülkesi fakir düşmüştü. Doğuda sultanların altın içinde yüzdüğünü küçüklüğünden beri ona anlatılan masallarda duyan Murchad, bunu bir ideal hâline getirdi ve son nefesine kadar da bu iş için çalıştı. Vassallarına zulmetmedi, topraklarını ellerinden almadı; aksine onlara çok merhametli davrandı ve onlarla arkadaş oldu. Usta bir satranç oyuncusuydu, çok sevdiği vassallarıyla satranç oynadığı günlerin haddi hesabı yoktu. İyi bir şairdi ayrıca, İrlanda'da onun şiirlerinin yanına yaklaşacak şiir yazan çıkmazdı.
Veliaht olan oğlunu bir muharebede kahrolası bir okla vurdular. Ulaklar bu haberi başkentte savaştan haberler bekleyen Dük Murchad'a acilen yetiştirdi. Kara haberi duyan Murchad hiçbir şey söylemedi, sadece ulaklara gitmelerini işaret etti. Ulaklar kapıyı kapatır kapatmaz derinlerden gelen bir çığlık sesi duydular. Boyunları bükük vaziyette oradan uzaklaştılar. Bunun üzerine Dük Murchad sarayının duvarına bir parşömen astırdı. Mumu'da önemli ve değiştirilemez kanunlar böyle saray duvarına asılırdı. Murchad oğlunun ölümünden çok etkilenmiş olacak ki parşömende şöyle yazıyordu: "Yüce Dük Murchad'ın hanedanının birinci dereceden mensubu olan hiçbir kişi muharebeye gitmeyecektir." Bilge bir kralın değil, yüreği parçalanmış bir babanın emriydi bu.
Bu olaydan kısa bir süre sonra ortanca oğlu şüpheli bir şekilde öldü. Bazısı bunu en küçük oğlun yaptığını söylüyorlardı, Murchad ise babasız kalmış torununun veliaht olmak için böyle yaptığını düşünüyordu.
Kansere yakalandığında çok yaşlı değildi. Daha Mumu için yapılacak çok şey vardı. Neyse ki bu ölümcül hastalıktan kurtuldu. Bilge doktoru, Tanrı ruhuna merhamet etsin, Murchad'ı çaresi olmadığı söylenen bir hastalığın pençesinden kurtardı. Murchad hadım kaldı ve yüzünün şekli maske takmasına sebep olacak kadar bozuldu ancak bu onun için küçük bir bedeldi. Onu kurtardığı için Tanrı'ya şükretti ve doktorunu cennetine kabul etmesi için her gece dua etti. İki defa kansere yakalanıp ikisinden de kurtulan Murchad, şüphesiz ki Tanrı'nın sevdiği bir kuluydu.
Tanrı'nın yardımıyla İrlanda kralı olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu Dük Murchad. Fetihler hız kesmeden devam ediyordu. Devletin ekonomisi öyle iyiydi ki savaş zamanında diğer ülkelerin barıştayken bile elde edemediği miktarda gelir hazineye ekleniyordu.
Sonunda olmuştu, Murchad'ın amacı gerçekleşmişti, devlet bir düklükten büyük bir krallığa dönüşmüştü! Artık Murchad bir kraldı, tüm İrlanda halkına hükmetmek için bizzat Tanrı tarafından vazifelendirilen bir hükümdar olmuştu. Böyle yüce ve dindar bir krala taç giydirmeye layık olabilecek sadece Papa vardı bu dünyada. Murchad büyük bir törenle taç giydi. Papa onun için şöyle dua etti: "Tanrı krallığını korusun ve yüceltsin! Hanedanın sonsuza dek hüküm sürsün!"
Kral Murchad iyice yaşlanıyordu. Atlattığı ölümcül hastalıklar, kanlı muharebeler, oğullarının ölümü onda hiç kapanmayacak yaralar açmıştı. Nihayet yıpranmış bedeninden kurtuldu temiz ruhu. Yolunda ölümü göze aldığı Tanrı yanına aldı onu. Yücelerin yücesi, dindar, merhametli, yiğit Kral Murchad bu dünyadan göçüp gitti. Heyhat! Giderken binlerce İrlandalıyı da yetim bıraktı.
Veliaht olan oğlunu bir muharebede kahrolası bir okla vurdular. Ulaklar bu haberi başkentte savaştan haberler bekleyen Dük Murchad'a acilen yetiştirdi. Kara haberi duyan Murchad hiçbir şey söylemedi, sadece ulaklara gitmelerini işaret etti. Ulaklar kapıyı kapatır kapatmaz derinlerden gelen bir çığlık sesi duydular. Boyunları bükük vaziyette oradan uzaklaştılar. Bunun üzerine Dük Murchad sarayının duvarına bir parşömen astırdı. Mumu'da önemli ve değiştirilemez kanunlar böyle saray duvarına asılırdı. Murchad oğlunun ölümünden çok etkilenmiş olacak ki parşömende şöyle yazıyordu: "Yüce Dük Murchad'ın hanedanının birinci dereceden mensubu olan hiçbir kişi muharebeye gitmeyecektir." Bilge bir kralın değil, yüreği parçalanmış bir babanın emriydi bu.
Bu olaydan kısa bir süre sonra ortanca oğlu şüpheli bir şekilde öldü. Bazısı bunu en küçük oğlun yaptığını söylüyorlardı, Murchad ise babasız kalmış torununun veliaht olmak için böyle yaptığını düşünüyordu.
Kansere yakalandığında çok yaşlı değildi. Daha Mumu için yapılacak çok şey vardı. Neyse ki bu ölümcül hastalıktan kurtuldu. Bilge doktoru, Tanrı ruhuna merhamet etsin, Murchad'ı çaresi olmadığı söylenen bir hastalığın pençesinden kurtardı. Murchad hadım kaldı ve yüzünün şekli maske takmasına sebep olacak kadar bozuldu ancak bu onun için küçük bir bedeldi. Onu kurtardığı için Tanrı'ya şükretti ve doktorunu cennetine kabul etmesi için her gece dua etti. İki defa kansere yakalanıp ikisinden de kurtulan Murchad, şüphesiz ki Tanrı'nın sevdiği bir kuluydu.
Tanrı'nın yardımıyla İrlanda kralı olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu Dük Murchad. Fetihler hız kesmeden devam ediyordu. Devletin ekonomisi öyle iyiydi ki savaş zamanında diğer ülkelerin barıştayken bile elde edemediği miktarda gelir hazineye ekleniyordu.
Sonunda olmuştu, Murchad'ın amacı gerçekleşmişti, devlet bir düklükten büyük bir krallığa dönüşmüştü! Artık Murchad bir kraldı, tüm İrlanda halkına hükmetmek için bizzat Tanrı tarafından vazifelendirilen bir hükümdar olmuştu. Böyle yüce ve dindar bir krala taç giydirmeye layık olabilecek sadece Papa vardı bu dünyada. Murchad büyük bir törenle taç giydi. Papa onun için şöyle dua etti: "Tanrı krallığını korusun ve yüceltsin! Hanedanın sonsuza dek hüküm sürsün!"
Kral Murchad iyice yaşlanıyordu. Atlattığı ölümcül hastalıklar, kanlı muharebeler, oğullarının ölümü onda hiç kapanmayacak yaralar açmıştı. Nihayet yıpranmış bedeninden kurtuldu temiz ruhu. Yolunda ölümü göze aldığı Tanrı yanına aldı onu. Yücelerin yücesi, dindar, merhametli, yiğit Kral Murchad bu dünyadan göçüp gitti. Heyhat! Giderken binlerce İrlandalıyı da yetim bıraktı.