18-08-2020, 19:11
Yakın zamana kadar çoğunlukla düşünce kitapları okurdum. Romanlardan ziyade bilgi ağırlıklı kitapları tercih ederdim. Bazı klasikleri severek okusam da romanların çoğu beni sarmıyordu. Fakat Yüzüklerin Efendisi'nin romanını okuduktan sonra romanların da gayet eğlenceli olabileceğini fark ettim. O zamandan beri okuduğum kitapların içerisinde romanların kapladığı yer fazlasıyla arttı.
Herhangi bir edebi değeri olmayan ve tek yaptığı şey zaman öldürmek olan bazı aşk romanları haricinde her türlü kitabı okurum. Genelde bir kitabı "sırf x türünde" diye okumaktan ziyade kitabın kendi içeriğine odaklanırım. Romanlardaki psikolojik tasvirler çok hoşuma gider, karakterin iç dünyasının ustalıkla kağıda dökülmesi bana göre yazarın dehasını simgeler.
Herhangi bir edebi değeri olmayan ve tek yaptığı şey zaman öldürmek olan bazı aşk romanları haricinde her türlü kitabı okurum. Genelde bir kitabı "sırf x türünde" diye okumaktan ziyade kitabın kendi içeriğine odaklanırım. Romanlardaki psikolojik tasvirler çok hoşuma gider, karakterin iç dünyasının ustalıkla kağıda dökülmesi bana göre yazarın dehasını simgeler.
