Kan ve Vahşet
Hazırlıklarımı tamamladıktan sonra hanın ilk katında bizimkilere katıldım, sonrasında ise muhtarın evine doğru harekete geçtik. Vardığımızda kapının üstüne asılmış bir ilan gördük. İlanda "Wyvern Tor yakınındaki Orklar! Orklarla yüzleşmeyi göze alan maceracılar içeri buyursunlar." yazıyordu. Bunun üstüne içeri girip muhtarla konuşmaya başladık. İşi layığıyla yerine getirecek olmamız üzerine bize yüklü miktarda altın vereceğini söyledi. Bunda görüp görebileceği en iyi maceracılar olmamız konusunda onu ikna eden Dothor'un payı büyük.
Ardından sokağa çıktık ve karşımızda dört tane ızbandut gibi herif duruyordu. Üstümüzdeki tüm eşyaları onlara verip derhal kasabadan gitmemizi söylediler. Bunun üstüne bizim cengaverler hiç durmadan silahlarına davrandılar ve çarpışma başladı. Brarstod hızlıca karşısında duran adama ince kılıcıyla bir hamlede bulundu. Adamlar bunun üstüne bize doğru koşmaya başladı. Kılıçlarıyla hızlı hamleler yaparak saldırdılar. Kılıcını savurduktan sonra kaçamasam da atik bir hamle ile arkasına kayıp sırtına kılıcımı sapladım, zaten Ranatir'in büyüsünden ötürü yaralanmış olduğu için yere yığıldı. Adamlardan biri hızını alamayıp kılıcını öyle bir savurdu ki yanlışlıkla dostunun böğrünü deşti. Ben ise arkasında olduğum diğer haydutun sırtına atlayıp boğazını kestim. Brarstod ise ayaktaki son haydutun işini bitirdi. Çatışma sırasında Dothor ağır yaralansa da dualarıyla kendini iyileştirmeyi başardı. Biz ise hafif yaralar alarak yolumuza devam ettik.
Kasabanın daha da güneyine inip madenciler loncasına uğradık. Bu sırada son yaralarının da kapanması için Dothor tekrar dua etmeye başladı. Odadaki ilahi ışık herkesin dikkatini çekmiş olacak ki yaşlı bir adam sargılı kolunu tutarak Dothor'a yaklaştı. Yalvarıp yakardıktan sonra Dothor onun için de dua etti ve adamın sargılı kolu mücizevi bir şekilde iyileşti. Zaten milletin dikkatini çekmemiş gibi şimdi tüm dikkati üstüne almıştı. Herkes birilerini iyileştirmesini istiyordu. Bunu fırsata çevirip masalardaki para keselerinden birini cebime attım. Dothor nazik bir şekilde herkese yardım edemeyeceğini söyledikten sonra kalabalık masalarına dağılmaya başladı. Herifin teki, muhtemelen kesesini çaldığım, bir anda bas bas bağırmaya başladı. Bunun üstüne tezgahın arkasındaki kadın biraz daha bağırırsa kendi elleriyle dışarı atacağını söyleyince adamın sesi kesildi. Tezgaha yaklaşıp kadınla konuşmaya başladım. Arka odaya gelirsem önemli bir şeyden bahsedeceğini söyledi. Bunun üzerine birlikte arka odada kadınla konuşmaya başladık. Bizden kasabanın doğusundaki Redbrand haydutlarının inine girip liderlerini öldürmemizi fakat başka hiçbir Redbrand'in kılına dahi zarar vermememizi istiyordu. İlk başta biraz işkillensem de sonrasında bu detayı pek umursamadım. Bunun karşılığında bize 150 altın vereceğini söyledi. 50 altını peşin olarak vermesi için ikna ettim. Sonrasında hana gidip akşamı beklemeye karar verdik.
Hana vardığımızda bizimkilere ne içtiklerini sorduktan sonra hancıya doğru yöneldim. Dothor her zamanki gibi ağzına alkol sürmüyordu, diğer herkes ise birada karar kılmıştı. Hancıdan üç bira isteyip masaya geri döndüm. Biraları beklerken handa konuşulanlara kulak kabartmaya başladım. İki masa önümüzde oturan çocuklar aralarında bir çocuğun ormanda bir geçit bulduğunu söylüyorlardı. Bizim işimize yarayacak bir bilgi olduğunu düşündüğümden masadan kalkıp çocukların yanına gittim. Kısa bir konuşmadan sonra Carp isimli bir çocuğun ormanda Redbrand inine giden bir geçit bulduğunu evinin ise kasabanın güney doğusundaki Alderleaf Çiftliği'nde olduğunu öğrendim. Çocuklara teşekkür edip ikisine de beş bakır para verdikten sonra masaya döndüm. Bu sırada biraların çoktan gelmiş olduğunu gördüğümde içimi minik bir hüzün kapladı. Servisçi kızı kaçırmıştım. Sonra duygularımı geride bırakıp bizimkilere durumu anlattım. Ardından Brarstod ile çocuğun evine doğru yola çıktık. Eve vardığımızda dişi bir buçukluk kapıyı açtı. Buçuklukları yakından tanıyor olmasam çocuk bu sanabilirdim. Oğluyla konuşmak istediğimizi söyleyip içeri girip giremeyeceğimizi sordum. Kadın bizi içeri davet ettikten sonra oğlunu çağırdı. Çocuk buçukluk o kadar ufaktı ki sanırım çeyreklik desek ayıp olmaz. Çocukla kısa bir konuşmadan sonra geçidin yerini ve çocuk oradayken kaç tane haydutun içeri girdiğini öğrendik. Sonrasında hana geri dönüp, tekrardan, akşamı beklemeye başladık.
Karanlık çöktükten birkaç saat sonra yola çıkmak için hazırlıklara başladık. Servisçi kızdan bir şans öpücüğü aldıktan sonra bizimkilere katıldım. Ormana doğru ilerledik ve çocuğun anlattığı geçidi rahatlıkla bulduk. Geçitten geçip haydut inine girdiğimizde içimde tuhaf bir his hissettim, diğerleri de benzer bir hisse sahip olduklarını doğruladılar. Ardından karşımıza iğrenç bir yaratık çıktı. Ağzı hiç kıpırdamasa da zihnimde sesini duyabiliyordum. Yaratık ile uzlaşmaya çalıştım ve başarılı oldum. Ona yemek getirmemiz karşılığında bizi görmezden gelecekti. Sonrasında solumuzda kalan merdivenlere doğru ilerledik. koridorun iki ucundaki kapıyı da dinledikten sonra odalardan birinin içinde insanlar olduğunu anladık fakat diğer kapıda bir şeyler duysak da hangi dil olduğunu çıkaramadık. Kapıyı açıp içeri daldığımızda karşımızda bugbearlar ve bir goblin vardı. Biz odaya dalınca goblin şaşkınlıktan bayıldı bugbearlar ise öfkelenmeye başlamıştı. Onlarla konuşup bize liderin nerede olduğunu söylemeleri karşılığında onları bırakıp gideceğimizi söyledik. Biraz düşündükten sonra bize liderin yerini söyledi. İlk girdiğimizde karşılaştığımız yaratığın yanından geçerek Redbrand liderinin odasına doğru ilerlemeye devam ettik. İlk girdiğimiz odada simya ile alakalı eşyalar bulunuyordu. Odada girdiğimiz kapı dışında sadece bir kapı vardı. Kapıyı dinleyip hiçbir ses duymamamız üzerine içeri daldık. Haydut lideri yatağından yeni kalkmış bir şekilde karşımızda duruyordu. Hemen cam asasına uzanıp bize karşı gardını aldı. Hepimiz silahlarımıza davranıp üstüne çullandık. Uyku mahmurluğu ve hazırlıksız yakalanması üzerine hiçbir hamle yapmasına dahi izin vermeden dizleri üstüne çökmesini sağladık. Bize bir şeyler söylemeye çalışırken Dothor kılıcı ile kellesini kesti. Belki de bu kadar aceleci davranmasa önemli bilgiler öğrenebilirdik. Yatağının önündeki sandıkta bulunan yüklü miktarda parayı aldıktan sonra asasını Ranathir'e verdim ve cesedini de yaratığın yanına taşıyıp önüne attık. Böylelikle Redbrand ininden çıkıp kasabanın yolunu tuttuk.