09-04-2017, 15:16
-Co-op'daki oyuncu sayısını 4'e çıkarırdım. Çok daha enteresan multiplayer campaignler olurdu böylece.
-Binaların food istemesi kadar salakça bir şey yok bunu kaldırırdım, aynı şekilde ordu sayısındaki kısıtlamayı ve başlarında general bulunma zorunluluğunu da. Bunların yerine ordu basmayı tamamen (para dışında elbette) food'a bağlardım. Bu birim birim de yapılabilir tüm ordu bazında da. Mesela bir süvari basacaksınız, atıyorum -20 food istesin, piyadeler -10... etc.
-Edictler ve eyalet özellikleri güzel ama ben bunu Empire'daki sistemle karıştırırdım. Mesela tüm binalar şehir merkezinde olmasın (ana bina, surlar, belki tapınak hariç), endüstri, tarım, liman vs. gibi binalar ETW'daki gibi bölgenin içine yayılsın ve bunlar nüfus arttıkça yavaş yavaş açılsın. Ayrıca düşman tarafından işgal edilebilsin, yıkılabilsin...
-Birimlerin otomatik olarak kendini yenilemesine bir son verir ve Rome'daki sisteme geri dönerdim. Birim azaldı mı retrain edeceksin, ettiğin asker kadar şehrin nüfusundan azalacak, ayrıca o üniteyi hangi binadan bastıysan o binayı yapmak koşuluyla retrain edebileceksin.
-Sonra Rome II ile birlikte birçok şehrin denize kıyısı olmasına rağmen limanı yok (mesela Kudüs, Roma...). Bu saçmalık bence ama sebebini de anlayabiliyorum, limanlar şehrin içine monte edildiğinden her şehre liman koymak onları denizden de ele geçirmeye müsait kılardı. Ama dediğim gibi bu limanların şehir dışına taşınması ile çözülebilir.
-Attila'daki Raze özelliğini korurdum ama kısıtlama getirirdim, böylece haritanın yarısı yok edilmiş bölgelerden oluşmazdı.
-
-Binaların food istemesi kadar salakça bir şey yok bunu kaldırırdım, aynı şekilde ordu sayısındaki kısıtlamayı ve başlarında general bulunma zorunluluğunu da. Bunların yerine ordu basmayı tamamen (para dışında elbette) food'a bağlardım. Bu birim birim de yapılabilir tüm ordu bazında da. Mesela bir süvari basacaksınız, atıyorum -20 food istesin, piyadeler -10... etc.
-Edictler ve eyalet özellikleri güzel ama ben bunu Empire'daki sistemle karıştırırdım. Mesela tüm binalar şehir merkezinde olmasın (ana bina, surlar, belki tapınak hariç), endüstri, tarım, liman vs. gibi binalar ETW'daki gibi bölgenin içine yayılsın ve bunlar nüfus arttıkça yavaş yavaş açılsın. Ayrıca düşman tarafından işgal edilebilsin, yıkılabilsin...
-Birimlerin otomatik olarak kendini yenilemesine bir son verir ve Rome'daki sisteme geri dönerdim. Birim azaldı mı retrain edeceksin, ettiğin asker kadar şehrin nüfusundan azalacak, ayrıca o üniteyi hangi binadan bastıysan o binayı yapmak koşuluyla retrain edebileceksin.
-Sonra Rome II ile birlikte birçok şehrin denize kıyısı olmasına rağmen limanı yok (mesela Kudüs, Roma...). Bu saçmalık bence ama sebebini de anlayabiliyorum, limanlar şehrin içine monte edildiğinden her şehre liman koymak onları denizden de ele geçirmeye müsait kılardı. Ama dediğim gibi bu limanların şehir dışına taşınması ile çözülebilir.
-Attila'daki Raze özelliğini korurdum ama kısıtlama getirirdim, böylece haritanın yarısı yok edilmiş bölgelerden oluşmazdı.
-
-Good judgment does not guarantee exceptional talent.
-That is correct. But for one with talent and practice, there is no stronger weapon. To perform the best dance,
will she not try harder each time? The path of an artist is to fight oneself in order to beat others.
-That is correct. But for one with talent and practice, there is no stronger weapon. To perform the best dance,
will she not try harder each time? The path of an artist is to fight oneself in order to beat others.