20-08-2017, 05:01
Rusya, kendini Roma'nın varisi ilan etmişti ve bundan sonra hükümdarlar kendilerine Çar diyecekti.Halk ve yönetim sınıfı gelişen bu toplumsal olayları ve Rusya'nın yükselişini konuşurken dikkat biraz dağılmıştı.Mikhail ise aldığı emirler doğrultusunda Sarkel kuşatmasına başlamıştı.Herkes gibi Mikhail'in de kulağı başkentten gelen yeni haberlere dikkat kesilmişti.Bu zaafiyetin farkına varan Tatar isyancılar Mikhail'in ordusuna hızlı bir baskın yapmayı denediler.Rus ordusu hazırlıksızdı ama düşmanlarına göre kuvvetliydi.
En ihtiyaç olunan anda Mikhail cesurca atını düşmanlarının üzerine sürdü.Zaten disiplinden yoksun düşman ordusu bu ağır süvari hücumları karşısında dayanamadı.Savaş Mikhail'in cesurluğu sayesinde az kayıpla kazanılmıştı.Mikhail'in birliği tek başına düşman ordusunun yarısını öldürmüştü.Öncesi bilinmez fakat bu savaştan sonra Mikhail kesinlikle ozanların şiirlerinde kahramanlığıyla yer alacak, halk onun adına öyküler belki de destanlar yazacaktı.
Mikhail ilk iş olarak Sarkel'deki kalenin geliştirilmesini emretti.Burayı hem doğudan gelebilecek düşmanlara karşı bir üst hem de verimli Anadolu topraklarına geçiş noktası olarak kullanabileceğini düşünüyordu.
Anadolu için Mikhail bunları düşünürken zaten Anadoluya ayak basılmış, Trabzon kuşatma altına alınmıştı.Bizans sayesinde bölgede yoğun bir Ortodox nüfusu vardı.Bu kale ileride Anadolunun tamamının alınması için stratejik bir nokta oluşturacaktı.
Ayrıca Prens Vladimir de önceki aldığı direktifler doğrultusunda güçlü bir ordu ile Polonya'nın tek kalesine yürüyüşe geçmişti.Aynı doğrultuda devam etmesi talimatı verildi.Thorn düştükten sonra Polonya'nın savaşmayı bilen asker üretebileceği bir vilayeti kalmayacaktı.
Vladimir, Leh kalesine yürürken bu teklif bütün sarayı kahkahaya boğmuştu.Çar kendisini bu kadar güldürebilen Prenses Agnes'i beğenmişti.Lehlerle işi bitince prensesi saraya soytarısı olarak alacağını kendisine iletti.
Yaklaşık iki yıl sonra ise Prens Vladimir Leh ordularını yakalamıştı.Hızlı bir taarruz emri verdi.Hızlı saldırı neticesinde eşit sayıda adam kaybedilmişti fakat halen üstünlük Rusya'dan yanaydı.Ayrıca Thorn'un kalbine giden köprüyü tutan Polonya ordusu geri çekilmişti, yürüyüş iyice hızlanabilirdi.
Geri çekilen Leh ordusunu ise Halych'ten takviye edilen Rus kuvvetleri Mal'ın komutasında baskın düzenlediler.Savaş çok basit bir şekilde sonuçlanmış yalnızca bir kaç okçu kaybedilmişti.Mal'ın aldığı bu başarı Prens Vladimir'in zaferinden bile daha büyüktü.Çar ise bu zafer sonucunda sevince boğulmuştu hemen Mal'ı soylu ilan edip kendisine başkent yakınlarında verimli araziler ve bir kale hediye etti.
Helsinki'den demir alan donanmanın hedefinin neresi olduğu ve gücü saklanmaktaydı.Bu donanma ise iki yıl başarılı bir şekilde yol aldıktan sonra Stockholm yakınlarında kıyıya çıktı.Stockholm'un Danlar tarafından kontrol edildiğini gördü.Ordunun başındaki komutan bu duruma şaşırdı ve hemen başkente bir kuzgun gönderdi ve ne yapılmasını emrettiklerini sordu.Başkentten gelen cevap ise çok ilginçti 'Durmak yok, yola devam.'
Nihayetinde Stockholm kuşatıldı ve Danimarka-Rusya savaşı başladı.
Çar ise Trabzon kuşatmasını tamamladı.Sarp ve dağlık arazi üzerine inşa edilmiş kule çok kısa bir sürede başarı ile alınmıştı.Çar iyi bir yönetici olmasının dışında askeri olarakta çok iyi bir komutandı.
Novgorod'a Vatikan'dan bir mektup geldi.Mektupta Kahire'ye karşı bütün Katolik aleminin bir Haçlı seferine davet edildiği yazıyordu.İki tane Katolik ülke ile savaş halinde olduğumuz düşünülünce bu bizi çok sevindiren bir haber olmadı.Fethi planlanan Anadolu'nun ise Haçlı orduları arasında kaos yaşayacağı ise bizim için sevindirici olan tarafıydı.Nezaketen Papa'ya bu seferinde başarılar dileyen bir mektup Roma'ya yollandı.
Prenses Antonina diplomatik ilişkiler kurmak için Balkanlara yollanmıştı.Kendisini Sofya önlerinde Venedikli bir general karşıladı.Venediklilerin buraya kadar gelmesi pek hoş bir durum olmasa da Antonina bunu da bir fırsata çevirmek istedi.Venediklilerin parası boldu ve Rus hazinesi için önemli sayılabilecek bir miktar anlaşma karşılığı kendisine teslim edildi.
Prens, Thorn'a ilerlemeye devam ediyordu.Karşısına ise piyadelerden oluşan bir Leh birliği çıkmıştı.Savaşın gerçekleşeceği tepenin ardında ise Polonya Prensi ordugahını kurmuştu.Olası savaşa onun da katılması bekleniyordu.Vladimir bir taşla iki kuş diyerek ezici gücüyle taarruza geçti.Leh piyade birliği kısa sürede dağıldı, Leh Prensi ise savaşa geç katıldı piyadelerin dağıldığını görünce ise arkasına bile bakmadan kaçmaya başladı.'Prenslerin Savaşı' olarak adlandırılacak bu savaşta galibiyet şüphesiz Vladimir'indi.
Bu zafer sonrası Thorn'un kuşatılması önünde bir engel kalmadı ve Thorn kuşatması başladı.
Thorn'un kuşatılmasının ardından Prens'in gözcü birlikleri kalenin batı köprüsünde büyük bir Polonya kuvveti olduğunu gözlemlediler.Prens ise kuşatmaya devam etti ve arkadan destek birliği getiren General Mal'a bu orduyla yüzleşmesini emretti.
Atına atlayan Mal ve askerleri kendilerinin neredeyse iki katı büyüklükte olan bu birlikle yüzleştiler ve görkemli bir zafer daha elde ettiler.Mal gerçekten general yapılmasının hakkını vermişti.Artık Thorn için Lehlerin bütün ümitleri bitmişti.
Gelecek yıl Mal'ın destek birimlerinin de gelmesiyle birlikte Prens saldırıya geçmenin zamanının geldiğini düşündü.
Thorn kalesinin içindeki çarpışmalar çok kanlı geçti.Leh Prensi Thorn sonrası Polonya'nın tamamının tehlikeye gireceğinin farkındaydı ayrıca canı da söz konusuydu.Polonya ordusu veliahtıyla beraber son askerine kadar direndi.Rusya daha fazla kayıp verse de asker sayımız çok daha üstündü.Prens Boleslaw'ın bir Druzniha süvarisi tarafından öldürülmesiyle Polonya kuvvetlerinin morali bozuldu ve kale düştü.
Baltık cephesinde ise Stockholm düşmüştü.Şehrin içinde mevzilenmiş olan Danimarka generali kendisine fazla güvenerek taarruz emri vermişti.Fakat Rus ordusunu karşısında görünce kale kapılarını açıp dışarı çıkamadı.Rus askerleri koçbaşının yardımıyla hızlıca kapıyı kırdılar ve generale bütün gücüyle saldırdılar.General ve ordusu yok edilerek şehir merkezi ele geçirildi.Bunun haberini alan Danimarka destek birimleri ise korkarak savaş meydanına gelmeye dahi cesaret gösteremediler.
Danimarka destek birimi savaşa gelmese de şehre çok yakın bir konumda bulunuyordu.Veliahtla aynı isme sahip olan Vladimir isminin hakkını vererek saldırı emrini verdi.Savaş asker üstünlüğü sayesinde kısa sürede sonuçlandı.Kağıt üzerinde Rus kayıpları ve Danimarka kayıpları eşit gözükse de Danimarka ordusunun saklanacak başka bir yeri kalmamıştı.Savaş sonrası köşeye sıkışan Danimarka ordusu tamamen yokedildi.
En yayılmacı yıllarını bu yıllarda Rusya'da göremesekte bu 10 yıllık dönem Rusya için gelişim dönemi oldu.Askeri, ekonomik, nüfus, üretim gibi alanlarda ülke güçlendi.İleride yapılacak olan fetihlere bu dönemin zemin hazırlayacağından kimsenin şüphesi yoktu.
Tarihin ilerlemesiyle birlikte Dünya'yı keşfetmeye meraklı gezginler ortaya çıktı.Bu gezginler yeryüzünde bilinen bütün ülkeleri gezmeye ve not etmeye çalıştılar.İleride bu gezginlerin oluşturduğu kitaplarda Rusya'nın bu süreçte dünya üzerinde en iyi devlet olduğunu belirttiler.
Bu 10 yıllık dönemin en sevindirici gelişmesiydi.İleride diğer bütün alanlarda da Rus Çarlığının öncü devlet olacağından şüphem yok.
Save: https://drive.google.com/open?id=0B7LTHc...G9WZHFOUFk