04-05-2017, 16:39
(Son Düzenleme: 04-05-2017, 16:43, Düzenleyen: napolyon94.)
6 sene süren savaş Alman Donanmasının yaşlı Shlessian gemisinin toplarını Danzig üstüne ateşlemesi ile başladı ve IJN Musashinin zafer atışları ile 19 Mayıs 1945'de sona erdi. Yıllarca soğuk tundralardan , Mısır'ın kadim çöllerine, tropikal Pasifik adalarından, Fransa'nın renkli sahillerine, Kuzey Atlantik'in buzul sularından, Sarı Denizin durgun sularına engin bir arazide milyonlar çarpıştı. Bir insanın kaybı nedir? 2-3 m3 bir atık, akacak olan 4-5 litre kan ve uçup giden bir ruhtan ötemidir? 16 milyon asker ve sayıları onlarca yıl boyunca tahmin bile edilemiyecek sivil kayıplar ile 2.Dünya savaşı ulusların gördüğü en büyük çarpışma olarak kayıtlara alınacaktır. Birkaç üniforma, birkaç koltuk ve birkaç paragraf bu savaşı ateşleyebildi. Fakat bedelini milyonlar ödedi. Bu bir Avrupa savaşıydı, Tüm çatışan ülkeler bir Avrupa ülkesiydi. Amerika Birleşik Devletleri farklı coğrafyada ki bir Avrupa ülkesiydi. Ama Japonya batılı vahşilerin arasında farklı bir unsurdu. Şüphesiz müttefikleri İtalya ve Almanya için bile Japonya ürkütücüydü. İtalya düşmüştü, Almanya 1943'de doğudan, 1944'de ise batıdan işgale uğramıştı. Muazzam Sovyetler Birliği coğrafyasın da milyonlarca km2 araziyi motorize unsurlardan yoksun Japon süvarileri aşmıştı. İmkansız atmosferik şartlar da Japon piyadesi tropikal adalarda çatışmıştı. 500 milyon nüfüsa sahip bir ulusa 2 milyondan az askeri güç ile Japonya zaptetmişti. Dünyanın en büyük endüstri devleri olan ABD, Büyük Britanya ve Fransa'nın yüzyıllardır muzaffer gurur kaynakları olan donanmaları bir bir yok edilmişti. Eyfel kulesine miğfer bayrağı bir kez daha dikildiğinde bu bizzat General Yamashita tarafından ipe geçirilen Yükselen Güneşti. 3,8 milyon yurttaşımız bu savaşta ya yaralandı, ya da öldü, ya da daha kötüsü evlerine sadece kayıp bildirisini miras bırakabildiler.
Japonya Çin ile başlayan çatışmalar ile 8 yıl birden fazla büyük ulus ile mücadele etti ve savaşı kazandı.
Şubat 1945'de 99,Ordu Güney İspanya'ya sevk edilirken, 98., 12. ve 7.Ordular İtalyan Alplerin'den taarruza geçtiler. Piyadeler yorgun ama katî zafere inanarak günlerce ve haftalarca hücum ettiler. 16 Nisan 1945'de Cebalitarık düştü ve müttefikler İtalya'da muazzam bir kapana kısıldılar. İşgal altında ki İtalyan halkı işbirliğini reddetti. Barajlar ve köprüler havaya uçuruldu. Tarlalar ateşe verildi, Yollara barikatlar döşendi, İtalyan direnişçilere dağıtılan el silahları ve panzerfaust gibi malzemeler ile Müttefik güçleri cehennem gibi bir 4 hafta geçirdiler. Ağır Alman panzer tümenleri , muzaffer Japon piyadeleri, Luftwaffe ve Japon Havacıların Kılıç artıkları var güçleri ile hücum ettiler. Sayıları 4,7 Milyona ulaşan Yugoslavya ve İtalya'daki müttefik güçleri kıtalar bozguna uğrarlar. Son umutları olan Genova hattı ve Gothic hatları hızla düşer. Her fişekleri sınırlıdır, her damla benzinleri sınırlıdır, her bir parça ekmekleri sınırlıdır, ama yüreklerinde korkunun hiçbir sınırı yoktur. Evlerinden bu kadar uzakta bu cehennemi tadan Amerikalılar, İngilizler, Avustralyalılar ve nice memleketin insanları buradan sağ çıkabilmek için çaresizce kıvrandılar. Dördü Almanya üzerine olmak üzerine atılan 6 atom bombasının SS tümenleri üzerinde ki etkileri büyüktü. Katledilen Japon piyadelerinin haberleri bir gölge gibi piyadelerimizin vicdanlarını karartmıştı. Esir almadık çoğu zaman, direnen hiç bir birliğe tek bir damla acıma yapılmadı. 23.Amerikan Piyade tümeni, yada 4.Zırhlı Kraliyet tümeni gibi düşman birimleri direnmeden teslim olsa da diğer düşman kıtaları onlar kadar akıllı değildi. 14 Mayıs günü Roma düştüğünde şehrin sokakları halk tarafından linç edilmiş, kurşuna dizilmiş düşman askerleri ile dolup taşıyordu. İtalya artık ne bir çizme, ne de bir medeniyet beşiğiydi. Tüm ülke ağır bir ceset kokusu ile taşan üstü kapanmamış bir mezarlıktan farksızdı.
Tarafsız İsviçre ve Portekiz'de ki basın ajansları bu görüntüleri en iyi şekilde dünyaya gösterdiler. Sonuçlar yıkıcıydı, ABD ve İngiltere 13 Mayıs 1945'de sulh istediler. Hala daha ana karaları güvendeydi, ama milyonlarca vatandaşı ve kara güçlerinin büyük bir bölümü imha edilmişti. Savaşı sürdürmek anlamsızdı. Almanya'da Adolf Hitler ve Nazi Partisi de savaşın bitirmek konusunda hemfikirlerdi. Ağırlıklar belliydi, kimin kazandığı değil, kimin kaybettiği önemliydi. Londra yada Washington belki işgal edilememişti fakat bunun bir önemi yoktu. Miğfer devletlerinin delegeleri ve subayları IJN Musashi önderliğinde ki Japon Armadası ile İngiltere'nin Dover Limanına 17 Mayıs'da demirledi. Şehir ve Liman geçici olarak protokol için işgal edildi. 19 Mayıs 1945'de İngiltere ve ABD diğer müttefik ülkeleri ile birlikte bu muazzam geminin güvertesinde Teslimiyet Belgesini imzaladılar. General Yamashita,Amiral Ozawa, General von Manstein, Amiral Dönitz, General Messe ve Amiral Riccardi başkanlığında gerçekleşen törende IJN Musashi kulakları sağır eden 460 mm toplarını son bir defa ateşledi. General Yamashita,Albay Fujita ve Amiral Ozawa'nın İngiltere'de verdiği poz zaferimizin sembolü oldu.
Haziran-Aralık 1945 boyunca süren Kyoto görüşmeleri ile bir daha böyle bir savaşın yaşanmaması için "temiz" bir barış imzalanmasında Miğfer Devletleri kati görüşleri paylaştılar. 16 Aralık 1945 Kyoto Dünya Barış Antlaşması Binlerce sayfalık metni ile savaşın adeta bir özetiydi. Savaş suçu için istenen iadeler, toprak değişimleri, hak kısıtlamaları, esir değişimleri, tazminatlar ve yaptırımlar ile Kyoto Dünya Barışı Japonya'yı bir süper güç olarak dünya sahnesine çıkardı. Bir deniz subayı olarak politikacıların ne yaptıklarından öte kayıplarımızı anmak benim için daha önemliydi. Şüphesiz Amiral Yamamato bu günlerei görseydi yanıldığına en çok sevinen kendisi olurdu.
Kaybedilmiş Zaferler'in sonu...
32.Bölüm ile Teşekkürler, Kaynaklar ve İtiraflarımı paylaşacağım son olarak.
Görüşmek dileğiyle.
Hoşçakal Yamato, Hoşçakal Amiral, Hoşçakal Yükselen Güneş....