Antik Tarih: Galatya Savaşı (MÖ 189)
#1
pN9sZfg.png

Galatya Savaşı
Galatya Savaşı milattan önce 189 senesinde Galatyalılar ve Roma Cumhuriyeti arasında gerçekleşti. Romalılar Roma - Selevkos Savaşından zaferle ayrıldıktan sonra gözlerini bölgeye yaklaşık 100 yıl önce göç etmiş ve savaşta Selevkoslara asker yardımında bulunmuş Galatyalıların üstüne dikti. Konsül Gnaeus Manlius Vulso tarihte ilk defa Senato veya halktan izin almaksızın ordusunun başında savaşa girişerek Galatyalıların üstüne yürüdü, Galatyalıları günümüzde Uludağ olarak bilinen Bitinya Olimposu'nda yenilgiye uğrattıktan sonra Ankara yakınlarında bir başka muharebede genişçe bir Galatya ordusunu ortadan kaldırmayı başardı. Kışın gelmesi ve Galatyalıların barış talebi sonrasında Anadolu kıyılarına geri çekilen Konsül Vulso, Roma'ya döndüğünde Selevkoslarla olan barış antlaşmasını tehlikeye atmakla, usülsüz bir şekilde savaşa girişip elverişsiz şartlarda muharebelere girmekle suçlandı. Suçlamalar karşısında herhangi bir cezaya maruz bırakılmayan Vulso, tam tersi ısrarcı olduğu zafer seremonisiyle ödüllendirilmeyi başardı.

Milattan önce 270 senesinde Bitinya Kralı 1. Nikomedes, Trakya ve diğer bölgelerdeki Kelt kabileleri kendisine paralı askerlik yapmaları üzerine Anadolu'ya davet etmişti. Yunanlar bu kabileler için 'Galatae' ismini kullandılar. Galatyalıların bölgedeki yağmalama faaliyetlerinden Livy şu şekilde söz eder:

Livy :Trokmilere Hellespont kıyısı, Tolistobogii'ye Aeolis ve İyonya, Tectosagi'ye Asya'nın iç kesimleri ayrılmıştı. Halys'ten (Kızılırmak) tüm Asya'ya (Anadolu) haraç topladılar. Sayıca o kadar kalabalıklardı ki, Suriye'nin kralları bile onlara haraç ödemeyi kabul ederdi.

Savaş Öncesi
Milattan önce 191 senesinde Selevkos İmparatoru Büyük Antiochus Yunanistan'a istila düzenledi. Romalılar bu savaşa müdahil olup Selevkosları Thermopylae Muharebesinde yenilgiye uğrattılar. Roma tarafından aldıkları bu yenilgi Selevkosları Anadolu'ya geri çekilmeye zorladı. Roma Ege Denizi'ni geçerek müttefiği Pergamum'la birlikte Magnesia Muharebesinde Selevkosları bir kez daha ağır bir yenilgiye uğratınca Selevkoslar Scipio Asiaticus ile barış görüşmelerine başladı. Bahar mevsiminde yeni Konsül Gnaeus Manlius Vulso ordunun kontrolünü Scipio Asitaticus'tan almak için bölgeye geldi. Kendisi aynı zamanda Scipio'nun müzakerelerde bulunduğu antlaşmayı sonlandırmakla görevlendirilmişti, ancak kendisine verilen 'barış imzalama' görevinden hoşnut değildi ve yeni bir savaş başlatma peşindeydi.

Vulso askerlere bir konuşma yapıp onları Selevkoslara karşı aldıkları zafer için kutladıktan sonra Anadolu'daki Galatyalılar üzerine yürüme fikrini öne sürdü. Bu savaş için dile getirdiği sebep Magnesia Muharebesinde Galatyalıların Selevkoslar'a Roma'ya karşı yardım etmesi olsa da, savaşın asıl sebebinin Vulso'nun ihtişam arayışı ve yıllardır komşularını yağmalayan Galatyalıların servetini ele geçirme isteği olduğu söylenir. Vulso savaş hazırlığına ilk olarak bölgedeki Roma müttefiki Pergamumlularla görüşerek başladı. Pergamum Kralı 2. Eumenes Roma'daydı, bu sebeple kardeşi Attalus Pergamum ordusuna komutanlık ediyordu. Pergamumlular savaş başladıktan birkaç gün sonra bin piyade ve beş yüz atlıyla Roma ordusuna katıldılar.

İlerleyiş
Roma - Pergamum birlikleri Efes'ten ilerlemeye başladılar. Günümüzde Büyük Menderes ismiyle bilinen Maeander nehrinde ilerleyip Pamfilya bölgesine gelerek buradaki yerel prenslerden ve tiranlardan asker toplayıp, zalimliğiyle tanınan tiran Moagetes'in hakimiyetindeki Cibrya bölgesine ulaştılar. Moagetes ile Vulso arasında yaşananları Livy'den dinleyelim:

Livy :Moagetes tarafından gönderilen elçiler Helvius'a topraklarına barış içerisinde girmeleri ve yağma düzenlemeleleri için yalvarıp ona altından yapılan bir taç vermeyi teklif etti. Helvius topraklarını yağmalamak gibi bir niyetlerinin olmadığını ancak Konsül ile görüşmeleri gerektiğini söyledi. Konsül ile benzer bir tavırda konuştuklarında "Biz Romalılar tiranınızın iyi niyetine dair hiçbir göstergeyle karşılaşmış değiliz, tam tersi duyduklarımıza bakılırsa kendisi anlattığınız gibi Roma'nın dostu değil, Roma'nın cezalandırması gereken bir haydut." yanıtını aldı. Bu yanıt karşısında dehşete kapılan elçiler Vulso'dan tacı kabul edip, tiranla birebir görüşerek yanlış anlaşılmaları gidermek adına kendilerine bir fırsat verilmesini istedi.

Ertesi gün kampa gelen Moagetes'in kılık kıyafeti sıradan bir vatandaşı anımsatıyordu, konuşma şekli basitti ve bunları şehrinin ve topraklarının fakirliğinden bahsederek meşrulaştırıyordu. Cibyra'nın dışında Sylleum isminde bir şehre ve Alimne isminde bir saraya sahipti. Bu şehirlerden herkesten haraç toplasa 25 talent zor çıkaracağını söylediğinde Vulso "Elçilerinle utanmadan bizi aldatmaya çalıştıktan sonra bizzat gelip aynı şeyi denemeye nasıl cüret ediyorsun? Madem 25 talent zor toplayacağını söylüyorsun 3 gün içerisinde 500 talent getirmezsen tüm şehirlerini talan edeceğim." şeklinde cevapladı. Bu tehdit karşısında afallayan tiran her şeye rağmen söylediklerinde ısrarlıydı. Bir süre timsah gözyaşları döktükten sonra 100 talent altın ve 10 bin medimni mısır vererek topraklarının yağmalanmamasını sağladı.

İlerlemesine devam eden Vulso bir süre sonra 3 Galatya kabilesinden Tolistobogii'nin sınırına ulaştı. Askerlere yaklaşmakta olan savaş için bir konuşma yapan Vulso Pergamumlularla iyi ilişkilere sahip Galatya kabilelerinden Tectosagi kabilesine elçi gönderdi. Elçiler Tectosagi şefi Eposognatus'un Romalıların topraklarına girmemesi için yalvardığını, diğer şefleri boyun eğmeleri için ikna edeceğini söylediğini bildirdi.

Olimpos ve Ankara Muharebesi
Romalılar Gordium şehrine vardıklarında şehri terk edilmiş olarak buldular. Burada bir kamp kurduktan bir süre sonra Eposognatus tarafından gönderilen elçiler kampa ulaştı ve şefin diğer Galatyalıları boyun eğmeleri için ikna etmekte başarısız olduğu belirtti. Tolistobogii'ler Olimpos dağındayken, Tectosagi ve Trokmi kabileleri bir diğer dağda konuşlanmıştı. İlk 2 gün boyunca Romalılar dağlık arazide keşif çalışmaları yaptı, 3. gün ise avcı birlikleriyle Galatya mevzilerine saldırılar düzenlediler. Roma'nın menzilli birlikleri zırhsız Galatya birliklerine büyük hasarlar verdi. Bu birlikler saldırıya geçtiklerinde ise Romalıların daha iyi silah ve zırha sahip Velite birlikleriyle karşılaştılar. Muharebe kısa süre içerisinde Galatyalılar için bir katliama dönüştü ve Roma lejyonları Galatya kampına giriş yaptı. Bu muharebede 10 bine yakın Galatyalı ölürken, 40 bine yakını esir alındı.

Olimpos savaşı sonrasında Tectosagi kabilesi tekrardan barış isteyip Ankara ile Roma kampının orta noktasında görüşme talebinde bulundu. Bu görüşmenin nihai amacı Roma saldırısını geciktirmek ve bu esnada kadınların ve çocukların günümüzde Kızılırmak ismiyle bilinen Halys nehrinin ötesine kaçmasını sağlamaktı. Bir diğer planları ise görüşme esnasında Vulso'yu öldürmekti. Vulso korumalarıyla birlikte görüşmeye giderken Galatya atlıları tarafından saldırıya uğradı, sayıca üstün olan Galatyalılar büyük avantaj sahibi olsa da, o esnada avcılara eşlik eden Roma atlılarının bölgeye yetişmesi sonrasında geri çekilmek zorunda kaldılar.

2 günlük bir keşif çalışmasının sonrasında Romalılar Ankara'da 50 bin kadar Galatya askeriyle karşılaştı. Savaşta yine Galatya güçlerinin yarıya yakını menzilli birimler tarafından ortadan kaldırıldı, öyle ki ordunun merkez kısmı ilk lejyon saldırısı sonrasında çökerek kamplarına doğru kaçmaya başlamıştı. Kanatlarda yer alan askerler daha uzun süre dayansa da, bir süre sonra onlar da geri çekilmek zorunda kaldılar. 

Savaşın Sonrası
İki büyük bozguna uğrayan Galatyalılar Romalılardan barış talebinde bulundu. Bu sefer sayesinde Galatyalıların Anadolu genelinde topladığı serveti elde eden Vulso ve lejyonları kış geldiği için tekrardan Efes'e dönmüştü. Vulso yaklaşık 1 sene daha Anadolu'da kalıp Antiochus ile Roma - Selevkos Savaşını bitiren antlaşmayı imzaladı ve Selevkosların Anadolu'daki topraklarını Pergamum ve Rodos arasında bölüştürdü. Galatya elçileri nihayet Efes'e geldiğinde Vulso Pergamum Kralı 2. Eumenes'in Roma'dan döndüğünde kendilerine barış şartlarını ileteceğini söyledi.

Vulso milattan önce 187 senesinde Roma'ya döndü, kendisine yönelik Roma senatosunda yapılan bir konuşmanın bir kısmını Livy'den dinleyelim:

Livy - Senatörün Konuşması :Konsül Vulso kralın (Selevkos) hakimiyetindeki prenslerin savaşa devam edilmesini meşru kılacak eylemlerde bulunmadığını gördüğünde gözünü Gallograeci (Galatya) milletine çevirdi. Bu milletle ne Senato ne de Roma halkı savaşa girişilmesi için bir karar çıkartmıştı. Antiochus ile, Philip ile, Hannibal ile girişilen savaşlar hala halkımızın hafızasındaydı ve her birinde Senato savaşa girişilmesi için bir karar çıkartmıştı, her birinde savaşa girişmeden önce bunu bildiren elçiler göndermiştik.

"Bu ön adımlardan hangilerini Roma halkının adına savaşa girerken uyguladınız?" diye sordu senatodaki konuşmacı, "Yoksa bu sizin Roma ordusu önderliğinde giriştiğiniz kişisel bir yağmalama seferi miydi? Size emanet edilen orduyla kendinize düşman bellediğiniz kişilerin üstüne mi yürüdünüz? Yoksa siz Roma'nın Konsülü olarak Eumenes'in kardeşi Attalus'a paralı asker kaptanlığı mı yaptınız? Lycaonia'dan Frigya'ya tiranlardan ve onların görevlilerinden para toplayıp topraklar yağmaladınız, bize zararı dokunmamış Oroanda gibi milletlerle sizin kişisel ne husumetiniz vardı?" diye sordu ve ekledi "Evet talep ettiğiniz zafer seremonileri ölümsüz tanrılara yaraşır nitelikte, ama inanıyorum ki tanrılar sizin bu ülkeler arasındaki hukuku hiçe sayan seferinizden memnun değildir, keza bizler vahşi hayvanlar değiliz, bizler medeni insanlarız."

"Zannetmeyin ki saygıdeğer senatörler Gallograeci milletinin sadece ismi karma olsun, eğer onlar İtalya'da sayısız kez muharebeye giriştiğimiz Galyalılar gibi olsalardı, geri dönüp bize yaşadıklarını anlatırlar mıydı? O (Vulso) onlarla iki kez savaştı, ikisinde de dezavantajlı konumdaydı, çıplak bedenlerini üstümüze yığarak bize üstün gelebilirlerdi. Peki bunu ne engelledi? O kadar şanslıyız ki Hannibal'e, Philip'e, Antiochus'a karşı aldığımız zaferler onları korkutmuş olmalı. Sayıca tüm üstünlüklerine rağmen sapanlar ve oklar karşısında çaresizce kaçışmaya başladılar. Bir Romalının kılıcı bile kanlanmamış! Eğer karşımızda gerçek bir düşman olsaydı büyük bir hezimetle karşılaşırdık."

Vulso'nun bu suçlamalara verdiği yanıtın bir kısmını Livy şöyle kaydediyor:

Livy - Konsülün Cevabı :"Saygıdeğer senatörler, görünen o ki bana karşı yöneltilen 2 suçlama var, bunlardan birincisi Galyalılara karşı giriştiğim savaşın fevri ve dikkatsiz oluşu. 'Galyalılar' diyorlar, 'bize düşman değildi, sen sebepsiz yere onlara saldırı düzenledin.' Eminim ki Galyalıların yaşadıkları ülkelerde bilinen vahşiliğini ve Roma ismine karşı duydukları ölümcül nefreti size anlatmama gerek yoktur. Keşke Eumenes, keşke Asya'nın (Anadolu) tüm şehirlerinden insanlar burada olsaydı da sizlere Galyalıların orada yaptıklarını anlatsaydı. Rica ediyorum, Asya'nın tüm şehirlerine soruşturmacılar yollayın ve onlara sorun, Toros dağlarının ötesindeki Antiochus'tan mı daha çok şikayetçiler, yoksa yanları başındaki Galyalılardan mı? Bunlar insanları kurban edip, çocukları yakıyorlar. Ben onları durdurana dek, Antiochus'un himayesinden kurtardığımız müttefiklerimiz Galyalılara haraç ödüyordu."

...

"Savaşın gereksizliğiyle ilgili açıklamamı yaptıktan sonra, savaşa yönelik usül eleştirilerine geleceğim. Bu konuda kendimi değil Roma senatosunda, savaş kazanmış generallerin stratejisinde hata bulundu diye çarmıha gerildiği söylenen Kartaca senatosunda bile savunmaya hazırım. Tüm devlet işlerinde başvurulacak nihai kademe tanrılardır. Tanrıların desteği kazanıldığında geriye tek bir kıstas kalıyor, bu desteği Cumhuriyet'in başarısı ve iyiliği için kullanıp kullanmamak. Böylesi güçlü bir millete karşı kayıp vermeden böyle bir zafer aldıysak, bu tanrıların bunu desteklediğinin bir göstergesidir ve bunun için minnettarlığımızı göstermek adına Capitol'de bir zafer seremonisi düzenlenmelidir."

Vulso'nun konuşması sona erdiğinde senatörlerin çoğunluğu zafer seremonisinin yapılmasına karşıydı. Vulso'nun adamları ve akrabaları tarihte daha önce tehlikeli bir düşmanı dize getirip ona emanet edilen orduyu sapasağlam geri getirmiş bir generalin şehre at arabaları ve zafer tacı olmadan girdiğinin bir örneğinin olmadığını söylüyordu. Senatörler bir süre sonra bu durumun ve savaşın Senato'nun izni ve rızası olmadan yapıldığının Roma'yı içine soktuğu durumun düşmanın şikayetlerinden daha önemli olduğu konusunda hemfikir olarak Vulso için zafer seremonisi yapılmasını onayladı.
[+] 4 üye Duman nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.