Hearts of Iron IV geliştirici günlüğünde bu hafta Türkiye odak ağacı tanıtılıyor.
https://forum.paradoxplaza.com/forum/thr...y.1426547/ :Herkese merhabalar, bu günlükte sizlere Türkiye'den bahsedeceğiz. Uzun bir günlük olacak, bu sebeple köfteleri ve rakıyı hazırladığınıza emin olun.
Şimdi ilk olarak asıl meseleden bahsedelim. Bildiğiniz üzere Türkiye 1945 yılına kadar resmi olarak İkinci Dünya Savaşı'na katılmadı, savaşa katıldıktan sonra da herhangi bir aktif muharebede yer almadı. Buna rağmen savaş boyunca hangi tarafta yer alacağıyla savaşın seyrini değiştirebilecek nadir ülkelerden biri olma özelliğine sahipti. Paktların her biri Türkiye'yi yanına çekmeye çalışsa da, Türkiye tarafsızlığını koruyup hem Mihver'den hem Komintern'den hem de Müttefiklerden kazançlar sağlamayı başardı. Türkiye'ye odaklanmamızın bir diğer sebebi ise Türkiye'nin yüksek oynanış rakamları. Türkiye, Hearts of Iron IV'te bu zamana kadar rework almamış minor ülkeler arasında en çok oynanan ülke konumunda. Bu sebeple Türkiye'nin "kazanabilecek" bir ülke olması bizim için önemli, fakat unutmayın, kaybederseniz her şeyinizi kaybedeceksiniz.
Türkler savaş alanında kazandıklarında her şeyi kazanmaya, kaybettiklerinde ise her şeyi kaybetmeye alışkın bir millet. Osmanlı İmparatorluğu parçalandığında Üçlü Antant Türk halkına en ağır antlaşmalardan birini dayattı. Türk halkı devletin vaziyetinden memnun değildi, bu sebeple bir grup devrimci - önde gelenleri efsanevi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere - harekete geçerek Antant'ı püskürttü, Yunanları bozguna uğrattı, yaşlı Osmanlı Sultanlığını feshederek genç Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Elbette bir zamanlar İttifak Devletlerinin bir parçası olmaları unutulmadı, fakat bir zamanlar birlikte savaştıkları ülkelere nazaran Türkiye'nin iyi kurtulduğunu söylemek yanlış olmaz.
Hearts of Iron IV'ün başlangıcında Türkiye Cumhuriyeti 20 yaşında. Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi vakit kaybetmeden Türk toplumunu baştan aşağıya yenilemeye, modernize etmeye ve batılılaştırmaya çalıştı. Türkiye'nin kurtarıcı figürü ve kurucu atası Mustafa Kemal Atatürk liberal demokratik bir Türk devletine inanıyordu, fakat bu durum her Kemalist isim için geçerli değildi. Kemalizm Mustafa Kemal Atatürk üzerinden şekillenen ve tüm Türkiye'yi dizayn eden bir ideoloji olsa da, Atatürk'ün görüşleri gayet sabit ve netken Kemalizm ideoloji olarak oldukça esnek bir ideoloji olma özelliğini taşıyor. Kemalizm eş zamanlı olarak kendi içerisinde biraz sosyalizm, biraz batı liberalizmi ve biraz İtalyan faşizmi barındırıyordu. Tüm bu unsurlar Atatürk'ün dileği doğrultusunda vurgulanabiliyor veya bastırılabiliyordu. Türkiye'yi Büyük Bunalım'dan koruyan ana faktörün Kemalizm'in bu dinamik yapısı olduğu söylenir.
Türkiye 1950 yılının Mayıs ayına kadar CHP'nin bulunduğu tek partili bir sistemle yönetildi. 1950 yılında İsmet İnönü önderliğindeki Kemalistler iktidarı muhafazakarlara teslim etse de, bu muhafazakarlar da daha sonraları Kemalist subaylar tarafından devrildiler. Buna karşın Atatürk'ün dönemi esnasında da çok partili sisteme geçiş denemeleri yaşanmıştı. Bu denemelerin her birinde muhalefet partisi İslami Muhafazakarlar tarafından ele geçirildiğinde mevzubahis parti kapatılıyor ve seçimler iptal ediliyordu. Tarihe bayılan birisiyim fakat bu sebepten lafı uzattığımı düşünmeyin, Türkiye'nin yakın tarihi oyun içi unsurların tasarlanışında büyük önem taşıyor, şimdi gelin oyundan bahsedelim.
Balkan ülkeleriyle kıyasladığınızda Türkiye oldukça istikrarlı vaziyette, öte yandan bu gücü oldukça kırılgan temellere dayanıyor. Şimdilik her şey yolunda gibi gözüküyor fakat Atatürk'ün vefatı sonrası Kemalist iktidarın geleceği muallakta. Gelin Türkiye'nin bu kırılganlığı nelerden kaynaklanıyor ve Türkiye ile neden erkenden savaşa girmekten kaçınmalısınız onlardan bahsedelim.
Kısa bir süre önce ortadan kaldırılmış Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk halkının kucağına bıraktığı bombalardan birisi ödenmesi neredeyse imkansız boyutta olan borçlarıydı. Düyun-ı Umumiye yerini Borçlar İdaresine bırakmıştı ve bu kurum tamamen Antant görevlileri tarafından yönetiliyordu. Ancak unutulmamalı ki Türkiye bir Yunanistan değil. Müttefiklerin Türkiye'ye zorluk çıkartmak için bir sebebi yoktu, aynı zamanda Türkiye'yi ötekileştirmek de istemiyorlardı. Bu gibi sebeplerden Türkiye bu borç meselesini nispeten daha kolay bir şekilde atlattı. Borçlar İdaresi Türkiye'nin başlangıçtaki ana ekonomik sorununu oluşturuyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst kademesi çok iyi durumda olsa da, ordunun hali sert geçen Kurtuluş Savaşı'nın ardından pek de iyi değildi. Sahip olduğu merkezi ekonomi Türkiye'nin kaynaklarını nereye yönlendireceği konusunda daha seçici olmasını beraberinde getirdi. Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışı ordunun çeşitli alanlarda geri kalmasıyla sonuçlandı. Ancak bu durum Türk Ordusunu hafife alabileceğiniz anlamına gelmiyor, 1920'lerde yaşananlar Türklerin kriz döneminde çok iyi işler başarabildiğinin bir kanıtı.
Türk Silahlı Kuvvetlerini oluşturan en iyi unsurlardan birisi tecrübeli ve sadık subaylar. Sadıklar, fakat tam olarak size değil, Kemalizm'e sadıklar. Dolayısıyla Kemalizm'in ideallerinden sapmadığınız müddetçe bir sorun yok. Eğer olur da Atatürk'ün çizdiği yoldan ayrılırsanız, işte o zaman bazı sıkıntılar yaşayabilirsiniz.
Sıkıntılar demişken, gelin Türkiye'nin iç meselelerinden bahsedelim. Özet geçmek gerekirse, durum pek iyi görünmüyor. Doğuda Kürt isyancılar, iç topraklarda ağır muhafazakarlar, batı ve kuzeyde Kemalistler. Türkiye belki Bulgaristan ve Yunanistan gibi ideolojik temeller üzerinden bölünmüş değil, fakat etnik ve dini temeller üzerinden sıkıntılar yaşayan bir ülke. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, bu ayrımlar parti bazlı değil, coğrafi bazlı. Gelin Türkiye'ye has taraf mekaniğini inceleyelim.
Taraf mekaniğine geçmeden evvel Türkiye'nin değişen haritasına bakalım. Eyalet sınırları ve kategoriler artık gerçeğe daha yakın, daha önceleri devasa olan eyaletler artık daha küçük parçalara ayrılmış vaziyetteler. İstanbul kendi eyaletine sahip, dolayısıyla boğazları kontrol etmek isteyen tüm Edirne'yi almaya gerek kalmadan bunu başarabilir. Daha da önemlisi Türk toprakları coğrafi olarak gerçek hallerine daha yakın bir hale geldi, bu durum Türkiye'nin merkezinin artık devasa bir çöl olmadığı anlamına geliyor.
Geliştiricilerle oyuncular arasındaki ilişkinin karşılıklı anlayışa bağlı olduğunu hatırlatalım. Bu kimileri için tartışma çıkartacak bir mesele olabilir fakat DLC'ye sahipseniz Türkiye'deki Kürt toprakları, Türkiye'nin core'u olarak başlamayacak. Şimdi bu meseleden ve taraf mekaniğinde Kürtlerin rolünden bahsedelim.
Türkiye'de Kürt meselesinin tartışmalı bir konu olduğunu söylemek abartmak olmaz. Mesele şu ki, bu durum her zaman geçerliydi. Türkiye'nin kuruluşuyla Hearts of Iron IV'ün başlangıç yılı arasında çeşitli Kürt isyanları yaşandı, oyunun süre zarfında ise yine bir Kürt isyanı gerçekleşti. Bunu kodlanmış eventler şeklinde yansıtmaktansa, La Resistance'ın direniş mekaniğini kullanarak daha dinamik bir sistem oluşturmak istedim.
Kürt eyalet etkileri bu bölgelerin devlet ile bölge halkı arasında bir mücadele alanı olmasını yansıtıyor. Bu etkiler güçlenebiliyor veya zayıflayabiliyorlar. Tarihsellik dışı odakların birçoğu direnişi azaltmanızı ve iş birliğini arttırarak bu eyaletlerde core edinmenizi sağlıyor, tarihsel odaklar ise bu eyaletlerde core elde etmekten ziyade bu eyaletleri yatıştırmanızı sağlıyor.
Karşılıklı anlayıştan bahsetmiştim, şimdi yine oraya gelmemiz gerekiyor. Evet Türkiye çok sayıda yeni eyaletlere sahip, fakat bu eyaletlerin büyük bir kısmının devletle sorunu var. Kemalizmin en ayrıştırıcı unsurlarından birisi laikliğe olan sarsılmaz bağlılığıydı, devlet ve din işlerinin birbirinden ayrılmasıydı. İlginçtir ki Türk halkının belli bir kesimi İslam'ın devletten ayrılmasına ve "kişisel bir mesele" haline getirilmesine pek sıcak bakmıyordu.
Gelenekselci etkileri, tıpkı Kürt etkileri gibi güçlenebiliyor veya zayıflayabiliyorlar. Eğer Kemalist olmayan bir hükümete sahipseniz, işler bu bölgelerde daha iyi gidecek - ancak bu şekilde bir strateji izlemeniz gayet zor - keza Kemalist eyaletlere bakarsak...
Gördüğünüz üzere Kemalist etkileri oldukça iyi. Belki çok güçlü değiller fakat bu etkiler Türkiye'nin şehirleşmiş ve sanayileşmiş bölgelerinde yer alıyorlar. Bu kapsamda tıpkı tarihte olduğu üzere oyuncu olarak bu bölgelere odaklanmak isteyeceksiniz. Kemalist bölgeler aynı zamanda core olmayan Kürt eyaletleri dengeleyecek bir askere alım bonusuna sahip.
Oyunun başlangıcında her eyalet aynı hizada değil, oyuncu kendi eyalet etkilerini güçlendirmek için zamana karşı yarışırken, yapay zeka da zıt yönde eyalet etkilerini oluşturmaya çalışacak.
Şimdi gelelim odak ağacına.
Türkiye 1936 senesinde oldukça özel bir konuma sahip ve oyuncunun "ülke inşası" yönünü hissetmesini istedim. 2 tarafsız, 2 faşist, 2 demokratik ve 1 komünist yolu var. Şimdi bunları teker teker inceleyeceğiz.
Gördüğünüz üzere odak ağacı birbiriyle bağlantılı bir ağaç, bunun sebebi Türkiye'nin içerisinde bulunduğu özel siyasi atmosfer. Bir tanesi hariç tüm odaklar yoktan bir faşist partisi oluşturmak veya büyüyle bir komünist devrimi yapmak şeklinde değil, Kemalizm ideolojisini farklı yorumlamak şeklinde işliyor. Solda liberal ve demokratik odakları görüyorsunuz, bunlar Türkiye'nin sanayi ağacıyla bağlantılı ve bu sistem kararlar üzerinden işliyor. Ortada Türkiye'nin tarihsel ilerlemesini görüyorsunuz, evet Hatay artık oyuna eklendi. Sağda daha otoriter yönetim biçimlerini görüyorsunuz, Yurtta Sulh odağıyla tarihsel bazı seçenekler bulunuyor.
Her şey Montrö Mütarekesi ile başlıyor. Bu olay zinciriyle Britanya, Türkiye ve Sovyetler boğazlar üzerindeki hakları konusunda karşı karşıya geliyorlar. Bu noktada ustaca hareket etmek önem sarf ediyor, asla Bolşeviklerin Türk Boğazlarına olan ilgisini hafife almayın - mesele bir savaşı tetikleyebilir.
İlk krizi atlattıktan sonra İş Bankası ve onun siyasi destekçilerini hükümete katarak Celal Bayar ve liberal demokratik ideallerinden taraf olabilir, ya da Devletçilik ilkesi üzerinden hareket ederek İsmet İnönü üzerinden tek parti sistemini koruyabilirsiniz. Devletçilik çorak topraklarınızı sanayileştirmenizi sağlayabilir, fakat bir yandan merkezi ekonomiye sahip olup bir yandan da savaş ekonomisine geçmeye kalkışırsanız sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz.
Atatürk'ün vefatı sonrasında Kemalist mirası devralabilecek iki aday karşımızda. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak. İsmet İnönü'nün solcu tarafsız siyasetine Yurtta Sulh odağıyla erişebiliyorsunuz. Bu kısımda kimseyi tam anlamıyla mutlu etmeden, herkesi yatıştırmayı hedefliyorsunuz. Fevzi Çakmak'ın sağcı tarafsız siyaseti ise Reinvigorate Turkish Nationalism ismindeki odakla izlenebiliyor, bunu seçtiğiniz vakit Kemalistleri çok da ürkütmeden, muhafazakarlara yanaşmaya çalışıyorsunuz. Fevzi Çakmak aynı zamanda Fatherland First odağıyla Francisco Franco misali faşist bir diktatöre dönüşebiliyor.
Şimdi daha radikal Kemalist figürlere geçelim, Recep Peker ve Şevket Süreyya Aydemir. Faşist ve Komünist odaklar Türkiye'yi bu ideolojilere sığdırmaya çalışmaktansa, Kemalizmi dönüşüme uğratarak bu ideolojilere yaklaştırmayı amaçlıyor. Bu sebeple her iki kısımla da İspanya İç Savaşına müdahil olabiliyorsunuz. Bu ikiliden birini seçtiğinizde Gelenekselcileri baskı altına alıp, Kürt halkını Türklerle eşit noktaya getirebiliyorsunuz.
Son olarak karşımızda demokratik adaylar, Cemal Bayar Kemalist yanlısı iken, Adnan Menderes Muhazakar yanlısı bir isim. Özgür seçim kapısını bir kez açtıktan sonra bu işin geri dönüşü yok.
Seçimler sonrası ya Kemalistlerin elinde demokratik bir yönetim hakkı olacak, ya da iktidarları Menderes önderliğindeki Demokrat Parti tarafından ele geçirilecek. Eğer bu seçeneklerden ikincisi yaşanırsa, Türk yakın tarihini hızlı bir şekilde yaşayacaksınız ve nihai sonuç gerçekte yaşananlarla oldukça benzer olacak.
Kararınızı verdikten sonra yapacağınız şey önce iç meselelere odaklanıp, ardından dünyanın geri kalanının yanışını izlemek.
Dünya pek iyi bir durumda değil. Kemalizm'in "Cihanda Sulh" politikası şu sıralar pek işlemiyor gibi gözüküyor. Belki de artık ipleri ele almanın vakti gelmiştir, Berlin'de, Londra'da, Roma'da ve hatta Moskova'da dostlarınız var. Dış ilişki odaklarında dilerseniz tarihte olduğu üzere 1945'e kadar tarafsız bir biçimde gelebilir (tarihsel yapay zeka öyle hareket ediyor), dilerseniz başlar başlamaz aksiyona dahil olabilirsiniz.
Sizi yanına çekmek isteyenlerden büyük kazançlar elde edebilirsiniz, her seçenek kendisine has barışçıl yollarla veya daha geleneksel yollarla genişlemenizi sağlayan unsurlara sahip.
Eğer Müttefiklerle birlik olursanız, Orta Doğu'daki çıkarlarınızı destekleyebilirler. Eğer Mihver ile birlikte hareket ederseniz Irak'taki Altın Meydan darbesini destekleyerek Orta Doğu'nun kaosa dönüşmesini sağlayabilir, birliklerinizin Kafkasya'dan Moskova hedefli bir sefere çıkması için destekte bulunabilirler. Eğer Komintern ile birlikte hareket edeceğim derseniz Türk Komünist Partisi'nin yasağını kaldırıp Türk sosyalizmi yerine Stalin yanlısı Bolşevik bir hükümete sahip olabilirsiniz. Eğer bu seçeneklerin hiçbiri ilgimi çekmiyor diyorsanız, daha bağımsız seçenekleriniz de var. İtalya ile birlikte Akdeniz Uzlaşmasını kurabilir, Cumhuriyetçi İspanya'yı Bolşevik Karşıtı Pakt'a davet edebilirsiniz.
Veya büyük güçleri tamamen es geçip, gerçek anlamda tarafsız bir yol izleyebilirsiniz. Kemalist iktidar üzerinden ülkenizin süregelen dış siyasetini sürdürüp Balkanların bağımsızlığını ve istikrarını sağlayabilir, Balkan Paktı'nı bir Balkan Antantı'na dönüştürebilirsiniz. Bu şekilde kuzeyden, güneyden, doğudan ve batıdan gelebilecek tüm tehditlere göğüs gerebilirsiniz. Belki de iyi karakter olmak istemiyorsunuzdur, belki de kaostan keyif alıyorsunuzdur...
Sizin için de seçeneklerimiz var. Elbette hiçbir Türkiye rework'u, Osmanlıya dönüşme seçeneği olmadan tamamlanamazdı. Kemalistleri seçimde yenilgiye uğratıp, askeriyedeki rahatsızlığı çözmeniz gerekecek.
Kemalistleri yenilgiye uğratarak zayıflamış ülkeyi Sultanın dönüşü için hazırlamanız gerek. İmparatorluğu tekrardan kuracak olan, dünyayı fethedecek olan, batılı emperyalistlere düz çöktürecek olan sultan...
Oh, aslında normal birine benziyormuş. Çok sorun değil keza sarayı intikam peşinde, daha önceleri sürgün edilmiş birçok isimle dolu. Osmanlı Sultanlığı'nın Birinci Dünya Savaşı'nda aldığı hezimeti unutturmak ve imparatorluğa tekrar ihtişam kazandırmak adına her şeyi yapmaya hazırlar.
Eğer harita üzerinde hala mevcutlarsa, İttifak Devletleriyle tekrar bir araya dahi gelebilirsiniz. Onlar yoksa fakat Avusturya-Macaristan varsa yine İttifak Devletlerini kurma şansınız var, eğer onlar da yoksa Balkanlardaki Avusturya-Macaristan hak iddiaları üzerinden ortalığı kaosa dönüştürebilirsiniz. Sultanlığın temellerini tekrardan attıktan sonraki hedefiniz Halifeliği almak olacak. Orta Doğu topraklarını fethetmek o kadar kolay iş değil, her yer kum dolu, bir o kadar da sıcak. Ama merak etmeyin bu alanda size yardım edebilecek bir şeyimiz var:
Karşınızda Develi birlikler, atlı birliklerden daha etkili ve daha idareliler, öte yandan daha yavaşlar, üretilmeleri daha zor ve daha çok ekipman istiyorlar. Atlılar birçok arazide işinize yararken, Develi birlikler daha spesifik arazilerde iyi iş yapıp, diğerlerinde daha etkisiz olacak. Develi birlikler atlı birliklerden daha yüksek baskı değerine sahip, bu da onları mükemmel garnizon birliği haline getiriyor. Bu dönem içerisinde develi birliklere sahip olan diğer devletler (Britanya, Fransa ve İspanya gibi kolonici devletler ve Arap Yarımadasındaki devletler) de develi birliklere erişebilecekler.
Bugünlük bizden bu ka-
Bekleyin, daha bitmedi! Hearts of Iron IV kimi zaman tahmin edilemez bir oyun olabiliyor, işlerin nasıl gideceğini hiçbir zaman bilemiyorsunuz. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte dünya kaosa bulanmış durumda ve dış politikada atacağınız her adım, kendi çıkarlarınız uğruna olduğu kadar büyük güçlerin aleyhine de olacak. Türk dış politikasındaki ani değişimler diğer devletler tarafından pek hoş karşılanmayabilir, bu noktada dikkatli hareket etmeniz büyük önem taşıyor.
Elbette büyük güçlere karşı hareket eden bir devlet rolünü oynuyorsanız, neden bu işi sonuna kadar sürdürüp dışlanmışların devleti haline gelmeyesiniz ki?
Bugünlük bizden bu kadar, günlüğe son vermeden evvel beta testçilerimize, görsellerde desteği sebebiyle Indyclone77'ye ve Türkiye öneri konularıyla withche.07'ye teşekkür etmek isterim.