(10-05-2023, 02:07)Faramir : (09-05-2023, 22:51)cemal : İlk başlarda o kadar agresif değillerdi mesela Batılılar Çinlilerle savaşırken batıya destek veriyorlar askeri olarak. 1.Dünya savaşı sırasında da Avusturya-Macaristan ve Almanya'nın Pasifik ve Çindeki topraklarına saldırıp alıyorlar.
Ordunun modernizasyonu ise Amerikan iç savaşı sayesinde oluyor. O dönem iç savaş sırasında üretilen silahları Amerikalılar hem Osmanlılara hem de Japonlara ihraç ediyorlar. Winchester tüfekler hem bizim hem japon ordusunun envanterinde bolca var o dönem.
Bu agresifliklerini ise 1902 antalşmasıyla sağlamlaştırdılar ki Rusya ile olası bir savaştı Batı müdahele edemesin bunun yolu ise Britanya ile dostluktu bunu da başardılar.
Aslında bakarsan hem osmanlı hem de japonyanın askeri modernleşmesi 19.yy'da aşırı benzer. Bizde amerikadan tüfek alıyoruz japonlarda alıyor bizde ingilizlerden savaş gemisi alıyoruz japonlarda alıyor.
1894 yılında Çinlilerle Japonların savaşı var. Bu dönem Çinliler Almanlarla işbirliğine gidip büyük zırhlı gemilerden oluşan bir donanma kuruyor. Japonlarda İngilizlerle işbirliğine gidip daha küçük ama hızlı gemilerden oluşan bir donanma kuruyor.
Amerikadan aldığımız tüfeklerle 93 harbine giriyoruz. Osmanlı tüfekçisi Ruslardan üstün bir durumda o savaşta. Bazı rus birlikleri hala misket atan barutla önden doldurmalı eski tüfekleri kullanıyor. Fakat uzun vadede biz o savaşı kaybediyoruz. Aynı zamanda Abdülaziz döneminde Dünyanın sayıca en büyük donanmalarından birini kuruyoruz fakat Ruslar torpidobotlarla kolayca yeniyor bizim donanma karadenize bile açılamıyor. Bizim büyük gemileri kullanacak subaylarımız olmadığından hantal bir biçimde hareket ediyorlar ruslar küçücük bottan torpido atıp zarar veriyor.
Peki Osmanlı niye başarısız oluyorda Japonya başarılı oluyor?
Bugünde aynen devam eden bir zihniyet var batı'nın ilerlemesini sadece ve sadece silahtan ibaret sanıyoruz. Silah alınca batı seviyesine çıktığımızı düşünüyoruz. Kağıt üstünde osmanlı ordusu ve donanması batı ordularıyla eşitti fakat bu silahlar, lojistik, insan gücü,... gibi etmenler olarak hala yüzyıllarca gerideydik. O dönem ingilterede ve japonyada neler olmuş daha köyde yaşayan tarımsal üretimle geçinen ekonomilerden şehirlere göç olup endüstriler kurulmuş. Özetle toplumun ekonomik yapısı değişmiş.
Buda büyük bir nüfus artışı getirmiş bu ülkelere. Biz 93 harbinde Ruslarla savaştık fakat bizim asker çekebileceğimiz insan havuzu aşırı dardı. Çünkü hala ortaçağdaki gibi köylerinde ilkel biçimde yaşayan insanlar nüfus artışı sağlayamamıştı. Bunda Osmanlının anadolunun nüfusu ne zaman artsa girip isyancı kesiyoruz ayağına halkı katletmesinin de payı var. Osmanlı dönemi nüfus artış hızı ile yeni tarım alanlarının artış hızları eşit değildi çünkü devlet sadece balkanlara odaklanıp anadoluyu görmezden geliyordu.
Ekonomik olarakta bu askeriyeyi besleyecek durumda değildik dediğim gibi en başta endüstrileşme geliyor fakat sadece bu değil vergi sistemimizde ilkel ve verimsizdi. Bütçemiz harcamalarımızı karşılamıyordu. Sultan Abdülaziz tahtta kaldığı müddetçe durmadan borç alarak orduya silah donanmaya da gemi siparişi verip durdu. O dönem gemiler tahtadan zırhlıya geçiyordu ve çoğu prototip gemi alındı. 93 harbinin getirdiği maliyetler sonrasında bu borçların faizini bile ödeyemez duruma düştük ve borçlar idaresi kuruldu. Osmanlının ilk defa modern vergi toplama yöntemleri ile tanışması bu idare sayesinde olmuştur. Borçlarının geri ödenmesinin garanti olmasını isteyen batılılar sağlam bir düzen kurmaya çalışmışlardır. Bizim kendi idarecilerimiz yolsuzluktan bir düzen kurma gayretine girmemişlerdir.
Biz o büyük donanmayı kurarken onu kullanıp bakımını yapabilecek yan sanayii ve yetişmiş subay kaynağını da halletmemiştik. Gemilerdeki subayların çoğu erlikten terfii idi ve okul görmemişti. Orduda da öyleydi. Bu olay daha sonra 1.balkan savaşında ordunun alaylı/mektepli diye ikiye bölünüp savaşamaz hale gelmesine sebep olacak. Balkan savaşına gelmişken İttihatçılarda Abdülazizden farklı değildi parayı basıp silah alırsak yeneriz kafasındalardı. Osmanlı donanmasını Abdülhamid çürüttü biz düzelteceğiz diyerek bir vakıf kurup para topluyorlar bunlarla Almanlardan zırhlı savaş gemisi satın alıyorlar. Fakat bu gemileri kullanacak toplarını hedefe dönderip hesaplamalarla atış yapacak subayımız bile yok. Çanakkale boğazından 2 defa çıkmaya çalışıyoruz ikisinde de yunan donanması kolayca püskürtüyor bizimkileri. Bunun aynısını Çinlilerde yapıyor ve Japonlar kolayca yeniyor bunları deniz savaşlarında. Onlarda büyük ve gösterişli gemiler almayı tercih ediyorlar. Japonlar küçüklerle başlayıp adam yetiştiriyor ve sanayii kuruyor zamanla büyük gemiler yapmaya başlıyorlar.
Şu an ki zihniyette bundan farklı değil açıkcası en büyük örnek şehir hastaneleri. Adamlar diyor ki devasa hastane açtık tamam mükemmel peki sen 20-30 yıl boyunca hastanenin içine doktor koyabilecek misin, ekipman sağlayabilecek misin ? Şu an fakülte hastaneleri bile bütçe açığı veriyor. Önce ekipman eksiklikleri başlayacak sonra maaş düşüklüğünden doktor sonra bir bakmışsın bomboş devasa bir harabeye dönmüş. Osmanlı ordusu da böyle bir şeydi.