İleti Sayısı: 392
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
0
23-03-2019, 03:39
(Son Düzenleme: 23-03-2019, 03:40, Düzenleyen: HakaniyeLehçesi.)
Mahallemde yaşlılar (öyle öksürükten ölecek halde değiller tabi) çok var ama bir Cuma'ya, Bayram namazına gidiyorlar. İmam bile Cuma dışında gelmiyor :D Keza gençler de öyle. Ağızlarından küfür de eksilmez, kelamullah da. Brahma, Ra ve Buda sonumuzu hayretsin.
•
İleti Sayısı: 2,843
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
15
23-03-2019, 07:48
(Son Düzenleme: 23-03-2019, 08:20, Düzenleyen: jax61.)
Rusya da yıllarca komünizmle yönetildi.ateist oranı %15 ila %20 bandında..aynı oran Çin'de %50 ..mureffehlikle alakası yok.kuzey Kore'de olduğunu düşün.dini inanç yasak. Bana inanın, anneme inanın diyen bir diktatör var.Allah a inanabilir misin ..İsa Mesih diyebilir misin..demek ki neymis..bunun öyle özgür düşünce ile de pek alakası yokmuş..özel durum bu..yersen...Dünyada 1.1 milyar ateist olduğu varsayılıyor ise ve bu nüfusun %76 si Çin'deki baskıcı rejim sayesinde dinsizlestirildi ise ,gerçekten kendi iradesiyle dinsizliği seçen nüfus ne kadardır onu da varın siz düşünün.bunun daha rusyasi kübasi koresi var.<komünizmin etkilerinin yansidigi her ülkede dinsizlik dayatildi. bu ülkeler öyle çok müreffeh ülkeler de değiller.bugünkü ateizmin yükselişi ise, aaa din ne kadar kötüymüş ,hee Muhammed de meczupmus yaa yaa kuranı da kendi yazmış (okuma yazma bilmeyen adam nasıl yazmışsa artık) diye kendilerini gaza veren , çoğu da sosyalist düşünceye sahip,devrim hülyaları gören ve aydınlandığını zanneden bir güruhca yükselmiş gibi görünüyor.Aralarındaki celal şengör tarzı gerçek ateistleri tenzih ediyorum. onlar net ateist.Allah ıslah etsin.
şunu da şuraya bırakayım...
Sovyetler Birliği’nin İslam’ı yok etme politikalarından bir diğerini ise 1928 yılında başlayan süreç oluşturmuştu.Sovyet rejimi bu doğrultuda,hem İslam inanç esaslarını yok etme,hem de bu esasların uygulanmamasına yönelik olarak yoğun bir süreç başlatmıştı.Bu süreç dâhilinde onbinlerce cami yıktırılırken, birçok din adamı da öldürülmüştü.Bununla ilgili olarak 1917’den önce tahminen yirmi altı bin cami mevcutken(yedi sekiz bin kadar da Buhara Emirliği’nde ve Hiva Hanlığı’nda bulunacaktı), 1942 yılında bu rakam Sovyet istatistiklerine göre 1312’ye inmişti.Bu sayı1980’lerde ise 400 civarına kadar düşmüştü.Bennigsen’in verdiği rakamlara göre 1944 –1978 yılları arasında Azerbaycan’da 6 milyondan fazla Müslüman yaşamsına rağmen 16 cami bulunurken;bunlardan 14’ü Shiite ( Şiî), diğer 2’si ise Sunii di.Türkmenistan Cumhuriyeti’nde 2 milyonu aşkın insan yaşarken sadece 4 tane küçük köy camisi; Dağıstan’da 1.5 milyondan fazla insan yaşamasına rağmen 12 cami bulunacaktı. YineÇeçen –İngush Cumhuriyeti’nde 1 milyonu aşkın nüfusuna karşın tek bir cami bulunmayacaktı.Bu konu ile ilgili olarak Bennigsen Sovyet Rusya’nın İslam dinini yok etmek için bütün camileri ortadan kaldırarak bir yöntem izlediğinden bahsetmektedir.
ilgili makale.. http://www.acarindex.com/dosyalar/makale...902532.pdf
İleti Sayısı: 254
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
3
Bu dindarlığın azalması, zayıflaması meselesi belki de son on yıldır Türkiye'de, Aydınlanmacı şemaya göre mukadder olan bir sosyolojik-ideolojik dönüşümün gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek adına özellikle sosyal medyada çokça tartışılan -zaten ilk olarak buradan çıkan- bir konu. Seküler kesimin içindeki bazı insanlar, dine bağlılıktaki azalmayı bir ekonomik kalkınmanın, zihinsel dönüşümün, özgürleşmenin hem şartı hem alameti saydığı için bir çeşit PH ölçüm kağıdı gibi gördükleri "Türkiye'de dindarlık azalıyor mu?" sorusunu sık sık topluma batırıp kağıdın rengine göre ne kadar çağdaşlaştığımızı, ilerlediğimizi, kalkındığımızı vs. görmeye çalışıyor.
Bu bakış açısı Aydınlanma'nın insan aklına, bir bağlılıktan ve saygıdan öte tapınmayı andıran biçimde yaklaşmasının; bu yaklaşımın doğal uzantısı ve sonucu olan, sekülerleşme-sanayileşme-modernleşme-demokratikleşme dörtlüsünün birbirlerini aynı anda etkileyen, şekillendiren güçler olarak konumlandırldığı bir kalkınma anlayışının neticesi; dinleri, sadece bir korkunun, doğa karşısında düşülmüş aczin eseri olarak gören kaba bir inceleme tarzıyla da ilintili.
Türkiye'de dindarlık oranında kayda değer ve devrimsel olmamak kaydıyla bir azalma yaşandığı kanaatini taşımakla beraber bu sürecin sağlıklı, bilinçli ve tutarlı bir biçimde gerçekleşmediğini; insanların o kalıp cümledeki gibi okuyarak, araştırarak, sorgulayarak dinlerden soğumalarıdan çok bir tür refleks ve "şuursuz" tercihlerde bulunma eğitilimi içinde olduklarını düşünüyorum. İnternet, gündelik hayat içinde çeşitli nedenlerden dolayı tartışılamayan hakim inançların tartışılmasını; her büyük çaplı öğretide olduğu gibi İslam özelinde, tüm yaygın İbrahimi dinlerin kurdukları kapsamlı sistemi, öncelikle zayıf görülen kimi noktalarına hücum edilmesi imkanı yaratarak ve bu hücumu gerçekleştiren insanları bir araya getiren kanallar açmak suretiyle ciddi biçimde sarsmaya başladı. Ancak bu esnada, yani tam da din eleştirisinin popülerleştiği sırada, halka daha geniş biçimde arz olunan her düşünce sisteminin başına gelen şey, vasatlaşma ve sığlaşma ateizmi-deizmi-agnostisizmi ve genel olarak her türlü anti-teist öğretiyi, bu öğretilerin savunulması, yayılması, açıklanması ve argümanlaştırılması konularında hızla teslim aldı. Bu tartışma altında da ürettiği içeriklerin niteliksizliğine dair eleştirel bir çizim paylaşılan, bugün pek çok ateist tarafından bile popülistlikle eleştirilen Karikateist sayfası hem Türkiye'de ateizmin yaygınlaşması hem de bu sürecin alabildiğine sığ biçimde yürütülmesi adına semboliktir. Türkiye'de non-teist öğretileri yaymayı görev edinmiş platformların genelinin seviyesi, en azından uzunca bir süre için Karikateist'ten daha yukarıya çıkamamış; ortalık, 4chan'in internet kültürüne kazandırdığı en önemli ve gerçeklik payı bir hayli yüksek mem olduğunu düşündüğüm "npc" memini hatırlatacak biçimde Dawkins-Sen inanç biz korku deriz-bilim benzeri kavramları, değişen sıralamalarda bir kolye gibi dizerek konuşan insanlarla dolmuştu.
Süreci bir ilerleme emaresi sayarak, izlemenin de ötesinde hızlandırmaya ve şekillendirmeye çalışan insanlar için Karikateist ve benzeri sayfaların açtığı çığır, toplumsal evrimimizde müthiş bir sıçramaydı; insanların, yine o basmakalıp tabiri hatırlatırsak okudukları, sorguladıkları, araştırdıkları yönünde en güçlü delildi. Bu düşüncenin çürüklüğünü anlamak için kitap okuma oranlarımızın yerlerde süründüklerini hatırlamak yeterlidir. Ortada, bu insanların arzu ettiği gibi bilimin, felsefenin, aklın tüm imkanlarından yararlanarak gelişen bir non-teizmden çok dinin bir baskı aracı haline getirilmesi, çeşitli usulsüzlükleri örten bir kılıfa dönüşmesi, dini yorumlama yetkisine sahip olduğu düşünülen insanların aykırı söylemlerine karşı ani, doğası gereği üzerine fazla düşünülmemiş, düşülmemiş bir refleks vardır.
kalemler kaldırılmış ve sayfalar kurumuştur.
İleti Sayısı: 605
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
18
Dindarlık azalıyor doğrudur. TV, Telefon ve nihayet internet ile insanların sevaptan ziyade günaha ve boş işlere erişimi müthiş arttı. Ezan kulağımızda çınlarken bende dahil dur hele şu videoyuda izleyim yada dur şu ne paylaşmış derdine düştüğümüzden namazı niyazı azalttık kalplerimiz pas tutmaya başladı dindarlık azaldı.
İleti Sayısı: 5,320
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
35
Bir insan dinden çıksa bile eski alışkanlıkları ve kişiliği ölmez. Karikateist gibi tayfalar müslümanken edindikleri gericiliği ateizme geçirip hep böyleymiş gibi yaptılar. Ilımlı bir müslüman dinden çıktığında yine ılımlıdır aşırıcı biri de yine aynıdır.
俺たち 自由 に なれる の か ?
Aşağıdaki 1 üye cemal nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye cemal nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• uçan erişte
İleti Sayısı: 1,959
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
39
(20-03-2019, 20:01)mmmutlu93 : (20-03-2019, 19:10)DEATH : Zaten dindarlığın yarardan çok fayda getirdiğini düşünüyorum. ???
Bende error verdim.
İleti Sayısı: 61
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
0
(23-03-2019, 13:13)irfandurmus : Dindarlık azalıyor doğrudur. TV, Telefon ve nihayet internet ile insanların sevaptan ziyade günaha ve boş işlere erişimi müthiş arttı. Ezan kulağımızda çınlarken bende dahil dur hele şu videoyuda izleyim yada dur şu ne paylaşmış derdine düştüğümüzden namazı niyazı azalttık kalplerimiz pas tutmaya başladı dindarlık azaldı. Hem doğru hem de yanlış bir arguman.Toplumsal evilasyonda ilk dinlerin ve ibadetlerin tarım toplumuna geçtikten sonra olduğu görüşü var.Sebep olarak insanın daha çok vakti olmasından dolayı.Modern toplum ise ihtiyaclar üzerine ve üretim devamlılığından yürüdüğü için.İnsanların ibadetlere ayırdığı vakitler de
kısaldı.Dikkat edersen vakit namazlarında cemaatin öoğunluğu yaşlı ve emekli kesim.Belli bir yaştan sonra insanların ibadete yönelmesinin sebebi de bu vakit genişliğinin artması.Bir de "öbür dünyada" rahat edeyim iki yüzlülüğü.Son kısım benim yorumum.
•
İleti Sayısı: 75
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
0
23-03-2019, 19:35
(Son Düzenleme: 23-03-2019, 19:36, Düzenleyen: Türkopol.)
Arkadaşlar ciddi ciddi müreffeh ülke anlayışınız komünist blok mu? Gözünüzün önünde Kuzey Avrupa dururken? Rusya ve Çin mi yani? Ciddi misiniz?
Ayrıca şahsi görüşüm şu ki ateizm oranı değil kendini nonteist olarak tanımlayan genç yetişkin nüfus istatistiği (sonraki nesil olmaları dolayısıyla) ve Gündelik hayatta dinin önemi sorusu daha önemli ve turnusol istatistikler.
•
İleti Sayısı: 47
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
0
(23-03-2019, 15:11)napolyon94 : (20-03-2019, 20:01)mmmutlu93 : (20-03-2019, 19:10)DEATH : Zaten dindarlığın yarardan çok fayda getirdiğini düşünüyorum. ???
Bende error verdim.
Açıklamamı yazmıştım.
Adım DEATH, ölümün vücut bulmuş haliyim. -YAA
•
İleti Sayısı: 52
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
0
Error vermek için bir sebep yok ki. Arkadaş benim dediğimi dile getirmeden yazmış. Demek istediği din bir araç olarak kullanılıyor. Bu savaş olsun, siyaset olsun ve bu yüzden dindarlık azalıyor. Fakat bu yeni bir şey değil. Dinler ortaya çıktığından beri bu böyle. Herkes kabullensin artık şunu. Başka şeylerle alakası yok. Destanlar yazmanıza gerekte yok. Kısa ve öz; Dindarlığın azalma nedeni savaş ve siyaset o kadar.
Ancak şunu söyleyeyim bence Ateistler bir çelişki içinde. Ben pek zannetmiyorum bir yaratıcıya inanmasınlar. Herkes inanıyordur ama dinler bana göre yalan. Ben bir Deist olarak Ateistlerinde bir yaratıcıya inandıklarını düşünüyorum onlar her ne kadar kabul etmese de.
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
(24-03-2019, 17:08)Elvensword : Error vermek için bir sebep yok ki. Arkadaş benim dediğimi dile getirmeden yazmış. Demek istediği din bir araç olarak kullanılıyor. Bu savaş olsun, siyaset olsun ve bu yüzden dindarlık azalıyor. Fakat bu yeni bir şey değil. Dinler ortaya çıktığından beri bu böyle. Herkes kabullensin artık şunu. Başka şeylerle alakası yok. Destanlar yazmanıza gerekte yok. Kısa ve öz; Dindarlığın azalma nedeni savaş ve siyaset o kadar.
Ancak şunu söyleyeyim bence Ateistler bir çelişki içinde. Ben pek zannetmiyorum bir yaratıcıya inanmasınlar. Herkes inanıyordur ama dinler bana göre yalan. Ben bir Deist olarak Ateistlerinde bir yaratıcıya inandıklarını düşünüyorum onlar her ne kadar kabul etmese de.
Yorumunuz öznelliğin mutlak doğru olarak sunulmasına bir örnek teşkil ediyor. Aynı işlevi diğer görüşlere de uyarlayabiliriz; örneğin inançlı bir kimse de aynı hatayı yapıyor. Oysa mutlak doğru yoktur. Eğer kutsal kitap mutlak doğru olsaydı nesnel olarak herkes ikna olurdu ve imtihan önermesi anlamsız kalırdı.
İkinci bir husus, sıkça karşılaştığımız dini öğretinin çağ dışı ya da etik olarak kabul edilemez bulunması durumu. Tanrı yaptığı eylemden sorgulanmaz. Kierkegaard dinsel olanı bu nedenle etiğin üstünde görmüştür. Eğer dini öğreti gerçekten tanrıyla ilişkiliyse etik gerekçelerle sorgulanamaz.
Dini öğretinin tanrıyla ilişkili olup olmadığı nesnel olarak belirsiz. Başa dönüyoruz: Öznellik.
•
İleti Sayısı: 398
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
0
Anketi kimin yaptığına bağlı. Dindarlıkta kişilerin eğitimine bağlı. İlkokul da 1 'den 10 'a kadar sayamayan adamı yada kızı zorla Üniversite okutursun artar. Bencillikte artar, karaktersizlikte. Verilen eğitimler zaten yetersiz dünya 'nın bir çok yerinde. Çoğu insan kulaktan dolma laflar ile birbirine dost yada düşman oluyor. Birde aklı 5 para etmez insanlar topluma liderlik edince ortaya böyle anlaşılması gayet zor ve kendi içinde tutarsız gruplar türüyor. Dinsizliğin artacağını sanmıyorum. Ama kendine dinsiz deyip bir çok sorumluluktan kaçacak insan olacağına eminim. Çok dindar bir ortamda bir ateistin konuşmaları hükümet yada kendilerine yarar sağlayacak aşamadaysa alkışlana biliyor. Yada bir komünist kendini ısrarla Müslüman olarakta tanımlaya biliyor. Bu aşamalı bir durum. Örneğin insanlarda eğilimli bir sürü psikolojisi var. 300 Yıl önce Osmanlı egemenken Müslüman gibi davranıp onun gibi olma çabaları var. Koyu Katolik Polonyalıların Osmanlıdan nasıl etkilendiğine dikkat edin. Aynı şekilde unutma ve hatırlamama ( günü birlik yaşama şekilleri de ) bir başka eksi. 300 Yıl Müslüman gibi yaşayan bir 301 'inci gün darbeyle başa gelen Komünist için methiyeler düzüp onun gibi davrana biliyor. Bu genel anlamıyla insan karaktersizliğinin de bir eğilimi. Yine Üniversite yada İnsan eğitimine gelicek olursak toplum mankurt gibi eğitildiğinde kendi toplum ve değerlerinden uzaklaşıp kolay yol olan sulhu tercih ediyor. Çünkü alan da veren de memnun ayrılıyor. Kendi gibi olanları bulup kendince ( Ateist - Dinsiz ) olan anlayışını bir din gibi anlatıp ( Kendi içlerinde çelişkili ) yaver topluyor. Bu aşama da bilgisizlik ve cahillik kolay olduğu için birikim ve sermaye onun çevresinde büyüyor. Bu da insalık için toplu bir mankurtlaşmaya yol açıyor. Bunca yıldır verilen savaşlar bir yalandı bir tek bunlar akıllıydı ( Kendi içlerinde korkak, musa 'nın arkasındakiler gibi ). Bugün egemen olan Batı ( Hristiyanlık ). Onların şansı tüm bu imkan ve kabiliyet alanlarında ( İnternet vs )güçlenmiş olmaları. Hatta kendilerinin bulup bunu güçlendirmiş olması. Bu onlardan olmayan ve bilginin bu kadar hızlı yayıldığı dış toplumlarda bir eziklik hissiyatına sebebiyet veriyor. Bu da genel manası ile onlardan olmayanların onlara benzeme alışkanlığına daha sonra kültürüne ve son aşamada da hiç yoktan ondan olamıyorsa bile dinden çıkmalarına sebebiyet veriyor. Eğitim - Tarih bilinci - Hukuk anlayışı ve İnsana davranış biçimini çözemediğimiz sürece gerilemeye insalık mahkum olacak. Beyni 5 para etmiyen insanlara avuç açıp yalvarmaya hatta onların modern köleleri olmaya devam edeceğiz.
•
İleti Sayısı: 1,418
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
4
05-04-2019, 23:04
(Son Düzenleme: 25-03-2021, 22:04, Düzenleyen: Pierro.)
İleti Sayısı: 1,140
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
5
"Allah ıslah etsin" "komünist" "islamı yok etmeye çalışıyürler"
Kimsenin islamı yok etmeye çalıştığı falan yok. İslam kendi kendini yok etmeye mahkum bir din. Yunanistanda doğmuş olsa hristiyan olacak adamlarsınız. Açıp kuran okuyup da "imana" mı gelecektiniz o durumda? Kaç yüz tane din var yeryüzünde, her birinin mensubu kendi dinini savunup diğer bütün dinleri yalanlamakla ve insanlara "ıslah" dilemekle meşgul. Açık fikirli olduğunu düşündüğüm insanların yorumlarını okudukça kanım donuyor.
Bilincin her türlüsü hastalıktır.
•
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
20-07-2019, 21:14
(Son Düzenleme: 21-07-2019, 00:53, Düzenleyen: Kierkegaard.
Düzenleme Nedeni: imla
)
İslam'ın kendi kendini yok etmeye mahkûm bir din olduğu fikrine nasıl ulaşıyorsunuz? İnsan gerçekten hayret ediyor. :)
Modernizm çökeli çok oldu ama bazı insanların ıslak rüyalarını hâlâ süslemeye devam ediyor. Doğrunun göreceli olduğu, 3-4 haneli sayılardan oluşan toplulukların new age zırvalarını yaydığı, gerçeğin yitirildiği bir çağda yaşıyoruz. Yok olmak bir yana önümüzdeki dönemde özellikle semavi dinlerin nicel olarak daha da genişleyeceği bir ortam var. Çünkü rakiplerine kıyasla daha derin bir düşünsel altyapıya sahipler. Rakiplerden kastım new age zırvaları ve bilimsel paradigma. Aslında akademik biçimsellik olan bilimin dine alternatif olarak sunulması da bir başka hayret verici durum.
Şöyle çok değil, az biraz varoluşçuluğa ilişkin bir şeyler okunduğunda, fotoğrafa yakınlaştıkça piksellerinin seçilmesi ve görüntünün belirsizleşmesi gibi insanın kendine ait olduğuna emin olduğu fikirlerinin de ne kadar havada durduğu kolayca anlaşılabilir. Ekşi'de rast geldiğim şu girdi varoluşçuluğa ilişkin yerinde bir tespit sunmuş: https://eksisozluk.com/entry/51528930
Neyse, gündemde olan bir diğer konuya bağlamak istiyorum. Kierkegaard'ın 170 yıl önce bahsettiği durumun gerçekleştiğini gördük:
'diyalektik, içe dönüklükten yüz çevirir ve eşitliği olumsuzlukta sağlamak ister; öyle ki özünde birey olamayanlar dışsal birlikte eşitlik oluştururlar. eşitlemek, düzmece bir sonsuza kadar yaşama beklentisidir, insanlar öbür dünyadan kurtulmuşlardır, şimdi bunu in abstracto (soyut olarak) burada gerçekleştirmek istemekteler.' (papirer, 7 b 135, 1846)
Ancak yaşadığımız çağ daha beterini galip getirdi. İnsanlar artık eşitlik istemiyorlar. Nedensellik sayesinde elde edilmiş kazanımlarını nedensel süreçler içerisinde nedensel olarak şekillenmiş benlikleriyle özgürce! yaşamak istiyorlar. S-400 alımına karşı çıkan insanların birçoğu bu duruma, bireysel özgürlüklerine vereceği zarar nedeniyle karşılar. Tanrı'nın ölmesi ve ulus devletlerin yükselişi yakın bir zamanda gerçekleşti. Yaşadığımız çağda ise ulus devletlerin çöküşünü ve makine-insanın ortaya çıkışını görüyoruz. Atatürkçüler ve İslamcılar aynı saftalar, neden acaba?
Kuantum fiziği tam olarak çözüldüğünde determinizmin zaferini ilan edeceksiniz, değil mi arkadaşlar? :)
İleti Sayısı: 694
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
9
25-07-2019, 05:46
(Son Düzenleme: 25-07-2019, 05:50, Düzenleyen: uçan erişte.)
(20-07-2019, 21:14)Ibn Khaldun : Doğrunun göreceli olduğu, 3-4 haneli sayılardan oluşan toplulukların new age zırvalarını yaydığı, gerçeğin yitirildiği bir çağda yaşıyoruz. Yok olmak bir yana önümüzdeki dönemde özellikle semavi dinlerin nicel olarak daha da genişleyeceği bir ortam var. Çünkü rakiplerine kıyasla daha derin bir düşünsel altyapıya sahipler. Rakiplerden kastım new age zırvaları ve bilimsel paradigma. Aslında akademik biçimsellik olan bilimin dine alternatif olarak sunulması da bir başka hayret verici durum.
Ben aksini düşünüyorum. Ruhçuluk gibi Yeni Çağ dinleri, semavî dinler artık insanları kesmediği için ihtiyaçtan doğmuş dinler.
Bilim sosuna batırılarak güncellenmiş bâtıl inançlar. Çağdaş dünyanın çağdaş olmak isteyen ferdi, inancın da çağdaş olanını tercih ediyor e hâliyle.
En az bin yıllık köhne kavramlarla kendini ifade etmeyi kendine yakıştıramıyor.
Kalksın bir deve çobanı gibi "nûr" mu desin durduk yere? Tabii ki "enerji" diyecek, "frekans" diyecek ve dahi "manyetizma" diyecek.
Ortada hiç bir sebep yokken bir Ortaçağlı gibi "cennet bahçesi" mi desin? Tabii ki "yüksek bilinç" diyecek.
Evet, semavî dinlerin altyapısı sağlam, edebî değeri kıyas kabul etmez ama 21. yüzyıl insanının edebiyatla pek işi yok zaten.
Güncel bir iki bilimsel terimle süslenmiş, öyle çok da insanı yormayacak, kısıtlamayacak, yargılamayacak inançlar kendisi için daha kolay ve pratik.
Önce eski ile yeniyi iyi niyetle sentezlemeye çalışacak. Çoğunlukla başaramayacak, kendisine karşı dürüstse birinden vazgeçmesi gerektiğini fark edecek.
Hele de bilimle ters düştüğünü gördüğünde geri bırakacağı inancı çok büyük ihtimalle eskisi olacak.
Gözlemlediğim kadarıyla Yeni Çağcılık, neredeyse her sınıfta eski dinlerden daha kolay yayılma ve gelişme imkânına sahip.
Tabii bir süre yenici takılıp daha sonra eskisine dönenler de var ama payı azdır diye düşünüyorum.
Türkiye'de bildiğimiz anlamda dindarlık azalıyor mu? Azalıyor. Birçok sebep sıralanabilir ama sebeplerin arasında AKP hükümeti filan yok.
"Bu hükümet çok kötü, dini istismar ediyor, bu yüzden dinden soğudum, ühühü" diyen de ne bileyim...
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
|